27 Şubat 2012 Pazartesi

Aziz Kocaoğlu Kendi Kendini Karalıyor

Aziz Kocaoğlu kendi kendini karalıyor...
Aylardır yerel basında, yerel TV kanalarında 60 Yaş Kartı sorgulandı.

Aziz Kocaoğlu;

“Çıkış yolu bulamıyoruz” dedi.
“Çok Üzgünüm” dedi.
“Yasalara uymak zorundayım” dedi.

“Biz çok örnek olduk." Daha sonra "örnek olamadık hatta ördek olduk” da dedi.

Aziz Kocaoğlu “Bizim 60 yaş kartı ile ilgili yaptığımız 2011 yılını kapsayan değişiklik Sayıştay tarafından kabul edilmedi. Gönderilen açıklamada ‘yasada yeri yok’” bu yüzden İzmirli HEMŞERİLERİMDEN özür diliyorum,yasalara uymak zorundayım dedi.

Oysa Sayıştay bu söylemlere gecikmeden basın açıklaması da yaptı;

“Bu ifadenin belirli kişi ve kurumlarca çarpıtılarak, hukuki bir konunun siyasal bir zemine çekilmesi ve bu şekilde Sayıştay'a yönelik asılsız ve düzeysiz ithamların aracı haline dönüştürülmesi anlaşılabilir ve kabul edilebilir değildir” dedi.

Ardından da “ amacını aşan, hukuk bilgisinden yoksun, iyi niyetle bağdaşmayan yorum ve değerlendirmeler insaf ve izanla bağdaşmamaktadır” da dedi.

Tüm köşe yazarları bu konuyu köşelerine taşıdılar, Sayıştay’ın bağlayıcı kararı yok diye adeta feryat ettiler.

Bende kendi köşemden “Yasalara aykırı olsaydı, İçişleri Bakanlığı Müfettişleri Sayıştay Denetçileri, ESHOT’U denetlerken, soruştururken, yaptıkları kontrollerde, bunu tespit edemezler miydi?

Yoksa siz Engelli Kartları'nda olduğu gibi 60 Yaş Kartları'nda da, kısıntıya gitmek yâda tamamen kaldırmak için, bir Ali Cengiz oyunu mu düşünüyorsunuz, dedim yine fayda etmedi.

Peki şimdi kanun mu değişti, değişen nedir, bunca yaşlımızın kısa bir süre olsa da mağdur ettiniz.

Biz sizin dik başlılığınıza alışmıştık oysa, kızdığınız zaman Sayıştay denetçilerine hiç sakınmadan “Kurdun sürüye daldığı gibi İzmir Büyükşehir Belediyesi'ne daldılar” diyebiliyorken, 'Yaşlı Hemşerileriniz'in haklarını niye aramadınız?

ADALET ARIYORUM DİYE niye beyanlar vermediniz?

Yaşlı hemşerilerinize önce kaybettirip sonra kazandırdınız çok şükür mü diyelim.
Bugün gazetelere verdiğiniz beyanlar beni çok düşündürdü.


“Başkan Kocaoğlu, “İzmir’de politik bir suçlama var. Otobüslere binmiş insanlar Büyükşehir Belediyesini, ilçe belediyelerini suçluyor. Görevli gibi bir duraktan inip iki durak konuşup, sonra inip tekrar konuşup, böyle maaşlı gibi belediyeyi kötüleyen insanlar gelip gitmeye başladı. Bu vapurlarda da metroda da böyle bir şey var. Şimdi otobüs duraklarında bunları yapıyorlar. Sizlere buradan sesleniyorum. Uyanık olmamız gerekiyor” derken...!

Otobüse binip şikayet etmemek elde değil be başkanım, tabii siz tanınmış bir kişi olarak otobüslere binmediğinizi açıklamıştınız, nereden bileceksiniz ki , ben size anlatayım otobüslerimiz içler acısı, hele sabahları balık istifi gibi gitmeye çalışan hemşerileriniz, yağmurlu havalarda ise başımıza damlayan sulardan mı bahsedeyim. Hele hafif kavise girildiğinde bütün iç organlarınızın yer değiştirmesinden mi bahsedeyim, hatta iki durak sonra inmeyecek olan provakotörler neden ikinci durakta iniyor biliyor musunuz? Otobüsteki sarsıntıdan taş düşürüyorlardır da ondan başkanım...

Kısaca İzmirliler bu propagandayı maaş almadan, ücretsiz yapar be başkanım. Bu durum biraz gerçek dışı bir söylem olmuş, yeter ki hemşerileriniz belediye otobüsüne binsin insanın bir anda dili çözülür, bilmediklerini de anlatmaya başlar.

Ya vapurlara ne demeli başkanım, hala ihalesinini yapamadığınız için çay servisi yapılamıyor, vapurlara binerken tahtadan derme cepme merdivenleriniz, vapurların etrafına dizdiğiniz kamyon lastikleri yakışıyor mu, Türkiye’nin üçüncü büyük şehrine?

“Biz zaten uyanık olmak zorundayız” derken, neyi kast ettiniz onu anlayamadım başkanım?

 “Ak, ‘kara’ diyerek kara olmaz. İzmir’in moralini bozmaya hiç kimsenin hakkı yok” da demişsiniz, bizim hakkımız çok yenildi be başkanım...

“İzmirli hemşerilerimize, işadamlarımıza hem de gecesini gündüzüne katarak bu kenti kalkındırmayı çalışan yerel yönetimlerimizin hakkını yemekten başka bir şey değildir” derken neyi kast ettiniz başkanım?

Gecenizi gündüzünü katarak imar planlarını geçirdiniz, ama ne yazık ki bu planlar geçemedi, yargıya takıldı, isterseniz bir hatırlayalım...

Bayiliğini yaptığınız firmanın dünürü GİRAUD AİLESİ PLANI için de soruşturma izni verildi, neden bu plan oylanırken, hukuksuzdur diyemediniz?

Ya başdanışmanınızın planına ne demeli? Kamuoyunda KIYAK PLAN olarak anılan plan için, soruşturma izni verildi. Yaşlı Kartları gibi neden hukuksuz dur diyemediniz?

Urla Planları içinde soruşturma izni verildi, basına çarşaf,çarşaf beyanlar verdiniz, bu bizim suçumuz değil, Şehircilik Bakanlığı'nın suçu dediniz. Bunun üzerine yine Şehircilik Bakanlığı basın yoluyla açıklama yaptı. “ Biz yoğunluk artışına karışmıyoruz” dedi. Bu planı geçirirken niye kanun hukuk demediniz?

Son olarak “Büyükşehir Meclisi’ni ikinci dalga Bornova’dan vurdu” haberine ne diyeceksiniz yine imar planı için soruşturma izni verildi.

Şimdi sırada iki plan daha var, Tansaş’ların kararını bekliyorum.
Benim anlayamadığım bütün yargıya takılan planlar rantlı planlar...
Şimdi sormak lazım karalama kampanyası mı yapılıyor? Yoksa siz kendi kendinizi mi karalıyorsunuz?


26 Şubat 2012 Pazar

Aziz Kocaoğlu'nu birileri yanlış ata bindirmiş galiba...!
Büyükşehir mağdurları, Büyükşehir’e dava açanlar her geçen gün artıyor, Başkan Kocaoğlu ADALET istiyor, mağdurlar da Kocaoğlu'ndan ADALET istiyor, bir garip çelişkiler yumağıdır gidiyor!

Aziz Başkan bundan birkaç ay evvel yaptığı açıklamada, “KORDON SEFASI İTHAL ATLARA BAĞLI” . Büyükşehir Belediyesi'nin yaptığı at ihalesini kazanan firmanın, teslim etmesi gereken 36 at yerine sadece 14 at getirmesi diye bir açıklamada bulunmuştu.

İşte burası çok düşündürücü, ihaleyi alan firma 36 at getirmiş. Nerden mi biliyorum?

İZULAŞ atları temin ettiği AT MERKEZ’e 04.08.2011 tarihinde yazdığı 3057 sayılı yazısında;

“ 18.05.2011 tarihinde sözleşmesi imzalanan 36 adet at temini ihalesi kapsamında 15.07.2011 tarihinde başlayarak 03.08.2011 tarihine kadar kısımlar halinde teslimi tamamladığınız, 36 AT için sözleşmenin Denetim Muayene ve Kabul işlemleri başlıklı 30. Maddesi gereği 03.08.2011 tarihinde Kabul Komisyon tarafından atların ihaleye ait şartnamenin hükümlerine uygunluk muayenesi yapılmıştır. Bu muayeneye göre 04.08.2011 tarihinde geçici kabul yapılmıştır.”

Şimdi atı getiren firma bu yazıya göre 36 at getirmiş midir, getirmemiş midir?

Bu atları getiren kurum bir hayli zarar etmişe benziyor, ancak zarardan çok, hayvan sever olarak çok kızgınlar. Çünkü atların eziyet çekmesini kabul edememişler.

At Merkez'in yetkilisi İpek hanım dobra, dobra anlatıyor, sesinden kırgınlığını bezginliğini anlamak hiç de zor değil, ancak bunu hayvan severler anlayabilir.

At Merkez yetkilisi İpek Savran'ın iddiası:



“Her şey mayıs ayındaki İZULAS –İzmir Belediye fayton ati alımı ile başladı.36 adet Haflinger cinsi at alimi, atlar 21 gun karantinada kalacaklar ve eğitimleri yapılacak ve sonrasında da para ödenecek. Haziran sonu alımın son teslim tarihi idi. Fakat İZULAS at barınaklarını tamamlayamadı. Atlar tüm Haziran ve Temmuz ayı boyunca Veli Efendi arazi yanındaki –İzmir atlı spor kulübü karsısındaki özel ahır bölümünde 2 seyis ve ot-sap-talaş ve kirası ile taşıma su ile bakıldı. Tüm masraflar tarafımıza yüklendi. Yetkililer geldi, gördü, işaretledi, samimi özürlerini ilettiler.”

İşte İzmir Halkı'nın beklediği cevap bu...


Ne oldu da fayton hayallerimizi çaldılar?

Bu atlar her ne kadar başkanlık tarafından açıklandığı gibi Hollanda’dan getirilmediyse de, bu atlar nazik cins atlar, hiç olur mu bu atlara üstü açık ahırlar, hem de İzmir gibi sıcak bir bölgede bu şekilde at bakılır mı?

Sonra Aziz Başkan çıkar bu atlar “UYUZ EŞEĞE DÖNMÜŞ DER.”
Demez mi?

Sıcaktan bunalan hayvanlara sonu gelmez acil müdahale ödemeleri de yapılmış, At Merkez noter kanalıyla atlarını geri istemiş, ama atların iadesi de yapılmamış.

Peki şimdi sormak lazım, bu atlar brandayla üstü örtülmüş ahır görünümlü yerde SOĞUKTAN nasıl korunuyorlar?
Bu sene İzmir'e kar da yağdı...

Madem bu atlar faytonlara bağlanamayacaktı neden aldınız?
Haydi aldınız neden bakmıyorsunuz?


Bu ahırlara ne kadar ödenek ayrıldı, bu alımlarla ilgili kişiler neden emekliye ayrıldı?

At Merkez’e göre, toplam 36 at teslim edilmiş, bunu İZULAŞ yazdığı yazıyla doğruluyor.

At Merkez ısrarla atlarını iade almadığını söylüyor, "iade ettiklerine dair teslim tutanağını göstersinler" diyor.

Atlar iade alınmadıysa 36 at nerde?

Binlerce liraya yaptırılan faytonlar nerede?


Faytonları kullanması düşünülen Roman Kardeşlerimiz işe alındığı söylenmişti.

Şimdi bu ROMAN kardeşlerimiz ne iş yapıyor?

Bu adı olan proje için İzmir Halkı'nın cebinden kaç lira çıktı?

İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi'nde, 2012/10 numaralı dosya için kaç avukat görevlendirildi? Bu davayı eğer kaybedilirse, faiziyle birlikte sefasını süremediğimiz faytonlar için ne kadar para ödeyeceğiz?

Bir turcuk bari kurulsaydık faytonlarımıza da içimiz gam yemeseydi!
Bu konu ile ilgili ilginç bir iddia daha var...

Atların ahırlarının yapımı ile ilgili İZULAŞ’ta birkaç tane parçalı ihale yapılmış. Talimatla doğrudan alımlarla ilgili iç çekişmeler yaşanmakta olduğu iddiaları dalga, dalga bana kadar geldi. Bu iddiaları yakinen takip ediyorum. Hangi genel müdür ve yardımcısına soruşturma açılmış, bu soruşturma nedeniyle kurum içerisinde rahatsızlık yaşandığı da söyleniyor.

Nedir bu İzmirlinin bu ihalelerden çektiği
, ihale dedim de hala TELEFERİK ihalesinin sözleşmesi yapılmamış, korkarım bu da iptal olacak gibi, ihale yapılalı kaç gün oldu demezler mi?

Derler de duyan yok ki!




22 Şubat 2012 Çarşamba

AZİZ KOCAOĞLU SAVC'IYA YİNE BİLMİYORUM DEMİŞ

Aziz Kocaoğlu Savcıya yine BİLMİYORUM demiş
Aziz Kocaoğlu, Cumhuriyet Başsavcı vekili Cevat Barut’çuya ifade vermiş.

Ne için ifade vermiş?

Eski Başdanışmanı, Eski İmar Komisyon Başkanı Bilgin Erünal’ın yargıya takılan planı için.

Bu plan kamuoyunda KIYAK PLAN olarak anılıyor...

Neden KIYAK PLAN?

Çünkü bu arazi 2.200.000 TL karşılığında TMSF den alınmış, hisse sahiplerinden, Fahrettin Macit araziye % 50 oranında ortak, İbrahim GÖK ise %40 oranında ortak, Kocaoğlu'nun Başdanışmanı M.Bilgin ERÜNAL da %10 oranında ortak...

İşte “Kıyak Plan” % 10 'luk hisseden itibaren düşündürmeye başlıyor..

Fahrettin bey ve İbrahim bey 2 Milyon TL parayı bulup buluşturmuş da, 200 bin TL yi bulamış başdanışmana biz paranın büyük bölümünü bulduk, 200 bin lirasını bulamıyoruz, çalmadığımız kapı kalmadı, sende varsa, 200 bin TL yi getir de ortak ol mu demişlerdir?

Acaba basında ve kamuoyunda söylenildiği gibi, ETKİN ve YETKİN olan Sayın Bilgin ERÜNAL’a “SEN BİZİM OLMAZ PLANI GEÇİRDE %10 NU ALMI DEMİŞLERDİR?”

Olur mu canım, koskoca başdanışmana böyle birşey yakıştırılır mı?

Olmaz elbet, böyle iddialarla kafa karıştırmayalım değil mi?

Parsellerin büyük ortakları olan İbrahim GÖK ve Fahrettin MACİT, adına kayıtlı diğer mülkiyetler araştırıldığında, Balçova KOÇTAŞ, Urla TANSAŞ, Ayvalık TANSAŞ v.b ticari kullanımların olduğu mülkiyetler çıkacaktır. Böylesine rantlı arazilerin sahibi 200 bin lirayı bulamamış,olmasını kabul etmek zor...

Bu plana, askı süresi içerisinde itirazlar yapıldı, yapılan itirazlara rağmen plan onandı.

“Bu plan geçmez” diye defalarca kaleme aldım, kimseye sesimi duyuramadım. Plan için bakanlığa suç duyurusu yaptım, Ankara’dan gelen müfettişler inceledi ve soruşturma İzni verildi.

Her iki belediye de Danıştay’da itiraz etti ama olmadı.

Bugün KOCAOĞLU öğle saatlerinde İzmir Adliyesine gelerek Cumhuriyet Başsavcı Vekili Cevat Barutçu’nun karşısına çıktı.

Başkana sorulan soru, . “Plan değişikliği yapılırken arazinin eski danışmanınız Bilgin Erünal’a ait olduğunu biliyor muydunuz?”

“BİLMİYORDUM”

Nasıl bilmezsiniz! Bu plan için yazıldı çizildi, hatta o plan meclise geldiği gün siz meclisi yönetmiyor muydunuz?

Tam plan oylanacağı zaman bir yerdeki toplantıya katılacağınızı söyleyip meclisten ayrılmadınız mı?

Hatta sizin de bu plan için endişeleriniz olduğu ve bunu oylamamak için meclisten ayrıldığınız bile yazıldı çizildi. Nasıl olur da bu planı bilmezsiniz?

Söz konusu parselin “ Konut Alanından” “ Metropoliten Aktivite Merkez” olarak dönüştürülmesi üç kişinin talebiyle meclis gündemine getirilmiştir.

Büyükşehir Belediyesi Planlama Müdürlüğü Uzmanları'nın ‘olumsuz’ görüşüne rağmen kararın meclise getirilmesi bile manidardır.

Bu planın meclise gelmeden ne aşamalardan geçtiğini tahmin edebiliyoruz, bu plan bir apartman dairesi planı değil be başkanım, ALIŞVERİŞ MERKEZİ PLANI. Nasıl bilmiyorum diyebiliyorsunuz? Bunu anlamakta zorlanıyorum.

Hele ki bu plan sizin başdanışmanızın ortak olduğu plan, İbrahim GÖK veya Fahrettin MACİT’in planını hadi bilmeyebilirsiniz diyelim de, BAŞDANIŞMANINIZIN PLANINI bilmiyorum derseniz, ben kendi adıma inanmam.

Hemşerilerinizi bilemem!

Savcıyı inandırdınız mı onu hiç bilemem.

Bugün vapurda, büyükşehir’in aylık dergisinin en arka sayfasında ,
Aziz KOCAOĞLU’NUN kaleme aldığı, "Doğrunun Kalesi Yıkılmaz" yazısında,
"MAZLUMDAN, MAĞDURDAN yana olduk" demişiniz...
Bilgin Erünal, Giraud Ailesi'ni mağdur yâ da mazlum olarak mı gördünüz?


