16 Mayıs 2012 Çarşamba

İzmir Karşıyaka Stadı - 1

İzmir Karşıyaka Stadı - 1
Karşıyaka Mavişehir’de yapılmak istenen stat projesi ile ilgili yazacağımı söylemiştim, söz verdiğim gibi karşınızdayım.

Ben bildiğiniz üzere Karşıyaka doğumluyum, dolayısıyla Karşıyaka’ya yapılan stat öncelikle beni sevindirir ve gururlandırır. Ankara’da yaşadığım yıllarda nerelisin denildiğinde, 35,5 yani Karşıyakalıyım derdim gururla.

Gelelim konumuza, Bahse konu araziyi kim satmış?
TOKİ

Kim almış?
Ali İhsan Kaya

Bu arazi kaç dönüm?
98 dönüm.

Toki’den alınan araziye ne ödenmiş?
10 Milyon TL

Toki’den alınan bu arazi için peşin ödeme mi yapılmış?
Hayır, beş yıl içinde ödemeli.

Şimdi gelelim Ali İhsan Kaya’nın açıklamalarına,” benim talebim 24 dönüm alanın bağış karşılığında konut imarına açılmasıdır. Geri kalan araziye yüksek oranda vergi ödüyorum, bu da beni zor durumda bırakıyor. Domates bile ekemediğim arazi için sürdürdüğüm mücadele devam ediyor.”

Allah aşkına size silah zoruyla mı bu araziyi aldırdılar? Siz iş adamısınız elbet rant sağlamayacağınız bir araziye bu parayı ödemezdiniz değil mi?
İstemiş olduğunuz, 24 dönüm arazi ve yanılmıyorsam 30.000 metre kare inşaat ruhsatlı bir arsayı bu paralara alabilir miydiniz?


Gelelim sizin 24 dönümcük istediğiniz arazinin geri dönüşümüne bir bakalım isterseniz...

30.000 metre kare inşaat ruhsatı alan kişi; 100 metrekareden, 300 Daire yapar.

Mavişehir’de etrafında alışveriş merkezi olan, stada yakın ayrıca spor kompleksleri olan bir yerde herkes oturmak ister herhalde, dolayısıyla kapış, kapış gider değil mi?

Tanesini, ortalama 500.000 Dolardan sattığınızı varsayalım, toplam 150.000.000 Dolar etmez mi? Bende domates ekemeyeceğim yere bu paraları verir, paşalar gibi de yılda bir milyon emlak vergimi verirdim.

Gelelim Ali İhsan Kaya’nın diğer açıklamalarına;

“Ben İzmir’de bu konuyu gündeme getirdiğimde, hakkımda asılsız iddialar ortaya attılar. Benim PKK’ya destek verdiğimi bile söyleyenler oldu. Ben sivil toplum kuruluşları ve derneklerde yöneticilik yapıyorum. Böyle bir şeyin söz konusu olmadığını anlatmama rağmen dinletemedim” dedi.

Peki, neden, bu yazıları yazan kişiyi yâda kişileri mahkemeye vermediniz? Çok merak etmekteyim.

“Yılda 1 milyon liranın üstünde vergiyi ben nasıl ödeyeceğim? Bana rant sağlamayın, sadece hakkımı verin. O araziyi TOKİ’den almam suç oldu. Zorla almadım ama aldığıma da pişmanım” ifadelerini kullanmışınız. Madem pişmansınız, ben bu araziye talibim domates bile ekemediğiniz yere, ödediğiniz üç yıllık emlak vergilerinizi de ödemeye hazırım ne dersiniz? Gelin anlaşalım, siz de pişman olduğunuz dertten kurtulun.

Nasıl olsa bu stat olmasa bile Büyükşehir Belediyesi burayı imara açtığında, yol, park için bile istimlâk bedeli olarak nereden bakılırsa 49 milyona yakın bir parayı ödeyecektir.

Üzerinde birçok spekülasyonlar olan bu arazi için, Büyük Başkan Kocaoğlu neler demiş, bir bakalım:

“ Ortada bir kriz var. Bu krizi izliyorum. Mavişehir’deki alan kamuya terk edilsin. Orası yeşil alan olsun vatandaşlar kurtulsun diye niye çalıştık. Birisi bunu izah etsin. En büyük rant Konak Meydanı’nda. O zaman Konak Meydanı’nı pazarlayalım” ifadelerini kullanmışınız, tamamen size katılıyorum.

Saat bile günde iki kere doğruyu gösterirmiş,

Bu stad yapılacak alanda, İZSU’nun iki deresi geçiyor. Birisinin üstünü kapatılarak diğerinin ise yönü değiştirilerek stat alanı yaratılmaya çalışılması ne kadar doğrudur? Sayın başbakanımız dere kenarlarına inşaat yapmanın sakıncalarından sürekli bahsederken, sizler nasıl olur da, bu alana stat yapmayı düşünürsünüz?

Bu konu hakkında daha yazacak çok şey var gelecek yazımda devam edeceğim.

Kamulaştırmalarla ilgili birçok bilgi belge elime ulaştı onlarla da ilgili yazacağım.

Yaşar Üniversitesi'nin Çevre Şehircilik Bakanlığı'ndan onanan planı hayırlı olsun, ancak benim anlayamadığım, iddia edilen maillere göre, Yaşar Holding’in üniversite yanında olan 100 dönümlük yeri neden üniversite için kullanmaz da burayı alışveriş merkezi olarak 110 milyon Euro’ya satışa çıkarır işte bunu anlayamıyorum. Bu konuyla ilgili epey maillerim birikti. Bildiğiniz üzere Koskoca Yaşar Üniversitesi tadilat ruhsatıyla yapılmıştı. Bu nasıl bir çifte standarttır. Bu konu hakkında uzun, uzun yazacağım.

Bir okuyucumdan gelen, Gaziemir Belediyesi ile ilgili mailli isimsiz ve yorumsuz yayınlıyorum, noktası virgülüne dokunmadan.


“merhaba... büttün yazılarınızı dikkatle takip ediyorum bir çok insanın bildiği ancak konuşmaktan imtina ettiği konuları dile getiriyorsunuz bu cesaretinizden dolayı sizi kutluyorum.Gaziemir Belediyesi ile ilgili birkaç kez size yazmaya çalıştım bazı bilgileri sizinle paylaştım,işte size yeni bir bilgi daha gaziemir de salih işgören tarafından yaptırılan okulun inşaatı sırasında temelden çıkan harfiyatlar temeli kazanlar tarafnda inşaat alanının yanındaki tarlaya depo edilmiş ve orada kalmış inşaat sıarsında sesini çıkarmayan tarla sahipleri inşaatın bitmesine az bir zaman kala konuyu yargıya taşımışlar ve yüklüce bir miktar tazminat almışlar.İşin ilginç yanı bundan sonra başlıyor...eski yönetim okul yerini ayarlamış eski belediye başkanı hayırsesver salih işgörenle görüşerek okul yapım sözünü almış ve sayın başbakanın izmir ziyareti sırasında protokol imzlanmış ve iş başlamış.Harfiyat başlamış hemen yan taraftaki tarla kullanılmaya başlamış tarlanın sahibi kim şimdiki belediye başkanının teyzesi.Teyzeye akıl veriyorlar git şikayet diye o da şikayet ediyor daha inşaat bitmeden git dava aç diyorlar o da dava açıyor epeyce yüklü bir miktar(fısıltı gazetesinin haberine göre 165000 tl civarında)tazminat alıyorParayı ödeyen gaziemir belediyesi başkan teyzesine kıyak yapıyor.Araziyi saymaya kalksa o parayı etmez imarsız kuş uçmaz bir yer.Olay ortaya çıkıp konuşulmaya başlanınca başkan bey telaşlanıyor ilgili birimlere talimat veriyor yapılan ödemeyi rücü ettirecek bir günah keçisi arıyorlar.Okul yapım işiyle ilgisi olmayan belediye teyzeye tazminatı ödüyor oysa okulun ihalesini yapan kim,okulu yapan müteahit kim,denetleyen kim hiç araştırılmadan hiç kimseye sormadan apar topar iş halloluyor”

İzmir Büyükşehir Belediyesi'nden Dâhiyane Kamulaştırmalar...

İzmir Büyükşehir Belediyesi'nden Dâhiyane Kamulaştırmalar...
Büyükşehir Belediye Meclisi’nin, 28.11.1997 tarih ve 05-320 sayılı kararı ile kabul edilen ve 1/5000 ölçekli nazım imar planı tadilatı ve plan değişikliği ile ticari yapılaşmaya açıldığı. 2500 yatak kapasiteli, yurt ve günübirlik konaklama tesisi ile binaların çevresine” eğitim amaçlı” turistik tesis, yaptırılması için 49 yıllığına kiraya verilmesi için, Milli Eğitim Bakanlığı 20.02.1998 tarih ve 4261 sayı ile makam oluru alınmıştır.

Bu kiralamada en yüksek bedeli veren “ TEPE İnşaat San Tic A.Ş” yıllık 300.000 TL (1998 yılından itibariyle) 49 yıllığına kiralar.

Ege Üniversitesi kuruluş kanunundan sonra, hazine ve Büyükşehir Belediyesi tarafından kendisine bilimsel amaçla ve kuruluş kanununa uygun olarak kullanmasıyla arazi tahsis edilmemiş midir?

Burayı kiralayan gurup Ege Üniversitesi Vakfı'na tahsis edilen bu taşınmazlar üzerinde “FORUM BORNOVA” adı altında alışveriş mağazaları yapmak maksadıyla, vakfa teklif sunmuşlar, vakfın bu teklif kabulü ile “yap işlet devret modeliyle”, 49 yıllığına kiraya verilmiştir.
Her zaman söylediğim gibi yatırımcı her daim kendisi için en rantabl olanı seçer, asıl sorun bunlara göz yumanlardadır.


Oysa ki Ege Üniversitesi Vakfı'na ait bulunan taşınmazlar “Kamu Kurum ve Kuruluşlarına” ait mallardan sayılmaktadır. TCK 235. Maddesi'nde açıkça yer aldığı biçimiyle bu malların, tasarrufu ancak ve ancak bu kamu kurum ve kuruluşlarına aittir.

Kuruluş kanununa, vakfın ana sözleşmesine aykırı olarak, uluslararası sermaye ile kurulmuş bulunan şirketlere bu taşınmazların verilmesi ve ihalesi imarsız 1/1000 ölçekte ve 1/5000 ölçekten yoksun nazım imar planı bulunmaksızın 49 yıllığına devrine ilişkin tasarrufları nasıl olabilmiştir.

Bu konuda Cumhuriyet Savcılığına suç duyurusu yapılmıştır.

Yazının bitiminde, sözleşmeyi ve kamulaştırma ilamını inceleyebilirsiniz.

Ayrıca bu konuda söylenilecek o kadar çok şey var ki, ne yazık ki bu sürekli yapılıyor ve hiç kimse ses çıkarmıyor, artık her şeyleri kanıksadık, “Yaşasın Kapitalizm” kahrolsun bunlara karşı koyanlar.

Ege Üniversitesi ve Milli Eğitim Bakanlığı 1969-1970 yıllarında, Bornova “FORUM” ve “İKEA” nın bulunduğu alanları “KAMULAŞTIRMIŞ

Ne için KAMULAŞTIRMIŞ Eğitim Tesisleri kurmak için,
Ege Üniversitesi'ni yapmış arta kalan onca dönümler ne olmuş?
FORUM ve İKEA olmuş.



Olabilir mi olmaz, olmuş işte nasıl olduysa...

Aydın ilindeki Forum Alışveriş Merkezi'nin bulunduğu alan da Adnan Menderes Üniversite’sinin kamulaştırdığı alan üzerinde ne yazık ki...

Kamulaştırmanın anlamını yoksa ben mi bilmiyorum?

Millet kendi arazisinin üzerine bir şey yapamazken,
derenin taşı ile derenin kuşunu vurmak değimi sizlere ne hatırlatır bilemem!

Şimdi sizlere şanslı yurt öğrencilerinin “Alice Harikalar Ülkesi hikayesi”

Vakti zamanında, bir Vakıftan kiralama yapmak için, başvuruda bulunulmuş, eğitim tesisleri yapacağım diye, vakıf bu kiralamayı uygun bulmuş ve kiralamış, 2500 kişilik öğrenci yurdu yapılması koşuluyla,2500 kişi çok olur düşüncesiyle %2 si yapılmış.

Yapılan yurdun çocukları çok şanslıymış, her hayalleri bir çırpıda gerçekleşiyormuş, hikâye bu ya, o yörenin belediyesi, imar planını bir anda “Eğitim Tesisleri” iken bir anda “ Ticari Tesise” çevirmiş.

Herkes pek mutlu mesutmuş, 40-50 kişilik öğrenci yurdunda barınan öğrencilerin maddi durumları çok iyi olduğundan öyle basit fast food alanı yeterli gelir mi hiç?

Bu öğrenci yurdunda kalan öğrenciler, yurt içinde de bir şeyler yiyecekler, içecekler diye büyük market istemişler hemen kurulmuş.
Bununla da yetinmeyen öğrenciler, üst baş ihtiyacı için butik müracaatı yaparlar, hoop yüzlerce mağaza kurulur, haklılar kimi spor giyinir kimi klasik, sonra kavga çıkar değil mi?

Bununla da yetinmeyen öğrenciler, İsveç köftesi yemek isterler bunun içinde, köftesiyle meşhur market kurulur. Çocuklar bol, bol köfte yerler.

Bu öğrencilerin anaları babaları ziyarete gelecek ya onlarda gelmişken ev malzemesi almak isterlerse ne olur sonra diye köftesiyle meşhur, Alışveriş Mağazası kurulmuş.

Hikâye bu ya, öğrencilerin her isteği yapılıyormuş, sakın başka manalar çıkarmayın.

Karşıyaka stadyumu için çok yazacak konu var gelecek yazımın tamamını bu konuya vereceğim.

Narlıdere Belediyesini web sitesinde meclis gündemi, meclis kararlarını incelemek için baktım, ne yazık ki ne gündem var ne kararlar, hemen bugüne kadar bakmadığım ilçe belediyelerinin web sitelerine girdim onlarda var. Narlıdere Belediyesini aradım sordum, en az altı birime bağladılar en nihayetinde olmadığını öğrendim. Vatandaş meclis gündemini takip etmek isterse ne yapacak çok merak ediyorum.

Bu arada İlçe Belediye Başkanının kaçak villası için, ne yaptılar çok merak etmekteyim.

Bu ara kulaklarım çok çınlıyor neden acaba?

*



*



Burası İzmir, Her an Her şey olabilir!

Burası İzmir, Her an Her şey olabilir!
Aziz Başkanım gündeme dair açıklamalarda bulunurken, “Alsancak giderse, kent gider” demiş ve Alsancak’ta Kruvaziyer Limanı içerisinde yapılmak istenen 102 bin metrekare AVM’nin, kentin trafiğini alt-üst edeceğini söylemiş.

Ayrıca Gaziemir’de Optimum AVM yüzünden trafiğin felç olduğunu ve çözümün belediyeden beklendiğini de söylemiş. “Belediye Alışveriş Merkezi yapmadı” demiş…

İnsan bunları okuyunca ne diyeceğini şaşırıyor.

Sayın Büyük Başkanım:

-Balçova da hafta sonu olunca, insanlar evlerinden çıkamaz olmuş. Kipa’nın arsa takası Balçova dan ret çıkmasına rağmen sizin Büyükşehir’inizde onaylanmadı mı?

-Agora AVM, dört ayrı parselde iken, tüp geçitlerle tek bina haline sizin meclis kararınızla getirilmedi mi?

-Bir önceki akşam Gaziemir Meclisi’nden geçip, sabahleyin meclis kararı yazılıp, akşama Büyükşehir Meclisi’ne giren ‘tarihin en acil plan tadilatı rekoru’ olan Optimum AVM de sizin eseriniz değil mi? Burada yoğunluk artışı olduğunu Gaziemir Planlama bilmiyor mu? Hadi Büyükşehir Planlamanın çalışma sistemini öğrendik. Gaziemir’in aslan plancıları neden sesini çıkarmadı?

-Çiğli İplik Fabrikası’nın yerini bitişiğindeki AOSB ye dahil eden
25 000 lik planı siz yaptınız. Böylece yetki AOSB ye geçti. Yağ Fabrikasının bulunduğu 100 bin metrekarelik yeri de siz ticaret yaptınız. Daha sonra AOSB, kendisine dâhil ettiğiniz 400 bin metrekarelik yerin 200 bin metrekaresini “Türkiye’nin en büyük alış veriş merkezi yapıyoruz” diye reklamlara başladı. Yanındaki yağ fabrikasının 100 bin metrekaresi ile birlikte, şu anda, burada toplam ‘300 bin metrekarelik ticaret merkezi alanı’ oluştu.

Peki, buna karşı ne yaptınız? Neden sesiniz çıkmıyor?

Bazen diyorum ki, acaba Sayın Başkan Büyükşehir Belediye Başkanı olduğunun farkında mı değil?

Yoksa tam tersi, “Ben bilmem, ben anlamam” diyerek üzerinden sorumluluğu atabilir mi?

Veya gerçekten iddia edildiği gibi, Büyükşehir Belediyesini nazım imar dairesi ve Konak’tan taşıdığı Muhteşem Ekip mi yönetiyor?
Şu güzelim kente yazık vallahi.

Kimlerin planları nasıl geçiyor bir düşünmek lazım!

Gelelim, geçen yazımda değindiğim, Karabağlar Belediyesinin Melis gündeminde, yer alan, 10482 ada 1 parselde bulunan ile takas işleminin, oybirliği ile reddine, ilişkin kararı eleştirmiştim.

Karabağlar Belediyesinin yeni bir binada hizmet vermesini ve vatandaşın huzur içinde işlemlerini takip etmesinden yanaydım. Bugün yine aynı karardayım, lakin durum çok farklı imiş ben nereden bilebilirdim.

