Aziz Kocaoğlu kendi kendini karalıyor...
Aylardır yerel basında, yerel TV kanalarında 60 Yaş Kartı sorgulandı.
Aziz Kocaoğlu;
“Çıkış yolu bulamıyoruz” dedi.
“Çok Üzgünüm” dedi.
“Yasalara uymak zorundayım” dedi.
“Biz çok örnek olduk." Daha sonra "örnek olamadık hatta ördek olduk” da dedi.
Aziz Kocaoğlu “Bizim 60 yaş kartı ile ilgili yaptığımız 2011 yılını kapsayan değişiklik Sayıştay tarafından kabul edilmedi. Gönderilen açıklamada ‘yasada yeri yok’” bu yüzden İzmirli HEMŞERİLERİMDEN özür diliyorum,yasalara uymak zorundayım dedi.
Oysa Sayıştay bu söylemlere gecikmeden basın açıklaması da yaptı;
“Bu ifadenin belirli kişi ve kurumlarca çarpıtılarak, hukuki bir konunun siyasal bir zemine çekilmesi ve bu şekilde Sayıştay'a yönelik asılsız ve düzeysiz ithamların aracı haline dönüştürülmesi anlaşılabilir ve kabul edilebilir değildir” dedi.
Ardından da “ amacını aşan, hukuk bilgisinden yoksun, iyi niyetle bağdaşmayan yorum ve değerlendirmeler insaf ve izanla bağdaşmamaktadır” da dedi.
Tüm köşe yazarları bu konuyu köşelerine taşıdılar, Sayıştay’ın bağlayıcı kararı yok diye adeta feryat ettiler.
Bende kendi köşemden “Yasalara aykırı olsaydı, İçişleri Bakanlığı Müfettişleri Sayıştay Denetçileri, ESHOT’U denetlerken, soruştururken, yaptıkları kontrollerde, bunu tespit edemezler miydi?
Yoksa siz Engelli Kartları'nda olduğu gibi 60 Yaş Kartları'nda da, kısıntıya gitmek yâda tamamen kaldırmak için, bir Ali Cengiz oyunu mu düşünüyorsunuz, dedim yine fayda etmedi.
Peki şimdi kanun mu değişti, değişen nedir, bunca yaşlımızın kısa bir süre olsa da mağdur ettiniz.
Biz sizin dik başlılığınıza alışmıştık oysa, kızdığınız zaman Sayıştay denetçilerine hiç sakınmadan “Kurdun sürüye daldığı gibi İzmir Büyükşehir Belediyesi'ne daldılar” diyebiliyorken, 'Yaşlı Hemşerileriniz'in haklarını niye aramadınız?
ADALET ARIYORUM DİYE niye beyanlar vermediniz?
Yaşlı hemşerilerinize önce kaybettirip sonra kazandırdınız çok şükür mü diyelim.
Aziz Kocaoğlu;
“Çıkış yolu bulamıyoruz” dedi.
“Çok Üzgünüm” dedi.
“Yasalara uymak zorundayım” dedi.
“Biz çok örnek olduk." Daha sonra "örnek olamadık hatta ördek olduk” da dedi.
Aziz Kocaoğlu “Bizim 60 yaş kartı ile ilgili yaptığımız 2011 yılını kapsayan değişiklik Sayıştay tarafından kabul edilmedi. Gönderilen açıklamada ‘yasada yeri yok’” bu yüzden İzmirli HEMŞERİLERİMDEN özür diliyorum,yasalara uymak zorundayım dedi.
Oysa Sayıştay bu söylemlere gecikmeden basın açıklaması da yaptı;
“Bu ifadenin belirli kişi ve kurumlarca çarpıtılarak, hukuki bir konunun siyasal bir zemine çekilmesi ve bu şekilde Sayıştay'a yönelik asılsız ve düzeysiz ithamların aracı haline dönüştürülmesi anlaşılabilir ve kabul edilebilir değildir” dedi.
Ardından da “ amacını aşan, hukuk bilgisinden yoksun, iyi niyetle bağdaşmayan yorum ve değerlendirmeler insaf ve izanla bağdaşmamaktadır” da dedi.
Tüm köşe yazarları bu konuyu köşelerine taşıdılar, Sayıştay’ın bağlayıcı kararı yok diye adeta feryat ettiler.
Bende kendi köşemden “Yasalara aykırı olsaydı, İçişleri Bakanlığı Müfettişleri Sayıştay Denetçileri, ESHOT’U denetlerken, soruştururken, yaptıkları kontrollerde, bunu tespit edemezler miydi?
Yoksa siz Engelli Kartları'nda olduğu gibi 60 Yaş Kartları'nda da, kısıntıya gitmek yâda tamamen kaldırmak için, bir Ali Cengiz oyunu mu düşünüyorsunuz, dedim yine fayda etmedi.
Peki şimdi kanun mu değişti, değişen nedir, bunca yaşlımızın kısa bir süre olsa da mağdur ettiniz.
Biz sizin dik başlılığınıza alışmıştık oysa, kızdığınız zaman Sayıştay denetçilerine hiç sakınmadan “Kurdun sürüye daldığı gibi İzmir Büyükşehir Belediyesi'ne daldılar” diyebiliyorken, 'Yaşlı Hemşerileriniz'in haklarını niye aramadınız?
ADALET ARIYORUM DİYE niye beyanlar vermediniz?
Yaşlı hemşerilerinize önce kaybettirip sonra kazandırdınız çok şükür mü diyelim.
Bugün gazetelere verdiğiniz beyanlar beni çok düşündürdü.
“Başkan Kocaoğlu, “İzmir’de politik bir suçlama var. Otobüslere binmiş insanlar Büyükşehir Belediyesini, ilçe belediyelerini suçluyor. Görevli gibi bir duraktan inip iki durak konuşup, sonra inip tekrar konuşup, böyle maaşlı gibi belediyeyi kötüleyen insanlar gelip gitmeye başladı. Bu vapurlarda da metroda da böyle bir şey var. Şimdi otobüs duraklarında bunları yapıyorlar. Sizlere buradan sesleniyorum. Uyanık olmamız gerekiyor” derken...!
Otobüse binip şikayet etmemek elde değil be başkanım, tabii siz tanınmış bir kişi olarak otobüslere binmediğinizi açıklamıştınız, nereden bileceksiniz ki , ben size anlatayım otobüslerimiz içler acısı, hele sabahları balık istifi gibi gitmeye çalışan hemşerileriniz, yağmurlu havalarda ise başımıza damlayan sulardan mı bahsedeyim. Hele hafif kavise girildiğinde bütün iç organlarınızın yer değiştirmesinden mi bahsedeyim, hatta iki durak sonra inmeyecek olan provakotörler neden ikinci durakta iniyor biliyor musunuz? Otobüsteki sarsıntıdan taş düşürüyorlardır da ondan başkanım...
Kısaca İzmirliler bu propagandayı maaş almadan, ücretsiz yapar be başkanım. Bu durum biraz gerçek dışı bir söylem olmuş, yeter ki hemşerileriniz belediye otobüsüne binsin insanın bir anda dili çözülür, bilmediklerini de anlatmaya başlar.
Ya vapurlara ne demeli başkanım, hala ihalesinini yapamadığınız için çay servisi yapılamıyor, vapurlara binerken tahtadan derme cepme merdivenleriniz, vapurların etrafına dizdiğiniz kamyon lastikleri yakışıyor mu, Türkiye’nin üçüncü büyük şehrine?
“Biz zaten uyanık olmak zorundayız” derken, neyi kast ettiniz onu anlayamadım başkanım?
“Ak, ‘kara’ diyerek kara olmaz. İzmir’in moralini bozmaya hiç kimsenin hakkı yok” da demişsiniz, bizim hakkımız çok yenildi be başkanım...
“İzmirli hemşerilerimize, işadamlarımıza hem de gecesini gündüzüne katarak bu kenti kalkındırmayı çalışan yerel yönetimlerimizin hakkını yemekten başka bir şey değildir” derken neyi kast ettiniz başkanım?
Gecenizi gündüzünü katarak imar planlarını geçirdiniz, ama ne yazık ki bu planlar geçemedi, yargıya takıldı, isterseniz bir hatırlayalım...
Bayiliğini yaptığınız firmanın dünürü GİRAUD AİLESİ PLANI için de soruşturma izni verildi, neden bu plan oylanırken, hukuksuzdur diyemediniz?
Ya başdanışmanınızın planına ne demeli? Kamuoyunda KIYAK PLAN olarak anılan plan için, soruşturma izni verildi. Yaşlı Kartları gibi neden hukuksuz dur diyemediniz?
Urla Planları içinde soruşturma izni verildi, basına çarşaf,çarşaf beyanlar verdiniz, bu bizim suçumuz değil, Şehircilik Bakanlığı'nın suçu dediniz. Bunun üzerine yine Şehircilik Bakanlığı basın yoluyla açıklama yaptı. “ Biz yoğunluk artışına karışmıyoruz” dedi. Bu planı geçirirken niye kanun hukuk demediniz?
Son olarak “Büyükşehir Meclisi’ni ikinci dalga Bornova’dan vurdu” haberine ne diyeceksiniz yine imar planı için soruşturma izni verildi.
Şimdi sırada iki plan daha var, Tansaş’ların kararını bekliyorum.
Benim anlayamadığım bütün yargıya takılan planlar rantlı planlar...
Şimdi sormak lazım karalama kampanyası mı yapılıyor? Yoksa siz kendi kendinizi mi karalıyorsunuz?