23 Ocak 2017 Pazartesi

OLMADI Mesut Sancak

İktidara yakınlığı ile bilinen ve CHPli Büyükşehir Belediye Başkanının yakın ilişkiler içerisinde olan, bazı gazetecilerin övgüler yağdırmaktan bıkıp usanmadığı Siirtli Müteahhit Mesut Sancak, Çeşme'de turizm alanına, rezidans yaparak evleri satışa sunduğunu ve bu işin yasal olmadığını yazan Temiz İzmir Derneği Başkanı ve Gazeteci Nivent Kurtuluş'u OHAL vasıtası ile içeri attırmakla tehdit etti.

Nivent Kurtuluş'un yaptığı haber, belgelerle Çeşme'deki Folkart'a ait rezidansların turizm alanına ve otel ruhsatı ile yapıldığını ortaya koyuyordu. Haber, Egeekspress.com'da da alıntı olarak yayınlanmış, ancak Mesut Sancak olayla bağlantısı olmayan Urla Sulh Ceza Mahkemesinden saatler içerisinde yayınlara erişim yasağı kararı aldırtmayı başarmıştı. Bu karara Egeekspress.com yayın yönetmeni Mutlu Tuncer Avukatı Kubilay Büber vasıtası ile itiraz etmiş, ancak mahkeme aynı süratle itirazı değerlendirmemişti.

Temiz İzmir Derneği Başkanı Nivent Kurtuluş, Urla Mahkemesi'nden kararı almasının ardından Mesut Sancak tarafından arandı. Sancak, ağza alınmayacak küfürlerle kadın gazeteciye tacizle, tahditlerde bulundu. Bunun üzerine Güzelbahçe Emniyet Müdürlüğü'ne şikayetçi olarak giden Nivent Kurtuluş, ifadesini verirken, Mesut Sancak tarafından tekrar arandı. Kurtuluş, polislerin tehdit ve küfürleri duyması için telefonunun mikrofonunu açtı ve kayda başladı. Mesut Sancak, "Kayıt aldığını biliyorum" diyerek küfürlerini ve tehditlerini sürdürdü. Sinkaflı sözlerle tacize devam ederken "Bu günler senin iyi günlerin olabilir. Seni OHAL ile içeri aldıracağım. Yarın Emniyet Müdürü ile buluşacağım" sözlerini sarf etti. Nivent Kurtuluş'a "Şantajcısın" diye haykıran Mesut Sancak, Kurtuluş tarafından ispata çağırıldı.

ALLAHA KÜFÜR ETTİ!

Mesut Sancak'ın taciz konuşmalarına "Mesut Bey" hitabını sürdürerek devam eden Kurtuluş "Ben Allaha güveniyorum, başka bir güvencem yok" deyince inanılmaz bir cevap aldı. "Senin Allahını da Si....m" diye bağıran Mesut Sancak'ın bu sözleri polisleri de şaşırttı. Kayıt altına alınan bu çirkin görüşme, savcılığa delil olarak sunuldu. Bakalım polisler duyduklarına şahitlik edecekler mi?

Ardından gece yarısı Nivent Kurtuluş, Emniyete davet edildi. İfade veren Mesut Sancak,yaptıklarının üstüne bir de Kurtuluş'tan şikayetçi olmuştu. Kurtuluş gece yarısı ifade vermeye zorlandı. Ertesi gün de polisler tarafından yine gece saatlerinde rahatsız edildi.

Nivent Kurtuluş'un başkanlığını yaptığı Temiz İzmir Derneği olaydan sonra kamuoyuna bir açıklama yaptı. Kurtuluş bir kişinin dini değerlerine dahi inanılmaz küfürler sarf edebilen bir kişiden , bir bayana nazik davranmasının beklenemeyeceğini söyledi. Kurtuluş sözlerini şöyle sürdürdü:

"Mesut Sancak, parası ile çevre edinmiş olabilir. Çok parası olabilir. İddia ettiği gibi, Sayın Cumhurbaşkanımızın akrabası da olabilir. Kimse akrabalarını seçemiyor. Tüm bunlar ona yasaları çiğneme hakkı vermez. Türkiye bir hukuk devletidir. En azından buna inanmaya çalışıyoruz. Bir hukuk devletinde bir adam çıkıp, polisin, yargının kendi emrindeymiş imajını ortaya koyup, Allaha kitaba sövüp insanları tehdit edemez. Her taşın altından çıkan bu kişi hakkında yasaların nasıl işleyeceğini hep birlikte göreceğiz." dedi.

MUTLU TUNCER'İN YORUMU :

Mesut Sancak'ın bu çirkin tavırları, öncelikle bir işadamına yakışmaz. Güzelbahçe Emniyet Müdürlüğünde verdiği ifadede "Karşılıklı hakaretleştik" dediğini öğrendim. Bu bir itiraftır. Polisin gözü önünde kayıt altına alınan görüşmeleri dinledim ama Nivet Kurtuluşun tek hakaretini duyamadım. Öyleyse hakaret ve tehdit tek kişi tarafından yapılmış.

Kayıtlarda durmadan Nivent Kurtuluş'a "Şantajcı" diye haykıran Mesut Sancak'ın Emniyette verdiği ifadelerde bu iddiasını sürdürmediğini gördüm. Hakkında yalan haber yapıldığını ve hakarete uğradığını iddia ediyor. Peki neden şantajcı diye bir şikayeti yok?

Çünkü; yalan söylüyor ve böyle bir algı yaratmaya çalışıyor. İspatlayamayacağı iddiasından vazgeçiyor. Peki ispatı yoksa böyle bir suçlamayı nasıl yapabiliyor?

AKP'ye yakınlığı ile bilinen, hatta Cumhurbaşkanının akrabası olduğu yolunda yoğun söylentiler yayılan bu şahsiyetin "Allah"a küfür etmiş olması ise, kabul edilir bir davranış değildir.

Mesut Sancak; Biz İzmirliler, yaşam tarzımız dolayısıyla rahat insanlarızdır. Ama emin ol ki; senin dindar diye bildiğin bir çok kişiden daha dindarız. Dini inançlarımızı çağdaş bir çizgide sürdürüyor ve onlara bağlıyız. Gösteriş için Müslüman değil, yürekten bağlıyız Yüce Allah'a.

Sen Müslüman topluluğun inandığı Allah'a küfür edecek kim oluyorsun? İnsanların dini inançlarına küfür edecek kadar büyük cüreti nereden buluyorsun? Sen kendini kim sanıyorsun?

Bizim açımızdan bakıldığında sıradan bir müteahhitsin. Tek farkın, iktidara yakınlığın ile edindiğin haksız imtiyazlardır. Bir işadamı gazetecilerin ortaya koyduğu iddialara eğer doğru iş yaptıysa, belgelerle cevap verir. Haklılığını belgelerle ispatlar. Hakkında yapılan yayınları durdurmak için mahkemeye sunduğun evrak bile senin Turizm alanına konut inşaat ettiğini ispatlıyor. Urla Mahkemesinden saatler içinde bu kararı almış olman, YARGI HIZLI İŞLİYOR diye bizi sevindirdi. Ama kararın bir hukuk skandalı olduğu düşüncesindeyiz. Urla Sulh Ceza Mahkemesi'nin bu konuda yetkisiz olduğunu düşünüyoruz. Gerekli şikayetlerimizi yaptık. Avrupa mahkemelerine kadar gideceğiz.

Sonuç olarak bu yaptıkların bir işadamına yakışmadı. Ama senden de biz, başka türlü yaklaşım beklemiyorduk zaten!

İşini yapan ve toplumu aydınlatma görevini sürdüren gazetecilerle uğraşma. Fetö ilişkilerini sorguladığımız gazetecileri sözde koruma altına alman, onlara avukatlarını tahsis etmiş olman, bizi iftiralarla göz altına aldırma girişimlerine katkın biliniyor. Ama biz korkmuyoruz, bunu anlamış olman gerekir.

İftiraya uğrarız. Haksız yere göz altına alınıp, hatta tutuklanırız. Önemli değil. Ama bizim arkamıza baktığımızda en küçük bir kir, en küçük bir leke yok. Banka hesaplarımız ortada. Yaşam tarzımız belli. Yaptığımız haberler arşivlerde. Yazdığımız kitaplar piyasada. İlişkide olduğumuz kişiler, dostlarımız belli. Bizim her yerde, herkese her şeyi söylememizi sağlayan güvencemiz budur. Ama uğradığımız her türlü haksızlık karşısında nezaketimizi koruyor olmamız, terbiye sınırlarını aşmıyor olmamız, bizim aldığımız aile eğitiminin gereğidir. Okuduğumuz kitaplardan edindiğimiz bilgi birikiminin gereğidir. Yaşadıklarımızdan edindiğimiz tecrübelerin gereğidir. Yoksa korktuğumuzdan değil.

İşadamlı olarak yargı mensuplarıyla, bazı gazetecilerle, polislerle dostluklar kurman elbette normaldir. Ama yargının senin emrindeymiş gibi hareket etmen doğru değil. Yargıya güveni azaltır. OHAL'i ortaya atıp bunu bir tehdit olarak gazetecilere, dernek başkanlarına yöneltmendeki yanlışlığı belki sonradan sen de anlamışsındır. Ya da anlayacaksındır.

Bütün bu gelişmelere baktığım zaman, sana özür dilemek düştüğünü görüyorum. Bir işadamı kin ve nefretle bu tür çatışmalara girmez, girmemeli. Ha, söylemlerinde ifade ettiğin gibi "Ben Koskoca Mesut Sancak'ım" diyorsan, söyleyecek sözüm olmaz.

Hukuk devletlerinde değil Cumhurbaşkanının akrabası olman, bizatihi kendisi olsan, hiç bir şey değişmez. Dolayısıyla basın özgürlüğünü engellemek için yaptığın girişimleri kınıyorum. Ne demek istediğimi umarım anladın sen! Barış içinde ol, insanlara sevgiyle yaklaş, hakkında yazılanlara cevap vermeyi dene. Bir grubunun değil, İzmir'in sevdiği bir işadamı olmaya bak! Seni yolda gördüklerinde insanların sana el sallamasını sağlamaya çalış. Çocukların Mesut Ağabeyi olmaya, çalışanlarının patronu değil, dert ortağı olmaya bak. İzmirliler'in sevgisini kazanmaya bak. Sana gülümsemelerini sağla. Kavganın kimseye faydası olmadığı bu yaşanan olaylardan belli değil mi?


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder