23 Ocak 2017 Pazartesi

KAMUOYUNA DUYURU

Temiz İzmir Derneği, kurulduğu günden bu yana, kendisini  resmi makamlarla özel ilişkileri sayesinde imtiyazlı görerek, imar yasalarını, yönetmelikleri alt üst eden ve rant sağlayan kişi ve kurumlarla  amansız bir mücadele sürdürmektedir. 

Ne yazık ki, karşılaştığımız olaylar, edindiğimiz belgeler,  yaptığımız girişimler ve görüşmeler göstermektedir ki;  şehrimizde özellikle imar konusunda büyük voleler vuruluyor, haksız kazançlar elde ediliyor, yasalar yönetmelikler yok sayılıyor.

Bütün bunlar olurken, görevleri yasa dışılıkları engellemek olan bazı yetkililer, bazen rantçıların yanında yer alıyorlar, bazen onların yanlış girişimlerini görmemezlikten geliyorlar,   bazen de onların emrindeymiş gibi bir görüntü ile karşımıza çıkıyorlar.

Temiz İzmir Derneği, her şeye rağmen, resmi makamları ve kurumları çalışmaya, işlerini yapmaya, yasaları uygulamaya  adeta zorlayarak devletin kasasına, haksız rantçılardan milyonlarca lira girmesini  sağlayarak önemli işler başarmış, korkusuzca, bu şehirde haksızlıklara göğüs germiş, bütün bunları da gönüllü dernek üyelerinin  sağladığı küçük bütçelerle gerçekleştirmiştir.
 
Biz yaşadığımız her türlü olumsuzluğa rağmen,  Türkiye'nin bir Hukuk Devleti olduğuna inanıyoruz, inanmak istiyoruz.  Ancak son  aylarda şahit olduğumuz  bazı olaylar, ülkemiz, şehrimiz ve geleceğimiz adına, duyduğumuz kaygının büyümesine neden olmuştur.  Bu kaygılarımızı halkımızla paylaşma gereğini duymamız,  halkın bilgi edinme hakkının hala var olduğu, demokrasinin ve fikir özgürlüğünün hala işlediği inancımızdan kaynaklanmaktadır.

İzmir, son on yıl içerisinde imar yasalarının, yönetmeliklerin yok sayıldığı, sahillerinin, sit alanlarının adeta yağmalandığı, bazı kişilerin iktidar gücünü arkasına alarak terör estirdiği bir kent haline getirilmiştir. Söz konusu ettiğimiz kişiler  Anadolu'da 18. Yüzyılda rastladığımız DEREBEYLİK devrini adeta yeniden canlandırmış, bu şehirde her dediklerini, her istediklerini yapacakları gibi garip bir egoyla,  bazen de devlet güçlerini ve imkanlarını da, iktidara yakınlıklarını kullanarak arkalarına alıp;  etrafa korku salmak gibi bir gayretin içine girmişlerdir.

Geçtiğimiz günlerde yaşadığımız bir olay, bu cüretin ne kadar büyük boyutlara ulaştığının göstergesi olmuştur.

İzmir'de faaliyet gösteren Folkart isimli firma, Çeşme'de konut yapılması  mümkün olmayan,  yasaların, genelgelerin, yönetmeliklerin bunu kesinlikle men ettiği bir alanda, Belediyeden Otel Ruhsatı alarak dev rezidans kurmuş, süper lüks evlerini ilanlarla satışa çıkarmıştır.  Bu vesile ile  Derneğimizin  itirazları olmuş, yetkili makamlarla yazışmalar yapılmış, burada konut inşa edilemeyeceği yönünde, resmi makamların kesin beyanları elde edilmiştir. Bizzat Çeşme Belediyesi, Bilgi Edinme hakkımız nedeniyle sorduğumuz soruları yanıtlarken, burada konut inşaatının yapılamayacağının altını çizmiştir. Bu  bilgiye sahip olmalarına rağmen, belediyenin bu yasa dışılığı engelleyici tek faaliyeti bulunmaması  ise yukarıda söz ettiğimiz endişelerimizin ne kadar haklı olduğunu göstermektedir.

Derneğimizin yayın organı olan internet Sitesi, bu garipliği belgeleriyle ortaya koymuş, Egeekspress.com adlı haber sitesi de bu haberi yayınlayarak kamuoyunun aydınlatılmasını sağlamıştır. Ancak; Folkart'ın patronu Mesut Sancak ve avukatları 13 Ocak'ta yayınlanan bu haberlere erişimi  bir kaç saat içerisinde Urla Sulh Ceza Mahkemesinin kararı ile yasaklatmıştır.  İlginçtir ki; Sancak ve avukatlarının mahkemeye delil olarak sundukları belgede dahi, orada konut inşaatı yapılmayacağı açıkça belirtilmesine rağmen, onlar haklarında asılsız haber yapıldığı, haberin gerçek dışı olduğuna mahkemeyi inandırabilmişlerdir. Burada bizim açımızdan sevindirici olan, YARGININ BU KADAR HIZLI HAREKET ETMİŞ  olmasıdır. Aynı hızı  yaptığımız itirazların değerlendirilmesi konusunda görememiş olmamızın küçük bir aksilikten kaynaklandığını düşünmek istiyoruz.

Ancak;  Urla ile konunun bağlantısını da anlayabilmiş değiliz. Temiz İzmir Derneği, Güzelbahçe'dedir.  Egeekspress.com İzmir'dedir. Söz konusu konutlar Çeşme'dedir. Yasaklama için Urla Sulh Ceza Mahkemesi'ne gidilmesi , bizce hukuksal bir yanlıştır. Bu konuda Urla Mahkemesi'nin yetkili olduğu konusu ise tartışmaya açıktır.

Haberlerin durdurulmasının ve Dernek Başkanımız Nivent Kurtuluş'un mahkemeden kararı  zorlu bir  uğraş vererek almasının ardından Folkart'ın patronu  Mesut Sancak tarafından telefon ile aranması ve ağza alınmayacak küfürlerle taciz edilmesi,  tehditlere  muhatap olması durumun vahim bir hal aldığının göstergesi olmuştur.

Mesut Sancak pervasızca, Dernek Başkanımıza küfürler ve tehditler savururken,  kendisinden "Ben koskoca Mesut Sancak'ım" diye bahsetmesi  her ne kadar trajikomik bir durum ise de;  endişe verici vahim bir olaydır.

Dernek Başkanımız, uğradığı hakaret ve tehditler nedeniyle şikayetçi olmak için gittiği Güzelbahçe Emniyet Müdürlüğü'nde ifade verirken, Folkart Sahibi Mesut Sancak kendisini tekrar aramış, hakaret ve tehditlerini savururken Dernek Başkanımız, telefonunun hoperlorunu açmış, polislere de olayı dinletirken bu saldırıyı kaydetmiştir.  Mesut Sancak "Konuşmaları kaydettiğini biliyorum" ifadesiyle, ağır küfür ve tehditlerini savurmayı bilerek ve isteyerek, korkusuzca, çekinmeden sürdürmüştür.
Dernek Başkanımızın "Ben sadece Allah'a güveniyorum" sözlerine dini değerlerimize de sinkaflı ifadeler sarf ederek  cevap vermiş olması , OHAL'i öne sürerek Dernek Başkanımızı hapislere attıracağını beyan  etmesi karşısında yargının nasıl işleyeceğini merakla beklemekteyiz. 
Mesut Sancak yaptığı işler hakkında kendisini eleştiren Dernek Başkanımız ve araştırmacı gazeteci Nivent Kurtuluş'u şantajcılıkla suçladı ve "Dilini koparmakla" tehdit edip, ağır hakaretler sıraladı.
İktidara yakınlığını ön plana çıkartan, hatta Sayın Cumhurbaşkanımızla akrabalığının varlığı iddiasıyla, adliyede büyük çevresi olduğu  ve her yerde sözünün  dinlendiği imajıyla etrafa korku salan bu şahsın,  geçtiğimiz aylarda, Bazı gazeteci ve işadamlarının FETÖ ilişkilerini ortaya çıkaran basın mensuplarının,  gözaltına alınmalarını sağlamak gayret gösterdiği de bilinmektedir.  FETÖ ilişkileri sorgulanan kişilerin şikayeti ile gözaltına alınan gazetecilere baskı kurmak, korkutmak gibi girişimleri kınanmış, bunun basın özgürlüğüne darbe olduğu haberleri yapılmıştı.



DEĞERLİ İZMİR HALKI
Türkiye, önemli bir süreçten geçiyor.  AKP iktidarı, ülkede rejimi değiştirerek bir Başkanlık Sistemi arzusunu halkın oyuna sunmaya hazırlanıyor.  Ancak iktidara yakın olduğu imajı yaratan bu kişilerin yasa tanımaz tutumları, pervasızlıkları, cüretkarlıkları, toplum içinde endişe yarattığı bir gerçektir.  Sadece İzmir'de değil, bir çok il ve ilçede buna benzer şahsiyetlerin verdiği rahatsızlık halk arasında endişe yaratmaktadır.

İnancımız o dur ki;

AKP İktidarının ve Sayın Cumhurbaşkanımızın, kendilerine yakın hiç kimsenin imtiyazlı olmadığı, Türkiye'nin bir Hukuk Devleti olduğu ve öyle kalacağı, yasaların herkese göre eşit  uygulanacağı konusunda şiddetle ve ivedilikle açıklamalar yapmalı ve  kamuoyunu aydınlatmalı,  devletin resmi kurumlarına kimseye ayrıcalık tanınmaması konusunda talimatlar vermesi gerekmektedir.
Ülkede DEREBEYLİK oluşumlarına izin vermeyeceklerini  ifadeyle kamu oyunu rahatlamaları bir gereklilik halini almıştır.

Endişelerimizi ve ne şartlar altında çalışmalarımızı sürdürdüğümüzü YÖNETİM KURULU OLARAK değerli kamuoyu ile paylaşır, bu konuda yetkili makamların gereğini yapacağı inancıyla saygılarımızı sunarız. 



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder