21 Nisan 2012 Cumartesi

İzmir Metro İnşaatı yine çöktü...!

İzmir Metro İnşaatı yine çöktü...!
Geçtiğimiz gün Hatay caddesinde yılan hikâyesine dönen metroda 500 metrekarelik çökme, işçiler arasında panik yaratmış. İnanılır gibi değil, bu kaçıncı çökme tehlikesi isterseniz bir hatırlayalım,
13 Nisan 2009 “Anayol üzerinde çökme Meydana Geldi”
İnönü Caddesi üzerinde yapımı devam eden metro tünel inşaatı çalışması sırasında, 4 metre genişliğinde, 10 metre derinliğinde çukur oluştu diye haber manşetlerine taşınmıştı.

Demek ki değişen bir şey olmadı ki aynı olaylar sil baştan yaşanıyor,
Peki sormak lazım ya metro bittiğinde de aynı olaylar yaşanırsa, ne olur?

Üçyol-Üç kuyular metro hattında zemini sağlamlaştırmak için 500 ton çimento dökülecekmiş. Bu çökme tehlikesi sürekli meydana geldiğine göre sorun büyük.Yüklenici firma daha öncede 3.000 torba çimento ile enjeksiyon yapmıştı. Şimdi ise 7.000 torba çimento daha dökecekmiş.

Tünele her kazma vurulduğunda meydana gelen çökmeler anlaşılan duracak gibi görünmüyor. Bundan dolayı Aralık 21012 tarihinden 4 ay daha gecikmeli olacakmış. Ben hiç sanmıyorum bu çökmeler, ne yazık ki İzmir’e en az 8 ay zaman kaybettirecek.

Aslında sorun gecikme olmamalı, sorun çok büyük!
Valilik bu duruma ne diyor, Sadece izlemekle mi kalıyor?


Eğer burası çökerse bir facia olur, domino etkisi gibi, çıvardaki tüm apartmanlar risk altında Valiliğin Afet Masasını göreve davet ediyorum, lütfen izleyici kalmayın uyarıyorum sorun büyük!

Ya İzmir’deki bilim adamlarımız ne yapıyor üniversitelerde bilirkişiler yok mudur? Bir zahmet edip kurul oluşturup inceleseler fena olmaz.

Buranın zemin etütleri yapılmış mıdır? Yapılmadıysa büyük suiistimal var demektir.

Yapıldıysa neden çöküyor?

Demirleri eksik mi koydunuz?

Üsten basılan beton ile neyi hallediyorsunuz anlayamadım.

500 ton çimento civardaki binaların zeminlerinin çalışmasını sağlar, basınç yaparak yük bindirmez mi? Burası deprem bölgesi, Allah muhafaza bir küçük depremde sonuçları düşünmek bile istemiyorum.

Ben bir vatandaş olarak üstüme düşen görevi yaptım İçişleri Bakanlığı ve İzmir Valiliğine yazılarımı yolladım mutlaka bilirkişi atayacaklardır, diye düşünmekteyim.

Bu arada başvuru numaram 65027...

Geçtiğimiz yıllarda, Burhan ÖZFATURA önemli açıklamalar yapmış hem de herkesin anlayacağı şekilde 9 maddede anlatmış...

Bir başkanda olması gereken tevazu ve öngörüyü okuyunca sizlerde anlayacaksınız, öyle Büyük başkanlık bu olsa gerek.

“İzmir Metrosu'nda risk çok büyük” Demiş demesine de kim dinlemiş,
Şimdi gelelim son günlerde Üçyol-F.Altay hattındaki, bitip tükenmeyen metronun tartışmasına.. Müteahhit Bozoğlu firmasının yetkilisi, "Tehlike büyük, çökme olabilir" diyor. İşin ayrıntısına inerek, Yerel Gundem okurlarını bilgilendirmeyi şart görüyorum..

1-Klasik tünel yapılarında, kazı ile birlikte hazırlanan çelik İKSA'lar (kemer şeklinde önceden hazırlanmış demirler) atılır ve üzerine özel beton püskürtülür. Daha sonra tünel üzerine gelen yükü dağıtmak için klonlama yapılır. Yani tünel çeperi delinerek sokulan süren çubukları (demirler) belli bir germe gücüyle vidalanır. Bu durum (geçici iksalama) diye tanımlanır. Fakat daha bu aşamada tünel inşaatı henüz tamamlanmamıştır. Yani tünel natamamdır.

Bu durumda tünel zemin yapısına göre birçok durumdan etkilenir. Zayıf zeminlerde bazı noktalara bu nedenle beton enjekte edilerek ilave işler yapılması gerekebilir.

Tünel bu durumda sudan en çok etkilenir. Bu nedenle tünel çeperine inen sular (ki bunlar kuyu suları, kör kaynaklar, şebeke suyu kaçakları vs. olabilir.) tünel çeper betonunu geçerek, tünel içine (inşaatın bu aşamasında) yol bularak akabilirler.. Şu anda, özellikle Hıfzısıhha ile F.Altay arasındaki bölümde bu durum çok açık görülebilmektedir.

Başkan Aziz Bey'in gazetelerde yayınlanan, metro inşaatında yürürken çekilen resimlerine bakıyorum. Kimi zaman dizini geçen derinlikteki sulara dalıp çıkıyor. Bu durum, yukarıda belirttiğim sıkıntıların bire bir yaşandığının kanıtıdır..

2- Su gelişi, tünel içinde yapılacak izolasyonlar ve yönlendirmelerle tünel içine yapılan kanallara alınır, kontrol edilir ve pompalarla dışarı atılabilir. İzolasyonlar yapıldıktan sonra tünelin betonlaşmış bölümleri 40-50 cm kalınlığında "döşeme betonu" denilen bir kabukla kaplanır. Tünel artık tamamlanmıştır ve emniyettedir. Tünele yönelen su akıntıları da aradaki izolasyonla ve su kanalları vasıtasıyla tünel üzerinden yönlendirilen yere akıtılır.

3- Peki Üçyol-F.Altay tüneli çöker mi? Metro inşaatında bahsedilen tehlike (çökme ihtimali) özellikle sadece geçici iksaları yapılmış ve henüz döşeme betonu ile kaplanmamış bölümlerde sözkonusu olabilir. Zira tünel çeperine (hangi nedenle olursa olsun) gelen su problemi, suyun miktarı ile ilgili olarak geçici destekleme durumundaki tamamlanmamış tünel yapısında tehlike yaratma ihtimali yüksektir.

4-Özellikle 1. derecede depremselliği olan ve çevresinde yüksek binaların bulunduğu bu hatta suyun yaratacağı olumsuzluklar tünel için daha önemlidir. DİKKATLE TAKİP EDİLMELİDİR!

5-Örnek olarak; 1994 yılında Tayvan Metrosu inşaatında 10 cm çapında bir su akışı (8 litre/saniye) nedeniyle inşaat sırasında meydana gelen olayda onlarca çok katlı binanın yan yatmış, birkaç tanesi de çökmüştü.

1999 yılında tamamladığımız metro inşaatı sırasında da (özellikle Fevzipaşa yeraltı istasyonu inşaatında) bu ve buna benzer durumlar ile karşılaştık. Ancak anında aldığımız acil önlemler ve teknik tecrübeli teknik ekibin müdahaleleri ile riskler bertaraf edildi.

6-Şu anda yarım kalan metro hattında en önemli unsur zamandır. Henüz tamamlanmamış tünelin (özellikle Hıfzısıhha ile Güzelyalı parkı arasında) sulu (riskli) bölgelerinde uzun süre geçici destekli olarak bırakılması stabilite sorunlarına (kaplamada dökülmeler, çevre yapılarda zemin oturmaları, çatlaklar, yolda oturmalar ve deprem olması ihtimalinde çevreye tehlikeler yaratması) sebep olabilir.

7-Metro tünelinde çökme olup olmayacağı hususunda; projenin teknik sorumluluğunu yüklenen ve yaptığı hizmet karşılığı belediyeden para alan müşavir firmanın hazırladığı veya hazırlayacağı rapor hayati önemdedir. Yani spekülasyonlara itibar etmekten ziyade, müşavir firmanın teknik raporuna itibar etmek gerekir. Ancak müşavir firma hakkında belediyede güven konusunda bir tereddüt ve hassasiyet varsa bağımsız üniversitelerin ilgili uzmanlarından ve rapor hazırlaması istenebilir.

8-Her ne olursa olsun F.Altay-Üçyol tüneli dikkatle izlenmeli ve takip edilmelidir. Bu konuda uyarılar değerlendirilmelidir. Şu anda hatta işin en önemli kısmına henüz geçilmemiştir. Daha yerin altında yapılması gereken (ortalama 250 metre uzunluğunda) 6 istasyon inşaatı vardır.

Bu yapıların inşası sırasında bugünküne benzer sorunların yaşanmamsı için belediyenin yetkililerinin gerekli önlemleri almaları gerekmektedir.

9-İhmal edilmemesi gereken bir diğer çok önemli konu da, bizim dönemimizde yapılan (16,5 mt. Çapındaki) şafttır. Bu çukuru, iş makinelerini indirmek için yaptık. (Hatay-Yeşilyurt ayrımında Bahçelievler parkındadır) Bu şaftın emniyet süresi 2000 veya 2001'de bitti. (Bu durum da belediye kayıtlarında vardır) En kısa sürede ya kapatılmalı ya da (bir çıkış emniyeti güzergâhı olarak kalacaksa) iç çeperi betonla kaplanmalıdır. Aksi hâlde, (özellikle deprem halinde) ciddi tehlikeler doğurabilir.

SONUÇ:

Metro konusunda, çok sayıda konuşan, yazıp-çizen vardır. Çözüm, işin ehli bir ekibe incelettirilmesidir. Ayrıca Aliağa hattından ziyade F.Altay-Üçyol hattına öncelik verilmelidir. (Sırasıyla Bornova, Otogar, Buca vb.) ihaleler (yapım müşavirlik) güçlü firmalara verilmelidir. Belediye konu ile ilgili güçlü ve istekli bir ekip oluşturmalıdır.

Tüm icraatlar açık/şeffaf bir ortamda yapılmalıdır. (Bizim dönemde, metro şirketinin yönetim ve denetim kurullarında, belediye meclisinde gurubu bulunan 4 partinin de temsilcisi vardı.) Kamuoyuna sık, sık bilgi verilmelidir.

Kendi adıma, bu yatırımın İzmir için hayati önemde olduğuna inanıyorum. Ve en kısa sürede problemsiz olarak başarılmasını gönülden diliyorum.

Bir Başkanın Hikâyesi

Bir Başkanın Hikâyesi
Sınıf başkanımızın okuldan ayrılmasıyla, yeni sınıf başkanlığı seçimleri yapıldı, yeni seçilen arkadaşımız ADİL ilk seçildiğinde son derece uyumlu arkadaşlarının isteklerini yapan bir kişiydi bir öğretim yılını kazasız belasız uyum içinde bitirmiştik.

Yeni öğretim yılının ilk başlamasıyla yine başkanlık seçimi gündemde yerini almıştı, geçen yıl yarı dönemde başkanlığı uyum içerisinde geçiren arkadaşımız ADİL bu kez sınıfın yüzde ellisinden fazlasının oyunu almıştı. İlk yaptığı iş başkan yardımcılarını daha anaokulundan beri sıra arkadaşlığı yaptığı, kişilere dağıtmaya başladı. Bu kez ismi gibi ADİL davranmıyordu, aldığı oy oranını sürekli arkadaşlarına hatırlatıyor küçük dağları ben yarattım edasıyla dolaşıyordu.
Bu arada huzursuzluklar alıp başını yürümüştü, okul müdürüne imzasız şikâyet mektupları gidiyordu, bundan bir ses çıkmayınca bu kez imzalı şikâyet mektupları Milli Eğitim Müdürlüğüne yollanmaya başlamıştı.
Okula sürekli bir müfettiş geliyor bir müfettiş gidiyordu, Sınıf Başkanı ADİL, başka okul gazetelerinde bu konu hakkında görüşlerini bildiriyordu, bunlar benim başkanlığıma göz diktiler oysa ben her şeyi doğru düzgün kitabına uygun yapıyorum diyordu. Sürekli yeni projelerle gündem değiştiriyordu.

Bu arada ders yılı ilerliyordu, kimse mutlu değildi, Adil Başkanın yakın arkadaşlarından oluşturduğu başkan yardımcılığı kadrosu herkesi küçümsüyordu, “Kimse bir şey bilmiyor sadece onlar biliyordu”
Zaman, zaman diğer küçük sınıfların başkanları, Adil Başkanla görüşmek istiyorlar ama randevu alamıyorlardı. Adil başkanın yardımcılarının randevu koparabilen, küçük sınıfların başkanları, Adil başkanın yardımcıları tarafından pek kâhile alınmıyorlardı, hatta küçümseniyorlardı.

Bu durumu hazmedemeyen diğer küçük sınıf başkanları aralarında birlik oluşturmuşlar adeta kazan kaldırıyorlardı ama netice alamıyorlardı çünkü büyük sınıfın başkanı olmak başka bir şeydi, onlar kendi küçük sınıflarının başkanlarıydı ne yapabilirlerdi.

Kazanlar kaynamış artık su taşırıyorlardı, ilde komisyon toparlanmıştı hesap verme dönemi başlamıştı Adil Başkan olandan bitenden haberim yok ben sınıfın yüzde ellisinden fazlasının oyunu aldım ben her şeyi bilirim ama olanlardan haberim yok usul hatası yapılmış olabilir demekle yetiniyordu.

Anaokulundan beri okuduğu arkadaşları ASLA Adil başkanı zora sokacak tek bir kelam etmiyorlardı. Adil başkana kayıtsız şartsız bağlılıklarını sürdürüyorlardı, okul dışına çıkmama cezasına rağmen ADİL BAŞKANI zora sokacak hiçbir şey yapmıyorlardı.

Adil Başkan dışarıdaydı aslında tek bir kelime ile ceza alan arkadaşlarını içine düştüğü durumdan kurtarabilirdi,
ÇÜNKÜ O SINIF BAŞKANIYDI, ama oda DUYMADIM, GÖRMEDİM, BİLMİYORUM demeyi tercih etti.

Neyse şimdi biz gerçek hayata dönelim Amiral Gemisi olarak adlandırılan İZBETON geçtiğimiz günlerde 159 milyon 357 bin 200 TL lik ihaleyi kaybetti diye, hatırlarsanız, basında haberler çıkmıştı.
Bu kaybedilen ihaleyi Melih Gökçek’in oğlunun aldığı iddiaları dalga, dalga yayılmakta acaba bu iddialar doğrumudur?

Peki Amiral Gemisini kurtarmak adına bu ihale iptal edilemez mi? Çankaya katlı otoparkta bunu mümkün kılmıştı büyük başkan. Bu ihalede, mümkün değil mi?

Geçtiğimiz günlerde basında çıkan haberlerde “İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, İzbeton A.Ş. filosuna katılan 4 milyon TL’lik yeni temizlik araçları ile çekicilerin tanıtım törenine katıldı.” Bana kadar gelen bilgiye göre bu araçların tanıtımı yapılır yapılmaz aldıkları firmaya iadeleri olmuş, nedeni ise arızalı çıkmalarıymış. Umarım bu iddialar doğru değildir. Eğer doğru ise, İ.B.B ye alınan araçlar, önce teknik ekip tarafından kontrol edilmemişse o zaman sorun çok büyük olur. Kişiler kendilerine aldıkları araçlarla, önce test sürüşüne çıkarlar, bir bilene danışırlar diyorum.

Hacılarkırı mezarlığı arkasında hurdacılar sitesi var mezarlıkla, hurdacılar sitesi arasında kalan yere izinsiz molozlar dökülmüş. Bu konuda belediyeye şikâyet dilekçesi verilmiş, dökülen malzemenin yarısından azına ceza kesilmiş denmekte. Ceza tutanağının bir nüshası Çevre İl Müdürlüğü'ne yollanmadığı da, söylenmekte umarım doğru değildir? Bu ceza yanılmıyorsam 5-6 Nisanda kesilmiş, eğer bu iddialar doğru değilse eğer, mutlaka Çevre İl Müdürlüğü'ne ulaşmıştır. Bu konuyu takip edeceğim, merak buyurmayınız.

Denetim Zabıta Başkanlığı'na ait araçların akşam vakitlerinde Güzelbahçe, Karşıyaka, Bornova civarlarında özel işlerde kullanıldığı hatta evlerinin önünde durduğu iddialarına bir cevap gelir diye beklemekteyim.

Gelecek yazımda, bir okuyucumdan gelen bir mektubu sizinle ismini gizleyerek paylaşacağım. Alsancak Hocazade Camii karşısında yapılacak tam otomatik otopark ihalesinin detaylarını okurken oldukça şaşırdım.

İmar dosyalarını açmaya devam..,

Sayın Kocaoğlu, OPTİMUM AVM Tümülüs Mezarlığı'nın üzerine mi kuruldu?

Sayın Kocaoğlu, OPTİMUM AVM Tümülüs Mezarlığı'nın üzerine mi kuruldu?
Bu Ne Yaman Çelişki!

Galiba bazı insanlar biraz geç anlıyor…

“O gazeteci değil” diyorlar. Ben zaten hiçbir zaman gazeteci olduğumu iddia etmedim ki… Uğradığım haksızlıklara karşı mücadele ederken, arkadaşlarım, “Neden bunları sen yazmıyorsun?” dedikleri için yazmaya başladım…

“Kendi planı onaylanmadığı için Başkanla uğraşıyor” diyorlar. Zaten ben bunu da kaç tane yazımda bizzat söylemiştim. Amerika’yı yeniden keşfetmenin âlemi var mı?

Optimum konusuna gelince: Ben yatırım yapmak için girdiğim mücadelede bu günlere geldim. O nedenle yatırım yapan insanlara engel olmak gibi bir kaygım olmadı hiç. Ancak yazmayınca ortaya çeşitli spekülasyonlar ortaya atılmaya başlanınca ister istemez yazmak zorunda kalıyorum. Yoksa benim derdim, yatırımcının önüne engel koymak değil…
Gelelim Optimum’un öyküsüne:


-1482 ada, 6-16-35 parselleri kapsayan alanda İzmir 1 Nolu Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu ( Sit Kurulu) 24 10 2008 tarih ve 3577 sayılı kararı ile Tümülüs ile ilgili karar alınır.

-Daha sonra parsel numaraları değişir ve Tümülüs olan bölüm 1482 ada, 47 parsel, kalan kısım 46 parsel olarak düzenlenir.

-1482 ada, 46 parselde Gaziemir Belediyesi'nce 19 06 2009 tarihinde, yükseklik 2 kat (9 m.) olarak inşaat ruhsatı düzenlenir.

-1482 ada, 46ve 47 parsellerde parsel tescillenmesi ve plan notu ilave edilmesine ilişkin 1/1000 ölçekli plan İzmir 1 Nolu KTVKK ‘nun (Sit Kurulu) 29. 01. 2010 tarih ve 4728 sayılı kararı, Gaziemir Belediye Meclisi'nin 05 04 2010 tarih ve 35 sayılı kararı, İzmir İ.B.B Meclisi'nin, 14. 06. 2010 tarih ve 01.794 sayılı kararı ile onaylanır. Böylece Optimum Tümülüs’ten kurtulmuş olur!

-Şu anda Optimum’da yeri olduğu iddia edilen bir plancı tarafından 1482 ada, 46 parselde yükseklik 18.20 m olacak şekilde plan notu eklenmesine ilişkin plan Gaziemir Belediye Meclisi’nce 01 10 2010 tarih ve 100 sayılı kararı ile kabul edilir. Ancak, konu İzmir Büyükşehir de iken, plancı ve Gaziemir Belediyesi iade talep eder, plan Büyükşehirden geri çekilir…

-Gaziemir Belediyesi’nce Hava Alanı Mania Planı doğrultusunda yükseklik artıran 1/1000 ölçekli plan hazırlanır. Konu, Gaziemir Belediyesi’nin Bayındırlık ve İmar, Çevre ve Hukuk Komisyonlarınca incelenir.

AKP’li meclis üyeleri karara ret şerhi koyar. Gaziemir Belediye Meclisi'nin 02 05 2010 tarih ve 35 sayılı kararı ile oyçokluğuyla uygun görülür… Ancak İ.B.B meclisinde, “Konu 1/5000 ölçekte değerlendirilmelidir” gerekçesi ile 15 07 2011 tarih 05.642 sayılı kararla reddedilir…

-Öte yandan Gaziemir Belediye Başkanlığı'nın 1/5000 ölçekli plan düzenlemesinin yapılmasını Büyükşehir Belediyesi'nden talep etmesi üzerine, Büyükşehir Belediyesi plan notlarını yeniden düzenleyen 1/5000 ölçekli plan hazırlar. Ancak bu planı hazırlayanlar, plan raporuna da “Konu ile ilgili yazışmalar devam etmektedir. Yazışmalar sonuçlandıktan sonra konu değerlendirilebilir” demektedirler. Buna rağmen hazırlanan plan, İzmir İ.B.B Meclisinden 11 07 2011 tarih, 05.619 sayılı kararla OYBİRLİĞİYLE geçer.

-Akabinde 1/1000 ölçekli plan Gaziemir Belediyesi'nce yeniden Gaziemir Meclisi'ne sunulur. Bu kez yalnızca Bayındırlık ve İmar Komisyonuna havale edilir.

Ve bu defa AKP’li üye ‘ret şerhi’ koymaz!.

Gaziemir Meclisinin 07 09 2011 tarih ve 70 sayılı kararı ile uygun görülür.

Gaziemir Belediyesinin 08 09 2011 tarihli yazısı ile Büyükşehir Belediyesine gönderilir. Aynı gün İ.B.B nazım plan Müdürlüğünün 8867 sayılı önergesi ile konu meclise havale edilir!

Büyükşehir Meclisi'nin 12 09 2011 tarihli toplantısında gündeme alınır, 15 09 2011 tarihinde İmar ve Bayındırlık Komisyonu'nda incelenir, 16 09 2011 tarih ve 05.810 sayılı karar ile mecliste onaylanır…

-Görüldüğü gibi, Gaziemir ve Büyükşehir Belediyeleri arasında, Optimum şirketinin inşaatına çare bulmak amacıyla adeta baş döndürücü bir trafik yaşanmıştır. Normal vatandaş için aylarca, hatta yıllarca sürecek olan, belki de mahkemelerde sürünecek olan bir konu, burada tereyağından kıl çekercesine halledilmiş, Mania Planı adı altında bütün ‘mani olan konular’ ortadan kaldırılmıştır. Üstelik bunlar olurken bir yandan da Gaziemir Belediyesi kaçak yapı durumuna düşen Optimum AVM nedeniyle teftiş geçirmektedir. Aslında yapı önce kanuni yüksekliğini aşmış, arkasından Mania Planı ile çare bulunup, yasal hale getirilmiştir.

Geçmiş yazılarımda İ.B.B imar komisyonu üyeleri ve İ.B.B Meclisi'nin tüm üyeleri ruhsatına aykırı yapılaşıp gabarisini aşarak kaçak, ruhsatına aykırı, inşaat durumuna düşmüş olan söz konusu yeri yasallaştırmaya yönelik plan tadilatı yapılamaz kuralı burada geçerliliğini yitiriyor mu?

Asıl sorun normal bir planın yürürlüğe girebilmesi için önce komisyonda görüşülmesi, sonra mecliste karara bağlanması, sonradan başkanın onaylaması ve sonrada bir ay süreyle askıya çıkması, bu askı sürecinde yapılması muhtemel itirazların belediye meclisinde görüşülerek karara bağlanması ile ancak kesinleşebilir bu da en hızlı haliyle iki üç ayı bulabilirde demiştim

Normalde bu tür dosyalar İ.B.B planlama dairesinde 2 ay kadar incelendikten sonra ancak meclis gündemine alınarak komisyona sevk edilirken, anılan planda her nedense,

07.09.2011 tarihinde, Gaziemir Belediyesi'nin Meclisi'nden geçer..,
08.09.2011 tarihinde Büyükşehir’e yollanır..,

12.09.2011 İ.B.B Meclisi toplantısında gündeme alınır.,
16.09.2011 İ.B.B Meclisi'nde onanır.

Bu nasıl bir hızdır, İ.B.B tarihinde 4 günde hangi plan onanmıştır? Burada Kamu yararımı var..

İçişleri Bakanlığı 06 Eylül 2011 tarihinde soruşturma izni vermişti, bu soruşturma izni ne oldu acaba?


Yaşasın Dürüst Başkan ve dürüst belediyelerimiz…

Ne diyordu rahmetli Barış Manço:

“Kitabına uyduran, kervanı yükleyip, yüksek dağlardan aşırır.
Beceriksiz kişi, sağa sola bakınır da, düz ovada yolunu şaşırır”

Şimdi size, bana gelen maillerden öğrendiğim bir soru sormak isterim. Bir uzman sorusu ve tam 10 puan değerinde!

OPTİMUM AVM’nin çatısını kim yaptı?

Gelecek yazıya kadar cevaplarınızı bekliyorum.

11 Nisan 2012 Çarşamba

İzmir'de hem hakim hem savcı olanların iddiaları...

İzmir'de hem hakim hem savcı olanların iddiaları...
İddia makamı dosyayı oluşturdu, iddia makamı kimdir?

İddia makamı, taraftır. İddia makamı hem toplum adına (suçtan dolaylı şekilde zarar gören) hem de suçtan doğrudan zarar gören (mağdur) adına hareket eder.

Burada önemli olan iddia makamının, yalan yanlış düzmece birkaç iddialar kurguladığı söylenilmekte...!

Bilmezler midir ki, iddia makamının, kimsenin adına hareket edemeyeceğini...

Savunma makamı ise, iddia makamının karşısında yer alır ve kendisine karşı yöneltilen suçlamalara karşı, suçsuz olduğunu savunur.

Yargılama makamı ise tarafsız ve bağımsızdır, taraflardan herhangi birinin lehine veya aleyhine önceden edindiği bilgiler doğrultusunda önyargıya dayalı olarak hareket edemez.

İddia makamının oluşturduğu dosyalar için nasıl olurda düzmece sıradan, içi boş denilebiliniyor? İddia makamının canları sıkılmış İzmir Büyükşehir Belediyesine yönelik dosyalar mı hazırladılar?
Olmaz beyler YARGIYI bu kadar ayaklar altına almayalım,
Savunma makamında bulunan kişilerde, savunmalarını yapıyorlar,
Peki, savunmada yapılan her şey doğrumu ki? Onlar hiç yanıltma yoluna gitmiyorlar mı?

İddia makamı güvenirliğini, yitirirken savunma makamı güvenilir mi?
Böylesine yanlı bir tutum nasıl kamuoyuna pompalanır ki?

Devletin savcısı, böyle bir oyun içerisinde yer alabilir mi?

Hadi Devletin Savcısı böylesine bir oyun içerisine girdi diyelim
Ya Devletin Hâkimi de mi böylesi bir oyun içerisinde sessiz kalabilir mi?

Eğer kamuoyuna dayatıldığı gibiyse, o zaman asıl çete burada içeridekileri salalım iddia makamını, sorgu makamını içeri alalım da herkes rahatlasın.

Toplumu, yanıltmayalım gerçi yanılan insanda göremiyorum, ADLİYE’NİN önü bomboş. Ben toplu taşıt kullananlarla beraber yolculuk ediyorum ve her bindiğim otobüste insanlar la konuşuyorum kimsecikler arka çıkmıyor ne yazık ki...
Hani nerde, ADLİYENİN önündeki halk, neden kimse icabet etmiyor nerde bu MİLLET?


Düşünüyorum da Rahmetli Piriştina, Çakmur yada Özfatura yargılanıyor olsaydı akın, akın halk oraya akardı, gerçi onlar %56 oyla seçilmemişlerdi ama halkın arasından hiç kopmadılar.

Mahkemenin detaylarına girmek istemiyorum çünkü içeride bulunan tutukluların, masum olma ihtimali vardır.

Henüz yargılanmaları bitmedi, karar verilmedi.

Ancak bir konuya değinmeden geçemeyeceğim, Muharrem Derbentoğlu benim için, anlamsız sözler söylemiş dolayısıyla cevap hakkım doğdu,
“Bir de bizim Nivent Kurtuluş'umuz var. Kendisine 'gazeteci' diyen Nivent Kurtuluş hakkında savcılığa suç duyurusunda bulundum”.

Öncelikle ben kendime hiçbir zaman gazetecilik sıfatını yakıştırmadım, her ortamda da bu konuyu dile getirdim.
“Nivent Kurtuluş, Kemalpaşa'daki arazisine istediği imar yüzünden de Başkan'a kafayı taktı.”

Ben arazime imar istemedim, Bayındırlık Bakanlığı imarımı yaptı, İzmir Büyükşehir Belediyesi ve Kemalpaşa Belediyesi, İzmir’e yapılan çok yatırım var, Nivent hanım bu kadar yatırımın içinde zarar etmesin diye planı dava ettiler beni ne kadar çok düşünüyorlar ben anlayamadım.

Kafayı takmak bir psikolojik sorundur, bu yüzden sanık sandalyesinde oturamayacağım en iyisi ben bir konusunda uzman olan psikologa başvurayım acaba tavsiye edecekleri bir doktor var mı diye sorsam.
Ayrıca Muharrem Derbentoğlu’nu hayatımda hiç görmedim nasıl olurda tanımadığım bir insan için böylesine tehlikeli tuzaklar kurabilirim, tarafıma açtığı davanın bir benzerini niye Sanayi ve Ticaret Bakanlığına yâda İçişleri Bakanlığına açmadı, kararı veren ben değilim ki, belki unutmuşlardır kararı tekrar bir gözden geçirseniz diyorum.

Son sözüm Dürüst Büyük Başkana, Başkanım ben size inanıyorum siz öyle birkaç sandviç bilmem kaç tane pide için belediyenin kasasını kullanmazsınız buna hiç inanmıyorum! Lütfen seçim harcamalarınızda Grand Plazadan çıkan birkaç sandviçlere ödediğiniz harcamaların dekontlarını mahkemeye ibraz edin de milletin ağzı kapansın ben sizin seçmeniniz olarak bu konudan çok rahatsızım.

KİM SUÇLU

Kim Suçlu
Bugün yaşadığım olay beni derinden yaraladı, bugüne kadar yazdığım kişileri tanımadığım gibi hiçbir şahsi kinim de olamaz, bana gelen e-mailler elden verilen belgeleri derleyip köşemde yazdım. Yazdığım olayları hiçbir şekilde kendime nasıl nemalandırırım düşüncesinde katiyen olmadım, olmayı da düşünmedim.

Bana güvenleri olan okuyucularımın tarafıma, sundukları belgeleri derledim, onlar adına İçişleri Bakanlığına, Cumhuriyet Savcılığına, İzmir Valiliğine suç duyuruları yaptım.

Çoğu zaman yazdığım kişiler beni mahkemeye verdiler, yalan haber yapmakla suçladılar karakollarda ifadeler verdim, bununla yetinmeyip Çete Kurmakla da suçladılar Organize Şubede ifade verdim ve yılmadım.
AK Parti'nin uşaklığını yaptığımı, CHP karşıtı olduğumu da söyleyenler oldu, aldırmadım Bugüne kadar hiçbir partiye kayıt bile yaptırmadım. Mümkün olduğunca siyasetten uzak durdum. Zaman, zaman yazılarımda bunu dile getirmeye de çalıştım.

Bana İzmir dışında olan belediyelerden örnekler verdiler asıl yolsuzluklar orada dediler. Haklı olabilirler ama ben o söyledikleri illerde yaşamıyorum ki bileyim ben kendi ilimdeki toplu ulaşım araçlarını kullanıyorum kendi ilimdeki usulsüzlükleri bilebilirim, bilmediğim konularda nasıl kalem oynatabilirim ki. Ayrıca ulusal basında da yazmıyorum ki benim okuyucularım İzmir ili ile ilgili bilgileri okumak istiyorlar ne yapabilirim.

Bunca zamandır yazıyorum beni, bir kez olsun, AK Parti İzmir Milletvekilleri aramadı, yazdığın yazılardan bu kadar soruşturma açıldı bir de biz bakalım da demediler, aynı şekilde CHP Milletvekilleri de beni aramadılar, nedir bu usulsüzlük dosyaları diye sormadılar!

Bir kez CHP İl Başkanı Tacettin bey kendileri hakkında bir yazı yazdım diye aradılar, onun dışında bir kez olsun aranmadım. Hatta kendilerine en nihayetinde dikkatinizi çekebildim diye de sormama rağmen.

İlkyazı yazdığım dönemlerde CHP Genel Merkezi'nin yerel yönetimleri e-mail üzerinden Kılıçdaroğlu ve Tekin’in dikkatine diye yazılarımı yolladım, bir kez olsun nedir bu dosyalar da denmedi.

Demek oluyor ki her iki parti içinde İzmir'de olanlar ilgi alanlarında değil, ne yazık ki açılışlar ve davetler için buradalar halkın arasında ne yazık ki yoklar. Çünkü ben halkın sesi olmaya çalıştım o sese hep kulak tıkandı.
Kılıçdaroğlu İzmir’e Metro açılışı yapmaya geldi, açılışı yaptı oradan hayvanat bahçesi turu yaptı da niye Hatay Caddesi'ndeki perişan halkın arasında yürümedi? Niye onlarla kucaklaşmadı? Niye 17 milyonluk bitmeyen kaldırımları görmedi?


Şimdi gelelim beni kızdıran olaya, OPTİMUM ALIŞVERİŞ MERKEZİ için zaman, zaman e-mailler alıyordum okuyucularımdan nasıl İçişleri Bakanlığı tarafından soruşturma izni verilmesine rağmen inşaat devam ediyor diye.

Aslında bu konuyu bende çok düşündüm, öyle bir kez değil, defalarca düşündüm, firmayı inceledim inşaat sektöründe dünya devleri arasında ilk yüze giren bir firma, Türkiye’nin çeşitli illerinde harika yatırımlar yapmış, bir firmanın İzmir ilinden gitmesini işin aslı bende istemedim ve bu yüzden İSTEMEZÜKÇÜLÜK yapmak işime gelmedi işin doğrusu, ortada İzmir ilinde bulunan UTANÇ ÇUKURU diye anılan parselin durumuna düşmelerini istemedim.

Zaman, zaman sağ omzunda olan melekle konuştum ”Bu yatırım bittiği zaman binlerce kişi istihdam edecek” yazma dedim.

Zaman, zaman ise sol omzumdaki melekle konuştum “ Diğer yatırımcıların işi olmuyor onların ne suçu var” dedim
Orta yol bulamadım direndim ve bu konunun üzerine gidemedim, ancak bugün duyduğum konu bu konunun üzerine gitmemi istedi, bahse konu olan gurup bana para vermiş ve beni susturmuş.

Bunu ortalığa yayan kim? Üst düzey bir bürokratın gelini, peki bu geline sorsam ne kadar paraya susmuşum, bana milyar dolar verilse susar mıyım? “ASLA

Bu konu ile ilgili gelecek yazımda geniş, geniş yer vereceğim, Gaziemir Meclisi'nden alelacele geçirilen bir plan nasıl olur da ertesi gün İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin meclisinden geçebilir diye sorsam!

Ya burayı açan Kültür ve Turizm Bakanı buranın altındaki TÜMÜLÜS Mezarlığı'nı nasıl görmezden gelebildi?

Bu konunun ayrıntıları gelecek yazımda olacak yine söylüyorum bir yatırımcı kendisi için en rantabl seçeneklerin gelişmesini bekler, onların yaptığı usulsüzlük değildir, yasaları doğru uygulamayan kişiler suçludur!

Mahkeme ayrıntılarını kaleme almaya niyetli değildim gelişen oluşan sürec ne yazık ki buna mahal vermiyor yoksa yine para aldı sustu diyeceklerine eteğimdeki taşları dökmeye karar verdim.

İzmir'de devletin yanında olan müştekiye koruma verilmedi

İzmir'de devletin yanında olan müştekiye koruma verilmedi...
Bugün, yarın ile ilgili mahkemeyi etkileyecek tek kelime yazmak istemiyorum, ancak yarınki mahkemede müşteki kahraman gencimizin koruma talebi Vali Yardımcısı tarafından ret edilmiş. Bunu ilk duyduğumda, bir yanlışlık olmalı dedim, lakin ilk önce koruma talebini ret eden Vali Yardımcısı'nı aradım ne yazık ki ulaşamadım, ardından İl Emniyet Müdürü'nü aradım il dışında olması nedeniyle sorunu özel kaleme anlattım kendileri büyük nezaket ve anlayışla beni dinledi ve hemen ardından, Koruma Müdürlüğü'nü aradı ve bana Vali Yardımcısı'nın talebe olumlu yanıt vermediğinden ötürü koruma verilmediği söyledi.
Hemen ardından İzmir Valisi Cahit Kıraç'ı aradım. Bana dönüleceği bildirildi. Bu ana kadar henüz bir dönüş yapılmadı, yine koruma müdürlüğünü aradım koruma müdürü yerinde yokmuş.


Anlayacağınız kimse yerinde yok peki yarın bu kahraman gencimizi kim koruyacak? Hedef tahtası olarak mı İzmir Adliyesi'ne gidecek? Usulsüzlüklere göz yummayan bir genci korumak bu kadar zor mu?
Mutlaka bir bildikleri vardır diyorum! Belki de gizli koruma yapacaklardır da diyorum!


Neyse bu gün dediğim gibi mahkemeden bahsetmeyeceğim aman sakın yanlış anlaşılmasın elbet yazacağım en ince ayrıntılarına kadar kimler ne telefonları açmış neler söylenmiş neler yaşanmış.

Bugün ki yazımda alıntılar yapacağım ADALET ve VİCDAN ile ilgili...
Vicdan, insanın bozulmamış fıtratını/ yaratılışını ifade eder. Her türlü haksız kazancı yasaklar, ancak hassas bir terazi bile zamanla bozulacağı gibi vicdanda hassasiyetini zamanla kaybedebilir. Sözgelimi yapılan haksızlıklar vicdan terazisinin dengesini alt üst edebilir.

Bir insanda vicdan devre dışı kalmışsa, böyle birinin sağlıklı ölçüp biçmesi, sağlıklı değerlendirmeler yapması beklenemez. Vicdanı rahat olmayan kişiler, kendi suçlarına ortak ararlar, daima birilerine saldırır ve suçlarına ortak ederler, bu yol arkadaşları da olsa hiç fark etmez.

İlk defa yalan söyleyen biri vicdanen rahatsız olur, yüzü kızarır kan basıncı artar, fakat bunu alışkanlık haline getirirse artık vicdan tepki vermez hale gelir. Tabir yerinde ise vicdan asla affetmez, bundan dolayıdır ki başkasına haksızlık yapanlar vicdan azabından kurtulamazlar. Stres, depresyon gibi rahatsızlıklar böylelerinin yakasını bırakmaz, tıp bile bu konuda aciz kalır.

Arapça bir kelime olan” ADALET” zulmün karşıtı bir kelime olarak çoğunlukla “ HAK” ile eş anlamlıdır. Adalet ve hak arayışları yüzyıllardır vardır ve olacaktır.

Hak kuldan intikamı kul ile alır, din irfan bilmeyen bunu kul etti sanır.

Düşüncen konuşmana, konuşman hareketine, hareketin ise kaderine yansır, diyenler ne kadar doğru söylemişler.

Evet bugünlük bu kadar yeter diyelim ve Hatay caddesinde TAŞ ÜSTÜNE TAŞ KOYAMAYAN müteahhit imiz yine verilen ek sürede işi bitirememiş şimdi ne olacak dersiniz? Aman canım bir ek süre daha verilir geçer gider.