Meğer Karabağlar Belediyesi, 10482 ada 1 parselde bulunan, Burda Alışveriş Merkezi’nin yerini, Belediye Binası olarak almak niyetindeymiş. Lakin takas işlemi ile değil de, 6165 ada 3 parseldeki yerini satıp, buradan aldığı para ile Burda Alışveriş Merkezini satın almaya kararlı imiş.

Peki bu bina Alışveriş Merkezi için yapılmış bir bina iken nasıl, Belediye hizmet binasına çevireceksiniz?

Alışveriş Merkezini belediye hizmet binasına çevirirken, buranın zemin etütleri nasıl yapılacak, belediye binasında bulunması gereken onca odaları nasıl yapacaksınız?

Koskoca Karabağlar bölgesinde, boş bir arsa bulamadınız mı?
Bir otobanın üzerinde Belediye Hizmet Binası olabilir mi?, Kent estetiği denilen bir kavram yok mudur?

Karabağlar belediyesi özgün bir mimariyi hak etmiyor mu? Günümüzde, akıllı binalar üretiliyorken, Belediye Hizmet Binasını nasıl bu binada yapmayı düşünebilirsiniz?

Bu binanın dışa açılan bir penceresi bile yokken!

İddialara göre, Karabağlar Belediye Başkanının hemşerisi olduğu için bu binada ısrar edilmekteymiş, ben buna pek ihtimal vermek istemiyorum ama gerçek olabilir mi diye düşünmeden de edemiyorum.
Gelelim, Konak Belediyesine ait Benzin istasyonuna,
1993 senesinde Merbel ve Kombel adında iki belediye şirketi kurulmuş, bataklık olan bölgede bulunan alanı, benzin istasyonuna yap işlet devret yoluyla 20 yıllığına kiraya verilmiş.

Kira süresi 2013 yılının Mart ayında, bitiyor zannedersem, Kombel kira alıyormuş, Merbelin ise intifa hakkı varmış. Bu parseller paylaşılırken, iddialara göre, Fersan İşbitiren şerh koyuyor “ burayı paylaştıramazsınız bu alan belediye şirketine ait”de diyor.

Konak Belediyesi 7 yıl kira süresini uzatmak istiyormuş, istemesine de lakin bu iş nasıl olacak? Yap işlet devret modelinde kira akdi sona erdiğinde, belediyeye iadesi olması gerekmez mi? Burası açık artırmayla kiraya verilmeye kalkılsa kim bilir belediye ne kadar çok kar elde eder. İşte asıl talih kuşu burada.

Burada bulunan SHEL Benzin istasyonunun cirosu İzmir’de bir numarayken, Türkiye genelinde ise ilk ona giriyormuş, talih kuşu anlayacağınız.

3194 sayılı imar kanunun 42. Maddesi gereği, encümenin 12.04.2012 tarih ve 71 sayılı karara göre para cezası verilen İlçe Belediye Başkanının kaçak villası için verilen 30 günlük süre bitmek üzere, hatırlatırım. Bir ilçe belediye Başkanı bunu yaparsa varın gerisini siz düşünün. Merak etmeyin yine bir meclis kararı ile acil plan tadilatı yapılır mı yapılır.

Gelecek yazımda, okuyuculardan çarpıcı bir mail gelmez ise, 22.862 metre kare inşaat alanının nasıl 42.998 metre kareye çıkarabilindiği, 7 kat yapılaşma koşulu uygulanması gerekirken nasıl 12 kat ruhsat düzenlendiğini anlatmaya çalışacağım.

Aslında yazacak o kadar çok konu var ki, ne yazık ki bu yaşta, Kabakulak oldum, biraz yavaşlayacağımı üzülerek bildiririm, sakın bana mail yollayan okuyucularım konularına değinmiyorum zannetmesinler.

HAYIRDIR BU GÜÇ NEREDEN GELİYOR?

Hayırdır,Bu Güç Nereden Geliyor?
Aslında yazımı Perşembe günü yayınlayacaktım, bir takım bilgi dokümanlarla, birlikte. Basında bu konu ile alakalı neler çıkmış diye bakınırken birde ne göreyim!

Doğuş Gayrimenkul, web sitesinde:

Aktiflerimiz



İzmir Balçova Arsası




Konum :Balçova Üçkuyular merkezde.
İl:İZMİR
İlçe:Balçova
Büyüklük *:47.984 m²
Arsa Bilgileri *:İzmir Çeşme Otoyol başlangıcında yer almaktadır.

Doğuş Gayrimenkul Yatırım ve İşletme A.Ş. devam eden ve proje aşamalarında olan tüm yatırımlarında, Doğuş Grubu markasının bünyesinde barındırdığı tüm değerleri ve profesyonelliği yansıtmak suretiyle, en yüksek müşteri memnuniyetini sağlamak hedefinden asla taviz vermeyecektir.

Benim anlayamadığım hususları sizlerle paylaşmak istedim acaba ben mi anlama özürlüyüm?

Doğuş Gurubunun hissesi 25.000 metrekare
Karabağlar Belediyesinin 12.600 metrekare
Konak Belediyesinin 6.000 metrekare
Farklı kişilere ait 4.000 metrekare
Toplam 47.600 metrekare


Gazetelerde çıkan haberlerde de, aynen bu metrekarelerden bahsediyordu.

Konak ve Balçova Belediyesi arasında sınır tartışmasına neden olan Üçkuyular Pazaryeri ve benzin istasyonları arasında kalan alanın 25 bin metrekaresi Doğuş Grubu’na, 12 bin 600 metrekaresi Karabağlar Belediyesi, 6 bin metrekaresi ise Konak Belediyesi’ne, kalan 4 dönüm ise farklı kişilere aitti.

Şimdi akıllara durgunluk verecek soruyu soruyorum!

Doğuş Gurubu sizin, basında çıkan haberlerde 25.000 metrekare arsanız yok mudur?

Peki nasıl oluyor da kendi web sitenizde 47.984 metrekare yeri aktifleriniz arasında gösterebiliyorsunuz?

Karabağlar ve Konak Meclis gündeminde parsel satışı, daha yeni oylanırken nasıl olur da sizin aktiflerinizde yer alabiliyor?
Ya satış gerçekleşmese ne olacak?

Yok, canım böylesine güçlü bir şirket bir şeylerin garantisini almadan aktiflerinin içerisine koyabilir mi?

Oysa daha meclis kararları bile internette yayınlanmadı,
Bu güç nereden geliyor?

Ben bu işten bir şeycik anlayamadım, anlayan varsa bana mail atsın da aydınlanayım.

Bu konuda daha yazılacak çok şey var biraz sabır, bende kendime geleyim şaşkınlığım bitsin.

Uzun, uzun yazacağım!

Büyük Başkanım bu alanda Kongre Merkezi olacaktı bu sürpriz değişikliğin nedenini birde siz açıklasanız?

Bugün çok enteresan bir söz duydum sizlerle paylaşmak istedim,

“İnsan Parayı bulunca değişmez, sadece içindeki kişiliği kefaletle serbest bırakır.”

Kamulaştırmanın Adı Kapitalizme, yol açmak olmuş!

Kamulaştırmanın Adı Kapitalizme, yol açmak olmuş!
Kamulaştırma işlemi, Devlet veya kamu tüzel kişilerince, “kamu yararının” gerektirdiği hallerde, karşılığını peşin ödemek şartıyla alınır.

Eğer kamulaştırma yapılan alan, usulüne uygun kullanılmadıysa, taşınmazın eski sahibi tarafından geri alma hakkı doğmaktadır.


KA-MU-LAŞ-TIR-MAK, KAPİTALİZMİ-MUTLU-LAŞ-TIR-MAK olmuştur, bilmem anlatabildim mi?

Halktan al kapitalizme sat.

Bunun adı nasıl KAMULAŞTIRMA?

Gerçi TANSAŞLAR’DA “Kamu Malının üstünde değil mi?” Benimkisi de laf işte!

Karabağlar Meclis Gündemi'nde, dikkatimi çeken konulara değinmek istiyorum.

(51/2012)-Belediyemiz birimlerinin çok dağınık olması ve birimler arasındaki koordinasyonun sağlanmasında, Güçlük yaşanması nedeniyle, belediyemiz hizmetlerinin tek bir merkezden yürütülmesini sağlayabilecek alana sahip özel mülkiyete ait İzmir İli Karabağlar İlçesi 10482 ada, 1 parselde bulunan bina ile 10484 ada 1 parselde kayıtlı taşınmazın, belediyemizin hissedarı olduğu, 6165 ada, 3 parseldeki hissemiz ile takas edilmesi talebinin oybirliği ile reddine ilişkin Plan ve Bütçe- İmar- Hukuk-Çevre-Kentsel Dönüşüm Komisyonu Raporu.

Karabağlar Belediyesi'nin birimleri dağınık ve koordinasyon zorluğu yaşandığı için Doğuş Gurubu'na, satılması düşünülen, parselle takas işlemine oybirliği ile karşı çıkılmış. Vatandaş kim oluyor ki rahat refah içerisinde belediye hizmetine layık mı? Sıkış tepiş işlemini görsün. Eğer bu takas işlemi olursa KAPİTALİZM kaybeder değil mi?

Takas işlemi gerçekleşmiş olsaydı eğer, parseli takas eden şahıs ya Alışveriş Merkezi yapacak guruba vermezse ne olur sonra, Alim Allah değil mi?

(67/2012)-İzmir İli, Balçova İlçesi İnciraltı Mahallesinde bulunan tapunun 6165 ada, 3 parselinde kayıtlı taşınmazdaki Belediyemize ait 158/600 hissenin diğer hissedara 5393 Sayılı Yasanın 18/e maddesine istinaden satışına ilişkin Hukuk- İmar - Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu.

Diğer hissedar kim? DOĞUŞ GURUBU

Beyler burası kamulaştırılmadı mı?

Bakalım Konak Meclis Gündeminde neler varmış?

75/12 6165 Ada 3 parseldeki hissemizin diğer hissedara satışı ve mülkiyeti belediyemize ait,6165 ada 4 parsel sayılı taşınmazın imar plan notuna uygun kullanılmak üzere, açık ihale satışı h.k ( imar-hukuk-plan bütçe komisyonu)

Hadi bakalım Konak Belediyesi de diğer hissedar diye bahsettiği Doğuş Gurubuna satmayı uygun görmüş.

Şimdi daha enteresan bir konuda, Konak Belediyesi Gündeminde,

64/11 Belediyemize ait İnciraltı Mahallesi 6165 ada 5 parseldeki akaryakıt istasyonunun kira süresinin uzatılması talebi hk ( Hukuk-Plan ve Bütçe Komisyonu)

76/12 Belediyemizin mülkiyetindeki 6165 ada 5 parsel sayılı taşınmazın ayni sermaye olarak, belediyemizin hissedarı olan Merbel A.Ş verilmesi ( Hukuk-Plan ve Bütçe Komisyonu)

Hayırdır bu işlemi niye yapıyorsunuz? Bu konuda ayrıca uzun, uzun yazacağım şimdi konuyu dağıtmayalım diye değinmiyorum.

Her iki belediyede DOĞUŞ GURUBUNA, kamulaştırdığı alanları satacaklar.

Peki, niye her iki belediye hisse oranlarını birleştirip, Doğuş Gurubu'na satacaklarına “şufa hakkını” kullansalar olmaz mıydı?

Şufa hakkının kelime karşılığı öncelikli alım hakkıdır. Kanunda önalım hakkı diye söz eder.

Hani halk pazarı geliyordu?

İzmir Üçkuyular pazaryeri arkasındaki 43 dönümlük alana kongre merkezi yapılmaktan vazgeçilip, alış veriş merkezi (AVM) yapılacak.

Başkanım o zaman neden 2008-2009 yıllarında boy, boy demeçler verdiniz, kongre merkezi yapılıyor diye?

Dün Dündür bugün bugündür mü diyeceksiniz?

Şimdi ise, “İdari sorumluluğu Balçova Belediyesi'ne ait alanda daha önce Kongre Merkezi yapılacağını açıklayan Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, bu projesinden vazgeçti.”

Neden kongre merkezinden vazgeçtiniz?

Kocaoğlu’nun yaptığı bir açıklamada ise, “Ticari bir alanın belediye hizmet alanına çevrilmesi kolay. Ancak, belediye hizmet alanının ticari alana çevrilmesi imkânsız”

Bunu siz mi söylüyorsunuz, bu İzmir ne plan tadilatları gördü, ağaçlandırılacak alanlar, bloklara dönüştü, tarihi mezarlık kalıntıları olan, alanların üstüne alışveriş merkezleri gelmedi mi?

04 aralık 2009 da Kocaoğlu, şöyle dedi, “Balçova Belediyesinin alışveriş merkezlerine yakın, ilçe girişinde bir arsası var. Arsayı Balçova Belediyesi verecek, biz de Büyükşehir Belediyesi olarak oraya yeni vergi dairesi binası yapacağız. Vergi Dairesinin taşınmasıyla elde edilecek alandaki bina yıkılacak, yeri boş alan olarak bırakılacak. Böylece kongre merkezinin de denizden görünmesi sağlanacak.''

Şimdi denizden alışveriş merkezi görünecek değil mi başkanım?

Yine Kocaoğlu’nun açıklamalarına devam,
“Merkezin yapılması durumunda, İnciraltı için planlanan ''sağlık ve kongre merkezi'' konseptinin de hayata geçirilmiş olacağını belirten Kocaoğlu, ''Hem İnciraltı'nda hedefleri tetikleyecek bir kongre merkezi yapmak, hem de İzmir'in ihtiyacı olacak bir projeyi hayata geçirmek'' amacında olduklarını söyledi”

İzmirli hemşerileriniz, “başkanım kongre merkezi yalan mı oldu” derlerse ne cevap vereceksiniz?

Madem odalar bu konuda, ses çıkarmaya pek niyetli değil bari ben gerekli yerlere bildireyim, başka çaresi yok gibi.

Gelecek yazımda çok daha detaylı anlatmaya devam, İlçe belediye başkanının evi mühürlenmiş, peki satışta olan konutlar niye mühürlenemedi hepsini anlatacağım.

Bir kıyak Plan Daha

Bir Kıyak Plan Daha
Yaşasın Üçkuyular’da Bir Alışveriş Merkezimiz daha oluyor!
İzmir git gide zenginleşiyor olacak ki, herkes alış veriş merkezlerine koşuyor, ama yeterli gelmiyor.

Tariş’in yeri satılıyor hoop alışveriş merkezi geliyor. Yaşasın.
İzmir’de halk refah içinde hep tüketiyor, hep tüketiyor,
Başımızdakilerde sadece seyirci kalıyor, hatta kıyak planlamalar, jet hızıyla geçiyor!

Aziz Başkanın Baş Danışmanının arazisi takıldı,
Giraud Ailesinin arazisi takıldı,
Urla planları takıldı,
Şimdi sırada çok önemli bir konu var,
Konak Belediyesi, Karabağlar Belediyesi, İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin mülkiyetindeki arazi…


Bu arazi nerede? Üçkuyular Vergi dairesinin bitişiğinde.
Ne yapılmak isteniyor? Kocaman bir Alışveriş Merkezi,
Kim yapacak? İddialara göre, DOĞUŞ Grubu…

Konak Belediyesi vakti zamanında burayı kamulaştırmış, ne için kamulaştırmış, vatandaşa hizmet için kamulaştırmış.

Peki, Alışveriş Merkezi, vatandaşa hizmet için mi? Halk ucuz alışveriş yapsın diye, halk Pazarı mı kuruyorsunuz?

İzmir Büyükşehir Belediyesi bu planın neresinde?

İBB kendi hissesini plan yapmadan 5 ya da 6 yıl evvel satmış. Kime satmış, Doğuş Grubuna…

Eğer bu arazi önceden planlanmış olsaydı, bu araziyi almak için bütün holdingler sıraya girerdi.

Kim kazanırdı? İzmirli hemşerileriniz kazanırdı.

Konak Belediyesi tarafından, arazi sahiplerinden, “Belediye hizmet alanı yapacağım” diye kamulaştır….!

Bu arazi sahiplerinin mağduriyeti ne olacak? Ya bu arazi sahipleri uyanır da dava açarlarsa, kazanacaklarını biliyorsunuz değil mi? Buranın Alışveriş Merkezi olacağını bilselerdi, üç kuruşa arsalarını vermezlerdi değil mi?

Dâhiyane bir fikir vatandaş nasıl olsa saf!

Konak Belediyesi, mülkiyetinde olan arsanın, ayni sermaye olarak, MERBEL A.Ş’ye vermek üzere gündemine almış bile. Hadi hayırlısı bakalım.

Bu planlama yapılırken Üçkuyular Vergi Dairesine isabet eden parseli de peynir gibi kesmişler ne güzel iş.

Şimdi İBB’ nin Bilgi edinme birimine sorduğum soruları sizlerle paylaşıyorum. Elbet cevabını da sizlerle paylaşacağım, ama ne yazık ki bir ay kadar sürecektir. Çünkü sorularımın cevabını ancak bir aylık sürede alıyorum.

Üçkuyalar Vergi Dairesinin bitişiğinde, İBB’ ye ait bir arazi var mıdır? Varsa kaç metre karedir? Satılmış mıdır, satıldıysa hangi bedelden, kime satılmıştır?

Üçkuyular’daki İBB’ nin arazisinin bulunduğu alanda yer alan Karabağlar Belediyesi ve Konak Belediyesinin mülkiyetindeki Pazaryeri ve oto garajının bulunduğu alanda 1/5000 plan var mıdır? Varsa hangi tarihte onanmıştır.

Bir iddiaya göre de, Aziz Beye çok yakın CHP li bir meclis üyesi bu planın yakın takibini yapan ve ‘bakan’ kişiymiş. Adı bende saklı…

Hiç şaşırmayın, bu planlara sevgili İzmir’liler. Arkanızda bir baş danışman ya da sermaye gurupları da yoksa eğer, hiçbir arazinizin planlamasını bekleme gafletine düşmeyin. Kapıdan içeri bile giremezsiniz.

Büyük Başkan hala kimseyi ayrıştırmadım diye dolaşsın dursun meydanlarda.

Bu planı çok yakın takibime aldım, sizler hiç merak buyurmayınız!
Yakında çok daha enteresan haberlerle buluşmak üzere, bana gelen bilgileri okurken dehşete kapıldım, yok artık dedim.

3 Mayıs 2012 Perşembe

Sayın Kocaoğlu Ben Sizi Anlamakta Zorlanıyorum

Sayın Kocaoğlu Ben Sizi Anlamakta Zorlanıyorum
Geçtiğimiz günlerde, İzmir Milletvekili Alaattin Yüksel’in konuşmasına değinmek istiyorum.

Kısa bir konuşma yapan Yüksel "İzmir'in iki bakanı Ertuğrul Günay ve Binali Yıldırım, İl Özel İdaresi'nin, 600 bin liralık İzmir Valiliği Temsil Bütçesi'nin 88 bin lirasını yemek masrafı olarak yakınlarına yedirmişler. “Yetim hakkı yediler, boğazlarında kalsın. ” Demişler demesine haklı da olabilirler.

İğneyi kendine, çuvaldızı başkasına, batır deyiminden haberleri yok mudur?

Büyük lokma yede büyük laf etme, deyiminden de haberleri yoktur? Sanırım.

Lakin insanı ateş değil, kendi gafleti yakar; herkeste kusur görür, kendisine kör bakar.

Katlı otopark ihalesini, niçin büyük başkan iptal etmişti?
“MAFYA’YA İHALE VERMEM” de demişti!

Peki, Çankaya çok katlı otopark’ın yarı hissesi kimindi?
Vakıfların.

Geçmişin geleceğe taşınması ve yaşatılması vakıfların görevi arasındadır, hayır işlerini düzenlemektir.

Vakıfların hizmetlerinde, fakir fukara, garip guraba için fonlara aktarılan paraları ihtiyaç sahiplerine dağıtılması için kurulmuştur.

Sayın Alaattin Yüksel’e şimdi sormak lazım, Aziz Kocaoğlu Çankaya Otopark İhalesi'ni iptal etmekle, Vakıfların hakkını gasp etmiş midir, etmemiş midir?

İptal Edilen ihale 4 milyon 110 bin Türk Lirası bu paranın yüzde ellisi yani, 2 milyon 55 bin Türk Lirası Vakıfların değil miydi?
Vakıfların parasını, yani yetim hakkını kim yemiş?


Şimdi aynı üslupla “ Yetim hakkı yediler boğazlarında kalsın” mı diyelim!

Aziz Kocaoğlu katlı otopark ihalesi için, mahkemedeki savunmasında da...

“Bunun altında kalkılması, bedelinin ödenmesinin başka amaçlarla kötü niyetlerle kullanılmazsa zor olduğunu belirten Aziz Kocaoğlu, ihaleyi akla mantığa gerçeklere uygun olmadığı için iptal ettiğini” söyledi.

Daha sonra da, “otoparkın ortağı Vakıflar Bölge Müdürlüğü ile anlaşarak İZELMAN’a kiraya verildiğini” açıkladı.

Çok merak ediyorum, Vakıflar Bölge Müdürlüğü, nasıl oldu da 2 milyon 55 bin Türk Lirasını hiç edebildi? Böyle bir hakları var mıdır?


Sayın Kocaoğlu, mafya dediğiniz kişilerden biri, CHP İl Genel Meclis Üyesi Avukat Aydın Öncel, omurgalı bir duruş sergileyerek,

” Başkan Kocaoğlu'nun bu yaptığı talihsiz açıklamanın hesabını vereceğini belirterek davacı oldu. Savcılığa Kocaoğlu hakkında iftira ve suç uydurduğu iddiası ile davacı olan Aydın Öncel,otopark ihalesine giren, şirketlerden birinde ben vardım. Ben mafya mufya değilim, avukatım ve aynı zamanda da ticaretle uğraşıyorum, vergimi de son kuruşuna kadar veriyorum” diyerek haklı olarak mahkemeye gitti,

Diğer ihaleye giren Hüseyinoğulları ise, halen İBB nin kiracısıdır, Sayın Kocaoğlu, daha önce MAFYA terimini bilmiyor muydunuz da Mafya olduğunu iddia ettiğiniz bu firmaya kiralamalar, yaptınız?

Bunu hiç düşündünüz mü? Sayın Başkan.

Şimdi sormak lazım, Sn Alaattin Yüksel’e bu olay yetim hakkı yemek değil midir?

26.04.2012 tarihinde, Kuş Cenneti’nin içinde yer alan binanın da yetersiz olduğunu kaydeden, yerel medyadaki çıkan haberi bir hatırlayalım isterseniz.

“Başkan Kocaoğlu, Menemen Belediyesi tarafından tahsis edilen 80 dönümlük arazi üzerinde, içinde bilim merkezi de olan yeni bir bina yapmak istediklerini ifade etti. Başkan Kocaoğlu, “Kuş Cenneti’ne gelenlerin araştırma ve gözlem yapacağı, uzun süre vakit geçirebilecekleri, komplike bir binaya ihtiyaç var. Kuş Cenneti bu kent için büyük bir zenginlik ve bunu ne kadar geliştirirsek İzmir’e de katkısı o kadar büyük olur”

Başkanım bu açıklamanızdan sonra mail kutuma birçok iddia geldi, açıklamanızda bahsettiğiniz komplike binayı, yakın camianızdan birilerine vereceğiniz söyleniyor, elbet ben buna inanmak istemiyorum. Bekleyip hep birlikte göreceğiz.

Kuş Cenneti dedim de aklıma geldi. İZKUŞ geçmişte bir ihale yapmış, Kuşların yumurtlamalarının çekimi için.

Türkiye’nin en iyi Belgesel çekimi yapan Çoşkun Aral’a verilmiş.
Bu ihale,105 bin Türk Lirasına verilmiş.

Çekilen harika film, yurt dışında da gösterilmiş.
Peki, bu harika filmin parası ödenmiş mi? Ne yazık ki hayır.

Bu konuyu nereden mi biliyorum, Okan Bayülgen programına konuk olan Çoşkun Aral bu konudaki serzenişlerini dile getirdi, inanamadım. Kendilerini aradım ve konuyu sordum, “ kendileri bu konuda konuşulacak çok şey var, ancak zaten İzmir Büyükşehir Belediyesi çok zor günler geçiriyor ve ben bir, Sosyal Demokrat kişiliğimden dolayı bu konuda konuşmak istemiyorum” dedi. Ancak sadece yapılan çekimin 30 bin Türk Lirasını alabildiklerini, çekim ekibinin parasını alamadıklarından dolayı çok üzgün olduklarını söylemekle yetindi.

Peki İBB'nin masa üstü filmi diye tabir edilen, ihale öncesi konuşmalarının, tape kayıtlarını tekrar gözden geçirince çok üzüldüm. Hakkıyla çekilen filmin parasının ödenmemesi kadar üzücü bir durum olamaz. Geçmiş olsun Çoşkun Aral’a.

İzulaş’a yeni mühendisler alınıyormuş ve bunların hepsi Bornova ilçesindenmiş, iddiaları dalga, dalga yayılmakta.

Sayın Yusuf İnan’ın yazdığı Eşrefpaşa Hastanesi'ndeki yangın haberi çok düşündürücü, umarım bu konuda yetkili makamlar harekete geçer diye düşünmekteyim. Peki, böylesine büyük düşündürücü iddialara Büyükşehir Belediyesi'nin bir yanıtı olacaktır. Duymadık görmedik demezler herhalde.

Bana yorum yazan okuyucum, "Hatay Caddesi'ndeki meşhur granit taşlar neden bitmedi dersiniz? Gelecek yazımda bu konuyu açıklayacağım, bu 4 yazı önceki son cümleniz ne oldu acaba?” diye serzenişte bulunmuş, haklı da. Ben bizzat gidip oraları fotoğraflarıyla yazmak istiyordum, ne yazık ki fotoğraflarını çekemedim.

Hatay caddesindeki granit taşlar için bir uzatma süresi, verilmişti. Bu tarih 3 Nisan 2012 idi. Ne yazık ki bu sürede de taşlar döşenemedi sebep neydi derseniz eğer, Büyükşehir Belediyesi zamanında metro inşaatının üstünü kapatamadığı için yüklenici firma, zemini kapanmayan yere taş döşeyemeyeceğinden bitiremedi sanırım. Büyükşehir Belediyesine bilgi edinmeden bu konuyu sordum elbet bir cevapları olacaktır. Bende, gelen cevabı, sizlerle, paylaşacağım, yazışmalar uzun sürüyor. Yoksa bu konuyu yazmaz mıyım hiç.

Gelecek yazımda söz verdiğim gibi, ilginizi çekecek bir pazarlık konuşmasını yayınlayacağım.

Aziz Kocaoğlu her şeyi biliyor...!
Başkan Kocaoğlu’nun yaptığı açıklamaları hayretle okudum, inanamadım tekrar, tekrar okudum ve anlamakta çok zorlandım.

Sevgili Başkanımız içinden geldiği gibi konuşuyor olmalı, oysa koskoca İzmir Belediyesini yönetiyor, bir Allahın kulu da başkanın eline bir konuşma metni vermiyor mu?

Kocaoğlu, “Bizim iddianameden anladığımız şu oldu. Bunu hazırlayanlar belediyenin ne olduğunu bilmiyordu. Biz mahkemede belediyeciliği anlattık. Çünkü belediyecilik ve faaliyet alanları bilinmiyor.

Bilinmeyen konularla ilgili yargılanıyoruz. Ben belediye mevzuatına, ihale mevzuatına, kanunlara göre çalışıyorum ama mahkeme olarak sen bunu bilmiyorsun. Çok garip bir durum” demişler.

Evet, hakikaten, çok garip bir durum.

İhale mevzuatına, uygun çalışıyorsunuz da neden Teleferik İhalesi İptal oldu?

Hem de bir değil iki kere iptal oldu. Allah aşkına kaç yıldır hemşerileriniz teleferiğe binemiyor?

Neden İptal ediliyor? Zamanında güncellemeyi yapmazsanız elbet iptal olur değil mi?

İsterseniz gazetelerde çıkan haberi bir hatırlayalım;
Daha önce iki kez ertelenen bir kez de KİK tarafından düzeltici işlem kararıyla karşılaşan teleferik için son ihale Şubat 2012’de yapıldı.  İhaleyi 10 milyon 225 bin TL’lik en düşük teklifi veren STM Sistem Teleferik Montajı ve Turizm A.Ş kazandı. Ancak, Doppelmayr Seilbahnen Gmbh şirketi, “güncelleme” adıyla yapılan maliyet tespitinin mevzuata aykırı olduğu iddiasıyla itiraz etti. KİK, söz konusu yaklaşım maliyet değişikliğiyle mevzuata aykırılık bulunduğu gerekçesiyle ihaleyi iptal etti. Açılacak davanın en az 7-8 ay sürecek olması nedeniyle yeniden ihaleye çıkma kararı alındı. Sadece maliyet tespitlerinde yapılacak değişikliklerle Mayıs ayında ihaleye çıkmak için hazırlıklar başlatıldı.

Bu kaçıncı başkanım diye sormazlar mı?

Ya şimdi ihaleyi alan firma İBB'yi mahkemeye verirse ne olacak?

Şimdi siz hala ihale mevzuatını biliyoruz diye nasıl söylersiniz?

Önümüzdeki günlerde Körfez Vapuru ihalesine çıkacaksınız, bu da bir kez iptal oldu bir kez daha iptal olursa ne olacak?

Hala ihale mevzuatını çok iyi biliyorum nasıl diye bileceksiniz?
Fayton Sefası dediniz, hatta bunun için Roman kardeşlerimizi de işe aldınız. Bununla yetinmeyip faytonlar da aldınız ne oldu bu ihalede iptal oldu.

Roman kardeşlerimiz bilmedikleri işlerde oradan, oraya sevk edilip duruyorlar, faytonlar da depolarda çürümeye bırakıldı.
Ya alınan atlar ne oldu Uyuz Eşeğe Döndü, ve siz hala ihale mevzuatına göre çalışıyorum nasıl diye biliyorsunuz asıl ben anlayamadım. Acaba bende mi sorun var?

“ BENİ ÖTEKİLEŞTİRDİLER” de demişiniz, hatta “beni farklı görüyorlar” da demişiniz, nasıl farklı görüyor acaba bende çok merak ettim şimdi, keşke biraz bu konuyu açsaydınız diyorum.

Ne farkınız var, acaba?

Sekiz yıldır belediye başkanıyım kimseyi ayırmadım da demişiniz, İzmir’in plan tadilatlarına ve planlamalarına bakılacak olursa ben size pek katılamayacağım.

“AKLIM BASMADI” diyorsunuz İzmirli hemşerilerinizin de aklının basmadığı birçok olaylar mevcut, bunu hiç düşünüyor musunuz acaba?

Belediyecilik konusunda nasıl bir ders verdiğinizi ise hiç anlayamadım, benim de kafam basmadı acaba algılama sorunumu var?

Mahkeme sürecinde kendinizi çok iyi anlattığınızı söylüyorsunuz da ben sizin anlattıklarınızdan pek bir şey algılayamadım. Tüm yaşantınız yüzde kaç oy aldığınızı, sular seller gibi anladım da, ihaleleri anlayamadım, bana pek aydınlatıcı gelmedi dersem bana kızar mısınız?

“Bu arkadaşlar vergi mevzuatını, ihale kanunu bilmiyor, bunu tespit ettim” de demişiniz, ardından da “ Bu kadar bilgisiz olacaklarına benim aklım basmadı, Bu kadar bilgisiz olamazlar’ dedim” demişiniz de, madem bu kadar bilgilisiniz de, neden acaba ihaleleriniz iptal oluyor?

Eshot ihalesi içinde...

Eshot’un durak ihalesinde bize ‘niye Euro ile ihaleye çıktınız’ diyorlar. Peki ben size başka iki sorucuk, sorsam buna cevap vere bilir misiniz?

1. Durak alım ihalesi ile reklam ihalesinin ayrı, ayrı yapılması gerekirken sözleşme türü kira olarak gösterilmek üzere 4734 sayılı yasa hükümlerinin bertaraf edilmesi sonucu kamu zararı oluşmuş mudur oluşmamış mıdır?

2. İzmir Büyükşehir Meclis kararında yeni durak yerleri ile ilgili ihale yapma yetkisi vermemiş miydi? Siz ne yaptınız eski durak yerlerine yeni duraklar koymadınız mı?

Gerçi ben size soru sormaya kalktığımda siz susma hakkınızı kullanıyorsunuz. Keşke karşılıklı bir gelsek, ben size sorsam siz de susma hakkınızı kullanmadan sorularıma cevap verseniz ne güzel olur, tüm hemşerilerinizin merakı gider.
Ya Eshot’a alınan şoförlerin ehliyetlerinin ve diplomalarının sahte çıkmasına ne diyorsunuz?


Madem belediyeciliği çok iyi biliyorsunuz da neden bu kadar soruşturuluyorsunuz, ihaleleriniz iptal oluyor?

Madem vicdan azabı çekiyorsunuz da neden mahkemede, yol arkadaşlarımın hiçbir suçu yoktur, belediyenin başı benim tüm emirleri ben verdim demediniz de yol arkadaşlarınızı sıkıntıya soktunuz?

Sahi talimatları kim veriyordu?
İzmir'de içi boş planlama tekniği
İBB Meclisinde 12.10.2011 tarih ve 05.841 sayılı karar ile Bornova’nın 1/5 000 ölçekli "Nazım Planı" değiştirildi. Bu değişiklikte, mevcutta tarım alanı olarak planlanmış alanlar silinerek, yalnızca onama sınırı denilen benekler konulmuştu.
19.12.2011 – 19.01.2012 tarihinde, Büyükşehir Belediyesi planlamada askıda olan plana itiraz dilekçesi verdim. Çünkü Bornova’nın tarım alanlarının böyle sessiz sedasız, tuhaf bir planla kaldırılması beni rahatsız etmiş, “Yine kime rant sağlanıyor acaba?” diye düşündürmüştü.

Verilecek bir cevapları mutlaka vardır koskoca planlamanın diyerek kafama takılan soruları sordum.

İtirazımın, imar ve bayındırlık ve tarım komisyonunca incelenmesi sonucunda, alınan Meclis Kararında, kısaca “Biz bu tarım alanlarını 1/25000 ölçekli planın 6,8 ve 6.13 maddelerine uygun hale getirmek için kaldırdık.’’ denilmekte.

Peki nedir, bu maddeler?

6.8 maddesi , ‘’eğer bu planda( bu plan derken 1/25000 ölçekli planı kastediyor) kentsel kullanım kararı yoksa eski planların ( 1/5000 ve 1/1000 ölçekli planlar) bu plan doğrultusunda iptal edilmesi ve revizyon edilmesi zorunludur ‘’derken 6.13 maddesi , ‘’bu tür tarım, ağaçlandırılacak alan gibi kullanımlarda 1/25000 ölçekli plan üzerinden uygulama yapılabilir’’ demekte…

Yani, 1/25000 ölçekli planda kentsel kullanım kararı yoksa deyince; 1/25000 ölçekli planda tarım, mera, ağaçlandırılacak alan, makilik, fundalık, kırsal yerleşme v.b.ne kadar alan varsa bu alanlardaki 1/5000 ve 1/1000 ölçekli planlar önce iptal edilecek sonra revize mi edilecek?

Bir arsa hem 1/25000 ölçeli hem de 1/5000 ölçekli planda tarım alanı ise bunun nesi 6.13 maddesine aykırı?

Bu durumda neden uygulama yapabilmek için böyle bir değişikliğe gidilmiş?

Meclis kararında, ayrıca;

‘’Söz konusu plan değişikliği ile sorunların ortadan kaldırılarak İ.B.B. yetki alanı içerisinde kalan tüm alanlarda aynı koşulların sağlandığı’’ ve “Plan önerisinin, mevcut plan kararlarının iptal edilmesine yönelik bir düzenleme olması nedeniyle, plan paftasında onama sınırı içerisinde herhangi bir plan kararının yer almadığı tespit edilmiştir” denilmekte…

Bunu , konunun uzmanlarına sormak istiyorum!!!!
Siz hiç içi boş bir plan gördünüz mü?
Böyle bir planlama tekniği olabilir mi?

Daha önce bu teknik kullanılarak planlı bir alan plansız bir alana dönüştürüldü mü?

Bunu yapan kişi plancı mıdır yoksa plansızlaştırıcı mı?

Siz bu arsanın plancısı mısın yoksa plansızlaştırıcısı mısınız?
Bu teknik, üniversitelerde ders olarak konulsun mu?(En azından tez yazılsın bari)

Bütün İzmir’in etrafına küçük benekler koyup, böylelikle önce planını iptal edip, sonra tamamını yeniden planlamayı düşünmüyor mu Büyükşehir Planlama?

Bundan sonra plan tadilatı yapılacak yerleri önce yuvarlaklar içine alıp, içini boş bırakıp, böylece iptal edip, sonra plan mı yapacaksınız?

Birçok plancıya sordum, belki ben bilmiyorumdur diye ama hiçbir plancı böyle bir iptal tekniği duymamış. Bu engin bilgi ve deneyimi neden meslektaşlarınızla da paylaşmıyorsunuz? Bu konuda bir panel düzenleseniz kamu yararı ve mesleki açıdan faydalı olmaz mı?

Ayrıca, 1/25 000 ölçekli planın müellifi olan Necati Uyar, konuşmalarında defalarca, “Biz Büyükşehir sınırları içindeki hiçbir bölgeye müdahale etmedik. Büyükşehir’in onayladığı planı veri kabul edip, diğer kısımları tamamladık” dediği halde, yaptığınız her rantsal plan değişikliğini neden “1/25 000 üst ölçekli plana uygun hale getiriyoruz” diyerek kamuoyunu yanıltıyorsunuz?

Hadi bunları da geçelim ve son bir soru soralım:

Bu arsalar KİMİN?

İtiraz ettiğim plan geçti, e ben ne yaptım bu planın incelenmesi için gerekli yerlere müracaatımı yaptım, çok yazık olacak, bu plana onay veren meclis üyeleri, yine ifade vermeye gidecek!

Yine birileri çıkıp, Abdestimiz sağlam, Kıblemiz belli diyecekler!
Bugün İzmir Büyükşehir Belediyesine, bizzat gidip, Tariş Planına itirazımı yaptım. Kayıt No;2829 ilgilenenlere duyurulur. Kayıt yapan görevliye sordum benden başka bu plana itiraz yapıldı mı diye, ne yazık ki kimsecikler itiraz yapmamış. Ortalığı ayağa kaldıran Tariş Yöneticileri neden bu plana itiraz etmemiş ben pek anlayamadım. Gerçi mayıs ayının ikisine kadar süreleri var.

Gelelim askıda olan Urla planına, Urla İskele mahallesi, 32 ada 2.3.4.30.31.33.34.35.36.37.38.39.40.41.42.43.93.94 parseller 1/25.000 ölçekli nazım imar planı doğrultusunda düzenlendiği belirtilerek konut alanına dönüştürülmüştür. Oysa küçük ölçekteki yeşil alanların gösterimi zaten 25000 ölçekte yer almayıp, konut alanları içinde gösterilmekte değil midir? Bunu her plancı bilir, peki İBB nin nazım imar dairesi bunu bilmiyor mu, yoksa bilmezden mi geliyor?

Söz konusu parseller, tamda konut kooperatifinin sınırına göre değişen, kıyı kenar çizgisinin dışında kalan parsellerde hem 3194 sayılı İmar Kanunun 27. Maddesine aykırı olarak yeşil alan kaldırılmış hem de yeni konut alanlarının getireceği nüfusun donatı alanları düşünülmemiştir.

Ya Bu Arsalar Kimin?

Daha öncede bu planı kaleme almıştım, ama ne yazık ki yine dinleyen olmadı. Elbet bu plan içinde askı süresinde itirazımı yapacağım. Askıya çıktığından haberim olsaydı, yanımda itiraz dilekçemi götürürdüm. Olsun daha süre var nasılsa.

Gerçi benim itirazlarım pek önemsenmiyor!

Son sözüm Büyük Başkan’a makamınızdan, dört kat yukarıda, bulunan planlama dairesini ara sıra bir ziyaret etmeniz de fayda görmekteyim, yoksa bu planlamalardan soruşturma izinleri sizin başınızı ağrıtacağa benziyor, zaten yeteri kadar başınızda bir yığın dert var, mahkemeydi savunmaydı derken, sağlığınız bozulur sonra. Ben sizin adınıza, çok üzülüyorum!

Tariş Planı Askıda

Tariş Planı Askıda
Günlerdir gazetelerde, Çiğli’de bulunan ve Avrupa çapında sayılı bir fabrika özelliği olan Tariş İplik Fabrikası haberleri yer almakta. Sizin de dikkatinizi çekmiştir.

Gazete haberlerine göre, Tariş, İplik Fabrikasını, yasaya göre parselleyip satamadığı için, 73 milyon 250 bin TL ye İzmir Atatürk Organize Sanayi Bölgesi’ne (AOSB) satmış. Arazi AOSB yönetimi tarafından parsellenerek sanayi bölgesi ve alışveriş merkezi şeklinde planlanmış. Daha sonra, Organize Sanayi Alanı olarak ayrılan bölüm, 38 adet parsele ayrılarak, metrekaresi 400 TL den ihaleye çıkarılmış. Bunun üzerine TARİŞ yönetimi, kendilerinin bu satıştan zarar ettiğini ve AOSB’ nin bu işlemlerden dolayı haksız kazanç elde ettiğini iddia ederek mahkemeye başvurmuş. Bu tartışmalar, basında hala devam etmekte.

Şimdi bakalım gerçekler böyle mi?

Büyükşehir Belediyemizin hazırladığı ve Büyükşehir Meclisinin 16. 10. 2009 Tarih 01.904 sayılı kararıyla onaylanmış 1/25 000 ölçekli Kentsel Bölge Nazım ve Planında, Çiğli İplik Fabrikası Sanayi Alanı olarak görünmekte. Daha sonra SS TARİŞ Üzüm Satış Kooperatifleri Birliği tarafından 6040 parsel (eski 5103 ve 4576 parsel) in alışveriş merkezi olması için 1/25 000 ölçekli plan değişikliği önerisiyle Büyükşehir Belediyesine başvuru yapılmış. Büyükşehir Planlaması da, Çiğli İplik Fabrikasının kapanması nedeniyle, fabrikanın olduğu kısmı (2135 Ada, 1 parsel) Organize Sanayi Alanına, geri kalan 6040 parseli de ‘ 2. Ve 3. Derece merkez kullanımına’ yani, hipermarket alanına dönüştüren bir plan hazırlamış!
Bu plan ise, İBB Meclisinin 10, 01, 2011 gün ve 05.30 sayılı kararı ile onaylanmış.

Yani sizin anlayacağınız sevgili İzmirliler ve TARİŞ emektarları, İplik Fabrikasının bulunduğu arazi, 10. 01. 2011 tarihinden önce Organize Sanayi Bölgesi içinde olmadığı için, bu yasaya tabi değilmiş!!!

Gelelim,6040 parsele, tüm kamuoyuna duyurulur: O plan şu anda askıda. Ve Mayıs ayı başında askıdan inecek.

İşin bir ilginç yanı da, planı çizenler, her nedense, sanki burası TARİŞ ‘in yeri değil de, rastgele bir vatandaşın arazisiymişçesine, sadece Ada ve parsel numarası yazmışlar.

Tariş in 1/5 000 ölçekli plan önerisi İBB’nin 11.01 2012 tarih ve 05.65 sayılı kararı ile onaylanmış…

Şu an askıda.

İzmir Atatürk Organize Sanayi Bölgesi, Tariş Pamuk Birliği`nden 73 milyon liraya aldığı 400 bin metrekarelik Çiğli İplik Fabrikası arsasını parselleyerek 200 milyon liraya satışa çıkarınca ortalık karışmış. Tariş Pamuk Birliği, ne yapmış "Kandırıldık" diyerek, satışın iptali için davada açmış.

Eğer AOSB, İplik Fabrikasının arazisinin yarısını söylediği gibi AVM ye çevirmişse, burada yaklaşık 300 bin metrekare bir alışveriş merkezi alanı oluşacaktır. Dolayısıyla buraya akın edecek araç ya da insan trafiğini varın siz düşünün.

Karşıyaka Belediye Binasının üstüne tek bir kat ilave verilmesi için kıyamet kopmuştu zamanında. Ama iş AVM olunca çok değişiyor demek ki…
Bakalım bu yeni AVM’ lerin çatı işleri kime kısmet olacak!

Diğer yandan, askıdaki plan üzerinde “Jeolojik etütlerin ve sulak alanda kaldığı için alınması gereken bakanlık görüşlerinin 1/1 000 ölçekli plan aşamasında yaptırılacağı belirtiliyor.

Bu tersten gidişin sebebi nedir anlayamadım. Ya bu görüşler olumsuz çıkarsa ne olacak?

Bir ilginç bilgide, 02.11.2006 tarihinde   19 milyon liraya  satılan ve  Aydın Tekstil fabrikası  arsası üzerine inşa edilen  alışveriş merkezinin danışmanı olarak gecen, ünlü gazetecinin,bu anılan plandaki, alışveriş merkezi yapacak olan kişilerin danışmanı olarak anılması beni epeyce rahatsız ettiğinden, kendilerini aradım,” Nivent hanım beni az çok tanıyorsunuz, böyle bir şey olabilir mi? Tariş’in satılması en çok beni üzmüştür, bu konu hakkında mutlaka bir yazı yazacağım” demesi üzerine benim bu konuya değinmem pek etik olamayacaktı.

Tariş konusu pek kapanacağa benzemiyor, bu konu ile ilgili Sanayi ve Ticaret Bakanlığını ayrıca göreve davet ediyorum, elimizdeki değerleri ne için feda ettiğimizin acaba farkındalar mı? AVM çöplüğüne döndürülüyor Güzel İzmir’imiz. Hep tüketim, hep tüketim, ne zaman üretime geçeceğiz? Böylemi İzmir kalkınacak yazık!

Ayrıca, daha önce yazılarımda bahsettiğim, Urla’da deniz kıyısında imara açılan parsellerin planları da askıda.
Duyurulur…


Bu plan içinde itirazlarım olacak, ancak yine itirazım kabul görmeyecek!

Not: Optimum’un çatısını kim yaptı sorumuza yanıtlar gelmeye devam ediyor. Sonuç yakında…

Bornova Belediye Başkanı bir açıklama yapmış “ Bornova’da her yeri kayıt altına aldık” peki Çiçekli Köy sit alanı değil mi? Buradaki dört katlı yapılaşmalar, için ne yapıyorlar? Daha önce bu konu hakkında yazdım bir cevap alamadım. Elbet bir cevapları olacaktır diye beklemekteyim.

İzmir’in 1/100.000 ölçekli planı “ Yürütmeyi durdurma” almış, ya tamame, iptal olursa, İBB iftiharla hazırladığı 1/25.000 ölçekli planının dayanağı ortadan kalkmış olmuyor mu?

Gelecek yazımda askı süresinde itiraz ettiğim iki planda ne yazık ki geçmiş, geçmesine de nasıl geçmiş tüm detaylarıyla yazacağım, Bu planlar teknik, üniversitelerde ders olarak işlenebilir diye düşünmekteyim.(En azından tez yazılsın bari demekteyim.)

Mustafa Moroğlu'mu adam Binali Yıldırım mı?

Mustafa Moroğlu mu adam, Binali Yıldırım mı?
Geçtiğimiz günlerde CHP milletvekili Mustafa Moroğlu, “Adam olmak doğru söylemektir” demişti. Bu sözleri Ulaştırma Bakanı'nın İzmir'e bir adet çöp kamyonu vermesi üzerine sarfetmişti.

Arkasından da sözlerine aynı üslup ile devam ederek; "Adam olmak İzmir'e bir tane çöp kamyonu verirken, 169 tanesini Trabzon ve Tokat'a dağıtmak değildir. Bakan biraz etrafına bakacak” demişti.

Bende acaba hakikaten 170 çöp kamyonundan sadece İzmir iline yolladığı bir “Çöp Kamyonu” ise çok yazık demiştim. Hem İzmirlinin oyunu alıp milletvekili olacaksın hem de İzmir iline bir çöp kamyonu vereceksin diye kendimce çok kızmıştım.

Lakin CHP milletvekilinin dediği gibi olmadığını üzülerek öğrendim, demek ki politika yapmak böyle bir şey!

Şimdi gelelim konunun özüne CHP Milletvekili Moroğlu 170 Çöp kamyonunun 1 tanesini İzmir’e verirken diğerlerini Tokat ve Trabzon’a dağıttı demişti. Lakin görülen hiç de öyle değil ya yanlış bilgilendirildi yâda görmezden geldi diyelim.

Öncelikle dağıtılan Çöp Kamyonu 170 değil 172 adettir.

Ankara ve İstanbul illerine bir tek Çöp Kamyonu bile, verilmemişken, İzmir iline bir adet Çöp Kamyonu verilmiş.

Tokat Belediyesine 2 Çöp Kamyonu verilmiş, bunlardan birisi CHP Belediyesi diğeri ise MHP Belediyesi.

Trabzon ilinde 13 Belediyeye Çöp Kamyonu dağıtılmış, CHP, SP, BGMS, DP, AKP olmak üzere.

Binali Yıldırım kendi doğup büyüdüğü Erzincan iline, Çöp Kamyonu vermiş mi? Çok şaşıracaksınız ama bir adet bile vermemiş.

Peki, nasıl olurda CHP Milletvekili Moroğlu “ Adam olmak doğru söylemektir. Bakan biraz etrafına baksın" dedi?

Artık çamur at siyaseti, bitmeli, İzmir hak ettiği konuma bir an evvel gelmeli.

Teleferik ihalesini KİK iptal etti, şimdi herkesin kafasında İzmir baltalanıyor, devlet İzmir iline ambargo uyguluyor diyecek.
Bu ihale neden iptal oldu? Belediye güncellemeleri yapabildi mi? Güncelleme nedir diye merak edenlere kısaca anlatmaya çalışayım. Bir ihaleye çıkıldığında bu işi yapan firmalara yapılacak işin tespiti için mektup yollar ve yaklaşık bedel çıkarılır. Bunu yapmadan ihaleye çıkılırsa sonuç yaşanan durum olur.

Şimdi belediye kendince daha yeni aynı ihaleye çıktık, elimizde yaklaşık bedel var diyecek, ama biten ihale geride kalır, yeniden tüm prosedürler uygulanır bunu elbet biliyorlardır.

İzmir Büyükşehir Belediyesi KİK kararından sonra ya bu ihaleyi tamamen iptal edecek, yâda mahkemeye gidecek, her iki koşulda da İzmir kaybedecek.

İhaleyi iptal ettiğinde ya ihaleyi kazanan firma İBB'yi mahkemeye verirse ne olacak? Bunu düşünmek bile istemiyorum.

Şimdi tekrar bir KAOS yaşanacak İzmirliler yine teleferik keyfini yaşayamayacak, neyse ki artık Körfezde yüzeceğiz buna da şükür diyelim!

Geçen yazımda söz verdiğim gibi bir okuyucumdan gelen mektubu aynen sizinle paylaşıyorum. Bu konunun detaylarını daha sonraki yazılarımda yer vereceğim.

Sayın Nivent Kurtuluş,

İBB'nin Alsancak'ta yaptıracağı tam otomatik otopark ihalesi işi aynen körfez gemileri alım ihalesinde olduğu gibi "adrese teslim" bir ihaledir. Önce işi yapacak firma belirlenmiş, şartname (her ne kadar ön şartname olarak anılsa da!) buna göre hazırlanmıştır.

Bildiğiniz üzere ilk ihale yetersiz ilgi (İBB'nin açıklamasına göre !) yüzünden iptal olmuş idi. Gerçek ise adresi belli olan şartname ile firmaların ihaleye ilgi göstermemiş veya girememiş olmalarıdır.
İBB ikinci ihaleye de aynı şartname ile çıkmıştır. Bu ihalede ilgili firma sayısı daha yüksek gibi görünse de fiilen 3 firma bulunmaktadır. Söz konusu 3 firmadan 2 tanesi aynı firmadır. 3. firma ise bu ihalede sadece yeterli sayıyı sağlamak için bulunmaktadır. Bu ihaleyle ilgili rekabet koşullarından bahsedilemez ve iptal olmadığı takdirde sonucu şimdiden bellidir.

Söz konusu firmanın daha önce İstanbul'da yaptığı son derece yüksek maliyetli sistem rantabl olmamış, işletilememiş ve seneler sonra bu yapı sökülmek zorunda kalınmıştır! Şimdi aynısı İzmir'e yapılmak istenmektedir.

Sanırım İzmir B.B.'nin sokağa savuracak çok parası vardır veya bürokratları kendi paralarını harcarmışçasına böyle rahattırlar!
İzmir ile ilgili yazılarınızı dikkatle takip ediyor, size çalışmalarınızda başarılar ve kolaylıklar diliyorum. Diye biten bir mektup bence çok manidar!

Hatay Caddesindeki meşhur granit taşlar neden bitmedi dersiniz? Gelecek yazımda bu konuyu açıklayacağım.