İzmir'de hem hakim hem savcı olanların iddiaları...
İddia makamı dosyayı oluşturdu, iddia makamı kimdir?
İddia makamı, taraftır. İddia makamı hem toplum adına (suçtan dolaylı şekilde zarar gören) hem de suçtan doğrudan zarar gören (mağdur) adına hareket eder.
Burada önemli olan iddia makamının, yalan yanlış düzmece birkaç iddialar kurguladığı söylenilmekte...!
Bilmezler midir ki, iddia makamının, kimsenin adına hareket edemeyeceğini...
Savunma makamı ise, iddia makamının karşısında yer alır ve kendisine karşı yöneltilen suçlamalara karşı, suçsuz olduğunu savunur.
Yargılama makamı ise tarafsız ve bağımsızdır, taraflardan herhangi birinin lehine veya aleyhine önceden edindiği bilgiler doğrultusunda önyargıya dayalı olarak hareket edemez.
İddia makamının oluşturduğu dosyalar için nasıl olurda düzmece sıradan, içi boş denilebiliniyor? İddia makamının canları sıkılmış İzmir Büyükşehir Belediyesine yönelik dosyalar mı hazırladılar?
Olmaz beyler YARGIYI bu kadar ayaklar altına almayalım,
Savunma makamında bulunan kişilerde, savunmalarını yapıyorlar,
Peki, savunmada yapılan her şey doğrumu ki? Onlar hiç yanıltma yoluna gitmiyorlar mı?
İddia makamı güvenirliğini, yitirirken savunma makamı güvenilir mi?
Böylesine yanlı bir tutum nasıl kamuoyuna pompalanır ki?
Devletin savcısı, böyle bir oyun içerisinde yer alabilir mi?
Hadi Devletin Savcısı böylesine bir oyun içerisine girdi diyelim
Ya Devletin Hâkimi de mi böylesi bir oyun içerisinde sessiz kalabilir mi?
Eğer kamuoyuna dayatıldığı gibiyse, o zaman asıl çete burada içeridekileri salalım iddia makamını, sorgu makamını içeri alalım da herkes rahatlasın.
Toplumu, yanıltmayalım gerçi yanılan insanda göremiyorum, ADLİYE’NİN önü bomboş. Ben toplu taşıt kullananlarla beraber yolculuk ediyorum ve her bindiğim otobüste insanlar la konuşuyorum kimsecikler arka çıkmıyor ne yazık ki...
İddia makamı, taraftır. İddia makamı hem toplum adına (suçtan dolaylı şekilde zarar gören) hem de suçtan doğrudan zarar gören (mağdur) adına hareket eder.
Burada önemli olan iddia makamının, yalan yanlış düzmece birkaç iddialar kurguladığı söylenilmekte...!
Bilmezler midir ki, iddia makamının, kimsenin adına hareket edemeyeceğini...
Savunma makamı ise, iddia makamının karşısında yer alır ve kendisine karşı yöneltilen suçlamalara karşı, suçsuz olduğunu savunur.
Yargılama makamı ise tarafsız ve bağımsızdır, taraflardan herhangi birinin lehine veya aleyhine önceden edindiği bilgiler doğrultusunda önyargıya dayalı olarak hareket edemez.
İddia makamının oluşturduğu dosyalar için nasıl olurda düzmece sıradan, içi boş denilebiliniyor? İddia makamının canları sıkılmış İzmir Büyükşehir Belediyesine yönelik dosyalar mı hazırladılar?
Olmaz beyler YARGIYI bu kadar ayaklar altına almayalım,
Savunma makamında bulunan kişilerde, savunmalarını yapıyorlar,
Peki, savunmada yapılan her şey doğrumu ki? Onlar hiç yanıltma yoluna gitmiyorlar mı?
İddia makamı güvenirliğini, yitirirken savunma makamı güvenilir mi?
Böylesine yanlı bir tutum nasıl kamuoyuna pompalanır ki?
Devletin savcısı, böyle bir oyun içerisinde yer alabilir mi?
Hadi Devletin Savcısı böylesine bir oyun içerisine girdi diyelim
Ya Devletin Hâkimi de mi böylesi bir oyun içerisinde sessiz kalabilir mi?
Eğer kamuoyuna dayatıldığı gibiyse, o zaman asıl çete burada içeridekileri salalım iddia makamını, sorgu makamını içeri alalım da herkes rahatlasın.
Toplumu, yanıltmayalım gerçi yanılan insanda göremiyorum, ADLİYE’NİN önü bomboş. Ben toplu taşıt kullananlarla beraber yolculuk ediyorum ve her bindiğim otobüste insanlar la konuşuyorum kimsecikler arka çıkmıyor ne yazık ki...
Hani nerde, ADLİYENİN önündeki halk, neden kimse icabet etmiyor nerde bu MİLLET?
Düşünüyorum da Rahmetli Piriştina, Çakmur yada Özfatura yargılanıyor olsaydı akın, akın halk oraya akardı, gerçi onlar %56 oyla seçilmemişlerdi ama halkın arasından hiç kopmadılar.
Mahkemenin detaylarına girmek istemiyorum çünkü içeride bulunan tutukluların, masum olma ihtimali vardır.
Henüz yargılanmaları bitmedi, karar verilmedi.
Ancak bir konuya değinmeden geçemeyeceğim, Muharrem Derbentoğlu benim için, anlamsız sözler söylemiş dolayısıyla cevap hakkım doğdu,
“Bir de bizim Nivent Kurtuluş'umuz var. Kendisine 'gazeteci' diyen Nivent Kurtuluş hakkında savcılığa suç duyurusunda bulundum”.
Öncelikle ben kendime hiçbir zaman gazetecilik sıfatını yakıştırmadım, her ortamda da bu konuyu dile getirdim.
“Nivent Kurtuluş, Kemalpaşa'daki arazisine istediği imar yüzünden de Başkan'a kafayı taktı.”
Ben arazime imar istemedim, Bayındırlık Bakanlığı imarımı yaptı, İzmir Büyükşehir Belediyesi ve Kemalpaşa Belediyesi, İzmir’e yapılan çok yatırım var, Nivent hanım bu kadar yatırımın içinde zarar etmesin diye planı dava ettiler beni ne kadar çok düşünüyorlar ben anlayamadım.
Kafayı takmak bir psikolojik sorundur, bu yüzden sanık sandalyesinde oturamayacağım en iyisi ben bir konusunda uzman olan psikologa başvurayım acaba tavsiye edecekleri bir doktor var mı diye sorsam.
Ayrıca Muharrem Derbentoğlu’nu hayatımda hiç görmedim nasıl olurda tanımadığım bir insan için böylesine tehlikeli tuzaklar kurabilirim, tarafıma açtığı davanın bir benzerini niye Sanayi ve Ticaret Bakanlığına yâda İçişleri Bakanlığına açmadı, kararı veren ben değilim ki, belki unutmuşlardır kararı tekrar bir gözden geçirseniz diyorum.
Son sözüm Dürüst Büyük Başkana, Başkanım ben size inanıyorum siz öyle birkaç sandviç bilmem kaç tane pide için belediyenin kasasını kullanmazsınız buna hiç inanmıyorum! Lütfen seçim harcamalarınızda Grand Plazadan çıkan birkaç sandviçlere ödediğiniz harcamaların dekontlarını mahkemeye ibraz edin de milletin ağzı kapansın ben sizin seçmeniniz olarak bu konudan çok rahatsızım.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder