KAMUOYUNA DUYURU
Temiz İzmir Derneği, kurulduğu günden bu yana,
kendisini resmi makamlarla özel
ilişkileri sayesinde imtiyazlı görerek, imar yasalarını, yönetmelikleri alt üst
eden ve rant sağlayan kişi ve kurumlarla
amansız bir mücadele sürdürmektedir.
Ne yazık ki, karşılaştığımız olaylar, edindiğimiz
belgeler, yaptığımız girişimler ve
görüşmeler göstermektedir ki; şehrimizde
özellikle imar konusunda büyük voleler vuruluyor, haksız kazançlar elde
ediliyor, yasalar yönetmelikler yok sayılıyor.
Bütün bunlar olurken, görevleri yasa dışılıkları engellemek
olan bazı yetkililer, bazen rantçıların yanında yer alıyorlar, bazen onların
yanlış girişimlerini görmemezlikten geliyorlar, bazen de onların emrindeymiş gibi bir görüntü
ile karşımıza çıkıyorlar.
Temiz İzmir Derneği, her şeye rağmen, resmi makamları ve
kurumları çalışmaya, işlerini yapmaya, yasaları uygulamaya adeta zorlayarak devletin kasasına, haksız rantçılardan
milyonlarca lira girmesini sağlayarak
önemli işler başarmış, korkusuzca, bu şehirde haksızlıklara göğüs germiş, bütün
bunları da gönüllü dernek üyelerinin
sağladığı küçük bütçelerle gerçekleştirmiştir.
Biz yaşadığımız her türlü olumsuzluğa rağmen, Türkiye'nin bir Hukuk Devleti olduğuna
inanıyoruz, inanmak istiyoruz. Ancak
son aylarda şahit olduğumuz bazı olaylar, ülkemiz, şehrimiz ve geleceğimiz
adına, duyduğumuz kaygının büyümesine neden olmuştur. Bu kaygılarımızı halkımızla paylaşma gereğini
duymamız, halkın bilgi edinme hakkının
hala var olduğu, demokrasinin ve fikir özgürlüğünün hala işlediği inancımızdan
kaynaklanmaktadır.
İzmir, son on yıl içerisinde imar yasalarının, yönetmeliklerin
yok sayıldığı, sahillerinin, sit alanlarının adeta yağmalandığı, bazı kişilerin
iktidar gücünü arkasına alarak terör estirdiği bir kent haline getirilmiştir.
Söz konusu ettiğimiz kişiler Anadolu'da
18. Yüzyılda rastladığımız DEREBEYLİK devrini adeta yeniden canlandırmış, bu
şehirde her dediklerini, her istediklerini yapacakları gibi garip bir
egoyla, bazen de devlet güçlerini ve
imkanlarını da, iktidara yakınlıklarını kullanarak arkalarına alıp; etrafa korku salmak gibi bir gayretin içine
girmişlerdir.
Geçtiğimiz günlerde yaşadığımız bir olay, bu cüretin ne
kadar büyük boyutlara ulaştığının göstergesi olmuştur.
İzmir'de faaliyet gösteren Folkart isimli firma, Çeşme'de
konut yapılması mümkün olmayan, yasaların, genelgelerin, yönetmeliklerin bunu
kesinlikle men ettiği bir alanda, Belediyeden Otel Ruhsatı alarak dev rezidans
kurmuş, süper lüks evlerini ilanlarla satışa çıkarmıştır. Bu vesile ile
Derneğimizin itirazları olmuş,
yetkili makamlarla yazışmalar yapılmış, burada konut inşa edilemeyeceği
yönünde, resmi makamların kesin beyanları elde edilmiştir. Bizzat Çeşme
Belediyesi, Bilgi Edinme hakkımız nedeniyle sorduğumuz soruları yanıtlarken,
burada konut inşaatının yapılamayacağının altını çizmiştir. Bu bilgiye sahip olmalarına rağmen, belediyenin
bu yasa dışılığı engelleyici tek faaliyeti bulunmaması ise yukarıda söz ettiğimiz endişelerimizin ne
kadar haklı olduğunu göstermektedir.
Derneğimizin yayın organı olan internet Sitesi, bu garipliği
belgeleriyle ortaya koymuş, Egeekspress.com adlı haber sitesi de bu haberi
yayınlayarak kamuoyunun aydınlatılmasını sağlamıştır. Ancak; Folkart'ın patronu
Mesut Sancak ve avukatları 13 Ocak'ta yayınlanan bu haberlere erişimi bir kaç saat içerisinde Urla Sulh Ceza
Mahkemesinin kararı ile yasaklatmıştır.
İlginçtir ki; Sancak ve avukatlarının mahkemeye delil olarak sundukları
belgede dahi, orada konut inşaatı yapılmayacağı açıkça belirtilmesine rağmen,
onlar haklarında asılsız haber yapıldığı, haberin gerçek dışı olduğuna
mahkemeyi inandırabilmişlerdir. Burada bizim açımızdan sevindirici olan,
YARGININ BU KADAR HIZLI HAREKET ETMİŞ
olmasıdır. Aynı hızı yaptığımız
itirazların değerlendirilmesi konusunda görememiş olmamızın küçük bir aksilikten
kaynaklandığını düşünmek istiyoruz.
Ancak; Urla ile
konunun bağlantısını da anlayabilmiş değiliz. Temiz İzmir Derneği,
Güzelbahçe'dedir. Egeekspress.com
İzmir'dedir. Söz konusu konutlar Çeşme'dedir. Yasaklama için Urla Sulh Ceza
Mahkemesi'ne gidilmesi , bizce hukuksal bir yanlıştır. Bu konuda Urla
Mahkemesi'nin yetkili olduğu konusu ise tartışmaya açıktır.
Haberlerin durdurulmasının ve Dernek Başkanımız Nivent
Kurtuluş'un mahkemeden kararı zorlu
bir uğraş vererek almasının ardından
Folkart'ın patronu Mesut Sancak
tarafından telefon ile aranması ve ağza alınmayacak küfürlerle taciz
edilmesi, tehditlere muhatap olması durumun vahim bir hal aldığının
göstergesi olmuştur.
Mesut Sancak pervasızca, Dernek Başkanımıza küfürler ve
tehditler savururken, kendisinden
"Ben koskoca Mesut Sancak'ım" diye bahsetmesi her ne kadar trajikomik bir durum ise
de; endişe verici vahim bir olaydır.
Dernek Başkanımız, uğradığı hakaret ve tehditler nedeniyle
şikayetçi olmak için gittiği Güzelbahçe Emniyet Müdürlüğü'nde ifade verirken,
Folkart Sahibi Mesut Sancak kendisini tekrar aramış, hakaret ve tehditlerini
savururken Dernek Başkanımız, telefonunun hoperlorunu açmış, polislere de olayı
dinletirken bu saldırıyı kaydetmiştir. Mesut
Sancak "Konuşmaları kaydettiğini biliyorum" ifadesiyle, ağır küfür ve
tehditlerini savurmayı bilerek ve isteyerek, korkusuzca, çekinmeden sürdürmüştür.
Dernek Başkanımızın "Ben sadece Allah'a
güveniyorum" sözlerine dini değerlerimize de sinkaflı ifadeler sarf
ederek cevap vermiş olması , OHAL'i öne
sürerek Dernek Başkanımızı hapislere attıracağını beyan etmesi karşısında yargının nasıl işleyeceğini
merakla beklemekteyiz.
Mesut Sancak yaptığı işler hakkında kendisini eleştiren
Dernek Başkanımız ve araştırmacı gazeteci Nivent Kurtuluş'u şantajcılıkla
suçladı ve "Dilini koparmakla" tehdit edip, ağır hakaretler sıraladı.
İktidara yakınlığını ön plana çıkartan, hatta Sayın
Cumhurbaşkanımızla akrabalığının varlığı iddiasıyla, adliyede büyük çevresi
olduğu ve her yerde sözünün dinlendiği imajıyla etrafa korku salan bu
şahsın, geçtiğimiz aylarda, Bazı
gazeteci ve işadamlarının FETÖ ilişkilerini ortaya çıkaran basın
mensuplarının, gözaltına alınmalarını
sağlamak gayret gösterdiği de bilinmektedir.
FETÖ ilişkileri sorgulanan kişilerin şikayeti ile gözaltına alınan gazetecilere
baskı kurmak, korkutmak gibi girişimleri kınanmış, bunun basın özgürlüğüne
darbe olduğu haberleri yapılmıştı.
DEĞERLİ İZMİR HALKI
Türkiye, önemli bir süreçten geçiyor. AKP iktidarı, ülkede rejimi değiştirerek bir
Başkanlık Sistemi arzusunu halkın oyuna sunmaya hazırlanıyor. Ancak iktidara yakın olduğu imajı yaratan bu
kişilerin yasa tanımaz tutumları, pervasızlıkları, cüretkarlıkları, toplum
içinde endişe yarattığı bir gerçektir. Sadece İzmir'de değil, bir çok il ve ilçede
buna benzer şahsiyetlerin verdiği rahatsızlık halk arasında endişe
yaratmaktadır.
İnancımız o dur ki;
AKP İktidarının ve Sayın Cumhurbaşkanımızın, kendilerine
yakın hiç kimsenin imtiyazlı olmadığı, Türkiye'nin bir Hukuk Devleti olduğu ve
öyle kalacağı, yasaların herkese göre eşit
uygulanacağı konusunda şiddetle ve ivedilikle açıklamalar yapmalı
ve kamuoyunu aydınlatmalı, devletin resmi kurumlarına kimseye ayrıcalık
tanınmaması konusunda talimatlar vermesi gerekmektedir.
Ülkede DEREBEYLİK oluşumlarına izin vermeyeceklerini ifadeyle kamu oyunu rahatlamaları bir
gereklilik halini almıştır.
Endişelerimizi ve ne şartlar altında çalışmalarımızı
sürdürdüğümüzü YÖNETİM KURULU OLARAK değerli kamuoyu ile paylaşır, bu konuda
yetkili makamların gereğini yapacağı inancıyla saygılarımızı sunarız.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder