31 Mart 2012 Cumartesi

Aziz Kocaoğlu ile Yüksel Çakmur Farkı...

Aziz Kocaoğlu ile Yüksel Çakmur Farkı...
Aslında Kocaoğlu, savcılığa gideceğini BİLİYORDU, çünkü kendisine üç dört gün önceden, davet yazısı gitmişti.

Bütün medyada, Kocaoğlu’nun Örgüt Lideri olduğu yazılıp çiziliyordu, kendisi de bunu kabullenmişti ki meydanlarda "Karşınızda bir çete lideri olarak bulunuyorum" diye her fırsatta, sesleniyordu.

Ama Kocaoğlu ne yaptı BİLMİYORUM, BİLMİYORUM dedi.

Neden dedi? Belediyede bir örgüt var eski genel sekreterin döneminde, Eski Genel Sekreter, ondan sonraki dönemde Yeni Genel Sekreter sorumlu diyerek zimnem kendisini dışarıda tuttuğunu düşündü.
Bunu nasıl yaptı derseniz, BİLMİYORUM, BİLMİYORUM diyerek yaptı.

Bu kendisinin fikri mi, yoksa avukatlarının yönlendirmesi mi, bende BİLMİYORUM!

Ben Bostanlıda oturuyorum, eski belediye başkanı Sayın Çakmur’da orada oturuyor, yaşanan bir mahkeme anısını onu tanıyan birinden dinledim:

Başkanlık görevini yaptığı sırada Çakmur’un bürokratları sanık olarak yargılanıyor, Çakmur tanık olarak çağrıldığı mahkemede aynen şu ifadeleri kullanmış,:

“ Bu konuda her türlü talimatı ben verdim, bürokratlarım uyguladı” diye ifade verince yargıç kendisini uyarıyor, avukatı da uyarıyor, böyle bir ifade verirseniz TANIKLIKTAN çıkar SANIK durumuna düşersiniz diyor.

Çakmur “ Ben Büyükşehir Belediye Başkanıyım icraatın başıyım” diyerek onurlu bir duruşla ifadesini değiştirmiyor. Bunun üzerine yıllarca bürokratlarıyla omuz omuza tanıkken, sanık olduğu davada yargılanıyor ve sonuçta beraat ediyor.

Bu iki başkanın duruşunu, profilini yöneticilik ve sorumluluk anlayışlarını sizlerle paylaşmak istedim.

Tabii aklıma bir soru daha takıldı, BİLMİYORUM, BİLMİYORUM deyince Aziz Kocaoğlu; Eski Genel Sekreter ve Yeni Genel sekreter dönemlerinde onlar sorumlu olduğuna göre belediyede herkese talimatları onlar mı veriyordu acaba?

Aziz Kocaoğlu’da Onlardan mı talimat alıyordu?

Ben hiç devlette çalışmadığım, memurlukta yapmadığım için bilemiyorum, bakalım mahkemede göreceğiz.

Askerlikte ast üst ilişkisi vardır, ne bileyim Albay her zaman Yarbayın üstündedir. Alayda bir iş yapılacaksa Albayın haberi olmadan yapılamaz. Ast üst ilişkisi sadece askerlikte mi oluyor acaba? Dedim ya ne devlet memurluğu ne de askerlik yapmadım ki, bileyim!

Geçen yazımda biraz değinmiştim gelen maillerden konuyu açmamı isteyen okuyucularım için, bu davanın neden, Özel Yetkili Savcıya gittiğini, neden örgüt davası olarak yargılanmaya tabii tutulduğunu biraz açıklayım.

1) Kahraman gencimizin Özel Yetkili Savcılığına 08.04.2010 Tarihinde müracaat ederek, daha önce çalıştığı Grand Plaza A.Ş usulsüzlüklerle ilgili verdiği ifade.
2) 25.11.2010 Tarihinde M.A.K ile F.Y Özel Yetkili Savcılığa avukatlarıyla birlikte müracaat edip, Büyükşehir Belediyesi Hizmet binaları temizlik hizmeti ihalesini cebir ve tehdit ile alınmadıklarına dair şikayetleri.
3) Belediye Kültür Sanat İhalelerinin çoğunluğunu alan Smyrna, Maestro, Solfej isimli firmaların birbirlerine yaptıkları tehdit, İzmir Cumhuriyet Baş Savcılığının 2010/102084 sorgu numarası üzerinden İzmir 9. Sulh Ceza Mahkemesine tehdit suçundan kamu davası açıldığı, 2010/2105 Esas sayılı dosyası üzerinden yargılamanın devam ettiği bu eylemlerden, örgüt mensubu şüphelilerin gerektiğinde cebir ve tehdit yöntemlerine başvurarak faaliyette bulundukları sonucuna ulaşıldı.
4) Birde herkesin bildiği 2011 tarihinde Aziz Kocaoğlu’nun televizyonda MAFYAYA ihale vermem dediği Katlı Otopark İhalesi.

İddianameden benim bulabildiğim örgüte giriş nedenini oluşturan cebir ve tehdit uygulandığı, ihaleye fesat karıştırıldığı iddia edilen 25.11.2010 Tarihli Temizlik İhalesi ana nedenini oluşturmaktadır.

Bu arada otobüsleri kullanmaya devam ediyorum. Şoför arkadaşlar pek bir dertli, her gün yeni bir hat, her gün yeni bir otobüs, sabahımız akşamımız belli değil abla diye şikâyetleri var. Birde, yeni otobüsler yedek parça eksikliğinden, garajlarda durmaktaymış. Tabii bu arada şoför arkadaşlara bir uyarım var! Yarış pistinde eğitim alıyorlar diye Genel Müdürlerinin açıklamalarını izledim. Altınyolu yarış pistiyle karıştırmasınlar, Aman dikkat!

Geçtiğimiz yıl 5N1K Cüneyt Özdemir’in programında Aziz Kocaoğlu Katlı Otopark açıklamalarında kimleri yaktı?

Bu ağır vebalin altından kalkmak çok kolay olmaz herhalde, gözaltına alınıp bırakıldıktan sonra yapılan tutuklamaların altında programda yapılan açıklamaların payı olduğunu söyleyenler umarım haklı değillerdir.

Spor koordinatörünün yazdığı şikâyet mektupları bir iki kişinin canını açıttı ama sanki gelecek günlerde daha birçok kişinin canını acıtacağa benzer, gerçi şikâyet mektubunu yazan koordinatörümüz, yurt dışındaymış.

Şimdi nefesler tutuldu 3 Nisan’a kilitlenmiş vaziyetteyiz, Ben ADALETE her zaman güvendim ve güvenmeye devam edeceğim.

Hele bir ilahi adalet var ki, işte asıl tehlike bu!

Diğer yandan, insanlar adaletin terazisini bozsa da Allahın terazisi hiç bozulmaz. O terazide suçlu cezasını çeker, haklı hakkını alır diyorum.

Haksızlıklar bumerang gibidir, döner haksızlık yapanı vurur. İnsanlar güçlü olunca hep zayıf olanın zarar göreceğini düşünerek hareket ederler, oysa yanılırlar, bunu anladıklarında ise çok geç olur!

CHP İzmir Milletvekilleri'nin İBB'de 3 Nisan Provası

CHP İzmir Milletvekilleri'nin İBB'de 3 Nisan Provası
Bir yandan Aziz Kocaoğlu meydanlarda adalet ararken (!) diğer yandan gündem başka boyutlara çekilmeye, YEMEK YENDİ YENMEDİ kavgasıyla gündem değiştirilmeye çalışılıyor...

Mahkemeye sayılı günler kala, İzmirli yemek yendi mi, yenmedi mi ile hiç ilgilenmiyor...

Bilindiği gibi, Aziz Kocaoğlu ve Ersu Hızır ile ilgili bana gelen birçok iddiayı kaleme almıştım.
Bu yazılar sonucunda, Devletin Müfettişleri, Denetmenleri ve Özel Yetkili Savcıları tarafından yapılan incelemeler sonucu konu 8. Ağır Ceza Mahkemesi'ne intikal ettirildi.

3 Nisan 2012'de ilk duruşma yapılacak...

Yargılama sonucunda kimileri aklanacak, kimileri mahkûm olacak, yargı sürecine girildiği için mahkemeye yönelik yazı yazmıyorum. Çünkü bundan sonrası bağımsız yargının işi.

Şimdi konu ( Yemek Olayına getirilerek) magazinleştirilerek, Büyükşehir Belediyesi'ndeki olayları unutturma çabası inandırıcı değil. Çok sırıtıyor...

Yemek konusunda savcılığın araştırılması için konuyu mahkemeye sevki, sanki kesin mahkeme sonucuymuş gibi yerel basında yer aldı. Bu doğru değil.

Aziz Kocaoğlu kendisi için örgüt ve usulsüzlük konularından açılan davayı kesin sonuç gibi mi görmektedir?

Bütün bunlar ne kadar ilginç değil mi? Benim için önemli, olan yemek yenmiş yenmemiş, yâ da kimler yemiş konusu değil. Yemek yazısıyla başlayan süreç ile, bugün gelinen noktada açılan dava ve dava sonucunun ne olacağıdır.

İzmirlileri sokağa dökemediği için zor günler yaşayan Aziz Kocaoğlu, acaba yeni bir senaryo içinde mi bulunmaktadır? Yâ da yakın çevresi bilgisi dışında işler mi yapmaktadır? Bakalım zaman neler gösterecek, çok da merak etmekteyim.

Aziz Kocaoğlu savcılıkta verdiği ifadelerde BİLMİYORUM demekle yol arkadaşlarını zora sokmamış mıdır?
Bu sefer de yol arkadaşları BİLMİYORUM derse ne olur?


Bütün bu gündem değiştirmenin amacı, Ersu Hızır’ın mahkemede vereceği ifadenin yönünü değiştirmek yâ da zayıflatmak mı, acaba?


Biliyorsunuz ki iddianame açıklanınca herkes gördü ki olayın örgüte girişi 2010 Kasım ile 2011 Mart ayı arasında yapılan faaliyetlerden kaynaklanmaktadır. Çünkü usulsüzlüğe göz yummayan, benim gözümde kahraman olan gencimizin Özel Yetkili Savcı'ya ne zaman gittiğini biliyorum.

Aziz Kocaoğlu hafta sonu meydanlarda attığı nutuklarda:

“ Bu bir karalama politikasıdır. Ben bu politikaya alet olanları en büyüğünden en küçüğüne kadar kimse neyse şiddetle lanetliyorum."

Şimdi nasıl olur da yapılan operasyonun, karalama politikasından başka bir şey olmadığını, herkesin bilmesi gerektiğini söylersiniz, bu operasyonun karalama politikası olup olmadığını mahkeme sonucu gösterecek. Tutanaklara geçen bilirkişi raporlarını ve müfettiş soruşturmalarını tekrar tekrar okudum, dinlemeler, raporlar sizi doğrulamıyor ne yazık ki.

“ALET OLANLARI LANETLİYORUM “ diyorsunuz da kim alet oluyor YARGI MI?

“Ezber bozduk, böyle oldu” diyorsunuz...

Hangi Ezberleri bozdunuz? Merak içerisindeyim, mafyaya ihale vermemekle mi ezber bozdunuz? Peki, mafya dediğiniz kişilere belediyenin mülklerini nasıl kiraladınız diye sormazlar mı?

Adalet bu kadar yanlı olabilir mi? Sizler meydanlarda ADALET İSTEDİKÇE benim adalete olan güvencimi nasıl sarsabilirsiniz? Bunun cevabını istiyorum.

“Bizim bir tek gücümüz var. O da İzmirli hemşerilerimizin desteğidir. Bize inanan İzmirlilerin desteği sürdükçe İzmir ilerleyecektir. İzmir’de kılımıza dokunulmayacaktır”.

Adaletin önünde herkes eşittir, yargılanırsınız aklanırsınız kimse zaten sizin kılınıza dokunmaz bu nasıl bir çağrıdır? Aklanamazsanız, adliyeye mi yürüyeceğiz bu ne çağrısıdır?

Hata yapıyorsunuz, halkı infiale çağırmak suçtur, bunu avukatlarınız size söylemiyor mu?


“Siz Büyükşehir Belediyesi’ni, belediye başkanını yok saymak için belirli yol ve yöntemlere tevessül edebilirsiniz ama asla ve asla 4 milyon İzmirliye hiçbir şey yapamazsınız. Böyle bir güç dünyada kimsede yoktur.”

Kimse sizi yok saymıyor başkanım! Kimse de İzmirliye bir şey yapmak için ADALETİ birşeylere alet etmiyor!

Başkan Kocaoğlu, “8 yıldır yaptıkları işlerin İzmir’in son 40 yılına bedel olduğunu” söylediniz de ben kendi adıma yapılan pek bir şey göremiyorum.

TÜM BEL- SEN Büyükşehir Belediyesinde el ilanı ile Memur Kartları'nı görüşmek üzere, belediyenin 7. katında 26.03.2012 saat 14.00 de toplantıya davet etmiş.


Bu çağrıya icabet eden belediye çalışanları, kart haklarını alabilmek için tam kadro toplantıya iştirak etmişler. Karşılarında CHP İzmir Milletvekilleri'ni görmüşler...

Vekilimiz Alaattin Yüksel 3 Nisan günü mahkemede, destek istediklerini anlatırken, bir memur kardeşimiz, iptal edilen kart haklarını sormuş. Sayın Yüksel “ Şimdi sırası mı kartların biz buraya kart hakları için gelmedik” diyerek memur kardeşimizin sözünü kesmiş.

TÜM BEL-SEN keşke memur arkadaşlarımızı, “Memur Kartları” toplantısı diye çağırmasaydı da CHP İzmir Milletvekilleri'ni zan altında bırakmasaydı...

Şimdi Sayın Yüksel'in morali bozulacak ama bana gelen iddialar böyle... Farklı bir toplantı ise böyle bir toplantı olmadı derler, bende seve seve buradan yayınlarım.

Şimdi sormak lazım sayın vekillerimize belediye memurları iş günü, iş zamanı nasıl adliye önüne gelecekler, bu iş bırakma eylemi değil midir?

Memurları çağırarak disiplin suçu işlemelerine ön ayak nasıl olursunuz? Benden söylemesi tekrar bu konuda İBB ye müfettiş gelmesin sakın.

Şimdi hatırlatmakta fayda görüyorum sayın vekilimiz dikkate almamış olabilir, lakin adliye önüne gelen belediye çalışanları disiplin suçu işlemiş olacaklar.

Devlet Memuru'na Yasak olan Fiili Hareketler Genelgesinde;
Toplu Eylem ve hareketlerde bulunma yasağı; Devlet memurlarının Kamu Hizmetlerini aksatacak şekilde memurluktan kasıtlı olarak birlikte çekilmeleri veya görevlerine gelmemeleri veya görevlerine gelip devlet hizmetlerinin yavaşlatılması veya aksatılması sonucu doğuracak eylem ve hareketlerde bulunmaları YASAKTIR. (DMK 26)

İzmir'de Romanların Babası Aziz Kocaoğlu ve Kemal Kılıçdaroğlu

İzmir'de Romanların Babası Kılıçdaroğlu ve Kocaoğlu!
30 Mart’ta İzmir’e gelecek olan Kemal Kılıçdaroğlu, geçtiğimiz ay makamında ziyaret eden ROMAN Kardeşlerimize verdiği sözü tutmak için Yenişehir Mahalle’sine gidecek. Yılan hikâyesine dönen Fayton Sefası için 35 Roman kardeşimize verilen sözler tutulmamıştı.

Kılıçdaroğlu İzmir’de Roman kardeşlerimizle konuşacak diye aylardır işe almadığı Roman kardeşlerimize bir çırpıda sahip çıkarak işe almışlar.

Sağ olasın Kılıçdaroğlu!

Hadi hayırlısı...
Faytoncular tamam da faytonlar nerede, ya atlar?
Yolda mı?

*

Ne olacak bu Melez Deresi'nin hali?

Başkan Karaburun’a destek vermeğe gitti de İzmir’e kim destek verecek? Nedir bu derenin pisliği? Denizi temizlemenizden vazgeçtikte dereleri temizleyin bari yaz geliyor yine başka yaza kaldı körfezde yüzmek.

Şimdi basacaksınız kireci, hani siz doğal yaşamı koruma altına almıştınız? Derelere kireç dökerek, doğal yaşamı katlettiğinizi hiç düşünmez misiniz? Kireç dökmek vahşi bir önlem değil midir? Aman canım balıkların ne önemi var diyorsanız, bilemem.

Hazır Kılıçdaroğlu gelmişken bir Melez Deresi'ni ziyaret etse!
Değinmeyim, değinmeyim diyorum ama dayanamıyorum, Marble Fuarı'nın açılışını çok şükür atlattık aynı klasikleşmiş masallarla, Nisan ayında ihaleye çıkacaktınız, Nisan geldi sayılır ihale listesinde göremiyorum. Acaba gözden mi kaçırdım desem araştırmacılığıma haksızlık etmiş olurum. Takipteyim... Bakalım Nisan ayında ihale yapılacak mı?

Bildiğiniz üzere birinci ayda İzmir Büyükşehir Belediyesi'nde askıya çıkarılan iki plana itiraz etmiştim. Mart ayının meclis gündeminde 19-20 numaralı maddesinde bu planlar yer aldı. 19 numaralı meclis gündeminde yer alan plana yaptığım itiraz kabul görmemiş. Elbet tarafıma gerekçeleriyle birlikte tebliğ edilecektir. Bende incelenmesi için gerekli makamlara bildireceğim. Sonucu merakla bekleyip sizlerle paylaşacağım.

İtirazımın kabul görmediği makilik fundalık alanda şimdiden benzin istasyonu yapımı ile ilgili müracaatlar başlamış iddialarına ne diyeceksiniz? Eğer bu iddialar doğruysa imar planlarında gösterdiğiniz hızı keşke İzmir’in diğer işlerinde gösterseniz.

Ancak 20 numaralı plan İmar ve Bayındırlık - Hukuk - Çevre ve Sağlık - Ulaşım Esnaf ve Meslek Odaları Komisyonlarına Havale Edilmiş bakalım bu komisyonlardan ne cevap çıkacak? Sıkıca takip ediyorum.
Yürürlükteki 1/5000 ölçekli Nazım İmar Planında “Orta Öğretim Tesisleri Alanı” olarak belirlenmiş olan, İzmir ili, Bornova ilçesi, Erzene Mahallesi, 46 pafta, 198 ada, 165 parselin “Özel Eğitim Tesisi” olarak belirlenmesine ilişkin 1/5000 ölçekli Nazım İmar Planı Değişikliği önerisi, İzmir Büyükşehir Belediye Meclisinin İmar ve Bayındırlık - Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonlarına, Havale Edilmiş bu planı da takip ediyorum bakalım sonuç ne çıkacak?

TARİŞ için yapılan planlamadaki uygulamaları tek, tek madde, madde yazacağım, sanayi alanının nasıl ticaret merkezine döndürüldüğünü anlatacağım oldukça ilginç yazı olacak, ayrıntıları sizleri oldukça şaşırtacak.

Birileri kendilerini çok akıllı zannediyor ama YANILIYORLAR!

Hatırlı bir aileye mensup değilsen planlama işi oldukça zor!

Hani kimseye ayrımcılık yoktu? Adalet İstiyorum Adalet!

Bugün bana kadar gelen bilgi umarım doğru değildir, Büyükşehir çalışanlarına sözlü olarak 3 Nisan günü Adliyeye gelin gövde gösterisine katkıda bulunun çağrıları yapılıyormuş...

Bugün yazımı kısa bir hikâyeden alıntıyla bitirmek istiyorum.
İzmir ilinde olan biten de aynen bu kısa hikâye gibi, milletvekillerinin, temsil ettiği bir partileri var, ancak partilerinden daha önce bizleri temsil etmiyorlar mı niye İzmir için çizilen çizgileri bölmeyi değil de çizgileri uzatmaya çalışsalar, daha iyi olmaz mı?

Amaç sen yaptın ben yaptım mı yoksa hizmet mi?

Rantlı planlamalarda nasıl oybirliği ile eller kalkıyorsa, İzmir’e hizmette de eller oybirliği ile kalksa ne güzel olur.

Öğretmen sınıftaki zeki fakat kıskanç öğrenciye "Niçin arkadaşlarını çekemiyor, onların yaptıklarını bozup kavga ediyorsun?" Diye sordu.
Öğrenci, bir süre düşündükten sonra, " Çünkü onların beni geçmelerini, istemiyorum, dedi. " En iyi ben olmalıyım!

Öğretmen, masasından kalktı, eline bir parça tebeşir aldı ve yere 15 cm.

uzunluğunda bir çizgi çekti, kıskanç öğrenciye bakarak, "Bu çizgiyi
nasıl kısaltırsın?" dedi.

Öğrenci bir süre bu çizgiyi inceleyip içinde çizgiyi birçok parçaya bölmek de olan birkaç yanıt verdi. Öğretmen, yanıtları kabul etmedi ve yere ilkinden daha uzun bir çizgi çekti. "Şimdi birinci çizgi nasıl görünüyor?" Diye sordu.

Öğrenci utana sıkıla, "Daha kısa" diyerek başını öne eğdi.
Öğretmen bu yanıt üzerine öğrencisine unutmaması gereken şu öğüdünü verdi:

"Bilgini ve yeteneklerini artırarak kendi çizgini uzatman, rakibinin
çizgisini bölmeye çalışmandan daha iyidir.

Kıssadan hisse...

24 Mart 2012 Cumartesi

AZİZ BAŞKAN YİNE BAŞA DÖNDÜ

Aziz Başkan yeniden başa döndü
Başkan ilk günlere mi dönüyor? Göreve ilk geldiğinde Grand Plaza'nın işlettiği yerleri kiraya verdirtmiş, sonra yaşanan sıkıntılar nedeniyle kiraya verdirdiği yerleri geri aldırmıştı. Şimdi ise, yine Grand Plaza'nın küçültüleceği, işletmelerin kiraya verileceği söylentileri dalga, dalga yayılıyor.

Başkanın göreve ilk geldiği günlerde Grand Plaza işletmelerini kiraya vermesi, tecrübesizlikten, işletmeleri bilmediğinden kaynaklandığı konuşuluyordu. Şimdi her şeyi öğrendi ama yinede o eski yolu deniyor. Bana gelen e-maillerde başkan “ Başımıza ne geldiyse Grand Plaza'dan geldi, madem başımıza böylesine büyük işler açtı bende Grand Plaza'yı küçültür, çalışanları İzelman ve İzenerji'ye aktarır geçer giderim" diyormuş...

Zaten başkan bu konuda ön hazırlıkları yapmıştı. Büyükşehir’in yemekhanesinde duyumlarıma göre önce kademeli olarak yemeklerin ücretlerini arttırmış, ardında kimse burada yemek yemiyor diye kapatılacakmış. Grand Plaza'nın işletmeleri de kiralanacakmış hadi hayırlısı.

Ya kiralarınızı alamazsanız, yâda mafya falan kiralamaya kalkarsa ne olacak?

Bu arada İzmir'de Rüzgar Enerjisi Santralleri patladı herkes her yere rüzgar tribünleri koyuyor. Bakıyorum Alaçatı’yı birileri kapatmış, Karaburun’u birileri kapatmış, Nemrut Limanı bölgesindeki tepeleri birileri kapatmış, hadi bir kısmı büyükşehir sınırları dışında, bir kısmı da büyükşehir sınırları içerisinde. Peki, bu bölgelerdeki planlara ne olacak? Hangi işadamları, hangi siyasiler son dört senedir bu işe yoğunlaştı. Bu konuda birçok mail ve telefon alıyorum. Tarafıma gelen bilgileri de araştırıyorum. Karşıma çıkan isimler yine bildik, tanıdık isimler, çok yakında bu konulara da değineceğim.

Bornova Karşıyaka’ya giderken çevre yolunun sol tarafında, Şehircilik ve Çevre Bakanı'nın açıklamalarından çok önce, Kentsel Yenileme, başlamış, gerçi gecekondu falan yok oralarda ama yinede inşaatların bir kısmı kooperatif mi dernek mi, kimlerin üstünden yapıldığına da değineceğim.

Kentsel yenileme Bakanlık kararından çok önce başlamış, ancak gecekondu bölgesinde değil aman yanlış anlaşılmasın rantsal bölgelerde denilmekte, hal böyleyken, niye rantsal değişim denilmekte anlamıyorum.

İzmir’in tek lojistik depolama bölgesi seçilen depolama alanındaki, alt yapıları çok şükür yaptınız, suyu da buralara kadar getirdiniz, bu depolama alanındaki yolları hala neden yapmazsınız ki? Bu alanda üç senedir bir kavşak problemini nasıl çözemezsiniz ki? Madem bu alanı depolama alanı yaptınız ve bu alana büyük tonajlı kamyonlar giriyor neden KAVŞAK Problemini çözmezsiniz, koskoca belediye bir kavşağı üç yılda neden yapamamaktadır? Burada büyük tonajlı kamyonlar ters yöne doğru kenardan, kenardan gitmekte. Ya bir kaza olursa bunun vebalini kim ödeyecek? Yakıt bu kadar pahalıyken ters yönden giden kamyonlara kızamıyorum ne yapsınlar her seferinde 18 km az bir yol mudur?

Geçen sene yazdığım Bornova sanayi caddesindeki Yaşar Üniversitesi'nin Kampüs planı durmuştu, duyumlarıma göre yine planlamaya çıkıyormuş.

Hani kimseye ayrıcalık yoktu? Tadilat ruhsatı ile koskocaman üniversite yapıldı mı yapılmadı mı? Yan parselde bulunanlar bir çivi bile çakamazken nedir bu çifte standart?

Hiç kimseyi satmadım, kimseye imtiyaz tanımadım derken imar planlarında başdanışmanınızın parselini planlamadınız mı?

Giraud Ailesi Planı'nı geçirmediniz mi?

Borrnova – Evka 3 metro seferleri başladı, kutluyorum gerçekten, Hatay Üçyol Metrosu ile ilgili ilginç mailler alıyorum bu konuya yakında değineceğim.

Hatay kaldırım taşları ne oldu? TAŞ ÜSTÜNE TAŞ KOYAMAYAN Müteahhitimiz Nisan ayına yetiştirebilecek mi?
Çok merak ediyorum milyonluk granit taşların üstü neden zımparalanıyor ki?


Pazartesi günü sevgili Sevinç teyzemiz Hatay caddesinde gelişi güzel yere bırakılan elektrik direğine ayağı takılınca tabiri caizse yere kapaklanmış, teyzemizi yerde gören Hatay esnafı açmış ağzını yummuş gözünü.

Sabırlar tükendi...

Umarım Nisan ayına biter milyonluk taşlar bu taşlar İzmir Belediyesi'nin başını çok ağrıtacağa benziyor. Benden söylemesi belki de müfettişler yoldadır.

Bugün aslında yılan hikayesine dönem 'Marble Fuar Alanı'nı tarihleriyle tek,tek açıklayacaktım. Lakin Başkanın Marble Fuarı için açılış konuşmasını dinledim...

Sayın Kocaoğlu, fuarın taşınması için kafa karıştırıcı gündem yaratmayın dediği için bu konuya değinmeyeceğim.

Tek bir şey söylemeden geçemeyeceğim, açılış konuşması, 2009 yılından bugüne kadar, hemen, hemen aynı, çok zor değilse biraz değiştirilebilir mi?

Büyükşehir Belediyesi avukatlarından birinin kızının Özel Kalem kadrosuna alımı yapılacakmış, hayırlı uğurlu olsun, İzmir bir memur daha kazandı demektir...

Son sözüm rahmetli Priştina için belediye başkanlığı süresince belediyeye aldığı eleman sayısı üç üçyüzü geçmedi, denilirken, Aziz Başkan zamanında eleman alımı patladı gitti deniliyor...

Kocaoğlu padişah gibi sınavsız memur atıyor...

Kendisini kutlamaktan başka yapacak bir şey yok...!


Alaattin Yüksel'mi Erdoğan Bayraktar'mı Haklı

Alaatin Yüksel mi Erdoğan Bayraktar mı Haklı?
Bugün Politik Gündem de ağzım açık Sayın Alaattin Yüksel’i izledim,bugün yaptığı basın toplantısında ise söylediği sözler beni oldukça şaşırttı. Alaattin beyi ilk tanıdığımda son derece nazik hatta duyarlı bir insandı. Her nedense şimdilerde o nazik beyefendi gitmiş yerine agresif tutum sergileyen bir kişiye dönüşmüş. Bence artık yaş itibari ile bu kadar sinirli olması sağlığı için hiç iyi değil, benden hatırlatması diye konuma dönmek istiyorum.

