29 Temmuz 2012 Pazar

Tek Adam Kocaoğlu
Son üç gündür metro tünellerindeydim, şimdi gün ışığına çıktım, keşke benim gibi bu metroda gün ışığına çıksa ne iyi olur...

İzmir’de gündem bitmez, bugün haber manşetlerine yansıyan bir haber beni çok güldürdü, sen çok yaşa emi büyük başkan!

Sen ta Avusturya’lardan at getir, neymiş gübresinden yararlanacaklarmış...

Avusturyalı atın, dışkısında boncuk mu var? Madem size, gübre lazımdı, Roman vatandaşların elindeki yerli malı atların bol gübresi var yeter ki siz isteyin versinler.

Yerli malı Türk'ün malı, her Türk onu kullanmalı mı? Demeyeceğiz, Avrupa malı Türk’ün malı, her Türk onu kullanmalı, yazıktır bu hemşerilerinizle alay etmektir, “Fayton Sefası” olmadı belediyenin kasasında milyonlar uçtu, bari dışkısından yararlanalım mı dediniz?

Siyasi hırsı ve egosuyla İzmir’de “tek adam”cılık siyaseti yapan Aziz Kocaoğlu’nu anlaşılan Büyükşehir belediye başkanlığı kesmemiş…

Seçilmesi için her yola başvurduğu Ali Engin’e de pek güvenmiyor anlaşılan…

İzmir’de CHP ilçe örgütleri ve il örgütü arasında ortaya çıkan ve bizzat kendisinin neden olduğu “gerilim”leri kaldırmak için toplantılar düzenliyor…
İzmir CHP eş il başkanlığı modeline geçmiş galiba…
Örgüt toplantılarını Aziz Kocaoğlu düzenliyor…
Toplantıların baş konuşmacısı Aziz Kocaoğlu…


Örgütlerin, ilçelerin ne yapması gerektiğini Aziz Kocaoğlu anlatıyor…
Ali Engin mi?

Ona bu “senaryo”da pek rol düşmüyor…
Fotoğraf karesinde olması yeterli…
Aziz Kocaoğlu bir tercih yapmalı…
Ya belediye başkanlığı…
Ya il başkanlığı…

Görünen o ki, Aziz başkan ikisini de bırakmaya niyetli değil…
Ne diyelim…

Umarız yakında siyasi partiler yasası değiştirilir…
Hazır Anayasa değiştirilirken…

Belediye başkanlarına il başkanlığı, ilçe başkanlığı yolu da açılır…
Gerisini Ali Engin düşünsün…

Her şeyi, kendi köşesinde ne güzel açıklamış, İmambakır Üküş, Başkanım biz dile getirdik kulak asmadınız, belki Sayın Üküş’ü dikkate alırsınız.

İzmir halkı sizi, hizmet edesiniz diye seçtiğini sandı, bırakın siyaseti. Belediye başkanları göreve geldikleri, makama oturdukları ilk gün parti rozetini çıkarır, halka hizmet eder. Siz bunu bilmiyor musunuz, bırakın bu işleri, İzmir’e dönün!

Hemşerilerinize sürekli anlatıyorsunuz, dergiler çıkarıyorsunuz, vaatleriniz gerçekleşmiyor başkanım, neye elinizi atsanız kurutuyorsunuz.

Metro diyorsunuz, Ankara’yı işaret ediyorsunuz, kötünün iyisi diye bir örnek olmaz, bunu bilmez misiniz.

Çalışan teleferiği kapattınız, yıllar geçti hala bir metre tel geremediniz.


Göreve geldiğinizden beri, Marble Taş Fuarı'nı taşıyacağım,
uluslararası boyutta fuar alanı yapacağım dediniz, ne oldu? Bu sene açılışta ne demeyi düşünüyorsunuz?

Otobüs filolarınızı yeniledik, dediniz de ben ortalıkta otobüs göremiyorum, hemşerileriniz otobüslerde perişan, siz Mercedes otomobilinizle, siyasi turlardasınız.

Bırakın bu siyasi turları, asli işinize dönün.

Lakin siz yeni MYK oluşumu için yoğun kulislerdesiniz, kankanız yol arkadaşınız Alaattin Yüksel ile el ele canhıraş çalışıyorsunuz, bunlara ayıracağınız zamanı İzmir’e verseniz olmaz mı?

Sayın Üküş’ün söylediği gibi, “Kurultayda İzmir il başkanının Aziz Kocaoğlu’nun “memuru” gibi davranması oldukça sert eleştirilere maruz kalmış.

Maşallahınız var başkanım koskoca il başkanını memur yapmışınız.

Şimdi gözler MYK'da diyen Sayın Üküş,

Kılıçdaroğlu, Alaattin Yüksel-Aziz Kocaoğlu "şantaj"larına boyun mu eğecek...

Yoksa, herşeye rağman Birgül Ayman Güler'e MYK'da yer verecek mi?

İzmir'de yükselen tepkiler yüzünden zor günler yaşayan Alaattin Yüksel-Aziz Kocaoğlu'nu daha da zor günler bekliyor...

Sn Üküş, İzmir’in nabzını ne güzel tutuyorsunuz, size hayranlığım her yazınızda artıyor.

Bugün bana öyle bir iddia geldi ki, inanasım gelmedi, yakinen izlemedeyim, önümüzdeki hafta Konak Meclis toplantısını takip edeceğim, hatta katılabilirimde.

Bana gelen iddiaya, değinmeden evvel, Aziz başkana sormak istiyorum, İzmir Belediyesi'nin imar işlerini bırakıp, Konak, Karabağlar, Balçova Belediyeleri'nin imar işlerine demi bakıyorsunuz?

Lafı fazla dolandırmadan bana gelen iddiadan, önce bahsedeyim, sonra yorumumu yaparım.

“28.07.2012 tarihinde Konak Belediyesi'nde Hakan Tartan başkanlığında, başkan yardımcıları, hukuk komisyonu ile yaptılar. Üçkuyular Doğuş Gurubu'nun AVM'si ile ilgili Konak Belediyesi'nin, hissesinin satış bedelini kararlaştırmışlar. Aziz Kocaoğlu bir an önce satışın gerçekleşmesi için acele edilmesi talimatı vermiş. Satış sonrası, belediyelere düşecek, payları belirlemişler. Konak Belediyesi'ne 13 milyon, Karabağlar Belediyesi'ne, 8 milyon, ruhsat verilmesi işlemleri için 3 milyon Balçova Belediyesi'ne verilmesi için anlaşma yapılmış”

Bu iddialar umarım doğru değildir, sizlere bir sır vereyim, bu konuda soruşturmalar zinciri yolda, aman kimseye söylemeyin bu bir sır.

Aziz Başkan yapmaz, rantlı ballı imar planlarıyla hiç işi olmaz, baksanıza liman içine yapılacak AVM'nin yapılmaması için, nasıl canhıraş çalışıyor, bakanlara bile kafa tutuyor, İzmir’in bir karış toprağını vermem de vermem diyor. Günahını almayın sevgili başkanımın. Zaten yeterince derdi var sıkıntı içinde, yüzü asık her an patlayacak bir bomba gibi dolaşıyor.

Geçen yazımda İzmir Belediyesi, Adliyede bir yer açsın diye yazmıştım ya, sevgili başkanım, beni dikkate almış olacak ki;

İddialara göre, İzmir adliyesinde yeni savcılara nezaket ziyareti yapıyormuş, hatta bir tanesiyle iftar yemeği bile yemiş. İddialar ne kadar doğrudur bilemem. Benin bildiğim Aziz başkan yapmaz adalete küs bu sıralar ki Adalet İstiyorum bile demiyor.

Bugün, İzmir bir hayli hareketli geçmiş, Mehmet Ali Susam ile Aziz Başkanın arasına yine kara kediler girmiş. Geçmişte Aziz Kocaoğlu’nu affeden Mehmet Ali susam, herkesin gözü önünde, hiç hak etmediği bol kaskin kaflı küfürlere rağmen, suskun kalmayı tercih etmişti. Elbet bu çirkin saldırının hesabını yargıda alabilirdi, Cumhuriyet Halk Partisine zarar gelmesin diye, kazanacağı davasını geri çekmişti. O bütün asaletiyle affetti, ama Aziz Başkan affetmemiş olacak ki rövanşını büyük kurultayda aldı. Bu konunun ayrıntılarını kaleme alacağım.

Sevgili okurlar. Bir önceki “Metro Hikayesi-3” yazımda bir yanlışlık eseri hatalı bir ifadem olmuş. Aslında hemen hepinizin fark etmiş olacağı bir hata. Yazıdaki, CHP’li belediyelerin yönetiminde olduğu son 10 yılda, İzmir’de bir metrelik raylı sistem hayata geçmemiştir ifadesi. Aşırı yoğun araştırma ve çalışmaların getirdiği yorgunluktan diyelim. Bildiğiniz gibi İZBAN ve hafif raylı sistemin Bornova – Evka3 kesimleri yapıldı ve işletmeye alındı bu dönemde. Bu hata için özür dilemekle birlikte gerçekleştirilen bu  yatırımların bir türlü tamamlanamayan metro işleri ile ilgili Belediyenin ileri ölçüdeki kusurlarına ve beceriksizliklerine karşı bir  hoşgörü oluşturmaması gerektiği yönündeki düşüncemi de belirteyim.

Son günlerde dikkat ederseniz her gün yazmaktayım, sebebini elbet sizlerle paylaşacağım yakında.

Metro Hikâyesi - 3


Metro Hikâyesi - 3
Yerel seçimler yapıldı ve Aziz Kocaoğlu tekrar İBB başkanı seçildi. Görüldüğü gibi siyasi iktidarın “İzmir’i alma” hedefi gerçekleşmedi. Bu tarihte henüz KİK iptalleri süreci olmadığından dolayı, hükümetin İzmir’de metroyu KİK aracılığı ile engellediği iddiası da boşa çıkmış oldu. Çünkü KİK süreci Kocaoğlu seçimi kazandıktan sonra ortaya çıktı. “Hükumet metroyu KİKledi” iddiası kronolojik açıdan mantıksız bir iddia olarak kaldı. KİK süreci yaşandığında Kocaoğlu zaten 2. kez seçilmişti. Bir sonraki seçim Mart 2014′te yapılacak. 5 yıllık zaman diliminde 10 kere KİK’lense yine de metro bitebilirdi.

Yüklenici firma Bozoğlu İnşaat’ın Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Mesut Bozoğlu, “İş, revizyon projelerinin onayları yüzünden gecikiyor. Firmamızla bir ilgisi yok” diyor ardındanda, “Müşavir firmaya, bu hazırlığın eksiksiz yapılması için bedel ödenmiş ancak biz yerin altına girdiğimizde, projelerin uygulanamaz olduğunun farkına vardık. Düzeltilmesi uyarısında bulunduk fakat kulak asılmadı.”

Hep ben doğruyu bilirim diye, diye çıkılmaz bir hal almadı mı?
İBB Başkanı “Bozoğlu İnşaat’a güvencinin kalmadığını” söylemiş, peki projeye hala güvenciniz var mıdır, YA PROJE EKSİK VE YANLIŞ SA!

Kocaoğlu, “Üçyol-Üçkuyular konusunda da sıkıntılar var. Kasım ayına kadar betonlama bitecek. İyi bir müteahhit, iyi bir organizasyon olursa 2009 sonu veya 2010 başına kadar bitmemesi için bir neden yoktur. Müteahhit yapmıyor, ama yapacak. O yapmıyorsa başkası yapar.”
Aziz başkana göre, her bitmeyen işte müteahhit suçluydu, hatırlarsanız İnönü caddesi neden bitmiyor sorularına “ Taş üstüne taş koyamayan” müteahhit, diye suçu atmamış mıydı?

Kenti, ‘İzmir’i demir ağlarla örüyoruz’ afişleri donatıp hava atan, halkın gözünü boyayan ‘Masalcı Başkan’, örümcek ağı bağlayan metro ile İzmir’i hayal kırıklığına uğratmıştır. İzmir için utançtır. CHP’li belediyelerin yönetiminde olduğu son 10 yılda, İzmir’de bir metrelik raylı sistem hayata geçmemiştir. Sadece 11.5 kilometrelik metro hattı, o hattın % 90′ını Burhan Özfatura bitirmiştir ama sanki Ahmet Piriştina yapmış gibi hep lanse edilmiştir.

Çağlar Bozoğlu, “Üniversite raporlarıyla ispatı var.” diye sesini duyurmaya çalışmış, neydi üniversite raporları neden gizlendi, ya da o raporları veren üniversite neden bir açıklama yapmadı?

Yazı dizimin ilk başında söylediğim gibi, proje hatası olan bir projeyi nasıl uygulamaya koyabildiniz? Asıl sorgulanması gereken budur.
Tarih, 14.08.2009 Dr.Burhan ÖZFATURA, 14.08.2009 tarihinde, metro için gözlemlerini dile getirmişti, peki bu gözlemler neden dikkate alınmadı?


Başkan Aziz Bey’in gazetelerde yayınlanan, metro inşaatında yürürken çekilen resimlerine bakıyorum. Kimi zaman dizini geçen derinlikteki sulara dalıp çıkıyor. Bu durum, yukarıda belirttiğim sıkıntıların bire bir yaşandığının kanıtıdır.

Üçyol-F.Altay tüneli çöker mi? Metro inşaatında bahsedilen tehlike (çökme ihtimali) özellikle sadece geçici iksaları yapılmış ve henüz döşeme betonu ile kaplanmamış bölümlerde sözkonusu olabilir. Zira tünel çeperine (hangi nedenle olursa olsun) gelen su problemi, suyun miktarı ile ilgili olarak geçici destekleme durumundaki tamamlanmamış tünel yapısında tehlike yaratma ihtimali yüksektir.

1999 yılında tamamladığımız metro inşaatı sırasında da (özellikle Fevzipaşa yeraltı istasyonu inşaatında) bu ve buna benzer durumlar ile karşılaştık. Ancak anında aldığımız acil önlemler ve tecrübeli teknik ekibin müdahaleleri ile riskler bertaraf edildi.

Metro tünelinde çökme olup olmayacağı hususunda; projenin teknik sorumluluğunu yüklenen ve yaptığı hizmet karşılığı belediyeden para alan müşavir firmanın hazırladığı veya hazırlayacağı rapor hayati önemdedir. Yani spekülasyonlara itibar etmekten ziyade, müşavir firmanın teknik raporuna itibar etmek gerekir. Ancak müşavir firma hakkında belediyede güven konusunda bir tereddüt ve hassasiyet varsa bağımsız üniversitelerin ilgili uzmanlarından ve rapor hazırlaması istenebilir.

Tüm icraatlar açık/şeffaf bir ortamda yapılmalıdır.
(Bizim dönemde, metro şirketinin yönetim ve denetim kurullarında, belediye meclisinde gurubu bulunan 4 partinin de temsilcisi vardı.) Kamuoyuna sık, sık bilgi verilmelidir. Kendi adıma, bu yatırımın İzmir için hayati önemde olduğuna inanıyorum. Ve en kısa sürede problemsiz olarak başarılmasını gönülden diliyorum.

Burhan beyin, bu gözlemlerinin en azından yarısını dikkate alsaydınız, bugün bu durumlara gelinmeyeceği inancındayım.

Metronun konuşulduğu Ağustos ayı olağan meclis toplantısında, AKP Grup Başkan Vekili Kenan Çakar, kamuoyunda inşaat firmasının hak edişlerini alamadığı yönünde bazı söylentiler dolaştığını söyledi ve “Her işadamı para kazanmak ister. Metro konusunda Bozoğlu İnşaat Firması neden çalışmadı, acaba hak edişlerini mi alamadı?” şeklinde sorular yöneltti.

O dönemde, Aziz başkan “vicdanen rahatım, bizim iki metro yapacak paramız var” diye yanıtlaması şaşkınlık yaratıyordu.

Önce Bayındır, sonra da Bozoğlu. Büyükşehir Belediyesi iki müteahhitle de projeyi tamamlayamadı. Bugün ikisi ile de mahkemelik.
Aziz Başkan sürekli mahkemelik olmaya daha o dönemlerde başlamıştı.
Bir türlü bitirilemeyen, ne zaman biteceği de bilinemeyen Üçyol -Üçkuyular arasındaki metro inşaatı ile ilgili bürokratın dile getirdiği ilginç ayrıntılar, bugüne kadar hiç kamuoyu ile paylaşılmadı.

Bir bürokratın söyledikleri ise olayın vahametini açıklıyordu, bu kadar yıl geçmesine rağmen ben bu kayıtlara ulaşabiliyorsam, olay anında bu bürokratın sözlerine niye kulak tıkanmıştır?

Metroda çözülemeyecek sorun yok. Fakat nedense teknik nedenlerle bazı sorunların çözülemeyeceğini söylüyorlar. Mesela Güzelyalı İstasyonu’nun zemin çürüklüğü nedeniyle iptal edileceği söyleniyor.

Dünyada böyle komik bir şey olmaz. Başkana bunları kim söyletiyorsa son derece yanlış ve talihsiz beyanlar. Konak’ta bir tarihi Sarıkışla vardı. Biz onun bir kısmına Konak Metro İstasyonu’nu yaptık.

Güzelyalı’nın zemini Konak’tan daha mı kötü? Bakın biz Konak İstasyonu’nu yaparken Sarıkışla’nın kazıklar üzerinde olduğunu gördük. Kestane ağacından yapılmış 6 metre ile 9 metre arasındaki kazıkları Kent Müzesi’ne verdik. Sarıkışla kazıklar üzerine yapılmış.

O kadar berbat bir zeminin üzerine 19. yüzyılda kazıklarla bina yapmışlar, biz 20. yüzyılın sonunda oraya suyun içine Konak İstasyonu’nu yaptık. Japonlar Konak İstasyonu’nun tekniği nedeniyle işi yapan müteahhit firmaya ortaklık teklif ettiler. Şu anda dünyanın en büyük metro projesi olan Dubai Metrosu’nu bizim müteahhit firmamızla birlikte yapıyorlar. Çünkü Konak İstasyonu su içinde muhteşem bir yapı. Hiçbir yere temeli olmayan sadece kendi ağırlığı ile su üzerinde duran bir yapı. Şimdi bunlar yapılmışken, 21. yüzyılda Güzelyalı İstasyonu’nda “zemin bozuk yapamıyoruz” demek olur mu? Yolcu varsa nasıl yapmazsınız? Teknik bilgilerime, yaşadığımız olaylara dayanarak söylüyorum; her yere istasyon yapılır. Ben 11 yıl metro inşaatlarında çalıştım. Bunu biliyorum. Tabii biz işin teknik koşullarını, ihale dokümanlarını çok iyi hazırlayıp, işin takip edilmesini doğru yaptık. Güzel bir müşavir bulduk. Düzgün bir, teknik şartname, iyi bir ihale ve ciddi bir teknik bilgiye sahip müşavir. Metroyu asıl kontrol eden teknik sorumluluğu alan firma çok önemli. Bakın şu anda da belediyenin müşavir firması var. Ama ne yapıyor belli değil. Metro tünellerinin çökeceği tartışılıyor. Bu firmanın, çıkıp teknik bilgi vermesi lazım. Ama ortada yok.
Bizim bitirdiğimiz metroda müşavirliğimizi yapan firma şu anda Marmaray Projesi’nde İstanbul Boğazı tüp geçişini yapanların müşaviri. Siz bu işi 10 bin TL’ye yapacak müşavir firma da bulursunuz. Ama 10 milyon dolara yapmayacak müşavir firma da vardır. Çünkü bunlar dünya çapında değerli firmalardır. Önemli olan budur.
Bu açıklama aslında her şeyi açıklıyor, niye dikkate almadınız büyük başkan!

Sürekli olarak metro projesinin “öz kaynaklarla” yapıldığını vurgulayan büyük başkan, en nihayetinde gerçeklerle yüzleşti 90 milyonla başlayan serüven 300 milyonlara dayanmaya başlamıştı.

Yap, boz tahtasına dönen ihaleler neticesinde, Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, Vakıflar Bankası’ndan kredi için Vakıflar Bankası’nın kapısını çaldı. Geçtiğimiz aylarda meclisinden ekonomik krizin etkisinin derinleşmesi halinde kullanılmak üzere 240 milyon TL’lik kredi çekme onayı alan Büyükşehir Belediyesi yönetimi, bu çerçevede 50 milyon TL kredi kullanmıştı. Belediye, Vakıflar Bankası’ndan yılsonuna kadar 100 milyon TL’lik kredi dilimini de çekme kararı aldı.

Bu kredi ile hem devam etmekte olan yatırımlara hem de geçtiğimiz günlerde ardı ardına ihaleleri gerçekleştirilen metro yatırımlarına kaynak aktarılacağı belirtildi. Alınacak kredinin bir bölümünün metro inşaatlarına aktarılmasıyla İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu’nun daha önceki açıklamalarında sık sık vurguladığı “belediyenin metro inşaatlarında öz kaynak kullanması” dönemi de sona ermiş olmuş.

Bu kredi alımları sürerken, KİK son yapılan ihaleyi iptal etmesinden sonra, Aiz başkan bildik savunmalarını yapmaya başlamış ihalenin “sudan sebeplerle” ve adı sanı beli olmayan, İzmir’de bilinmeyen, İzmir’de adresi olan ama şimdiye kadar ne yaptığı belli olmayan bir firmanın itirazıyla iptal edildiğini hemşerileriyle paylaşmaya başlar.
O halde madem bu açıklamaları yapmışınız bende size sorularımı sorayım yeri gelmişken, siz ilk ihaleyi kime verdiniz, TMSF borçu olan 2001 yılında İstanbul metro inşaatını yarım bırakan firmaya vermediniz mi? Ya ikinci ihaleyi alan firma, başkanım yine doğruları işinize geldiği gibi yansıtmışınız.

Tek çare suçu hükümete atarak, tamamen siyasi diyerek, İzmirlilere destek çağrısı yapmadınız mı?

Kocaoğlu “Kimseyi suçlamak istemiyoruz, ispatladığımız zaman kamuoyu ile paylaşacağız. Bu insanlar kimlerdir, ne isterler, işleri güçleri hesapları nedir, bilmiyoruz. Biz İzmir Büyükşehir Belediyesi ve İzmirliler olarak, maalesef o işlerden anlamıyoruz. Ama böyle bir engelleme ile karşı karşıya olduğumuz bir realitedir” İspatlayabildiniz mi başkan?

16 Ocak 2010
, En düşük teklif, Öztaş’tan, İşin tamamlanması için 510 günlük süre öngörüldü. Fakat verilen süre uzatımları ile bugünlere kadar gelindi.

16 Temmuz 2010 tarihinde, Metro inşaatında patlama: 2 işçi öldü. 4 kişi de yaralandı.


Bu patlamada, Özsakar’ya Ne yazık ki, olayın meydana geldiği şantiyede, iş güvenliği ve sağlığı açısından çok geniş bir hatalar zinciri var. Bu işyerinde iş güvenliği sorumlusu olsa bu tankı devreye bile almaz.

Masallarla , bugünlere kadar gelindi, sürekli yanıltıcı bilgiler, açıldı açılamadı, İzmirlinin cebinden bugüne kadar 300 milyonun üstünde para çıktı, Burhan Özfatura “Hanefi Caner’i uzaklaştırmasaydılar metro şimdiye kadar çoktan biterdi, Kocaooğluna kaç kez söyledim ama dinlemedi”

Kimdir Hanefi Caner?


İzmir-Bornova’yla Üçyol arasındaki 11 kilometrelik hatı 3.5 yılda sorunsuz tamamlayan Hanefi Caner’in Büyükşehir Belediyesi’nde tam 6 yıldır kızakta olduğu belirtildi.

Aziz başkanım sizi anlamakta çok zorlanıyorum, 21 YY yaşıyoruz, millet denizleri aşıyor siz, 5.5 km lik metroyu yapamıyorsunuz, masallar bitti, anlatacak ne kaldı?

Binali Yıldırım’ın İzmir ilinde bir yığın danışmanı olduğunu sanıyorum, bu konuda acaba bilgi alıyor mu? Metro nun zemin etütleri doğru yapılmış mıdır, üniversite hocalarının hazırladığı rapor nedir? Metroyu sadece, uzaktan izlemekle mi kalıyorsunuz? Bu sorulara elbet bir cevabınız olacaktır, masallardan, bıktık usandık, Sizin söylediğiniz gibi, İzmir’liyle ortaklığınıza halel gelebilir,benden söylemesi.

27 Temmuz 2012 Cuma

Metro Neden Bitemiyor 2

Metro Neden Bitemiyor 2
Metro dizisine devam etmeden evvel, bugün aldığım bir haberi sizlerle paylaşmak istiyorum, hatırlarsanız Narlıdere Belediyesi için İçişleri Bakanlığı karar no; 2012/31, karar tarihi 09.01.2012 tarihinde verilen, soruşturma iznine, Narlıdere Belediyesince, Danıştay’a itiraz edilmiştir. Ancak bana gelen iddialara göre Danıştay itirazı kabul görmemiş, mahkemeye sevk etmiş. İddialara göre Narlıdere Belediyesi, Danıştay kararını sır gibi saklıyormuş.

Soruşturmaları şimdilik bir kenara bırakalım, bitmeyen metro yolculuğuna devam edelim.

Evet Bayındır inşaat, İstanbul Otogar- Bağcılar metrosunu yarım bıraktığını, herkesin bilmesine karşın, Aziz Başkan, duymadım, görmedim, bilmiyorum diye bilir mi?

Geçen yazımda belirttiğim gibi, Bayındır İnşaat: 90.898.248 YTL,Tinsa LTD: 119.952.592 YTL,Ceylan İnşaat: 132.836.993 YTL,UKR metro & Gülermak: 132.900.788 YTL

Bu tekliflerde bulunan firmalar arasında en etkili olanın ve daha önce bir çok metro projesini teslim edenin Gülermak olduğunu ve onun verdiği teklifin akla mantığa yatkın olduğunu eklemek gerekebilir. Çünkü Bayındır Gülermak’tan 3'te 1 daha ucuz fiyat vermiş. Eskiler boşa söylememiş "Ucuz etin yahnisi" misali.

Burada, metro sürecinin ilan edildiği Ocak 2005′ten Haziran 2005′e kadar geçen 5 aylık süreç dikkatlerden kaçmamalıdır. Çünkü hızlı bir şekilde yapıp bitireceğiz denilen inşaatın başlama süreci bile en az 5 ay gecikmiştir diye sizlere aktarmıştım, Aslında burada vurgulanması gereken en önemli detay şudur,

Bu tarz büyük projelerde, eşyanın doğası gereği belli süreler vardır. O yüzden 20 ayda bitireceğiz diye şova iddialı açıklamalar yapmak doğru değildir. Her zaman sapma payını dikkate almak gerekirken, Aziz Başkan sürekli bu konuda şov yapmamış mıdır.

Güzelyalı metro istasyonu iptal edildi edilmesine de, projelendirirken buranın etütleri yapılmamış mıydı, asıl dikkate alınması gereken detay buradadır, Ahtapotun gözü burada,
Güzelyalı metro istasyonunun iptal edilmesi, projenin yanlış olduğunun en önemli delilidir.

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, “Ortada bir yanlış anlaşılma var. Devlette bazı işler istenildiği gibi gitmiyor. Kamu İhale Kanunu’na göre bu hattın ihalesini yaptık. Bayındır İnşaat kazandı ve sonucu Kamu İhale Kurumu da onayladı. Zaten biz ihaleyi Bayındır İnşaat’a vermesek itiraz eder; Kamu İhale Kurumu da ihaleyi iptal ederdi”

2006 yılında, bunları söyleyen aynı başkan aradan yıllar geçtikten sonra, “Mafyaya ihale vermem, başkanlık hakkımı kullanarak ihaleyi iptal ettim “ demesini bilen aynı başkan, TMSF ye Borcu olan, 2001 yılında İstanbul metro işini yarım bırakan Bayındır İnşaat’ın aldığı ihaleyi neden iptal etmediğinizi sorabilir miyim, büyük başkan.

Neyse biz konumuza dönelim, 2005 yılının sonundan Mayıs ayına kadar 6 aylık zaman kaybı ve Güzelyalı’dan dolayı 100 günlük gecikme ile birlikte toplamda 9 aylık bir kayıp olduğu düşünülürse, Mayıs 2006′dan Eylül 2007′ye kadar olan süreçte metro inşaatında geri kalan işlerin bu 16 ayda nasıl bitirileceği izaha muhtaç görünmektedir. Çünkü metro inşaatının belirlenen iş süresi 24 aydır. 9 aylık kayıp vardır. Dolayısıyla işin bitmesi için 33 aylık süre gerekmektedir. 33 aylık iş, firma tarafından imzalanan taahhüde göre, nasıl 16 ayda tamamlanır?

Zaten sıkıntı yaşayan bir firmaya 33 aylık işi 16 ayda bitir diye taahhütname imzalattırmak ve bu imzaya inanmak sorulması gereken bir noktadır.

Aziz Başkanın ekibinin bu konuda kendisine verilen bilgileri kontrol ettirdiği söylenebilir mi? Cevaplandırılması gereken sorulardır
İzmir Büyükşehir Belediyesi, yükümlülüklerini yerine getiremeyen yüklenici firma Bayındır İnşaat ile sözleşmeyi feshetti. 22 ayda bitmesi gereken yapım süresi uzadı...

Herkes merakla şimdi ne olacak diyordu.

2005 Mart ayında acele ile yapılan ihalede çok önemli kriter neden unutulmuştu? İhaleye katılan firmaların metro deneyimi var mıydı? İhaleye katılacak firmaların, finansal, idari ve teknik değerlendirmelere tabi tutulmalı idi.

Mayıs 2005 ten Aralık 2006′ya kadar geçen 1.5 yıllık süreçte 4.2 km tünel delinmesi gereken hattın sadece 1.1 km’lik tünelinin bitirilmesi ve geri kalan 3.1 km’lik tünelin bitmemesinin vebalini kim yüklenecektir?
Aziz Başkan ne diyorsunuz, bunun vebali sizde mi?


O dönemlerde başlayan ertelemelerin tarihlerini bir hatırlayalım isterseniz. 1. Tarih Mayıs 2017, ikinci tarih Eylül 2007, 3. Tarih Aralık 2007, 4. Tarih Aralık 2008.

Aziz Başkan tarih vermeyi çok seviyordu, o zamanlar,
Görüldüğü gibi 5.5 km’lik metro inşaatının 24 ayda bitirilmesi hedeflenirken, sadece % 10′luk kısmı biten bir metro inşaatını 15 ayda bitireceğiz diye açıklama yapılması ilginç bir durumdur. 1.5 senede % 10′u biten inşaatın kalan % 90′ı 15 ayda nasıl bitirileceği konusunda herhangi bir bilgilendirme yapılmamıştır.

İptal edilen Üçyol-Üçkuyular metro inşaatı sözleşmesinden sonra 15 Ocak’ta tekrar ihaleye çıkılacağı açıklandı. Yine medyaya verilen bilgilerde Bornova-Evka 3 hattının da ihale edileceği belirtildi.
Görüldüğü gibi işlerin biri bitmeden ikincisine girişiliyor. Aynı Ankara’dakine benzer hatalar yapılıyor. 3 metro inşaatına birden girişen Ankara hiç birini tamamlayamamış ve yarım kalan hatların hepsi bakanlığa devredilmişti. 3 hat yerine sadece 1 hat yapılmaya çalışılsaydı en azından 1 hat tamamlanmış olurdu. İzmir’de de bir hat bitmeden diğer hatta girişmek sorunları daha da arttırmıştır.
İhale süreçlerindeki yasal prosedürler göz ardı edilerek kamuoyuna “hemen yapıyoruz” imajı veriliyor.

Üçyol-Üçkuyular’da 2. kez ihale yapılacak ihalenin tarihi 6 Mart olarak açıklandı. Projeyi üstlenecek firma, çalışmaya sözleşmesi fesh edilen Bayındır’ın bıraktığı yerden devam edecek.

6 istasyon yapılacak. İzmirspor istasyonu: Hatay Askeri Hastane, Hatay İstasyonu Renkli Durağı, Göztepe istasyonu, İlahiyat Fakültesi kavşağı ,Poligon İstasyonu, Güzelyalı İstasyonu, Tansaş’ın bulunduğu nokta, Fahrettin Altay istasyonu – Fahrettin Altay Meydanı
Görüldüğü gibi yine gerçekleşmeyecek hedefler konulmaktadır. İlk ihalede 22 aydan 24 aya çıkan yapım süresi, işlerin ancak % 10′unun bitmesine rağmen, kalan % 90′lık iş için 18 ayda bitirilecek denmektedir. İlk ihaledeki 24 aylık süreyi ve iş başladıktan sonra ortaya çıkan sorunları göz ardı ederek hedeflenen 18 aylık sürenin ne kadar gerçeklikten uzak olduğu ortadadır.

Diğer üzerinde önemle durulması gereken konu ise, Güzelyalı’da yer altı deresinin ortaya çıkması ve saniyede 4 litre su aktığından dolayı tünel delinmesinin zor olduğu göz ardı edilerek ihaleye Güzelyalı istasyonu da eklenmiştir. Bunlar geleceği düşünmeden ve sağlam bir zemin etüdü yapılmadan atılan adımlardır. (ilerleyen süreçte bu istasyon iptal edilmiştir)

Aziz Başkan, metronun ertelenmesinden dolayı, hemşerilerinden özür dileyeceğine, geleceğe yönelik sürekli yanıltıcı bilgiler vererek günü kurtarma çabasına girmişti, malumunuz önünde yerel seçimler vardı.

İzmir dönüşüm içinde, söz konusu projelerin tamamlanmasıyla kentteki yaşam standartları yükselecek diye sıkılmadan beyanlarını sürdüren, büyük başkan, yine sıkılmadan, 2008 yılının ikinci yarısından itibaren almaya başlayacağız, diye meydanlarda konuşuyordu.
İkinci ihale en nihayetinde yapıldı,
Metro inşaatının % 10 tamamlandığı için kalan % 90 lık kısmı için verilen teklif, % 100 için verilen tekliften bile yaklaşık 46 milyon YTL fazla çıkmıştır.

Metro inşaatının % 10′luk kısmının bitmeyerek işin tamamına teklif verildiği varsayılsaydı; % 90 için 136 milyon YTL olan teklif % 100 için 150 milyon YTL olacaktı.

1. ihalenin olması gerekenden düşük fiyatla alındığı ve bu durumun İBB tarafından çok fazla sorgulanmadan acele ile işlere girişildiği 2. ihalede verilen tekliflerle bir kez daha ortaya çıkmıştır. Rakamlara bakıldığında; 2. ihalenin ilk ihale ile arasında % 60′a varan bir artış olmuştur. Yani % 10 daha az işe % 60 daha fazla para ödenecektir.

Bunu kimse sorgulamamıştı,
2. ihalede 136 milyon 493 bin 246 YTL ile en düşük teklifi veren Bozoğlu İnşaat’ın sözleşmeye davet edileceği açıklandı. Metro inşaatının bitiş süresinin 540 gün (18 ay) olduğu da ayrıca belirtildi.

18 ayda bitirilecek hedefinden milim sapma olmamakta, geçmişten ders alınmamakta ve tutarsız bitiş tarihleri havada uçuşmaktadır.
Görüldüğü gibi 5.5 km’lik iş 8.8 km’ye çıkarak büyümüş ancak hedeflenen yapım süresi 24 aydan 18 aya kadar azalmıştır.

Ne kadar gerçekçi hedefler konulduğu ortada olup fazla yoruma gerek yoktur.

Yaşanan onca sıkıntıya rağmen kamuoyuna hala ümitli mesajlar verilmekte ve metro inşaatı ile ilgili gerçekler halktan gizlenmekteydi.

Hadi İBB nin “ çete davası “ sizlerin iftihar vesikanızda, bu metro ne vesikanız oluyor?

İzmirspor istasyonunun tünel kazısının daha o günlerde bitmesine rağmen 2012′nin ortalarına geldiğimiz bugünlerde, aradan 3.5 yıl geçmesine rağmen hala açılmamış olması, bir o kadar, düşündürücüdür.
Sahi tünelde çalışmalar ne durumdadır?

Bu arada basında, tüneller buluştu, en zor dönem atlatıldı, yakında hemşerilerim ile metroya bineceğiz, gibi haberler uçuşmaya başladı.
Görüldüğü gibi zemin sorunlarından dolayı 3 istasyondaki proje değişikliğinden kaynaklanan maliyet artışları ile ilgili olarak kamuoyuna tek kelime bir açıklama bile yapılmamıştır.

Projenin hep olumlu tarafları halka anlatılmış ancak sorunlar hep kapalı kapılar ardında tartışılmıştır.

Gerçek dışı beyanlarından dolayı, kimse Aziz Başkan sen doğruları söylemiyorsun diyemedi.

İlk ihaleden dolayı 2 sene geriye gidiş olduğu ifade edilmiştir. 2. ihaleye çıkılmak için kaybolan süre 240 gün yani 8 aydır. 8 ay olan kaybın 24 ay olarak ifade edilmesi kamuoyunun yanıltılması değil miydi?

19 Mart 2009 yerel seçimlerine kadar açılacak denilen İzmirspor metro istasyonun alt kısmı bitirilebildi. Yürüyen merdiven rampa tüneli yüzeye kadar geldi. Metro inşaatının 2009 sonunda bitirilebilmesi için 145 / 12 = 12 Milyonluk aylık bütçe harcanması gerekiyor. Fiyat farkları ile ilgili hakem heyeti sonuçları açıklandı ancak kamuoyu ile paylaşılmadı.

139 milyon YTL’ye ihale edilen metro inşaatının maliyeti 240 milyon YTL ye çıktı.

Devamı gelecek hemen yarın.

Aziz Başkan Metro neden bitemiyor?

Aziz Başkan Metro neden bitemiyor?
Bugüne kadar herkes yılan hikayesine dönen metro için bir şeyler söyledi yazdı, sonuç değişmedi, peki bunun suçlusu kimdi?

Aziz Kocaoğlu’mu, STFA Mühendislik- Semally (Müşavir Firma),Bayındır İnşaat’mı, Bozoğlu İnşaat’mı, Öztaş İnşaat’mı, İBB Bürokratları mı, yoksa Ak Parti Hükümeti mi önce bunun cevabı bulunmalıdır.

Aziz Kocaoğlu İzmir ili için çok önemli bir adımı atmış, uykularında bile metroyla uğraşmış lakin başarılı olamamıştır. Öngörülemeyen sebepler diye bir mazeret olamaz, 21. YY içerisindeyiz, sizin çok övündüğünüz bürokratlarınız var, küçük bir inşaata, başlamadan evvel, önce zemin araştırması yapılır, proje safhasında en küçük ayrıntılar düşünülür, ortaya bir tip proje çıkarılır, bu tip proje üzerinde, tartışılır, konunun uzmanlarından görüş alınır, sonra proje hayata geçirilir. Zannedersem bizde hele bir başlasın ardından, sorun çıkarsa hallederiz mantığı ile yola çıkılmış olabilir mi?

STFA Mühendislik-Semally ortak girişimi, böylesine güçlü bir firma, nasıl olurda, projeyi selamete çıkaramaz. Suçlu yüklenici ise, yüklenici değiştirilir, projedeyse, işin başında, proje değişmesi gerekmez miydi. STFA ister projeyi kendisi yapsın, ister İBB tarafından yapılsın, STFA nın, projeyi denetleme yükümlülüğü, nedeni ile hatalı bir proje karşısında, kesin sorumluluğu bulunduğunu düşünmekteyim.

Nerden bu kanıya vardın derseniz, ihale dosyası alan ve Türkiye’nin, bu konularda en deneyimli firmaları arasında, olan Alarko’nun da ihale dosyasını incelemesinin ardından, teklif vermeyerek dosyada mevcut bilgiler ve proje ile bu işin yapılamayacağını belirtmesine karşın, neden dikkate alınmamıştır. Metro inşaatına başlamadan evvel, buranın zemin etütlerini, STFA- SEMAALY yapmamış mıydı?

2005 yılında, İlk projede bulunan 6 istasyon şöyle idi: Fahrettin Altay, Güzelyalı, Poligon, Göztepe, Hatay ve Bahçelievler idi.

İBB kendi sitesinde yer alan açıklamalarda, uygulanacak proje uyarınca istasyonların bulunduğu alanlar çift fonksiyonlu olacak; zeminde istasyon peronları bulunurken, peronların üstünde gişeler (konkors katı) yer alacak. Gişelerin bulunduğu alanlar yaya yer altı geçidi olarak da kullanılacak. Böylece, İnönü Caddesi üzerinde 6 noktada yaya alt geçidi kazanılarak, karşıdan karşıya geçişler yayalar açısından daha rahat ve güvenli olacak, trafik akışında da rahatlama sağlanacak dedi ve ilk ihale Şubat ayında yapılması beklenirken, bir ay gecikme ile 16 Mart 2005 yılında yapıldı.
Görüldüğü gibi metronun gecikme süreci daha ihale sürecinde iken başladı. İlk ihalede verilen teklifler şöyle idi;

Bayındır İnşaat: 90.898.248 YTL,Tinsa LTD: 119.952.592 YTL,Ceylan İnşaat: 132.836.993 YTL,UKR metro & Gülermak: 132.900.788 YTL
İhale yapılan süreçte İBB tarafından resmi internet sitesinde yapılan açıklama şöyle idi:

16 Mart 2005 tarihinde inşaat ihalesi yapılan Üçyol – Üçkuyular metro hattı çalışmalarının bu yıl Mayıs ayında başlayıp, öngörülen 660 gün (22 ay) içinde tamamlanması ve 2007 yılının ilk aylarında hizmete girmesi planlanıyor.

Böylece Mayıs ayında başlayacak olan inşaatın 22 ay sonra tamamlanacağı tarih; Mart 2007 olduğu ilan edilmekte idi.
İBB nin sitesinde yer alan, İnönü Caddesi’nin karayolu araç trafiğine açık olacağını ve istasyon imalatları sırasında da tamamen kapatılmayıp sadece bir kısmının kapanacağını ilan etmiştir. Ancak bugün gelinen noktanın ilan edilenden çok büyük bir farklılık gösterdiği ortadadır.

Yine aynı gün İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu’nun iddialı açıklamaları şu şekildedir, “ İzmir’in tek çıkar yolu olan metro ve hafif raylı sistem ile toplu ulaşım için tüm kaynaklarımızı seferber ettik. Önceliğimiz ulaşımda metrodur. Bu doğrultuda metronun 2. aşamasını hızlı şekilde devreye sokacağız”

3 Ocak 2005 tarihinde yapılan açıklamaya göre Nisan’da temelinin atılacağı açıklanan metro inşaatının ihalesi, Nisan ayına 4 gün kala 27 Mart’ta sonuçlandırılabilmiştir. Bu tarihte kamuoyuna verilen bilgiler aşağıdadır.

İhale Bayındır İnşaat’ın, 22 ayda tamamlanacağı ve 2007 yılının ilk aylarında devreye gireceğini açıkladı

Görüldüğü gibi 27 Mart ile 11 Nisan tarihleri arasında sözleşme imzalanacağı ilan edilmiş ve Mayıs ayında inşaata başlanacağı kamuoyuna duyurulmuştur. İhaleyi alan Bayındır inşaatın, 2001 yılında İstanbul’da Otogar-Bağcılar metro inşaatını, krizi gerekçe göstererek yarım bıraktığı ve sözleşmeyi feshettiğini göz önünde bulundurursak, İBB yönetiminin bu önemli detaydan haberdar olmadıkları ve işi verdikleri firmayı titizlikle araştırmadıkları ya da ihalenin idari ve teknik şartnamesini iyi hazırlamadıkları sonucunu çıkarmak mümkündür.

Kanunlarda ihale ile ilgili düzenlemeler net olarak açıklanmış ve ilgili kamu kuruluşunun teknik ve idari şartname hazırlamada gerekli hakları bulunmaktadır. Yani İBB, 2001 yılındaki fesih olayını iyi analiz edip olası tehlikeleri önceden görecek bir vizyonla ihale şartnamesine “son 5 yıl (ya da 10 yıl) içinde metro işi yapıp bitirmek” gibi bir madde ekleyerek, ilgili firmayı ihale dışı bırakabilirdi.

Ya araştırmadı, ya da araştırdı, gereğini yapmadı diyelim ve yazıya devam edelim.

25 Mayıs 2005, yer teslimi ve işe başlama, Üçkuyular’da pazaryerinin önünde proje kapsamında yapılacak istasyon için çalışmalara başladı.
29 Mayıs 2005 metro inşaatının temel atma töreni;
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, “3 Haziran 2005 Cuma günü saat 11.00’de Üçkuyular-Üçyol arasında hizmet verecek olan metromuzun temel atma törenini gerçekleştireceğiz. Tüm İzmirlileri törene davet ediyorum. Törenimizi coşkuyla yaparak, işlerimizi en kısa zamanda bitirip, yeni hattımızı hizmete alacağız. Hem metronun 5. yılının hem de yeni projemizin İzmirlilere hayırlı olmasını diliyorum” diye konuştu.

Görüldüğü gibi, 3 Ocak 2005 tarihinde yapılan açıklamaya göre, Şubatta ihalesinin yapılıp Nisan’da temelinin atılacağı metro inşaatının ihalesi Mart ayında yapılıp sözleşme Nisan ayında imzalanmış ve Mayıs ayında da temel atılamamıştır. Temel atma tarihinin 3 Haziran’da yapılacak olması, inşaata daha çivi bile çakmadan 2 ay gecikme olmuştur. Burada, metro sürecinin ilan edildiği Ocak 2005′ten Haziran 2005′e kadar geçen 5 aylık süreç dikkatlerden kaçmamalıdır. Çünkü hızlı bir şekilde yapıp bitireceğiz denilen inşaatın başlama süreci bile en az 5 ay gecikmiştir.

19 Ekim 2005: Metro inşaatının 4. ayında medyada yer alan haberler şöyledir:

ÜÇYOL-ÜÇKUYULAR VE ALİAĞA MENDERES HATLARI HIZLA İLERLİYOR

Metro 2007′de bitecek, İki yılda tamamlanması hedeflenen projenin hızlanması için üç ayrı noktada çalışma var

Görüldüğü gibi İBB ve medyanın, metronun 2005′te biteceğine olan inancı, inşaatın ilk 4 ayında devam etmektedir. Yüklenici firma tarafından farklı noktalarda başlatılan inşaat çalışmalarında, şaft açma ve yaklaşım tünellerinin açılması işleri başlatılmış olup 200 m geride kalmıştır.

23 Aralık 2005, manşetlere taşınan bomba niteliğindeki haberlerde,
Üçyol- Üçkuyular arasındaki metro çalışmasını, Güzelyalı’daki yer altı deresi engelledi.

Metro 100 gün gecikecek, Üçyol-Üçkuyular Metro Projesi “yeraltı deresi” engeline takıldı. Güzelyalı Tansaş önündeki parkta açılan bacadan yerin yaklaşık 25 metre altına indirilen iş makineleri, saniyede 4 litre akan yeraltı suyuyla karşılaştı.

Yeraltı suları nedeniyle güçlükle tünel delme çalışmalarına devam edilirken, iş programında da aksama oldu. Proje’nin Güzelyalı Tansaş önündeki 200 metrelik etabın 200 günde bitirilmesi öngörülürken, yeraltı suları nedeniyle yaklaşık 100 günlük gecikme yaşanacağı belirtildi.

Metro bitişi Eylül 2007′ye kaldı, Güzelyalı’da yer altında bulunan, dereden akan su, proje yapımından sonramı oluşmuştu, böyle bir şey olamayacağına göre, jeolojik etütler ne kadar sağlıklı yapılmıştı, Çünkü zemin etütlerine göre hazırlanan metro projeleri, daha inşaat başlamadan güzergah revizyonlarına tabi tutulabilirdi. İyi bir zemin etüdü yapılarak yer altındaki dere suyu tespit edilebilir ve tünel güzergâhı bu dereden en asgari şekilde etkilenecek bir güzergah belirlenebilirdi. Ancak bu yapılmadığından dolayı “kervan yolda düzülür” felsefesi yine hakim oldu ve metro inşaatı başladıktan sonra revizyonlara gidildi. Bu aynı zamanda Güzelyalı’da yapımı planlanan istasyonun iptal edilmesine giden sürecin başlangıcıdır.

Bütün bu olumsuzlukların ardından, birde yüklenici firmanın teminat krizi olayı gündeme gelmişti, yüklenici firma TMSF ye olan borçlarından dolayı, İBB den alması gereken avansı alamıyordu ve bu yüzden işçiler parasını alamıyordu, Tüm bu gelişmelere rağmen, İBB inşaatın bitmesini tehlikeye düşürecek bir boyutta olmadığını açıklıyordu. Kimse sormuyordu, ey büyük başkan TMSF ye borçu olan bir yükleniciyle nasıl anlaştınız, diye bu gelişen durum kaçınılmazdı.
29 Mart 2006: İBB müteahhit firma ile fesih sürecine girdi ve firmaya ihtar çekti. Firmaya eksiklerin tamamlanması için 40 gün süre verildi. Firmanın isteği üzerine süre, bu süre 180 güne (6 ay) çıkarıldı. 6 aylık süre 26 Ekim 2006′da doluyor.

4 Nisan 2006: İBB çektiği ihtarın ardından geçen 2 aylık sürede yaptığı değerlendirmelerden sonra yüklenici ile sözleşmenin feshedilmesine karar vermiştir.

İBB Başkanı Aziz Kocaoğlu, ‘Bayındır İnşaat’ın kazandığı ihale sürecini masaya yatırdık ve sözleşmenin feshine karar verdik. İlgili prosedür bugün başlıyor, konuyu değerlendireceğiz. Firmadan kaynaklanan gecikme nedeniyle her türlü uyarıyı yaptık, iyi niyetle bekledik. Üçyol-Üçkuyular metro hattı inşaatında Bayındır İnşaat ile ilişkileri bitiriyoruz’ diyordu.

Aziz Başkan ihaleyi alan firmayı daha önce neden masaya yatırmadınız?
Görüldüğü gibi Mayıs 2005′te başlayan inşaat süreci daha 1 yıl bile dolmadan Nisan 2006′da sözleşmenin fesh edilmesiyle tamamen durmuştur. Dört önemli sorun vardır, Güzelyalı’daki yer altı suyu, yüklenicinin teminat alamaması, yüklenici firmanın bankadan teminat alınmadığı için İBB'nin avans ödememesi, yüklenici firmanın taşeronlara ödemelerde sıkıntısıdır.

Bu 4 önemli soruna bakıldığında, olayların nasıl bir zincirleme ile gerçekleştiği, aşikardır, şimdi büyük başkana sormak lazım
TMSF ye borcu olan bir yükleniciye bu işi nasıl verdiniz?
Bayındır İnşaat’ın 2001 yılında metro inşaatını yarım bıraktığını bilmiyor muydunuz?


STFA-SMALLY Müşavirlik, tüm bu gelişmelerde, sadece seyrediyor mu? İBB bürokratları da seyir locasında, yerlerini almış sadece seyretmekteler mi?

Gelecek yazımda, Burhan Özfatura, Hanefi Caner, Binali Yıldırım, Bozoğlu inşaat, Öztaş İnşaat ve elbet Aziz Başkan ve bürokratlarıyla değerlendirmeye devam

Aziz Başkan, İmar Profesörü Olmuş






Aziz Başkan, İmar Profesörü Olmuş
Dün, Kentsel Dönüşüm zirvesine katılan, Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar, Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım’ın katılımıyla gerçekleşen zirvede, büyük başkan, imar konusunda tüm bilgilerini,her iki bakana, ders verir edasıyla, aktarmış. Sözümü dinlemeyen olursa da mahkemeye veririm diye, aba altından sopasını göstermiş.

Yargıya işaret eden, Aziz Başkan, uyarıları dikkate alınmadığı takdirde “ Mahkemeye gideceğiz” demiş.

Siz İzmirlilerin, uyarılarını dikkate alıyor musunuz?

Aziz Başkan, “ Biz zaten yolları, yeşil alanı, yerleri belirliyoruz”

Çok doğru, belirliyor ardından da, yeşil alanları, kamunun mallarını, ranta devir ediyorsunuz. Harikasınız başkanım, devir konusunda kimse elinize su dökemez, maşallahınız var.

Aziz Kocaoğlu, konuşmalarının devamında ise,

“Alsancak Stadı'nı yıkacağım yerine, AVM yapacağım anlayışı olmaz. Hani bunun ulaşımı, kim sağlayacak oranın yerini, alanını, yolunu. Biz yasal bir kurumuz. Devlet kurumuyuz. Yasal hakkımızı kullanacağız” 

Başkanım Üçkuyular’a AVM, nasıl olabiliyor, Üçkuyular İzmir sınırları içinde değil mi? Buranın, trafik yoğunluğu ne olacak? Doğuş Gurubu'nun yapacağı AVM söz konusu olunca, yasal kurum, devlet kurumu olarak yasal haklarınızı neden kullanmıyorsunuz?

Çifte standart yapma hakkını, kim veriyor size?

“Alsancak gibi yolu olmayan limanın içerisine 96 bin metrekare AVM yapılmasını istemiyoruz. Burası kamunun malı… Böyle olursa bölgenin trafiği çözülemez. Kordon, Alsancak, biterse İzmir biter. Orada alt, üst geçit de yapsanız ulaşımın çözümü yok. Buraya AVM yapılması bize göre doğru değildir.”

Başkanım, ne güzel söylüyorsunuz, “ Kamunun malı” diye,

Siz unutmuş olabilirsiniz, ben size hatırlatayım, Üçkuyular Meydanı, kamulaştırılarak vatandaşın elinden üç kuruşa, alınıp, halk yararlansın diye, pazaryeri, terminal garaj yapılacaktı, burası kamunun malı değil mi? Buranın trafiğini nasıl çözeceksiniz? Alt, üst geçit, hatta göğe merdivende, yapsanız da olmaz.

Vatandaşa göre de buraya AVM yapılması uygun değil, vatandaşın hakkını böyle mi koruyorsunuz?

Kocaoğlu “İzmir'de kamu mallarının plan değişikliği ile satışı konusunda yeni bir sistem geliştirildi”

Bu sistem sizin önderliğinizde, gelişmedi mi?

Kocaoğlu “Bornova'da bulunan Karayolları Bölge Müdürlüğü ve Devlet Su İşleri Bölge Müdürlüğü'nün alanlarının satışı ile ilgili planlar geldi. Ticaret Merkezi ve alışveriş merkezi yapılmak isteniyor. Tesis ve kurum olarak oralar kent dışına çıkabilir ama geriye kalan alanlar yeşil alan olarak kalmalıdır. Yaptığımız imar planlarında oralar 'sosyal donatı alanı' olarak yani yeşil-rekreasyon ve yaşam alanı olarak belirlenmiştir. Değiştirilemez"

Ben de hemen, hemen her yazımda kaleme alıyorum, sosyal donatı alanları, yeşil alanlar, rekreasyon ve yaşam alanları, DEĞİŞTİRİLEMEZ.

Doğuş Gurubu’nun ne farkı var? Ben pek anlayamadım, üstelik bu alan kamunun malı, üstüne üstlük burasını satıyorsunuz, bu gücü nereden alıyorsunuz? Halktan mı hiç zannetmiyorum.

Giraud Ailesinin planını da bir zamanlar, tereyağından kıl çeker gibi planladığınızı sanmıştınız, yargıya takıldı, kentin akciğerleri konumunda ki alanı, bir çırpıda binlerce konuta açmadınız mı? O zamanlar büyükşehir belediye başkanı değil miydiniz? Yargıya taşıma yollarını bilmiyor muydunuz?

Giraud planı, durdu başkanım, bu olmaz planınızda duracak, gelin yargıya gitmeden bu planı durdurun. Bu alanı, gerçek sahiplerine iade edin. Aksi takdirde, bu alan hazineye terk edilmek zorunda kalacak. Plancılarınız, bu konuda sizi uyarmadıklarına göre, ben sizi aydınlatayım efendim. Hem de sizin, anlayacağınız şekilde, kolay anlaşılabilir şekilde açıklayayım. Kamulaştırılan yer, kamulaştırmanın amacına uygun yapılmazsa eğer, hazineye devredilir, anlatabildim mi efendim.

Aslında siz, benden çok daha iyi biliyorsunuz ki dünkü zirvede,
“Kamuya ayrılan otopark alanlarının üzerine 'özel otopark' alanı demişler. Bu plan şehri öldürür.”

Başkanım nasıl olur da, kentimizin, Alsancak ve Karşıyaka ilçelerinde, kanunları, birer, birer usulüne uygun sular seller gibi bakanlara anlatıyorsunuz da, iş Üçkuyular’a gelince, kanunlar rafa kaldırılıyor.

“Sosyal donatı alanları ayrılmadan yapılan, planlar kenti yaşanmaz hale getirir. Belediye başkanı olarak bunları söylemek belediye başkanlığı ve vatandaşlık görevim. İleride 'bu planı kim yapmış' derlerse yasal olarak mücadele etmek durumunda olurum. Bunu da buradan ifade edeyim.”

Oh ne ala, söz konusu Doğuş Gurubu olunca, imar sopası GÖKKUŞAĞI olurken diğer planlar, için hemen yargıya giderim, ben İzmir Belediye Başkanıyım, diye esip gürlerken, konu, Üçkuyular AVM sine gelince Patagonya Başkanı mı oluyorsunuz?

Kentsel dönüşüm zirvesinden çıkıp, Aziz Kocaoğlu’nun yeni ithal atlarına, gelelim.

Sevgili Başkanın bir buçuk yıldır, üzerinde çalıştığı, didindiği, yurt dışından at ithalatına başladığı “Fayton Sefası” gümledi, hem de öyle bir gümledi ki, tüm ramazan boyunca, top atacak boyutta gümledi.

Pazar akşamı çok övündüğünüz, bin bir zorluklarla İzmirliye kazandırdığınız, faytonlardan biri, kaza yaptı, çok şükür yaralanan ölen olmadı, fayton zarar gördü. Bu olay size bir uyarı, dikkate alın yarın ne olur bilinmez. Uyarmadı demeyin.

Bugün Kordon boyunda oturdum, çayımı yudumlarken faytonları seyrettim, saydım, saydım eksik, hadi biri kaza yaptı, geriye kaldı 11 fayton, ama ben sekiz adet görüyorum, nerede diğer faytonlar?

Şeytan aldı götürdü desem, Ramazan ayındayız şeytanlar izinde, kim çaldı faytonları?

Notlarım...

Bornova Spor Salonu ile ilgili yazım birçok kişiyi neden bu kadar rahatsız etti yakında.

Hatay’ın meşhur granitlerinin iş kabulü ne zaman olacak? Bu konunun ayrıntıları yakında.

İzsu ile ilgili çok ilginç belgeler elime ulaştı, yok artık denilecek cinsten...

Ukome kararına göre turist otobüslerinin bekleme yeri liman Migros yanı denilmekteyken, turist otobüslerinin liman içerisinde işi ne?
Metro inşaatı ile ilgili tüm detaylar en nihayetinde hazır, neden bitirilemediğini açıklayacam.

Çok katlı otopark ihalesinde herkesin gözünden kaçan detay neydi dersiniz?

Diyorum ya ben çalışıyorum ya siz ne yapıyorsunuz?

Olmuyor Başkanım Olmuyor

Olmuyor Başkanım Olmuyor…
İzmirliyi fayton sefasına kavuşturmak adına, asli görevinizi bırakıp, Avusturya’dan at ithal ettiniz, Kordon boyunu pislesin diye, hani nerde bu atların gübre torbaları, paranız mı yetmedi alamadınız, yoksa atlar mı kabul etmiyor, başkanım. Akşamları İzbeton'a ait temizlik aracı Kordon boyunu temizlemeye çıkıyormuş da, ya gündüzleri ne olacak?

Anadolu’da çok kullanılan bir deyim vardır bana bu durum onu hatırlattı. S..çtı üzerine B.K diye yazdı, derler.

Allah aşkına, bu fikri hangi sivri akıllı verdi size başkanım? Siz koskoca İzmir Belediye Başkanısınız, neredeyse CHP de, her şeyi siz planlıyorsunuz, genel başkanlığı bile düşünürken, düştüğünüz duruma bakın. Ben sizin yerinizde olsam bu sivri aklı kim verdiyse, Clark Gable bakışı yaparım, bana yaptığınız gibi.

Sadece yıllardır bitmeyen, defalarca açılışı ertelenen metro olsa, diyeceğim ki şanssızlık. Ama maalesef öyle değil sevgili Aziz ve muhterem Başkanım. Elinizde öyle bir şey var ki, neye dokunsanız kurutuyorsunuz. Bir tek kendi işleriniz Migros Balçova’da oğlunuza açtığınız beyaz eşya bayisi tıkır tıkır işliyor.
O kadar.

Yıllarca kentin anayasasını hazırlıyoruz dediğiniz Nazım planı yaptınız. Kapalı kapılar ardında, çok gizli şekilde yaptınız. Urla’da ne kadar imar eklendiğini sağır sultan bile duymuş olacak ki yargıya takıldı.

Sonra bir gün duyduk ki, mahkeme planlarınızı iptal etmiş. İzmir şehri anayasasız kalmış yani. Şu anda Anayasası olmayan bir kenti idare ediyorsunuz. Tabi buna idare etmek denirse…

Eğer özel yetkili mahkeme iptal etseydi bu planları, kıyameti koparır, adalet isteme mitingleri düzenler, “nazım plana özgürlük” diye bağırtırdınız sokaklarda işçilerinizi. Ama maalesef planları iptal eden idare mahkemesi sevgili başkanım!

İdare mahkemesi neden planları iptal etmiş peki? Durduğu yerde, “dur şu plan işini bozalım, Aziz beye zarar verelim mi” demiş? Eğer nazım planları mahkemeye ben vermiş olsaydım hemen bu kadın AKP’li, bizimle uğraşıyor derdiniz sevgili başkanım. Oysa mahkemeye veren ben değilim çok şükür.

Bu işi en iyi bilen meslek odası, Şehir Plancıları Odası değil mi sevgili Başkanım? E işte mahkemeye onlar vermiş. “Böyle plan olmaz, bunu iptal et ey mahkeme” demişler.

Mahkeme plandan ne anlasın. Göndermişler bilirkişiye. Bilirkişiler öyle sizi sevmeyen, ya da bu işten anlamayan, AKP’ye yakın adamlar değil.

Kim peki bilirkişiler? ODTÜ’lü üç tane Profesör, en iyi plancıları yetiştiren üç tane hoca. Yani bu işleri Türkiye’de en iyi bilen, hatta Türkiye’de ilk kurulan şehircilik bölümünün hocalarıymış!
Demişler ki, “İzmir plancılar odası doğru söylüyor. Böyle plan olmaz. Bir sürü eksiği var. Bir kere planda en önemli şeylerden biri olan nüfus hesapları yanlış ve eksik yapılmış” demişler.

Bunu diyen hocaların hepsi sosyal demokrat, solcu. Nereden biliyorsun derseniz, bunlar yıllardır AKP’li Melih Gökçek’e kan kusturan hocalar Sayın Başkanım.

Bu hocaların bilgilerinden ve de tarafsızlığından şüphe duymadığımıza göre, demek ki sizin bürokratlarınız bu işi yapamıyor Sayın Başkanım.
Ailecek Büyükşehirde görev yapan, aile saadeti süren insanlar vatandaşın vergileriyle lojmanlarda oturuyor, makam araçlarında keyif sürüyor, şu İzmir sıcağında benim gibi otobüslerde sürünmüyor. Buna rağmen işini bilmiyor ya da doğru dürüst yapmıyor demek ki…

Ben lojmanda kalmıyorum, altımda makam arabası da yok, maaş ta almıyorum, ama işimi iyi yapıyorum, isterseniz beni danışman olarak alın başkanım, en azından başınız ağrımaz, sıkıldıkça bana bir bakış atarsınız, sinirlerinize de iyi gelir!

Giraud Planı yaptınız mahkemeden döndü. Alsancak için 5000’lik plan yaptınız mahkemeden döndü. Yeni kent merkezi defalarca mahkemeden döndü. Baş danışmanızın planı durdu. En sonunda kentin Anayasası dediğiniz nazım plan da mahkemeden döndü?

Abdesti sağlam tıp doktoru Sırrı abinin başında olduğu komisyondan geçen her plan mahkemeden dönüyor. Büyükşehir meclisinin tüm üyeleri her ay ifade veriyor, savcılıklara gidiyor. Adliyede bir meclis bürosu açmak farz oldu bence. Birkaç tane de hukukçu koyun o büroya, arzuhalciler gibi sürekli savunma yazdırın yargılanan meclis üyelerine.

Siz hatırlı ailelerin işini çözeceksiniz diye o adamlar gürültüye gitmesin. Yazıktır, günahtır. Ağızları var dilleri yok. Siz “kaldırın ellerinizi” diyorsunuz, onlar da kaldırıyor. Çoğu neye el kaldırdığını bile bilmeden kenti idare ettiğini sanıyor…

Ama siz varsa yoksa partide kim il başkanı, kim ilçe başkanı, kim önümüzdeki dönem milletvekili, hatta hangi mahallenin muhtarı kim olsun derdindesiniz. Artık İzmir’de sizin bilginiz olmadan kimse apartman yöneticiliğine bile aday olamıyor. Çünkü eğer aday olursa, hemen apartmandan birkaç kişiyi işe alır, rakip adaya destek olursunuz. Sonra televizyonlara gider, adamlar-şalgamlar dersiniz…

Sevgili Başkanım, her şey sizin kontrolünüzde olacaksa demokrasiye ne gerek var o zaman? Bu nasıl bir sosyal demokratlıktır?

Siz gerçekten sosyal demokrat mısınız?

Bornova’da benim itiraz ettiğim plansızlaştırma planı vardı bir tane. 25 bine uygun yapıyoruz dediniz, tarım arazisi kararını kaldırdınız. Şimdi 25 bin iptal olduğuna göre ne olacak oranın durumu?

Merak ettiğim bir şey daha var. Kentin anayasası dediğiniz 25 binlik planlar iptal olduğuna göre, anayasaya bağlı çalışan yasalar da iptal olmuş demektir. Bu durumda, hangi ölçekte olursa olsun, İzmir’de çivi çakılamaması gerekir. Peki, siz hala neye göre her gün plan onaylıyorsunuz? Anayasa olmadan yasa çıkarmak mümkün müdür hukuk devletinde?

Başlıkta da söyledim Başkanım. OLMUYOR, VALLAHİ, BİLLAHİ OLMUYOR. Şu İzmir’e bir iyilik yapsanız, “ben yoruldum, şekerim çıktı” filan deyip bıraksanız şu işleri.

Koskoca İzmir’i bir ailenin emrine verip, onların Konak’tan getirdiği ekiple kenti yönetmek zor iştir. Bu işleri İzmir’de çok daha iyi bilenler vardır eminim. Onlara danışın. Bilmemek ayıp değil, sorun öğrenin. Ben de plancı değilim ama sorup öğreniyorum. Öğrendikçe anlıyorum ki, İzmir’de planlama sizin yanınızdaki o birkaç bayandan ibaret değil. Hatta planlama camiasında onların adı bile yok…

Kendi özel şirketinizde böyle bir başarısızlık yapsaydı biri, anında kapının önüne koymaz mıydınız? Peki, koskoca İzmir’in başarısızlığa uğratılması vicdanınızı sızlatmıyor mu?

Devletin malı deniz mi diyorsunuz yoksa? Sanmıyorum öyle diyeceğinizi…

Notlarım;
Gündem yoğunluğundan, Üçkuyular AVM sini, yazamadım. Bu yazmayacağım anlamına gelmesin her şeyi ile hazır, yetkili makamlara yollayacağım dosyaları da hazırlıyorum.

Hür ve kabul edilmiş mason listesin de Aziz Kocaoğlu’nun ismini buldum, bulmasına da, bu listede bulunan bürokratlar beni oldukça şaşırttı yakında.

Hatırlarsanız Ege Üniversitesi vakıf adına TEPE Gurubuna kiralama yapmış. Öğrenciler adına yurt yapmak yerine alışveriş merkezlerine kiralamış diye bir yazı kaleme almıştım, bu konu İzmirli bir avukat, olayı yeniden, mahkemeye taşınmış, yakında detaylarıyla birlikte

O Bakış Neydi Başkanım?

O Bakış Neydi Başkanım?
Bugün 19 Temmuz 2012 tarihinde“Fayton Sefasını” izlemek için saat 17.30 dan itibaren Kordon'da yerimi aldım, 19.00 sularında, atlar Kordon'da belirdi, atların karşıdan gelişlerini görünce nihayet dedim, İzmir Büyükşehir Belediyesi geçte olsa İzmirli'yi fayton sefasına kavuşturdu, diye atların yanına, yaklaştım, ne göreyim atlardan biri, pıt,pıt dışkısını yerlere yapıyor, o an elimde fotoğraf makinem olmasına karşın şaşkınlığımdan deklanşöre basamadım,dolayısıyla o anı fotoğraflayamadım, ardından diğer at, sonrasında diğer at, idrarını yapmaz mı. Yok, artık derken atların beş tanesinde gübre torbası olduğunu, diğerlerin ise atış serbest pozisyonunda olduğunu gördüm.



Ben hayretler içindeyken, Büyük Başkan Aziz Kocaoğlu kurmaylarıyla, küçük dağları ben yarattım edasıyla belirdi, sanırsınız büyük bir savaşı kazanmış, dudakları fiyonk vaziyette,yüzünde büyük bir mutluluk vardı, sanki bitmeyen metro açılışı yapıyor edasıyla, tüm basın, TV kameraları karşısında yerini aldı, “efendim Kordon'u güzelleştiriyoruz” diye söze başladı, sağıma baktım İzmir Ticaret Odası Başkanı Ekrem Demirtaş yanındaki beyefendiye bizim faytonlar daha güzeldi demez mi, bu arada Aziz Başkan'ın, konuşması tam bitince, ben atıldım” başkanım bu atların gübre torbaları yok yerleri kirletiyorlar” dedim. Demez olaydım, Başkan bana bir bakış baktı, o an atlar gibi, atış serbest pozisyonuna düştüm, inanın hayatım boyunca bana hiç kimse böyle bakmamıştı, herhalde bu akşam uyumam mümkün değil, çok korktum başkanım.

Uzun zamandır düşünüyorum, başkanın bu gücü nereden geliyor diye, şimdi çözdüm korkarım CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na bu bakışın aynısını yaptıysanız, eğer tabii ki, her dediğinizi yaptırırsınız. O ne bakıştı öyle, şaka etmiyorum, abartmıyorum da gerçekten Clark Gable bile bu bakışı yapamaz. Ölene kadar hafızamdan silinmeyecek.

Neyse biz atlara geri dönelim...

Atları zapt etmek için fayton kullanıcıların yanında bulunan diğer, görevli vatandaşlarca, atların boynuna sarılmış vaziyette adeta atlara yalvarıyor pozisyonlarındaydılar.

“ Sakin ol kızım, sakin ol”


Fayton kullanıcılarının üzerinde siyah pantolon, siyah yelek ve içlerinde uzun kollu beyaz gömlek, başlarında ise siyah kasket vardı. Bu kıyafeti kim seçti Allah aşkına, sıcaktan nefes alınamayan güzel İzmir’imizde bu faytoncu kardeşlerimiz, öğle sıcağında da bu kıyafetlerle kordon boyuna çıkmazlar inşallah.



En komiği ise, atların serbest atış yaptıkları dışkıları, mekân sahipleri tarafından ellerinde hortumlarla yıkamalarıdır.

Böyle mi Kordon boyunu güzelliklere, açıyorsunuz başkanım. Bu mudur yani, böyle bir belediyecilik olmaz olmamalı. Bildiğiniz üzere ben Amerika’da yaşadım, New york da Fayton sefası var Central parkta tüm turistlerin ilgi odağıdır, orada fayton kullanan kişiler yılda en az 100 bin dolar kazanır, fayton sahibi ise 150-200 bin dolar net kazanır, New york Belediyesi, bu faytonların kazancına göz dikip, burada çok rant var diye belediye olarak faytonculuğa soyunmamışlardır. Belediye sadece atların tüzüğe uygun olup olmadığına, bakar.

Herhalde belediye olarak her sorunu çözdünüz, işsizlikten, faytonlara bir el atalım mı dediniz?

Allah aşkına siz belediye mi siniz yoksa faytoncu mu?


Bırakın bu işi, gerçek sahipleri yapsın, bugüne kadar kimsenin bir şikâyeti yoktu, kim verdi bu aklı size çok merak ediyorum. Vakti zamanında bu işi İzmir Ticaret Odası denedi olmadı, o yapamadı ben yaptım demek mi amacınız? Bence olmadı be başkanım, hem de hiç olmadı. Tekrar söylüyorum bu faytonlar, korkarım bir kazaya sebebiyet verecek ben yerinde gördüm ve benim kanaatim budur.

Başkanım siz at işiyle uğraşırken, ben harıl, harıl çalışıyorum, bu metro neden bitmiyor diye, yakında ya sizden saklanan yada sizin bilip, bilmezden geldiğiniz sorunu kamuoyuyla paylaşacağım, siz zahmet buyurmayın, sizin çok işiniz var ilçe başkanlık seçimleri, il başkanlık seçimleri, kurultaydı derken çok yoruldunuz, haklısınız bunun üzerine, birde belediyecilik hiç çekilmez değil mi?

Başkanım şu anda, Anayasası olmayan bir kenti idare ediyorsunuz, acaba bunun farkında mısınız, “Kentin Anayasası” dediğiniz 25 binlik planlar iptal olduğuna göre, anayasaya bağlı çalışan yasalar da iptal olmuş demektir. Bu konuyu derinlemesine yazacağım.


Üçkuyular AVM Bilmecesi Sürüyor 1
Üçkuyular AVM yazı dizisine başlamadan önce, Büyükşehir ve ilçe belediye başkanları, Üçkuyular’daki yapılması düşünülen, kamunun malını ranta teslim etmemişler gibi, diğer yandan planlama ilkelerinden bahsetmekten de geri kalmıyorlar. İsterseniz gazete manşetlerine yansıyan haberleri, bir irdeleyelim, o zaman ne demek istediğimi çok daha iyi anlayacaksınız.

“BU CİNAYETE İZİN VERMEM” Kim demiş büyük başkan Aziz Kocaoğlu,

Tarihi tesisin TOKİ’ye devri konusunda sert açıklamalar yapan Kocaoğlu, “Duruşumuz net. Böylesine önemli bir alan AVM veya iş merkezi olmak üzere feda edilemez. O zaman burası yaşanmaz olur”

Bu duruşunuza, katılmamak mümkün değil, çok haklısınız da, Üçkuyular Meydan’ını nasıl cinayete teslim edebiliyorsunuz?

“Alsancak gibi tarihi bir tesis, hele ki AVM veya iş merkezi olmak üzere feda edilemez. Bu kent belleğini yok etmektir. Yapılacak bu hareket kent merkezini, Kordon’u ve Alsancak’ı yaşanmaz hale dönüştürür” İzmir’i bitirir” diye konuştu.

Peki, Başkanım, Üçkuyular’a yapılması düşünülen AVM, İŞ Merkezi, o bölgede zaten var olan trafik çilesine, çile katmayacak mı?

“Çöp satmadan belediye başkanlığını devredeceğim, Büyükşehir Belediyesi’nin malını, eksiltmeye değil, artırmaya geldim. Oraya AVM yapmak trafiği de yaşanmaz hale getirir. Gaziemir’e Optimum açıldı, her şeye rağmen orada trafik hala tıkanıyor”


Çöp satmadan belediye başkanlığını bitireceksiniz de, bu alan vakti zamanında Kamulaştırılarak hemşerilerinizin, kullanımı için pazaryeri, terminal ve otopark yapılacak alanı ranta teslim etmiyor musunuz?

Büyükşehir, belediye meclisinin 14.01.2005 tarih ve 05.32 sayılı kararı ile uygun görülerek, 10.02.2005 tarihinde, 1/1000 ölçekli imar planı değişikliği ile söz konusu bölgede, terminal ve otopark alanı belirlenerek bugün ki mevcut imar planları oluşturulmuştur, imza Fügen Selvitopu.

Bu cevaptan sonra, tarafıma gönderilen yazıdaki 14.01.2005 meclis kararına baktım, aynen yayınlıyorum

Fahrettin Altay Meydanı yanındaki alanda İzmir Hafif Raylı Sistem Projesinin 2. aşamasını oluşturan Üçyol-Fahrettin Altay güzergahı kapsamında Raylı Sistemin yüksek kapasitede çalışmasına yardımcı olmak amacıyla "Terminal ve Otopark Alanı" belirlenmesine ilişkin 1/1000 ölçekli imar planı değişiklik önerisi ile ilgili İmar ve Bayındırlık Komisyonu raporunun oybirliği ile kabulü

Fügen Hanım, bana yolladığınız yazıda, hiç raylı sistemin yüksek kapasitesine yardımcı olmak adına ibaresini neden kullanmadınız, yoksa siz de Metronun biteceği inancını mı yitirdiniz?

Ya biterse? O alan metro son durak, metroyu kullanmaya kalkan hemşerileriniz, nereye arabalarını park edecek? Siz böylemi planlıyorsunuz İzmir’i?

Bana kalırsa bu meclis kararı da yanlıştır, Pazar yeri ve terminal garaj yapacağım diye vatandaşın elinden üç beş kuruşa al sonra ranta teslim et.

Şimdi nasıl olurda çöp satmıyorum, diyebiliyorsunuz?

Aziz Kocaoğlu Alsancak stadı için,“Burayı TOKİ’ye verirken bir Allah’ın kulu da arayıp, fikrimizi sormadı.

Sizler vatandaşa bir şey soruyor musunuz? Kordonu kapatma fikrini kime danıştınız? Hemşerilerinize mi? Kapattım dediniz, kimsenin gıkı, çıkabildi mi? Kendiniz için ADALET istiyorsunuz da halkın ihtiyaçlarına bir anda sırtınızı dönebiliyorsunuz, hangi ADALET ten bahsediyorsunuz?

“İzmir’in Narlıdere ilçesinde imar planında “çok işlevli belediye hizmet” alanı olarak görünen araziye “konut” izni vermediği bildirilen İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, Narlıdere Belediye Başkanı Abdül Batur ve İzmir Büyükşehir Belediyesi meclis üyeleri hakkında İçişleri Bakanlığı tarafından soruşturma izni verildi”

Bu haberinin, üstüne Aziz Kocaoğlu bakın neler demiş.

“Ne yazık ki bu kararla bize neden çok işlevli belediye hizmet alana konut izni vermiyorsun diye hesap soruluyor. Peki, bu hesabı soranlar, imar planında çok işlevli belediye hizmet alanı görünen ve sadece pazar yeri, ticaret, kültür, sanat binalarının yapılacağı bu yere apartman dikilebilecek ruhsatın nasıl verebileceğimizi söyleseler de bizi dertten kurtarsalar olmaz mı?”

Aziz Başkan tam anlatmak istediğimi söylemişiniz, bakın yine aynı görüşteyiz, çok şükür Allah’ıma.

Sizler KAMULAŞTIRDIĞINIZ alanı nasıl olurda, AVM yapılmasına müsaade edersiniz, üstelik terminal garaj ve otopark nereye yapılacak, sizin bir zamanlar söylediğiniz gibi göğemi yapılacak?

“Ama baskıya boyun eğip buraya konut imarı hiçbir zaman vermeyeceğiz. Peşkeş çekilmesine de izin yok.”

Bu söyleminizde sizi canı gönülden alkışlıyorum, Üçkuyular’da niye izin veriliyor. Ya herkes Doğuş Gurubu gibi olsun, ya da Doğuş Gurubu herkes gibi, eşit haklara sahip olsun. Soyadına, soyağacına, kapitaline göre planlamalar olamaz, olmamalı.

Gelelim Konak Belediye Başkanı Hakan Tartan’a...

“Yanılgı, içerisindeler, Alsancak Stadı’nın alışveriş merkezi yapılması çılgınlığına asla izin vermeyeceğim, Biz yaparız derlerse,“Çıkarılan özel yasaya istinaden yapmak isterlerse,“Bunun da olamayacağını hep birlikte göreceğiz. İnşaatın yolu bizim, çevresi bizim, ruhsatı ben vereceğim, “Alışveriş merkezi yapılması çılgınlığına izin vermeyeceğim.”

Hakan Başkanım, çok haklısınız, siz gerçekten tarihine, kültürüne, sahip çıkan bir başkan olarak tanınıyorsunuz, Üçkuyular AVM si çılgınlığına da müsaade etmeyin, kaldı ki, buranın kamulaştırılması vakti zamanında Konak Belediyesi, tarafından yapılmamış mıydı? Kamunun malını ranta teslim etmeyin.

Gelecek yazımda, mahkeme kararları, meclis kararları, tapu kayıtlarıyla birlikte devam edeceğim.

Notlarım...

Bornova Spor Salonu tadilat ihalesi ile ilgili lütfen artık mail atmayın, bu konu için bilgi edinme birimine sordum, gerekli yerlere müracaatımı yaptım, gelen bilgiler ve sizlerin yolladıkları bilgilerle birlikte kaleme alacağım biraz sabır
İzbeton’da hala işe alımlar devam ediyormuş, daha kaç kişiyi alacaksınız?

İzmir’in Fayton sefası için ilginç gelişmeler var yakında,

Hangi Dürüstlükten Bahsediyoruz?

Hangi Dürüstlükten Bahsediyoruz?
Bugün Üçkuyular AVM Bilmecesi hakkında ikinci yazımı yazmak için bilgisayarımın başına geçmeden evvel haber sitelerine bir göz gezdireyim dedim ve Gercekgundem.com yazarı Gürkan Hacır’ın köşe yazısı beni oldukça etkiledi.

“Kemal Bey beni tatmin etmiyor. Ne söylemi ne kadrolaşma biçimi ne de ülke sorunlarına getirdiği perspektif beni ikna etmiyor” işe bu tek cümle her şeyi açıklıyordu.

Bunun üzerine, Aziz Kocaoğlu şahsımı tatmin etmiyor, bitmeyen projeleri, kadrosu, İzmir’i yaşanmaz hale sokması, CHP içinde birlik ve düzeni yıkması, taraftar oluşturması, verdiği sözleri yerine getirmemesi yüzünden beni ikna etmediği gibi, umutsuzluğa düşürüyor.

Herkes, CHP Kurultayı'nda parti meclisine kimin gireceğini yazıyor. Ben size küçük bir not ilave edeyim, parti meclisi için genel başkanın, hazırladığı anahtar listesinde 9 İzmirli'nin yer alması, Aziz Kocaoğlu’nun kadim dostu Alaattin Yüksel için, Kemal Kılıçdaroğlu’na özel ricada bulunduğu kurultay kulislerinde konuşulurken, nasıl olur da kadim dostlar küs diye yazılıyor, buda başka bir oyun mu? Bu arada Aziz Başkan, parti içi etkinliğini geliştirerek, Genel Başkanlık hayalleri kurduğu, kadim dostu Alaattin Yüksel’i ise İzmir Büyükşehir belediye başkanlığına hazırladığı, parti kulislerinde konuşulmakta. Aziz Başkanın CHP Genel Başkanı olması İzmir, adına sevindirici kanısındayım, ancak CHP adına ne olur bilemem.

Muğla’da “Yerel Yönetimler” toplantısına katılan Aziz Kocaoğlu herkese, hitaben “Hukuk herkese bir gün lazım olacak, herkes hukuka saygılı olsun” demiş, doğru bir söz, ancak gelgelelim, kamulaştırılan bir alan ( Üçkuyalar AVM) kamulaştırma dışında kullanılamazken, Aziz Başkan burayı ranta teslim etmede gıkı çıkmıyor. İdari Hukuk açısından baktığımızda ise, 4 kere mahkemeden göreve iade kararı alan Genel Sekreter Yardımcısı Ferda Eser’i göreve iade etmeyerek yargı kararını uygulamazken, nasıl olur da hukuktan bahsedebiliyorsunuz?

Sadece Adalet istemek yetmiyor, önce adil olmayı öğrenmek lazım.
Üçkuyular, AVM, Doğuş Gurubu derken, aklıma rahmetli Piriştina’yı getirdi.

Rahmetli, sözde değil özde Büyük Başkan Piriştina, Doğuş Gurubu'na Üniversite Oyunları için, Olimpiyat Köyü'nün yapımını verdiğinde, Üçkuyular Pazar yeri ile ilgili olarak Doğuş Gurubu'nun taleplerine geçit vermemişti, Üçkuyulara yapılan metro istasyonu, giriş ve çıkışları bu alanda yapılsaydı, hem kentsel görünüm bozulmayacaktı, hem de vatandaş için daha işlevsel olmayacak mıydı?

Mahkeme, hukuk konularını açmışken, Birol Soylu’nun internet sitelerine düşen haberine göre, aklandım haberlerinde, benim anlayamadığım, Birol Soylu hangi mahkemede hangi nedenden dolayı yargılanmıştı da aklandı, bir bilen varsa söylesin de bende rahatlayım, kamuoyu da rahatlasın.

Bak şimdi mahkeme hukuk bana soruşturmaları çağrıştırdı...
İzsu’da yapılan ihaleler hep araştırıldı ve halen araştırılmakta, benim anlamakta zorlandığım, bu kadar araştırmalar neticesinde “ Arsenik Arıtma Tesisleri “ ile ilgili kaç firmadan teklif alındı? Bu ihale ne kadar bir bedelle verildiği, yönetim kurulu kararında, kaç imza olduğu. İzsu yönetim kurulu kaç kişiden oluşuyor, kararda, kaç kişinin imzası bulunduğu, kararın alınmasında Aziz Başkan tek başına mı karar verdi?

Hilmi Özen, o zaman İzsu’da Genel Müdür Yardımcısı ve Yönetim Kurulu üyesi miydi? Başka firmalardan alınan teklif var mıydı?

İhaleye bu firmaların çağrılmadığı doğru mudur?

Acaba ilk operasyonda, bu bilgiler alınmamış mıydı, alındı ise kamuoyu ile niye paylaşılmadı? Bu sorular beynimi yiyor, elbet bu soruların cevabına ulaşacağım.

Rahmetli Büyük Başkan Piriştina’yı sadece Olimpiyat Köyü ile anarak geçmek olmaz.

İzmir Büyükşehir Belediye Dergisi'nde, yedi yıldan beri süt dağıtan belediye diyebildikten, sonra meydanlarda hangi dürüstlükten, bahsedebiliyorsunuz?

Dürüstlük gerçekleri gizleyerek prim yapmak mı?

Türkiye ve İzmir’de ilköğretim okullarında çocuklara süt projesi 2003 yılında, rahmetli Piriştina ile başladı, vefatından sonrada bu proje devam etti. İBB'nin dergisinde, 2005 yılında, başlamış gibi, son yedi yıldır diye ibare kullanılıyor. Yılmaz Özdil’de, köşe yazısında aynı ifadelerle, süt projesini sanki Aziz Kocaoğlu başlatmış gibi yazıyor. Bu konuda Piriştina sevenlerinden, okul müdürlerinden, öğretmenlerden, çok sayıda, mail alıyorum, Erdal İzgi’ye bu konuda mail attıklarını, Erdal beyi sürekli yanında taşıdığını, belediye başkanlığından sonrada İzfaş’a yönetim kurulu başkanlığı görevi verdiğini, yazan bu maillerde, Erdal İzgi’nin bu hatayı düzeltmesini istediklerini,ama bugüne kadar bir düzeltme gelmediğini yazmışlar. Ben inanıyorum ki bu mailler Erdal beye ulaşmamıştır, çünkü benim tanıdığım Erdal bey bu konularda oldukça duyarlıdır. Ben araştırdım, Piriştina, bu projede çocuklara süt dağıtarak aynı zamanda, İzmir ekonomisine katkıda bulunsun diye, ilk etapta Pınar Süt ile anlaşmış. Bakıyorum ki herkes gerçekleri unutmuş, süt projesini Aziz Başkan yaptı diye alkış tutuyorlar, bu kandırmaca ya her halde Aziz Başkan da inanmış olacak ki hiçbir düzeltme yapmadan projeyi kendim yaptım diye çekinmeden, gocunmadan icraatlarının içerisine koyuvermiş görünüyor. Oysa bu proje 7 yıl evvel başlamadı 9 yıl evvel başladı, dolayısıyla alkış tuttuğunuz dürüst başkan, o zamanlar ilçe belediye başkanı idi. Ha rahmetli Priştina’ya bu fikri ben verdim o da uyguladı diyorlarsa bir şey diyemem.

Eğer bu dürüstlük ise ben dürüst değilim.
Hızımı almışken, devam edeyim yerim var nasıl olsa!

Bornova, ilçe seçimlerinde, çok koşturduğu için, söz verdiği Kerim Özer’e İBB de düz mühendislik dışında görev vermeyen, Aziz Başkan, için bu kişiyi mağdur ettiği kulaktan kulağa yayılmaktayken, Kerim Özer şimdi Konak Belediye’sinin başkan yardımcılığına getirilecekmiş, hayırlı olsun çalışkan ve iyi bir insanmış.

İşe alım, hak edilen değer derken, mail kutuma, gelen bir maili, yeri gelmişken aktarayım, Aziz Başkan’ın kadim dostu, Alaattin Yüksel’in sahibi olduğu Yükseliş Plaza'da çalışan iki kişi, bugün İzulaş’ta çalışmaya başlamış ne diyeyim hayırlı olsun.

İzmir’in günah keçisi Pervin Şenel Genç’in tutukluluğunun halen devam etmesi, Aziz Kocaoğlu için, iyi bir mağduriyet politikası oldu denilmekte, bu hangi vicdana sığar, böyle bir şeye inanmakta zorlanıyorum, gerçi gördüklerim ve duyduklarım karşısında her şeyi kanıksar oldum.

Yazımın başında değindiğim,“Kemal Bey beni tatmin etmiyor. Ne söylemi ne kadrolaşma biçimi ne de ülke sorunlarına getirdiği perspektif beni ikna etmiyor” cümlesini Aziz Kocaoğlu olarak değiştiriyorum.

Aziz Bey beni tatmin etmiyor. Ne söylemi ne kadrolaşma biçimi nede İzmir’in sorunlarına getirdiği perspektif beni ikna etmiyor. İkna olan varsa ses versin.

Üçkuyular AVM Bilmecesi Sürüyor 1

Üçkuyular AVM Bilmecesi Sürüyor 1
Üçkuyular AVM yazı dizisine başlamadan önce, Büyükşehir ve ilçe belediye başkanları, Üçkuyular’daki yapılması düşünülen, kamunun malını ranta teslim etmemişler gibi, diğer yandan planlama ilkelerinden bahsetmekten de geri kalmıyorlar. İsterseniz gazete manşetlerine yansıyan haberleri, bir irdeleyelim, o zaman ne demek istediğimi çok daha iyi anlayacaksınız.

“BU CİNAYETE İZİN VERMEM” Kim demiş büyük başkan Aziz Kocaoğlu,

Tarihi tesisin TOKİ’ye devri konusunda sert açıklamalar yapan Kocaoğlu, “Duruşumuz net. Böylesine önemli bir alan AVM veya iş merkezi olmak üzere feda edilemez. O zaman burası yaşanmaz olur”

Bu duruşunuza, katılmamak mümkün değil, çok haklısınız da, Üçkuyular Meydan’ını nasıl cinayete teslim edebiliyorsunuz?

“Alsancak gibi tarihi bir tesis, hele ki AVM veya iş merkezi olmak üzere feda edilemez. Bu kent belleğini yok etmektir. Yapılacak bu hareket kent merkezini, Kordon’u ve Alsancak’ı yaşanmaz hale dönüştürür” İzmir’i bitirir” diye konuştu.

Peki, Başkanım, Üçkuyular’a yapılması düşünülen AVM, İŞ Merkezi, o bölgede zaten var olan trafik çilesine, çile katmayacak mı?

“Çöp satmadan belediye başkanlığını devredeceğim, Büyükşehir Belediyesi’nin malını, eksiltmeye değil, artırmaya geldim. Oraya AVM yapmak trafiği de yaşanmaz hale getirir. Gaziemir’e Optimum açıldı, her şeye rağmen orada trafik hala tıkanıyor”


Çöp satmadan belediye başkanlığını bitireceksiniz de, bu alan vakti zamanında Kamulaştırılarak hemşerilerinizin, kullanımı için pazaryeri, terminal ve otopark yapılacak alanı ranta teslim etmiyor musunuz?

Büyükşehir, belediye meclisinin 14.01.2005 tarih ve 05.32 sayılı kararı ile uygun görülerek, 10.02.2005 tarihinde, 1/1000 ölçekli imar planı değişikliği ile söz konusu bölgede, terminal ve otopark alanı belirlenerek bugün ki mevcut imar planları oluşturulmuştur, imza Fügen Selvitopu.

Bu cevaptan sonra, tarafıma gönderilen yazıdaki 14.01.2005 meclis kararına baktım, aynen yayınlıyorum

Fahrettin Altay Meydanı yanındaki alanda İzmir Hafif Raylı Sistem Projesinin 2. aşamasını oluşturan Üçyol-Fahrettin Altay güzergahı kapsamında Raylı Sistemin yüksek kapasitede çalışmasına yardımcı olmak amacıyla "Terminal ve Otopark Alanı" belirlenmesine ilişkin 1/1000 ölçekli imar planı değişiklik önerisi ile ilgili İmar ve Bayındırlık Komisyonu raporunun oybirliği ile kabulü

Fügen Hanım, bana yolladığınız yazıda, hiç raylı sistemin yüksek kapasitesine yardımcı olmak adına ibaresini neden kullanmadınız, yoksa siz de Metronun biteceği inancını mı yitirdiniz?

Ya biterse? O alan metro son durak, metroyu kullanmaya kalkan hemşerileriniz, nereye arabalarını park edecek? Siz böylemi planlıyorsunuz İzmir’i?

Bana kalırsa bu meclis kararı da yanlıştır, Pazar yeri ve terminal garaj yapacağım diye vatandaşın elinden üç beş kuruşa al sonra ranta teslim et.

Şimdi nasıl olurda çöp satmıyorum, diyebiliyorsunuz?

Aziz Kocaoğlu Alsancak stadı için,“Burayı TOKİ’ye verirken bir Allah’ın kulu da arayıp, fikrimizi sormadı.

Sizler vatandaşa bir şey soruyor musunuz? Kordonu kapatma fikrini kime danıştınız? Hemşerilerinize mi? Kapattım dediniz, kimsenin gıkı, çıkabildi mi? Kendiniz için ADALET istiyorsunuz da halkın ihtiyaçlarına bir anda sırtınızı dönebiliyorsunuz, hangi ADALET ten bahsediyorsunuz?

“İzmir’in Narlıdere ilçesinde imar planında “çok işlevli belediye hizmet” alanı olarak görünen araziye “konut” izni vermediği bildirilen İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, Narlıdere Belediye Başkanı Abdül Batur ve İzmir Büyükşehir Belediyesi meclis üyeleri hakkında İçişleri Bakanlığı tarafından soruşturma izni verildi”

Bu haberinin, üstüne Aziz Kocaoğlu bakın neler demiş.

“Ne yazık ki bu kararla bize neden çok işlevli belediye hizmet alana konut izni vermiyorsun diye hesap soruluyor. Peki, bu hesabı soranlar, imar planında çok işlevli belediye hizmet alanı görünen ve sadece pazar yeri, ticaret, kültür, sanat binalarının yapılacağı bu yere apartman dikilebilecek ruhsatın nasıl verebileceğimizi söyleseler de bizi dertten kurtarsalar olmaz mı?”

Aziz Başkan tam anlatmak istediğimi söylemişiniz, bakın yine aynı görüşteyiz, çok şükür Allah’ıma.

Sizler KAMULAŞTIRDIĞINIZ alanı nasıl olurda, AVM yapılmasına müsaade edersiniz, üstelik terminal garaj ve otopark nereye yapılacak, sizin bir zamanlar söylediğiniz gibi göğemi yapılacak?

“Ama baskıya boyun eğip buraya konut imarı hiçbir zaman vermeyeceğiz. Peşkeş çekilmesine de izin yok.”

Bu söyleminizde sizi canı gönülden alkışlıyorum, Üçkuyular’da niye izin veriliyor. Ya herkes Doğuş Gurubu gibi olsun, ya da Doğuş Gurubu herkes gibi, eşit haklara sahip olsun. Soyadına, soyağacına, kapitaline göre planlamalar olamaz, olmamalı.

Gelelim Konak Belediye Başkanı Hakan Tartan’a...

“Yanılgı, içerisindeler, Alsancak Stadı’nın alışveriş merkezi yapılması çılgınlığına asla izin vermeyeceğim, Biz yaparız derlerse,“Çıkarılan özel yasaya istinaden yapmak isterlerse,“Bunun da olamayacağını hep birlikte göreceğiz. İnşaatın yolu bizim, çevresi bizim, ruhsatı ben vereceğim, “Alışveriş merkezi yapılması çılgınlığına izin vermeyeceğim.”

Hakan Başkanım, çok haklısınız, siz gerçekten tarihine, kültürüne, sahip çıkan bir başkan olarak tanınıyorsunuz, Üçkuyular AVM si çılgınlığına da müsaade etmeyin, kaldı ki, buranın kamulaştırılması vakti zamanında Konak Belediyesi, tarafından yapılmamış mıydı? Kamunun malını ranta teslim etmeyin.

Gelecek yazımda, mahkeme kararları, meclis kararları, tapu kayıtlarıyla birlikte devam edeceğim.

Notlarım...

Bornova Spor Salonu tadilat ihalesi ile ilgili lütfen artık mail atmayın, bu konu için bilgi edinme birimine sordum, gerekli yerlere müracaatımı yaptım, gelen bilgiler ve sizlerin yolladıkları bilgilerle birlikte kaleme alacağım biraz sabır
İzbeton’da hala işe alımlar devam ediyormuş, daha kaç kişiyi alacaksınız?

İzmir’in Fayton sefası için ilginç gelişmeler var yakında

15 Temmuz 2012 Pazar

İzmir Alaattin Yüksel-Aziz Kocaoğlu Yükünden Kurtulmalıdır

İzmir Alaattin Yüksel-Aziz Kocaoğlu Yükünden Kurtulmalıdır
Bu konu başlığı birçoğunuzu, şaşırttı, bir çoğunuzun da, düşündüğü ama dile getiremediği, bir düşünce, bunu biliyorum, çünkü ben sürekli toplum içerisindeyim, kişileri dinliyorum ve elimden geldiğince, onların düşündüklerini yazmaya çalışıyorum. Bunca yıldır, yazdım ama böylesine bir yalın dille, yazamadım. Gerçekten sayın İmambakır Ülküş beyi kıskandım.

Daha bugün, bilgisine değer verdiğim bir CHP ile görüştüm, oda aynı serzenişleri dile getirdi, peki bu durum karşısında ne yapmayı düşünüyorsunuz sorusuna cevap alamadım, herkes küskün, herkes kırgın.

AKP’nin İzmir’de bir şey yapmasına gerek yok, zaten sesleri bile çıkmıyor,CHP altın tepsi ile İzmir’i vermeye hazır, silkelenin biraz, gözlerinizdeki örtüyü kaldırın, kendinize değil İzmir için çalışın, sonra sizler için çok geç olacak, bunu nasıl görmezden gelebiliyorsunuz anlayamıyorum. Vatandaş kırgın hizmet bekliyor ve alamıyor.

Aziz Kocaoğlu övünüyor, “ Borçsuz Belediye “ diye keşke borcumuz olsaydı da hizmet görseydik, ihaleler yapılamıyor ki kasadan para çıksın, hep vaat üzerine, bir şeyler kurgulanıyor. Fazla sözü uzatmadan Sayın Ülküş’ün yazısını okuyun.
İzmir Alaattin Yüksel-Aziz Kocaoğlu Yükünden Kurtulmalıdır


İmambakır Üküş Ankara'dan yazıyor, ''Aziz Kocaoğlu belediye başkanı, Elindeki tek “şantaj” kozunu kullandı''…

Alaattin Yüksel…

CHP’nin eski il başkanı yeni parti meclisi üyesi…

Deniz Baykal’a karşı Zülfü Livaneli’yi genel başkan seçtirmeye çalıştı…

Siyasi bedelini ödedi…

Dün Deniz Baykal parti içi demokrasiyi yok ediyor diyen,çarşaf listeyi savunan Yüksel bugün kılıçdaroglu’na seçimler blok listeyle olmalıdır diyebiliyor…

Son 10 yılın CHP İzmir politikasına egemen isimlerden birisi…

Aziz Kocaoğlu…

İzmir Büyükşehir belediye başkanı…


Alaattin Yüksel’e aynı ekipte…

Son 10 yıldır CHP’de Alaattin Yüksel’le birlikte İzmir siyasetine egemen siyasi aktörlerden birisi…

***

CHP’nin ve İzmir’in siyasi geleceğini kendi egemenlikleri için yok etmekten çekinmeyen ikili, son hamlelerini şimdi parti meclisi için yapıyor…

İzmir’i kentsel olarakta körelten geleceğini yok eden Aziz Kocaoğlu, CHP örgütlerini de kendi hırsı ve egosuna kurban ediyor…

Aziz Kocaoğlu İzmir büyükşehir belediye başkanı…

Ve CHP’nin 28 ilçe belediye başkanlığı var…

Doğal olarak bu ekibin kaptanı ve lideri Aziz Kocaoğlu olması gerekir…

Ama, pratik gerçeklik bambaşka…

Aziz Kocaoğlu, tüm belediye başkanlarıyla kavgalı…

Birçoğuyla “küs”…

Birçoğuyla “kavgalı”…

Hatta bazılarını “düşman” etmiş durumda…

***

Aziz Kocaoğlu belediye başkanı…

Ama, tüm örgütlere müdahale ediyor…

Tüm örgütleri kendi memuru sanıyor…

Kedini “ilçe” başkanı…

Kendini “il” başkanı görüyor…

Tüm ilçelerle kavgalı…

İstemediği kişilerin il başkanı olmaması için her yola başvuruyor…

Son örnek İzmir il kongresi…

Levent Eyipişiren seçimi kazanmasın diye “tehdit” ve “şantaj” yapmadığı kimse kalmadı…

Levent Eyipişiren’e karşı alenen kampanya açtı…

Genel merkezi tehdit etti…

İlçe başkanlarını tehdit etti…

İl kongresine katılmayan-katılamayan belediye başkanları var…

Elindeki tek “şantaj” kozunu kullandı…

“İstifa ederim”…


Et, be kardeşim…

Dün Deniz Baykal’a…

Bugün Kemal Kılıçdaroğlu’na…

Hep aynı hikâye…

Hep aynı “şantaj”…

“İstifa ederim”…

Et be kardeşim…

Hem İzmir kurtulsun…

Hem de CHP’de…


***

Aziz Kocaoğlu, hırsı ve kiniyle siyaset yapıyor…

Daha geçmişte Bornova ilçe kongresinde onu delege yapmayanlarla hesaplaşacak kadar“kin”ci bir siyasetçi…


Hırsı ve öfkesi aklının önünde bir insan…

İzmir’de kavgalı olmadığı hiç kimse yok…


Alaattin Yüksel ve Aziz Kocaoğlu, artık İzmir’in sırtında taşınamayacak bir yük…

İzmir’in kurtulmaya ihtiyacı var…

***

Bütün baskı ve tehditlere rağmen Aziz Kocaoğlu ve Alaattin Yüksel İzmir’de siyasi bir güç değildir…

Tek gücü “belediye başkanlığı”dır…

Zar-zor kazanılan Bornova ilçe dışında “Azizci” ilçe yoktur…

Hiçbir sağlıklı örgütlenmeye ve kadrolaşmaya dayanmayan ekibin, yeniden “güç” olmasına imkan verilmemelidir…

İzmir’de yapılan kurultay delegeleri toplantısında bile bu ekibe açık destek çıkmamıçtır..

Aziz Kocaoğlu ve Alaattin Yüksel’in İzmir’de nasıl bir “siyasi” örgütlenme yaptıkları ve Önem çıkardıkları kadrolara iki örnek vermek istiyorum…

Hülya Güven… Şimdi CHP milletvekili ve PM üyesi…

İlknur Denizli… Şimdi AKP milletvekili…


Hülya Güven, parti meclisi üyesi ve milletvekili olarak CHP’ye ne verdi…

Hülya Güven, parti meclisi üyesi ve milletvekili olarak İzmir’e ne verdi…

Ne parti meclisinde ne de parlamentoda sesini duyan yok, ismini bilen yok…

Sırf kendi “ekip”lerinde diye Aziz Kocaoğlu ve Alaattin Yüksel dayatmasıyla seçildi…

Kararı İzmir’liler versin…

***

İlknur Denizli ismini duymuşsunuzdur…

Şimdi AKP milletvekili, ama bir zamanların Aziz Kocaoğlu ve Alaattin Yüksel ekibinin “kralice”si…


İzmir Büyükşehir belediyesinin Aziz Kocaoğlu’nun sonraki “tek” yetkilisi…

Yere-göğe koyamadıkları “danışman”ları…

Alaattin Yüksel ve Aziz Kocaoğlu’nun İlknur Denizli’ye ne danıştıklarını gerçekten merak ediyorum…

Birçok değerli insanın İzmir büyükşehir belediyesinden kopmasına neden olan İlknur Denizli ise, şimdi İzmir AKP milletvekili…

Bu olay bile (gerisini söylemiyorum…) Alaattin Yüksel ve Aziz Kocaoğlu’nun istifa etmesine yeter artar bile…

***

İzmir bu kurultay sürecinde baskılara boyun eğmemelidir…

Kılıçdaroğlu, bu kez baskı ve şantaja teslim olmamalıdır…

Alaattin Yüksel ve Hülya Güven parti meclisine alınmamalıdır…

Böylece İzmir’in özgürleşmesi yolunda güçlü bir adım atılmış olur…

Kılıçdaroğlu, bütün baskılara rağmen Aziz Kocaoğlu ve Alaattin Yüksel’in İzmir’de bir siyasi itibarının olmadığını görmüş olmalıdır…

Levent Eyipişiren’e verilen ama iptal edilen 71 oyu da dikkate alırsanız, tabloyu daha net görürsünüz…

İzmir’de Alaattin Yüksel ve Aziz Kocaoğlu’nun egemenliğinin sonu gelmiştir…

Hiçbir güç onu diriltemez…


Partiye ve partililere rağmen siyaset yapılamaz…

Kin ve Öfkeyle siyaset yapılamaz…

İntikam” duygusuyla siyaset yapılamaz…

Yapılamayacağının en iyi örneği Aziz Kocaoğlu’dur…

Bütün örgütlere kavgalı…

Bütün belediye başkanlarıyla kavgalı…

Birçok milletvekiliyle kavgalı…

Adam kimse bulamasa, aynaya bakıp kendisiyle kavga ediyor…

İzmir’in kavgayla geçirecek vakti yok…

İzmir’in birliğe ve dayanışmaya ihtiyacı var

İzmir’in Sekiz Yıllık Değerlendirmesi

İzmir’in Sekiz Yıllık Değerlendirmesi
Sekiz yıllık değerlendirmeden önce, bugün Egenin Sesi Sitesi’nde okuduğum “İzmir Körfezi’nde binlerce denizanası deniz yüzeyinde bir tabaka oluşturdu. Haberde başta turistlerin ilgisini çeken denizanası sayısındaki artışın üreme dönemleri sonrası akıntı ve rüzgarın etkisiyle İç Körfez’e sürüklenmeleri olduğu öne sürüldü.”
Haberini inceledim ve araştırdım. Denizanalarını üreme zamanı Mart, Nisan, Mayıs aylarıdır dolayısıyla Temmuz ayının yarısına gelmiş bir dönemdeyken üremelerinden söz etmek mümkün değildir.

Mersin üniversitesi su ürünleri araştırma görevlisi Zafer Kuşatan’a göre “Denizanalarının çoğalması biyolojik kirlilik, denizkestanelerinin çokluğu ise temizliğin göstergesi” olduğunu söylemektedir.

Su Ürünleri Fakültesi Deniz Biyolojisi Anabilim Dalı'nın araştırmasına göre de, DENİZLERDEKİ KİRLİLİK. Dr. Ayhan Dede, “Evsel ve endüstriyel atıklar neticesiyle, Haliyle organik maddelerle beslenen denizanası gibi canlılar çok daha fazla gelişme sağlıyor'' dedi.
Bence bu konu dikkatle ele alınmalı, çünkü deniz temizlenmiyor, pisleniyor olacak ki körfezi denizanaları sardı.


Sayın Kocaoğlu bu körfezde mi denize girme hayalleri kuruluyor?

Doğa kendi döngüsünde, denizde oluşan mikro organizmaları yok etsin diye denizanalarını yollayabiliyorsa, bizler ne yapıyoruz? Derelerin temizliğini yapmaktan yoksun olarak derelerde boğuluyoruz. Ben Karşıyaka’da oturuyorum, çok sıcak olduğundan camım açık uyuyorum, sabaha karşı evime lağım kokuları doluyor, ya sıcaktan kavrulacağım ya da lağım kokusundan bayılacağım!

Bu konuda olsun tercih hakkını bize bırakmışlar!

İzmir Belediyesi’nin çıkardığı dergide, “ 8 yılda neler değişti” başlığıyla İzmir Belediyesi kendi tanıtımını yapmış, tek, tek incelediğim konu başlıklarını kendimce değerlendirmeye çalıştım.

Çevreci ve çağdaş çözüm, TRAMVAY

“Kent içi toplu ulaşımda yakın bir zamanda, otobüslerin yerini tramvaylar almaya başlayacak”


Çok güzel peki neden 2011 yılında, 150 otobüs, 2012 yılında ise 200 solo, 100 körüklü otobüs alma planlarınız var. Metronun devreye girmesiyle birlikte körüklü otobüse neden ihtiyaç duyulur. Ha Metronun bitmesi daha çok uzun yıllar alır diyorsanız bilemem. Tramvay konusunu da dergiyi renklendirmek için koyduk diyorsanız, otobüsler gerçekten ihtiyaç sizinle aynı fikirdeyim.

“ Eşit Hizmet Alırsın”
Hangi hizmetten bahsediyoruz, Eşit işe Eşit Ücret ise söylemek istediğiniz o zaman bana e-mail atan belediye çalışanının sözlerine kulak verin derim.

“Slm Nivent hanım İzulaştan ayrılalı yaklaşık xxxx oldu. Sebebi önce yönetici kadrosuna alıp bir ay 1000- bir ay 1500 tl maaş verecez deyip sonra 3 ay deneme süreniz var diyip 800 tl maaş yatırdılar 3 ay bitince hadi bakalım size verebileceğimiz yönetici yerimiz yok deyip sendikaya geçeceksiniz dediler bizzat genel müdür yardımcısının ağzından en az 1300 - 1400 tl alırsınız lafının geçmesi xxxxxxxxxxxxxx kabul ettim diğer arkadaşlarım gibi. Fakat imzayı attıktan 1 ay sonra maaş günü %40 maaşta %50 sosyal haklarda aşağı maaşla çalıştığımı öğrendim. Çünkü yatan para 830 tl idi avansımla birlikte hemen. Onlar da 3 ayda bir 700 TL ikramiye alacağımızı bunun onu dengeleyeceğini söylediler. 2 ay daha bekledik Haziran ayında bize yatan ikramiye 330 tl idi onunda yarısını kesmişler tabi bu kesintilerle bende evimi geçindirmek için İzulaşın xxxxxxxxxxxx avansından faturalarımı ödemek zorunda kaldım mağdur oldum hala -2000 TL içerideyim. Toplamda maaşımız 1160 tl oldu oda 3 ayda bir Sizce bu adalet mi? arkası olan tanıdığı olan aynı iş yapmamıza rağmen 2000 tl maaş ve ikramiye çekerken ben ve yeni giren arkadaşlarım bu hale düşmemiz hak mı? hani eşit çalışma hani eşit ücret!!meydanları temizleyen ilkokul mezunu bile olamayan işçi bile 2000 tl üzeri maaş alıyor.bana ilk girdiğimde burası siyasal bir yer arkan yoksa ezilirsin dediler. İzulaş bürokratların akrabalarına rant için mi açıldı? Amaç halka hizmet değil mi?”

Şimdi hangi eşitlikten söz ediyorsunuz?


En Modern Buz Pateni sahasını yaptık, yaptınız yapmasına da kamulaştırmadan dolayı belediye mahkemelik oldu, bu yüzden belediyenin kasasından, pardon İzmirlinin cebinden ne kadar çıktığından çok öte, her ay buz pateni sahası için ödenen elektrik faturası 150 bin TL denilmekte.

“İzmir Büyükşehir Belediyesi çocukları, uyuşturucu ve suçtan uzak tutmak için çalışmalar yürütüyor” peki belediye otobüsünde çalışan belediye şoförü, görev zamanında, otobüsün içinde, uyuşturucu alışverişi yaparken polislere yakalandı iddiaları, iddia olmaktan çıkıp T.C Cumhuriyet savcılığında bu şoförün ifadesi alınıp mahkemeye taşınmadı mı? Şimdi nasıl olurda uyuşturucudan çocuklarımızı uzak tutuyoruz diye derginizde bu konuya yer verebiliyorsunuz. Uyuşturucu ile mücadele konu başlıklı, oldukça başarılı bir proje EXPO yönetimine sunulmasına karşın, İzmir belediye Başkanı olarak bu konuda ne yaptınız, yeri gelmişken sorabilir miyim.

İzsu’dan Rekor yatırım” deniliyor, peki neden proje hatalarından dolayı, İzsu’dan denetçiler çıkamıyor?

“Çevreye saygılı bir kent” İzmir ilinde bulunan çimento fabrikalarına bugüne kadar siz ruhsat vermekten, şimdilerde Özel İdareye geçtikten sonra duyarlılığınız arttı, iddialara göre, İzmir Menemen ilçesinde bulunan çimento fabrikasının hemen yanında organik tarım yapılıyormuş bundan haberiniz varmı?

“ Fuarlarla dolu bir yıl “ Gaziemir 337 dönüm üzerine kuracağınız yeni fuar alanı ihalesi neden KİK’e takıldı? Projeleri doğru yapılsaydı eğer KİK’e takılır mıydı?

“İnönü Caddesine Yeni Çehre” hala bitiremediğiniz, esnafa kan ağlattığınız yer için nasıl olurda yeni çehre diyebiliyorsunuz? Başkan Aziz Kocaoğlu “ Taş üstüne taş koyamayan müteahhit diye tarihe geçecek dediniz de, bence siz tarihe geçtiniz başkanım. Bu taş ihalesi de şartnameye uymuyor iddiaları kulaktan kulağa yayılmakta, nasıl iş teslimini yapacaksınız?

“Teleferik Yeniden AB standartlarına uygun olarak baştan aşağıya yenilenmesi için, ihale Şubat 2012 yapıldı. Saatte 1200 kişiyi taşıyacak yeni teleferik 300 günde tamamlanacak” Tamamlanacak tamamlanmasına da bir ihale gerçekleşse oda olacak. Nasıl olurda bunu tanıtımınıza koyabildiniz, bu kaçıncı iptal? Elbet bitecekte ne zaman başkanım.

“Fayton Sefası” ile ilgili hiç bir başlık bulamadım bu dergide, atlar Türkçemi öğrenemedi de itaat sorunu yaşıyor. 2011 yazında İzmirliler Fayton Sefasına kavuşacaktı hevesimiz kursağımızda kaldı, 2012 Temmuz başı dendi hala ortada yoklar, bunca masraf ne olacak? Şimdi bundan da KİK mi sorumlu yoksa İzmir Belediyesi mi?