Doğruluk var, hak hukuk var demişiniz; peki neden yargılanıyorsunuz diye sorsam!


İzmir’de Adalet istiyoruz, diyorsunuz da, adaletin karşısına SANIK SIFATIYLA çıkıyorsunuz...

Ben de İZMİR BÜYÜKŞEHİR’in imar dairesinde ADALET İSTİYORUM, EŞİTLİK İSTİYORUM, kişiye özel planlamalar yapılmasın istiyorum...


Bunca plan için soruşturma izni verildi yargıya taşındı da; imar müdürü, daire başkanı kısaca “Nazım Plan Şube Müdürlüğü” nasıl yaptı bu planı?

Pazartesi günü bu köşeden İzmir Büyükşehir Belediyesi gündemine giren planlardan söz edeceğim, hatta söz etmekle kalmayıp mecliste yerimi alacağım, bakalım yargıya taşınacak planlar için hangi meclis üyeleri ellerini havaya kaldıracak bizzat görmeye geleceğim.

19 Şubat 2012 Pazar

BU İDDİANAME DAHA ÇOK KONUŞULUR

İzmir'deki bu iddialar daha çok konuşulur...
BU İDDİANAME DAHA ÇOK KONUŞULUR

Bugün yazacağım konuya geçmeden evvel bir konuya değinmeden edemeyeceğim;

Aziz Kocaoğlu: “Bornova İlçe Başkanımız Enver Dündar iki yıl boyunca hep Bornova Belediye Başkanımızın yanında olmuş, hep korumuş, savunmuş ve projelerine destek vermişti, bu Bornova için sevindiricidir”. Demişiniz de, Bornova ilçe başkanı olarak elbet belediye başkanının yanında olacak. Başka ilçe belediyesine destek vermesi zaten beklenemez değil mi?

Asıl şaşırdığım açıklama ise:

“Bornova’ya şükran borçluyum, hayatım boyunca da olacağım. Çocuklarıma en büyük vasiyet gelecekte Bornova halkına hizmet etmeleridir” derken ne demek istediniz, Bornova halkının dışındakiler, yani bizler sizi ilgilendirmiyor muyuz, kendi adıma çok alındım!

Madem Bornova İlçesini çok seviyorsunuz gelecek seçimde bu ilçeden adaylığınızı koysanız “ BORNOVA HALKINA HİZMET ETSENİZ” diyorum, Büyükşehir Belediye Başkanlığı'na CHP'den kankanız, sırdaşınız, Alaattin YÜKSEL aday olsa, AK Parti'den de Büyükşehir Belediye Başkanlığı'na da eski danışmanınız İlknur DENİZLİ aday olsa; iki eski dostunuzdan biri kazanır. Siz de sık, sık eski mekânınıza kahve içmeye gidersiniz. Ne iyi olur değil mi?

Değişen hiçbir şey olmaz, İzmir Halkı da yabancılık çekmemiş olur.
Gelelim biz asıl konumuza...

İddianame için her kafadan bir ses çıkıyor, herkes Aziz Başkan'ın arkasına geçmiş, "Bizim başkan yapmaz, bizim başkan dürüst, sonuna kadar destekliyorum" diyor!

Kim zenginleşmiş, kim nemalanmış, kim cebine para indirmiş,
RÜŞVET, ZİMMET, ZENGİNLEŞME YOK!

Aziz KOCAOĞLU,” İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin 1 yıl 11 aylık denetimden yüz akıyla çıktığını” söyledi...

Peki devletin denetçileri, müfettişleri yalan raporlar mı hazırladı?

DİNLEMEYE TAKILANLAR YOKSA BİR FİLM SAHNESİNDEN ALINIP MONTAJLANDI MI?

"Bu iddianame, İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin ne kadar dürüst, ne kadar erdemli çalıştığının belgesi olarak İzmir Belediyesi tarihine geçecektir. Bu iddianamede rüşvet yok, zimmet yok, akrabasını, hısmını, komşusunu, kendisini zenginleştirme yok. Herkesin servet beyanı ortada. Herkesin durumu, hali ortada.” Diyor...

Sayın Kocaoğlu'na kolay bir soru:

"Katlı Otopark İhalesi" için verilen 4 milyon Türk Lirasının yarısı Vakıflar'ındı, tüyü bitmemiş yetimin hakkını 2 milyonu almasına mani olmadınız mı?

Dinlemelere takılan konuşmalar, Sayıştay denetçilerinin raporlarına giren, müfettişlerin raporları sizin söylemlerinizle de örtüşmüyor.
Kayıtlarda, sizin yâ da bürokratlarınızın haksız zenginleşmesi yok, ancak ihaleleri alan firmalar ZENGİN OLMUŞLAR MIDIR? Ceplerine haksız bir para girmiş midir?


Kim verebilir bu soruların cevabını?

Siz istediğinize MAFYA, ÇETE yakıştırmasını yapabiliyorsunuz...

Devletin polisine, devletin denetçisine, devletin müfettişine kurt sürüleri, militan, stajyer bile olduklarından emin değilim, deme hakkını nereden bulabiliyorsunuz?

Ben size İzmir'i yönetemiyorsunuz, diye biliyor muyum?

İhaleleri karıştırıyorsunuz, diye biliyor muyum?

Kişiye özel imar yapıyorsunuz, sonra Melis üyeleriyle birlikte yargılanıyorsunuz, diye biliyor muyum?

İzmirliyi, eski otobüslerle, perişan ediyorsunuz, diye biliyor muyum?

Elbet böyle bir nezaketsizliği gösteremiyorum. Lütfen siz de dilinize hâkim olun da devletin görevlilerine dil uzatmayın...

Sözlerimi Ege'nin Sesi'nde köşe yazısının altına yorum yapan okuyucunun yorumunu yayınlıyorum, aslında o okuyucum konuyu özetlemiş...

Şeref Bozkurt “ Bir başkan hukuk istiyorsa, ben mahkeme kararını uygulamam diyebiliyorsa, mahkeme kararı olmadan birine çete diyorsa, çete olmadığını nasıl ikna eder toplumu. Evet, sen suçluyorsan savcıda seni suçlar. Canlı yayında söyleme be başkan sen ihbar ediyorsun kendini, farkında mısın?

Aklan gel kardeşim, dediğin insanlar; "Yahu arkadaş sen de aklan gel" deyiverir bir gün”

15 Şubat 2012 Çarşamba

Yaşasın Aziz Başkan İZFAŞ’ın başına geçmiş!
İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin fuarcılık ve organizasyon şirketi olan İZFAŞ’ın başına Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz KOCAOĞLU, bizzat kendisi geçmiş!

YENİ FUAR ALANI Projesi bu karar da etkili olduğu söyleniyormuş...

Başkanım yanılmıyorsam, İZFAŞ'IN başında Ali Rıza GÜLERMAN’ı getirmeden önce yine siz vardınız!

Fuarcılık ve kongre turizmine katkı koyan projeleri bizzat yürütmek istemeniz bu değişime ön ayak olmuştu.

2006 senesinden beri fuarı taşımayı düşünüp bir türlü realiteye geçirememenizi kaleme almam size hırs yaptıysa ben sizi hırslandırmak için her gün yazarım! Benim için problem yok, yeter ki siz hırslanın ben yazarım, hatta gerekirse günde iki üç yazı da yazarım nasıl olsa konu bulmakta hiç zorlanmıyorum.

Konu demişken bugün birkaç konuyu kısa, kısa ele alayım dedim.

1) Geçen yazımda bahsettiğim HUZUR VADİSİ için düğmeye basıldı, diye, 20 Mart 2010 Tarihinde, İBB’nin sitesinde ve yerel medyada haberleriniz çıktı. Engelliler, yaşlılar hizmet verecek. İBB dev bir “ Sosyal Yaşam Kampüsü proje ihalesini gerçekleştirdi. Buca ilçesinde 65 bin 302 metrekarelik alanda kurulacak Sosyal Yaşam Kampüsü Huzurevi, Engelli Eğitim Merkezi, Engelli ve yaşlı rehabilitasyon merkezi, çocuk ve gençlik merkezi, aşevi ve çok amaçlı bir salon yapılması öngörüldü.

2) Bu konuda haberler yaptınız üstelik HUZUR VADİSİ Projesi benim projemdi, bana yaptırmadınız ama niye adımı ve projemi kullanmaya kalktınız, haydi ismimi çaldınız demeyeceğim, peki proje ihalesini gerçekleştirdiğiniz Huzur Evi Projesi belediyenin tozlu raflarına mı bırakıldı. Madem yapamayacaktınız, neden proje ihalesi yaptınız, ihaleyi kim kazandı koskoca 65.000 metrekarelik arazi ne oldu? Umarım burayı kamulaştırmadınız, malum kamulaştırma yaptığınız yerler de el atma davaları gündeme oturuyor, proje bedelinden çok el atmaya para ödüyorsunuz.

Madem yapamazsınız, yapana niye engel olursunuz ki?

3) Teleferik ihalesi yapıldı yapılmasına da hala sözleşme yok... Neden acaba? Çok şükür ihaleyi yaptınız peki sözleşmeyi niye yapamıyorsunuz? Nedir bu gecikmenin nedeni ALLAH AŞKINA...

4) TANSAŞ'LAR’ la ilgili tarafıma yazı geldi “ Kamuya ait alanların özel sektörden bir an önce el çektirilerek gerçek sahibi kamuya terk edilmesini yetkili makamlara bildirmiştim, nihayet tarafıma bilgilendirme yazısı geldi çok yakında sizlerle paylaşacağım, elbet özel sektör kamuya ait alanları artık kullanamayacaklarını anlayacaklardır, bu konunun takibini yakinen yapmaktayım. İBB aldığı kiralardan da olacak...

5) Baş Danışmanının yargılandığı “Kıyak Plan” için Karabağlar Belediye Başkanı bir açıklama yapmış “ Eğer 5 bin’lik planlar gelmese belki bizde meclis kararı almayacaktık. İlçe belediyeler bu değişikliği uygulamak zorunda. O konuda bizim hiçbir suçumuz, günahımız yok" demişiniz, bu plan askıya çıktığında birçok itirazlar yapıldı, yapılan itirazların gerekçelerine hiç göz ucuyla da bakmadınız mı?

6) Giraud Ailesinin Planı da yargıda, bu alandaki ağaçlar yavaş, yavaş eksiliyor, eski görüntüleri ile yeni görüntülerini google earth den karşılaştırmalı vahim durumunu, bu köşeden sizlerle paylaşacağım. Sizlerde çok şaşıracaksınız.

7) İzmir ili Gaziemir İlçesinde yapımı sürmekte olan OPTİMUM ALIŞVERİŞ MERKEZİ için hatırlarsanız, Gaziemir Belediye Başkanı Halil İbrahim ŞENOL, İmar ve Şehirçilik Müdürü Mithat KALE, Fen İşleri Müdür vekili Tahir TANIŞAN hakkında, soruşturma izni verilmişti, ama her nasılsa inşaat için devam kararı alındı, evet mania planı aşıldı, ama aşılamayan konular var, bu konunun tüm ayrıntıları da yakında,

8) Batan yolcu vapurumuz için sigorta şirketinin ekspertiz raporu ne çıktı acaba, suç kimdeymiş bunun sonucunu da sizlerle paylaşacağım ama İBB bilgi edinme birimi süresinin son gününe kadar kullanıyor cevaplar biraz geç geliyor. Buna rağmen ben sabırlıyım bekliyorum, cevabı gelince sizlerle paylaşacağım elbet.

9) Şu meşhur Çakma Hollandalı atlarımızın projesi ne zaman gündeme gelecek, uyuz eşeğe dönen atları haybeden besliyoruz, kimin parasıyla kamunun parası... Yazık değil mi?

Yakınlarım bile bazen bana kızıyorlar, niye bu kadar her şeyin üzerine gidiyorsun diye, ne yapayım benim planımı hatırlarsanız 2009 yılında İBB Danıştay’a taşımıştı, mahkemenin sonucunu oturup beklemektense bana yüklenen misyonu gereğince yapmalıyım değil mi? Bana güvenip yüzlerce mail atan kişileri nasıl görmezden geleyim. Boş oturanı Allah da sevmezmiş.

Bu arada 19 Mayıs gösterileri için beş gün beş gece karnaval tadında kutlamalar yapacakmış, Büyükşehir Belediyesi çok yerinde bir karar almış ancak Mor ve ötesi Gurubu için çalışmalar başlatılmış bu gurubun organizatörü kim acaba, kim istedi Mor ve Ötesini hemşerilerinize sordunuz mu? Kim karar verdi bu guruba doğrusu çok merak ediyorum, ve sıkı takipteyim.


Soruşturma açılınca kaç tane Mor ve Ötesi var demeyin sonra...

10 Şubat 2012 Cuma

Fuar Masalları




Aziz Kocaoğlu'nun kendi sesinden Fuarcılık Masalları
“Fuarcılığı Önemsiyoruz” bu sözler Aziz KOCAOĞLU’NA ait...

Sayın Kocaoğlu, ne kadar önemsediğiniz konusunda bir araştırma yaptım:

Tarih: 24 Mart 2006 Kaynak: İzmir Büyükşehir Belediyesi

Aziz KOCAOĞLU “Gelecek yıl MARBLE Fuarı, yeni fuar alanında yapılır” diye konuştu.

Mermer fuarı 2007 yılında yeni fuar alanımızda yapılabilir. Eğer biz İzmir Büyükşehir Belediyesi olarak yeni fuar alanı ile ilgili ihaleye çıkarsak, ihale mevzuatı gereği yeni fuar alanı ancak 2008 yılındaki Mermer Fuarı’na yetişir.”

2008 yılına yetişmedi, be başkanım...

Aşağıdaki fotoğraf kaç yılında nerede çekildi merak edenler 2008 Yılında Çeşme Ilıca otelde, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, İZFAŞ Genel Müdürü Doğan İşleyen, Türkiye Mermer, Doğaltaş ve Makine Üreticileri Birliği (TÜMMER) Başkanı Selahattin Onur ve mermer sektörünün önde gelen isimlerinin katılımıyla bir basın toplantısı gerçekleştirildi.



Bu toplantıda Aziz KOCAOĞLU ne sözleri vermiş bir hatırlayalım:

Çeşme Ilıca Otel'de yapılan toplantıda konuşan Başkan Aziz Kocaoğlu, yeni fuar ve kongre merkezinin Türk mermer sektörüne büyük ivme getireceğini ve yeni açılımlar sağlayacağını söyledi. 2008 Fuarı Danışma Kurulu toplantısını yaptıklarını söyleyen İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, çok verimli bir hafta sonu geçirdiklerini, mermer sektörünün sorunlarından, 26-29 Mart 2008 tarihlerinde yapılacak MARBLE Fuarı ve yeni fuar alanına kadar pek çok konuda görüş alışverişinde bulunduklarını açıkladı.

Bu görüş alışverişleri ne zaman bitecek be başkanım?

Fuar alanı ile ilgili çalışmalarda son noktaya gelindiğini belirten Başkan Kocaoğlu, "Problemler bitti. Fizibilite çalışmaları, tamamlanmak üzere. Şirket ana sözleşmesi taslak olarak tamamlandı mimar arayışlarımız sürüyor" dedi.

Güzel İzmir’imizde o kadar çok seçkin mimarımız var ki ,aramaya gerek yok.

Şu anda inşaata başlayacak noktaya, son noktaya geldik. Yaklaşık 2,5 senelik bir emek var.

Biz de Gaziemir'deki alanı, 2009 yılında yapılacak MARBLE Fuarı'na yetiştirmeyi hedefliyoruz" dedi.

2009 açılışında ise:

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, Marble Fuarı'nın bu alanda dünyanın ikinci büyük fuarı olduğunu ancak birinci olmamak için hiçbir nedenin bulunmadığını söyledi.

Bu konudaki en büyük sıkıntının yer sorunu olduğunu dile getiren Kocaoğlu, bu sorunu çözmek için hazırlanan proje hakkında bilgi verdi.
Başkan geçen sene tek sıkıntınız mimardı, şimdi ise yer sorunumu çıktı...


Vahlarla, Ahlarla geçti heba oldu yıllarımız...

02.02.2010-

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, belediye olarak mermer fuarının düzenlendiği Kültürpark'taki uluslararası ihtisas fuar alanını büyütemediklerini belirterek, kamu özel sektör ortaklığını da beceremediklerini ve havlu attıklarını söyledi.

''Önemli değil ama zaman kaybettik. Şimdi bu fuar alanının projelerini yapıyoruz. İzmir mermer fuarını dünyanın 1 numaralı fuarı haline getirecek, kenti fuarcılık sektöründe büyütecek bir fuar merkezi için proje hazırladık. Finansla ilgili bir problemimiz yok. Bugünkü hollerimizi restore ederek Türkiye'nin en büyük en büyük kongre merkezi haline getireceğiz.

En azından bu sene havlu attığınızı kabul etmişiniz bu da bir ilerlemedir,


Yıl 2011



Aziz Kocaoğlu, Gaziemir'de yapılması planlanan yeni fuar alanıyla ilgili nisan ayı içinde ihaleye çıkılacağını, Ağustos ya da Eylül aylarında temel atmayı düşündüklerini belirtti. Gaziemir'deki fuar alanının inşaatıyla birlikte Kültür Park'taki mevcut fuar hollerinin de restore edileceğini ve kongre merkezine dönüştürüleceğini ifade eden Kocaoğlu, bu alanı Türkiye'nin en büyük kongre merkezi haline getirmeyi hedeflediklerini söyledi.

Benim bildiğim Nisan ayında ihale yapılmadı...

Ağustos ayında temel atılmadı...

Dolayısıyla Türkiye’nin en büyük Kongre Merkezi haline de gelemedik.
Yıl 2012 bir ay sonra yine MARBLE Fuarı açılıyor, bu kez meydanlarda ne diyeceksiniz?


“ÖZÜR DİLEYİN DAHA ÇOK YÜCELİN” Bunu ben söylemiyorum bu sözü siz söylediniz, bence çok doğru söylediniz, özür dileyin ben bu işi yapamadım deyin kurtulun!

Başkan Kocaoğlu, ilginç bir teklifte daha bulundu. Başkan Kocaoğlu, “Ben bu arkadaşların yerinde olsam. Herkes hata yapabilir. Her şeyine baktık. Bu belediyede rüşvet yok, iltimas yok, hırsızlık yok, zenginleşme yok. Yok yok yok. Kardeşim biz hata yapmışız özür diyoruz. Bu kadro ile bu belediye çalışsın. İzmirliye hizmet etsin’ dersiniz. Bugünkü düştüğünüz durumu, hatayı tamir edersiniz. Elinizde böyle kocaman, erdemli, insana yakışan fırsat var. Bu fırsatı kullanmanız gerekir. Hatadan dönmek, özür, af dilemek erdemdir.

‘Ben hata yaptım’ diyebilmek erdemdir. Derken, alıştırmamı yapıyorsunuz?

2012 yılında MARBLE FUAR açılışında hemşerilerim ben hata yaptım hatadan dönmek özür dilemek erdemdir mi diyeceksiniz? Çok merak ediyorum. İzmirliye yapılan hizmette yok...

Gelecek yazımda açmayı planladığınız HUZUR VADİSİ PROJESİNİ bir açalım diyorum, tabi ki, uygun görürseniz...!



8 Şubat 2012 Çarşamba

KOCAOĞLU'NUN BAŞDANIŞMA'ININ KIYAK PLANI YARGILANIYOR


Aziz Kocaoğlu'nun kıyak planı yargılanıyor...
İzmir Adliyesi'ne birer ikişer meclis üyeleri, belediye başkanları ifade vermeye gidiyorlarmış, aman panik yapmayın operasyon neticesinde ifade vermiyorlar, hani başkanın baş danışmanı Bilgin Erünal’ın KIYAK PLANI diye anılan alışveriş merkezi planı niye yargıya taşınmıştı bir hatırlayalım isterseniz.

Bu kıyak planın şikâyet dilekçesine ne yazıldı da soruşturma izni verildi?


İzmir Valiliği Mahalli İdareler il Müdürlüğüne 18 Temmuz 2010 tarihinde verilen dilekçede; imar planlarında kişilere öncelikli, ayrıcalıklı, taraflı ve eşitlik ilkelerine aykırı hareket edildiği iddiası ile verilen dilekçenin, incelenmesi sonucunda bu plan için el kaldıran olur veren meclis üyeleri birer, ikişer adliye yollarına düştüler.

Verilen dilekçede yer alan cümleler ise bir o kadar düşündürücüdür, “ Esasen anlaşılamayan şudur ki, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Aziz KOCAOĞLU’nun baş danışmanı kadrosunda görevlendirdiği ve aynı zamanda İzmir Büyükşehir Belediye Meclisi'nde 2002 – 2009 yılları arasında meclis üyeliği yapan ve dört yıl İmar Komisyon Başkanlığı yürüten, yetkili ve etkin kişi olan Sayın Bilgin ERÜNAL bahse konu rantabl taşınmazın %10 luk hisse oranı ile söz konusu kişilerle malik ortağı olmasıdır.

Acaba basında ve kamuoyunda söylenildiği gibi bu hisse oranı ,ETKİN ve YETKİN olan bu şahsın (Bilgin Erünal) taşınmaz üzerine vaatlerine karşılık aldığı komisyon bedeli midir?

Söz konusu parselin konut alanından” Metropoliten Aktivite Merkezi “ olarak dönüştürülmesi yönünde yapılan plan değişikliği, bu üç kişinin talebiyle meclis gündemine getirilmiştir. 09.06.2008 tarihinde meclis gündeminde yerini alan talep, Sayın Bilgin ERÜNAL’IN başkanlığını yaptığı imar komisyonuna sevk edilmiş ve komisyondan olumlu rapor ile meclise sunulmuştur.

Bizleri asıl şaşırtan önemli hususlardan biri ise, 1/5000 ölçekli planda yapılan değişiklik talebinin sadece söz konusu bu parsele yönelik olması ve üst ölçekli planlarda sadece bir parsele yönelik değişiklik yapılmaması gerektiğini savunan Sayın Aziz KOCAOĞLU’DAN icazet alınarak , imar komisyonundan böylesine marjinal ve plan ilke ve esaslarını bozan bir değişiklik talebinin olumlu karar ile geçmesidir.

Söz konusu plan değişikliği talebi 3194 sayılı kanun ve plan yapımına ait esaslara dair yönetmelik kapsamında mevzuata uygun olduğu kabulüyle onaylanmış olsa da, bu plan değişikliğinin anılan parsele ve maliklerine rant artışı sağlayacağı tartışılmaz bir gerçektir.
Neden vatandaşın plan değişikliği ilçelerden geldiğinde İBB Başkanı meclis gündeme alma süresini sonuna kadar bekletiyorken ( 3 aylık süreci ) de bu planda aynı ay gündeme alınıyor ve akabinde onaylanıyor?

Gerçek şudur ki, bir konu soruşturulduğunda mevzuatlar önünde yasal bulunabilinir ancak kimi zaman meşru olmaz. Hukuk önünde etik ve ilkesel kurallar ile kamu zararı/yararı açısından da değerlendirilir.
Sonuç; Pek çok soruya maruz kalan, Eşitsizlik ve Çıkarı yöneten bir plan değişikliğine onay veren, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz KOCAOĞLU, ve ilgili Meclis Üyeleri ile birlikte, Başkan Danışmanı Bilgin ERÜNAL hakkında gerekli kavuşturmanın yapılarak eylemlerine uyan TCK hükümlerince cezalandırılması için haklarında kamu davası açılmasını arz ederim. Diye biten suç duyurusu nereden mi biliyorum çünkü suç duyurusunu ben yapmıştım..

Şimdi ise bu yargıya taşınan plan için tekrar hummalı bir çalışma içine girilmiş midir diye düşünmeden de edemiyorum. Gerçi parsel numaraları bende mevcut meclis gündemini yakinen takip ediyorum, gündeme girdiği an o zaman tekrar inceleriz efendim.

Korkarım operasyonlardan evvel İmar Planları Aziz Başkanı zorluyacağa benziyor. Soruşturma açılan birçok plan var sırasıyla gündeme gelecek.

Yeni planlanan yerlerin incelenmesi derken zorlu günler pek yakına benziyor. Yanılmıyorsam bir kooperatiften erteleme cezası var üzerine bir imar konusundan ceza alındığında ne olur dersiniz?

Giraud Ailesi'nin planı da yargıda bu plan ne aşamada acaba?







7 Şubat 2012 Salı

SORMA VER HARCI

İzmir'in Dürüst Başkanı Kocaoğlu'na Sorma ver Harcı'nı soruyorum...!
Aziz KOCAOĞLU geçtiğimiz gün bir açıklama yaptı

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu,” su faturalarıyla birlikte hane başına 4-9 lira arasında katı atık bedeli tahsilinin yasal zorunluluk olduğunu” belirtmiş, belirtmesine de, peki sorma ver harcı için bir tek kelime yok iken, bu nedir?

KOCAOĞLU, gazetecilere yaptığı açıklamada, “Bu paranın ilçe belediyelerine aktarıldığını, katı atık bedellerinin toplanmasının yasal zorunluluk olduğunu” ardından da, "Bu hükümetin yasal düzenlemesi ile belediyelere sağlanan bir gelirdir, aynı zamanda da yasal zorunluluktur, biz bunu uyguluyoruz.

Yine yasalar dışına çıkamam hükümet öyle istiyor diyen aynı belediye başkanımız, sorma ver harcı için tek kelime etmiyor.

Şimdi diyeceksiniz ki, sorma ver harcı nedir? Anlatayım efendim...
5 Aralık 2011 Tarihinde Yeni Asır Gazetesi, büyük puntolarla haberi vermişti.
“İzmir’de birçok belediye yasada belirtilen tarifenin çok üzerinde para alıyor” SORMA VER HARÇ’I...


Aziz Başkan buna engel olur müsaade etmez katiyen! Nerden mi biliyorum katı atık bedeli için parlamentoda karar çıkarsa biz onu uygulamak zorundayız, görevimiz o dememiş miydi? Demişti...

Ardından da, belediyelerin bu konuda yapacak bir şeyi yoktur. Yasayı koyan hükümetin önerisi ile parlamentonun takdiridir" derken;
sorma ver harcında ilçe belediyelerinin, milyonluk harçlar topladığı ortaya çıkmış, peki siz bu konuda ne yaptınız?

Bu konuda 3 yıl önce bu konuyla ilgili ilçe belediyelerini uyarmışınız, uyarınızda da Büyükşehir’in yapı ruhsat işlemlerinde “ uygulama birliği” sağlanması için 24 Ağustos 2009’da yayınladığı genelgede, o dönemki 21 İlçe Belediyesinden harç ve katılım paylarının kanun kapsamında alınmasını bildiren bir yazı yollamış, yollamasına da genelgenin tamamını uygulayan İlçe Belediyesi olmamış.

Peki, uygulayan olmamış üç sene içerisinde, 2010 Bütçesini,2011 Bütçesini, 2012 Bütçesini onarken göz ucuyla da Gelir Tarife Cetvellerine bakmadın mı?

Bu genelgeyi yollayan bürokratınız her kim ise bu konuyu takibine almadı mı?

Isı Yalıtım vizesi,Temel vizesi, Zemin üstü vizesi,Subasman vizesi,adı altında ücretleri meclis kararıyla gelir cetvellerine nasıl koyabildiniz?

Şimdi büyükşehir ben ilçe belediyelerine yazımı yolladım, sorumluluk benden çıktı mı diyecek?

Maalesef onu da diyemeyecek! Çünkü belediyelerin meclis kararıyla gelir cetvellerinde yer alan, büyükşehir’in de onadığı, asansör tetkik ücreti, anten tetkik ücreti, ruhsat tetkik ücreti, klima tetkik ücreti, kalorifer tetkik ücreti Belediyeler Gelirler Kanunu’nda yok.

Şimdi siz ve ilçe belediyeleri suç işlemiş oluyorlar mı? Kanuna göre evet...

Peki Yeni Asır bunu geçen sene yazmış İzmir Büyükşehir Belediyesi ne yapmış, ya ilçe belediyeleri...

Şimdi ya bu sorma ver harçlarını ödeyen hemşerileriniz, paralarını faiziyle geri isterlerse...

Yâ da meydanlarda ADALET İSTİYORUM diye haklarını ararlarsa;
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ,vize, denetim, onay adı altında gelir elde eden belediyeleri suç duyurusu da yapacağız demiş, acaba suç duyurusu yapmışlar mıdır?

Ben üzerime düşeni yaptım, gerekli yerlere müracaatımı da eksik etmedim, yine çat kapı mülkiye başmüfettişi gelir, sonra siz de hemşerilerinize şikayet edersiniz,bizi taciz ediyorlar diye!

Son sözüm, yine Aziz Başkan'a hükümet karar almış, 'Yapı Ruhsat Harçları'nda uygulama bütünlüğü istemiş ama duyan olmamış.

Notlarım;

Taş üstüne taş koyamayan müteahhit Azat YEŞİL’e Halide Edip Caddesi'ni yapması için İzmir Büyükşehir Belediyesi'nden yeni yazı yollamışlar, bu doğru mudur?

Taş üstüne taş koyamayan müteahhit firmaya ihale verilirken, avam proje ile verilmiş, avam projeyle ihale verilmez ki, bu nasıl bir iş?

Yetkililer bunu elbet inceliyorlardır.

5 Şubat 2012 Pazar

SÖZÜN BİTTİĞİ NOKTADAYIZ

Sayın Kocaoğlu, İzmir Halkı sözün bittiği yere gelmek üzere...
Cuma günü Aziz Kocaoğlu, “SÖZÜN BİTTİĞİ NOKTADAYIZ” diye bir açıklama yaptı. Bu açıklamaya değinmeden evvel birkaç hatırlatma yapmak istiyorum.

Aziz KOCAOĞLU “Ben arkadaşı (Azat Yeşil) bir iki defa gördüm” dediniz.
Amma velâkin fotoğraflar öyle demiyor be başkan...




Çetin Emeç Toplantı Salonu’nda düzenlenen imza töreninde Başkan Kocaoğlu, Hiberpol İnşaat Ltd. Şti- Farsel İnşaat A.Ş ve Yertaş İnşaat Ltd. Şti. ortak girişimi adına Hiberpol İnşaat Genel Müdürü Azad Yeşil ile Karşıyaka Tüneli ve istasyonlarının yapım sözleşmesini imzaladı. Törene Vali Yardımcısı Halis Peker, TCDD 3. Bölge Müdürü Sebahattin Eriş, ilgili kurum ve kuruluşların yöneticileri, Narlıdere Belediye Başkanı Abdül Batur, Balçova Belediye Başkanı Mehmet Ali Çalkaya, Bornova Belediye Başkanı Sırrı Aydoğan, Konak Belediye Başkanı Muzaffer Tunçağ, belediye meclis üyeleri ve bürokratlar katıldı. Toplantıda “İzmir’i Demir Ağlarla Örüyoruz” sloganı ile hazırlanan mevcut metro, Üçyol – Üçkuyular metro ve Aliağa – Menderes hızlı banliyö sistemini içiren film de gösterildi.

 Üstelik şahitlerde var,



Karşıyaka Tüneli'nin yapımı için anlaşma imzalandı. Protokole Büyükşehir Belediyesi adına Başkan Aziz Kocaoğlu, ihaleyi kazanan Hiperbol İnşaat adına da Genel Müdür Azat Yeşil imza koydu.
Başkan Aziz Kocaoğlu, "Bu, İzmir'in gelmiş geçmiş en büyük projesi. Tamamlanmasıyla birlikte ulaşımda çağ atlayacağız." 24 Ocak 2006 / Salı 

Hadi iyi günlerde yapılan sözleşmeler, kutlamalar unutuldu diyelim...
Peki, Azat YEŞİL’in firmasıyla sözleşme tasfiyesine de gitmişiniz, yani problem çıkmış, böylesine önemli bir karar alımında kim bilir kaç kez karşılaşmışınızdır, bununla ilgili haber metnini de bir hatırlayalım isterseniz,:

Bitmeyen Bir Raylı Sistem Hikayesi Mayıs 28, 2009


Yeni çakılacak 3 bin 500'e yakın kazığın inşaat maliyetlerini artıracak olması çalışmanın yapımını üstlenen Farsel-Yertaş-Hiperbol Ortak Girişimi ile belediye arasında imzalanan sözleşmenin tasfiyesini gündeme getirdi. Bunun üzerine ilgili belediye komisyonu, Hiperbol'un aldığını duyurduğu ihaleyi bu sefer Borege Firması'na verdi.

Başkanım hatırlatabildim mi?

İZKA’nın Sahibi Azat YEŞİL, aynı zamanda HİPERBOL’unde sahibi imiş.


Hani Karşıyaka Tüneli sözleşmesini kutlamalarla yapmıştınız, sonra da tasfiyeye gidip, başka firmaya BOREGE firmasına vermişiniz şimdi hatırlayabiliniz mi birkaç kez gördüğünüz kişiyi...

Bu kadar hatırlatmaktan sonra gelelim Çile Yoluna, Hatay caddesine...
Aziz KOCAOĞLU: “Hatay Caddesi için söyleyecek sözüm yok...”

Söz vermek doğru değil ama Haziran, ya da Temmuz ayında Bornova, İzmir Spor, Hatay istasyonlarını bitirmeyi hedefliyoruz” dediniz de hedefler yine tutmadı. Bunlara girip moralleri bozmayalım, canımızı sıkmayalım, kabloların çalındığına tekrar değinmeyelim...

17 milyona yakın bir fiyatla döşenen kaldırım taşlarının fiyatı, içinize sindi mi başkanım, benim içime hiç sinmedi...

Sinip sinmediğini de bir kenar koyalım. Bitti mi yo oda olamadı, hani düşünmüyor değilim, acaba size büyü mü yaptılar, işleri bitiremesin diye...!

Hani bağlı derler ya, sevabına bir nefesi güçlü hocaya okutsak diyorum.

Aziz Başkan Azat Yeşil için neler söylemiş onu da, bir hatırlayalım.

"Bordürleri ve taşları üst üste, yan yana koyup düzgün bir işçilik gösterip kaldırım yapamadı, yapamıyor” bu söz bir müteahhite kavgada bile söylenmez...

İzmir’de büyük bir firmanın kaldırım yapamaması ile karşı karşıyayız. Neyse ki Sayın Kocaoğlu büyük bir firma olarak kabul etmiş, ama kaldırım yapamıyor da demiş...

Azat Yeşil'in İZKA şirketi düzgün kaldırım yapamayan bir firma olarak İzmir tarihine geçecektir.

Azat bey kaldırım tarihine geçtiniz...

Aziz Başkan da nihayet kabul etmiş, dünyanın parası verilen diyor. “Hazır kesilmiş dünyanın parası verilen Bergama taşı iyi bir şekilde döşenemedi” demiş,

Ardından “ Malzeme güzel ve kaliteli ama işçilik ise kötü...”

Azat bey, Azat bey dünyanın parası ödenen kaliteli taşların işçiliğini niye iyi yapmadınız da Aziz Başkanı kızdırdınız?

Bu kadar derdinin arasına birde kaldırım taşlarını soktunuz, bu kadar derde yürek dayanmaz!

Başkan konuşmadı adeta patladı...


Peki, taş üstüne taş koyamayan müteahhit ne cevap verdi?

Azat Yeşil,” Belediyenin vermesi gereken altyapı malzemelerinin zamanında teslim edilmediğini” iddia etti. “Metrodaki gecikmeden dolayı gündem değiştirmek için hedef seçildiğini” söylemiş.

Böyle durumlarda biz buna bir günah keçisi seçildi deriz. Yanılıyor muyum?

Birileri doğruları söylemiyor, olan İzmirliye oluyor.

Peki, başkanım Azat YEŞİL'İN cevabı üzerine size sorulan sorulara da “Bunların hepsi hukuki konular. Benim söylediğim uyarılar işin yapılması, kalitesi şeklindedir. Bu konuda bir defa konuştum. Her gün bu konuyu konuşacak halimiz yok. Mesaj yerine ulaşmıştır. Başka da söyleyecek bir şey yok. Hukuki ve teknik konuları belediyenin hukuk birimi ve fen işleri birimi bilir” diye söylemişsiniz.

Oysa biz sizi, hukuk konularında çok konuşmanızla hatırlıyoruz...


ADALET İSTİYORUZ ADALET...

Kaldırım döşeyemeyen müteahhit’imizin avukatları sanıyorum çoktan Aziz Beyi dava etmiştir. Eğer etmediyse, kaldırım döşeyemem kişi olarak anılmayı kabul etmişlerdir.

Bana sorarsanız genç, çalışkan, atılgan müteahhit’imiz çoktan avukatına talimat vermiştir!

Nerden mi biliyorum?

Beni bir yazımdan ötürü dava etmişti oysa ki ben yazımda Yalçın BAYER’in yazısını yorumsuz yayınlamıştım. Dava açılamadan kavuşturmaya yer yoktur yazısı tarafıma geldi. Merak edenler http://curukelmaci.blogspot.com/ dan Sözün Bittiği Yer yazıma bakabilirler.

Son bir iddia ise, Çin’den alınan vagonların ucuz alınmasını sağlayan da, taş üstüne taş koyamayan, Azat YEŞİL’miş buradan da hatırlamadınız mı?

Diyorum ya birileri doğruları söylemiyor...

Yakında izmir Halkı sokağa çıkar da Aziz Kocaoğlu'nun sarayı basararak:

“ADALET İSTİYORUZ ADALET” derlerse şaşırmayın.


3 Şubat 2012 Cuma

MUHARREM DERBENTOĞLU BENİ ŞİKAYET ETMİŞ

Muharrem DERBENTOĞLU beni şikayet etmiş...!
Bu ne yaman çelişki...

28 Ocak 2011 cuma günü, Organize Şubeye (CMK. 250 MD. İle Yetkili) Soruşturma No; 2011/678 sayılı talimatları doğrultusunda, ifade vermeye gittim.

Hani seçim ofislerine giden kumanyalardan dolayı şu an cezaevinde tutuklu bulunan Muharrem DERBENTOĞLU şikayet etmiş; Cem Kiraz ile birlikte örgütlü hareket etmekten. Sevgili Sinan Kara’da bu örgüt faaliyetine gazetesinde, yer verdiğinden onun da ifadesi istenilmekte iken yazılarımın tamamen kendimin mesul olduğunu bildirdiğim için örgüt kapsamından çıkmış olabilir!

İfademde de belirttiğim gibi, “ Bana sormuş oluğunuz Muharrem DERBENTOĞLU isimli şahısı tanımam, bu şahsı bu zamana kadar ne gördüm, ne de kendisi ile konuştum, ya da karşılaştım, kendisine karşı dolayısıyla bir husumetim olamaz.

Seçim öncesi seçim ofislerine giden kumanyaların halk tabiriyle giydirmenin hikayesi eğer uydurma ise, o zaman,
İzmir Valiliği'ne yapmış olduğum suç duyurusunu değerlendirdikleri için atadıkları muakkip, Milli Eğitim Müdür yardımcısı M .G de Örgüt Üyesi,Sanayi ve Ticaret Bakanlığı'ndan atanan iki müfettiş, Muharrem DERBENTOĞLU için "Görevi Kötüye Kullanma" suçu işlediğine dair rapor tuttukları için, örgüt üyesi, "Özel Yetkili Savcı" bu suç duyurusunu ciddiye alıp teknik takip başlattığı için "Örgüt Üyesi" mi dir?

Eğer bu kadronun içerisinde "Örgüt Üyesi" isem ne mutlu bana...

Bu asılsız isnat, belediyeye yönelik iddianameyi başka yönlere çekebilmek için, oynanan basit bir oyun niteliğindedir...

Bu olay da gösteriyor ki, sayın zanlılar çok zor durumda... O nedenle pirenin yağını hesap ediyorlar ama nafile...

Organize şube çıkışı ilk işim "Emlak Ofisi'ne gitmek oldu, yıllardır mücadele ettiğim yeri satışa çıkardım, İzmir ilinde yatırım yapmanın ne kadar boş olduğunu ağır bir şekilde yaşayarak öğrendim.

İzmir’in, İzmirliye değil dışarıdan gelen yatırımcıya kapıları açık...

Veya başka bir sırrı var, onu da ben bilmiyorum!

Bir insanın parasını çalabilirsiniz, bir süre sonra toparlar.
Çalınan hayallerse eğer, işte o zaman toparlanamaz.

Bakarsınız bir ay içine satılır, dönerim ya Ankara’ya yada Amerika’ya, gidene kadar burada bu köşeden yazmaya devam. Ben gidince devemi keserler, lokmamı dökerler bilemem ama gittikten sonra bir kere bile gelmeyi düşünmüyorum...

Doğup, büyüğüm güzel İzmir’e İzmir Vapurları, yine gündeme düştü, bu konuyla ilgili haberlerim var...

Hani Lizbon’a gidip, Kompozit vapurları incelemişler ya...

Pardon ama Portekiz'de yolcu taşımacılığın da kullanılan karbon gövdeli tekne yok ki.

Yakında tüm detaylarıyla birlikte İZFAŞ A.Ş'nin 31.12.2010 tarihinde Sompo Japan Sigorta Şirketi kanalıyla yanılmıyorsam 40.000.000 TL sigorta işlemi gerçekleştirilmiş, bu sigorta şirketinin temsilcisi de, CHP İzmir Milletvekili Alaattin YÜKSEL'miş, hatta 4. defadır sigorta işlemi yenilenmiş. Bu iddialar doğru değil ise elbet tarafıma düzeltme gelir ve yayınlarım doğrusunu. İBB'nin bilgi edinmesine de bu konu hakkında sorularımı sordum cevabı gelecektir diye umuyorum.

2009 yılında yerel seçim öncesi 'Kent Ekmek Fabrikası'na alınan kasalı araçlarda, YÜKSELİŞ den alınmış, hem de ihalesiz. Elbet bu iddialara da bir cevapları olacaktır.

Gelecek yazımda hangi bilgisayar firması, hangi temizlik şirketleri ilçe belediyelerinden iş alıyormuş onları masaya yatıracağım...

CHP Genel Merkezi ve İzmirliler bundan sonra gerçeklerle yüzleşsin...

İzmir'in parasını kimler bölüşüyor? İzmir Halkı'nın cebinden çıktıktan sonra kimlerin kasasına rant olarak dönüyor bilmeleri hakları...

Ölmeden durmak yok...

İzmir'in "temiz iş" organizatörlerini sizlere arz edeceğim...

Beğenirseniz belediye başkanı yaparsanız, beğenmezseniz milletvekili...

Tercih İzmir Halkı'nın...

2 Şubat 2012 Perşembe

Kaçan kaçsın dönen dönsün

Kaçan kaçsın dönen dönsün!
Mehmet Ali Susam davayı niye çekti?

Bu konuda o kadar çok mail ve telefon aldım ki Sayın Susam’la konuşmama rağmen yazmayı düşünmüyordum. Ama gelen mailler sonucu birkaç kelime de olsa yazma zorunluluğu hissettim.

O günü hatırlayalım isterseniz...

Yer HAVAGAZI FABRİKASI, Mehmet Ali Susam ve milletvekili adayları, tam kadro İlçe Belediye Başkanları ve günün kahramanı KOCAOĞLU ile yan yana oturan SUSAM arasında tartışma çıkmıştı

Sinirlerine hakim olamayan KOCAOĞLU;

“Benim adım Aziz KOCAOĞLU, terbiyesiz adam... Sen benden hesap soramazsın, senin ne mal olduğunu hepimiz biliyoruz. Sen kimsin ki benden hesap sormaya kalkıyorsun. Sen benden hesap soracak adammısın lan!

Partiyi ve İzmir’i ne hale getirdiğiniz ortada. Hakkındaki dosyalarını biliyoruz. İkimizin hakkında da dosyalar varsa bunların ne olduğunu ortaya koyalım” diye bağırmıştı. Hatta hızını alamayıp seni buraya yazanın ………………….. diye de devam etmişti.

Bu küfürlü tuhaf çıkışın sonucunda, AKP'ye göre Aziz Kocaoğlu, bu davranışıyla on, on iki milletvekilini CHP den kendilerine kazandırdığı, söyleniyor.

Bu olaydan bir süre sonra, Susam'ı aday yapan Genel Başkan ve yönetimi, aynı Havagazı Fabrikası'nda, Kocaoğlu ile birlikte toplantı yapmadılar mı?

Susam bu toplantıya nasıl katıldı diye çok düşünmüştüm, ama onun en az bin katı daha fazla seni aday yapanın anasını……………….. diye kendisine sayılan Kılıçdaroğlu’nun aynı mekanda kendisine sayan kişiyle toplantı yapışını hiç ama hiç anlayamamıştım.

İçimden siyaset bumu dur diye çok düşünmüştüm.

Yaşanan bu talihsiz olaydan sonra Kocaoğlu’nun Susam’la akşam yemeğinde bir araya gelerek “ Seçim öncesinde hiç yaşamayı istemediğimiz bir durumla karşı karşıya kaldık. O olayın mahcubiyeti içinde altı aydan fazla süre geçti. Bütün katkı koyanlara teşekkür ediyorum. Bugün, bizleri burada buluşturdukları için. Ayrıca bu davete Sayın Susam’ın da olgunluk göstererek katılmasından dolayı huzurunuzda teşekkür ediyorum ve af diliyorum. Özür diliyorum, çünkü o olayda kabahat bendeydi. Şimdi af dileyerek yanaklarından öpüyorum” diye söze başlayan Kocaoğlu, devletin müfettişlerinden, Maliyenin Denetçileri nede bir özür yemeği düzenler af diler çünkü onlar içinde, dünün çocukları stajyer bile olduklarından emin değilim gibi talihsiz açıklamalar yapmıştı.

Şimdi siz dönmüş olmuyor musunuz?

"Günümüzde dönmek meziyet oldu giderek herkes dönüyor,korkan kaçsın dönen dönsün" diyen siz değilmiydiniz?

Ya Susam bu barış yemeğinde neler demiş, “Siyasi yaşamında hiç yaşanmamış olmasını arzu ettiğim bu olayın özrünü şahsımdan ve ailemden Sayın Başkan’ın yapacağına inandığım için geldim. Geçen zaman içinde bugün bizi buraya getiren olaylardan biri Aziz Bey'in o gün ve bugün de yaşadıklarını daha iyi anlamamdan dolayıdır. Yaşadığı sürecin zorluklarında bize karşı haksız bir olay olmuştur. Kendisini en iyi anlayanlardan biriyim, diyerek sözlerine devam eden Susam “Bundan sonraki süreçte bu kentte, Aziz Bey'in Büyükşehir Belediye Başkanlığı, benim de milletvekili olarak bu kırgınlıkların aşıldığı bir süreci beraberce yaşayacağız”

Ben olsam aynı tevazuu gösterebilir miydim, zannetmiyorum aman sakın yanlış anlaşılmasın kendi adıma konuşuyorum. Milyonların önünde yaşandı bu olay dil sürçmesi yanlış anlama falan da yok hani defalarca TV kanallarında verilmişti oysa.

Asıl Kocaoğlu İzmir halkından özür dilemeli, kendini seçen hemşerileri karşısında küfür eden sinirlerine hakim olamayan bir başkan olarak hatırlanacak, hatta bizim bir küfür eden başkanımız vardı adı neydi hani milletvekiline genel başkana da küfür etmişti. Bir zamanlar Asfalt Osman, Boksör Alyanak denilirdi.

Neyse biz bu konudan çıkalım, özrünü dileyen dilemiş, affeden affetmiş bize ne canım.

Dönelim güzel İzmir’imizin sembollerine,İzmir’li en çok boyoz ile yumurtayıGevrek ile peyniri, yemeği çok sever, ama artık gevrek yiyemeyeceğiz herhalde, susamlarının yağı bir ağırlaştı, bir ağırlaştı, artık keyifle yeme şansını ortadan kaldırdı.

Gelecek yazımda İzmir milletvekilleri hangi belediye ve belediye şirketlerine hangi işlerinde yardımcı oluyormuş bir bir masaya yatıralım artık diyorum...

Çürük Elmacı Nivent Kurtuluş

1 Şubat 2012 Çarşamba

Ertuğrul Günay'a sorulmayan zor sorularım

Ertuğrul Günay'a İzmir'in zor sorularını soruyorum...
Bugün ele alacağımı konuyu Turizm Bakanımız Ertuğrul Günay’ın dikkatine diye başlamak istiyorum. Bugüne kadar defalarca İzmir'e geldiniz, onlarca açılışta, sizi gördük, peki bunca geliş gidişinizde " Yahu bu İzmir’in bir teleferiği vardı niye çalışmaz" diye, sormadınız?

Aslında haklısınız siz İzmirli değilsiniz ki, bir kere bile teleferiğe binmediniz, nereden bileceksiniz İzmirlinin bir teleferik zevki olduğunu...!

Ya İzmirliyim diyen diğer AKP, CHP, Milletvekillerine ne demeli? Hepsi ayrı bir dert içerisinde bizler için mi yoksa kendileri için mi koşturmaktalar bilinmez...
Ama hepsinin koltuğunun altında bir dosya, koşturmaktan yorgun düşmüş görünmez kahramanlar gibiler!


Ben kısa bir araştırma yaptım İzmir’in unutulmuş, Teleferiği için...
26.12. 2008 yılında Hasan Tahsin, kaleme almış “Balçova Teleferik tesislerinin bir yıldan fazla süredir çalışmaması çoğumuzun dikkatinden kaçtı ne yazık ki ne bir parti üyesi, ne bakan, ne milletvekili kimsenin ilgisini çekmedi teleferik” diye kaleme almış.

Yıl 2008...

Ardından 2009 yılında Sevgili,Ahmet Yazıcıoğlu “Çalışması tehlikeli ve sakıncalıdır raporu üzerine 5 Kasım 2007’den itibaren durdurulan Balçova Teleferiğininyenileme çalışmaları bir türlü ihale edilemiyor. İzmir Büyükşehir Belediyesi her ihaleyi neden eline yüzüne bulaştırıyor?” diye kaleme aldığı yazısı aslında birçok gerçeği gün yüzüne çıkartıyor.

5.12.2009 Yeni Asır, Ertan Gürcaner “ 40 günlük ihale ilanının ardından Ocak ayında yeni ihale yapılacak. En geç Şubat yada Mart ayında yeni ihale yapılacak” diye Büyükşehir’in görüşlerini kaleme almış...

11.Şubat.2010 yine sevgili Ahmet Yazıcıoğlu, “ İzmir Büyükşehir Belediyesi Balçova’nın mevcut teleferiğin yerine 7 milyon lira harcayarak AB standartlarına uygun yepyeni bir tesis yapacakmış, bunun ihalesi de 16 Şubat 2010”. Diye giden köşe yazısının en ilginç bölümü ise, “Haydi yapın da görelim, yanlış anlaşılmasın Bravo Kocaoğlu diye alkışlamak istiyorum” da demiş.

12 Ocak 2011 Yeni Asır Ertan Gürcaner “ Teleferik tesisleri ile ilgili ihale sonuçlandı, Şubat’ta sözleşme imzalanacağı belirtildi. 360 günde tamamlanacağı açıklandı...”

16 Mart 2011 Yeni Asır Gazetesi ilk sayfadan kalın puntolarla, Teleferik başka bahara kaldı, başlığı ile İzmirlilere kara haberi vermiş...!

19 Aralık 2012 yılında yeni ihale yapıldı, yapılmasına da , hala sözleşme yapılmamış, bu konu hakkında ihaleyi kazanan firmayla görüşmek istedim ancak bu konuda görüş bildirmediler.

Bir ihale bittiğinde 3-4 günlük inceleme süresi vardır...
Kesinleşen ihale sonucu katılan diğer firmalara tebliğ edilir. Aradan yaklaşık 37 gün geçti ama hala ortada bir sözleşme yok...
Sayın Kocaoğlu 37 gündür hala bir sözleşme yapamadınız mı?


Benim asıl merak ettiğim konu ilk ihale 6.800 iken, ikincisi sonuçlanan ihalenin 10.200 olmasıdır...

Şimdi Aziz KOCAOĞLU’na sormak istiyorum; nedir sorun?

Ne zaman teleferiğimize kavuşacağız?

Turizm Bakanı Ertuğrul Günay'a çağrıda bulunmak istiyorum:

“ Bırakın 35 yeni projeyi de elimizde var olan değerleri koruyalım...”

En azından rahmetli Başkan Ercüment UYSAL, huzur içinde uyusun...

Bu arada yeni proje demişken yıllardır sürüncemede bıraktığınız, İzmir Turizmi'nin masaya yatırılacağı zirve öncesi turizmi patlatacak MERYEM ANA’YA EFES’TEN TELEFERİK projesinin akıbetini sormayacağım Sayın Bakana...