İzmirli olarak, CHP, MHP, AKP, DP kim ne yaparsa yapsın İzmir lehine iyi şeyler yapsın isterim burada sen yaptın ben yaptım tartışmasının ne gereği var nede yeri var. Yıllardır İzmir hak ettiğini alamadı, ister buna yerel yönetimler deyin ister hükümet kanadı deyin. Sonuç ortada İzmir trafiği ile çarpık kentleşmesiyle her geçen gün kötüye gitmekte. Elbet bu bugünün sorunu değil yılların sorunu öyle üç beş senelik sorunda değil hani. İzmir’den neden beyin göçü oluyor bunu tartışalım.

Hergelen böyle gelmiş böyle gider mantığı ile yandaşların menfaatine yönelik çalışmaların dışında sen ben bizim oğlan durumu olmuş.

Geçmişe baktığımızda birçoğunuz bana kızabilir ama en radikal kararları Burhan Özfatura almış, TANSAŞLARI Kamu faydalansın ucuz market hizmeti alsın diye kurmaya kalktığında, rahmetli Turgut Özal “Belediye Bakkallık yapmaz” demiş ama Burhan bey dinlememiş, Metroyu ilk planlayan yine Burhan Özfatura olmuş bu kez de önüne sit kurulu çıkmış “Buraları iş makinesi ile kazamazsın yargılanırsın” demişler dinlememiş, yargılanmış ama Kamu menfaatini gözettiği için beraat etmiş. Yanılmıyorsam Kamu Menfaatini gözettiği için iki yüzün üzerinde dava açılmış ve hiçbirinden ceza almamış. Şimdi ise herkesimin Burhan Ağabeyi olarak gururla İzmir sokaklarında dolaşıyor boynu dik olarak.

Şimdi açılan davalarda keşke Kamu Menfaatini korumaktan açılsaydı da tüm İzmirli hep birlikte “ADALET İSTİYORUZ” diye bağırsaydık inanın en önde yerimi alırdım.

Şimdi niye bunları yazdım diye merak ediyorsunuzdur, Alaattin Yüksel, Hülya Güven, Mustafa Moroğlu, İl Başkanı Tacettin Bayır ve il yöneticilerinin katılımıyla gerçekleşen basın toplantısı yine beni oldukça şaşırttı. Zaten ben sürekli şaşırmaktayım gelişen olaylarda.
Şehircilik ve Çevre Bakanı İzmir iline geliyor ve Kentsel Dönüşüme İzmir’den başlayacağız, bunun için 11 milyar TL ayırdık diyor. Bu açıklamaya sevinmek, yerine vay efendim “Bunların iki yüzü var biri Ankara Yüzleri biri İzmir Yüzleri” isterse on iki yüzleri olsun iki bakan aynı anda İzmir iline kadar geliyor ve İzmir için katma değer yapacak projeleri bir, bir sıralıyorken neden her şeyi siyasetle örtüştürüyorsunuz.

Ya onlar yaparsa CHP kaybeder diye düşünüyorsunuz? Bırakın yapsınlar engellemeyin sonuçta İzmir kazanacak.

Yerel yönetimleri etkisizleştirmekten bahsediyorsunuz da sizler zaten yetkinizi fazlasıyla kullanmıyor musunuz yandaşlarınızın, yakınlarınızın usulsüz planlarını geçirmiyor musunuz? Bunu ben söylemiyorum aman yanlış anlaşılmasın Yargıya Takılan Planlarınız söylüyor!

“KRALLARDA BİLE OLMAYAN YETKİ VERİYOR” derken ne demek istediniz? Sade vatandaşların planları takılırken onlar sizlere bu deyimi kullanabiliyorlar mı?

Şimdi ben Alaattin Yüksel’e soruyorum  “KADİFEKALE PROJESİNİ BÜYÜKŞEHİR YAPTI” derken nasıl doğruları göz ardı edebildiniz desem acaba yanılır mıyım? Sözler uçar gider ama yazılar kalır deyimini söyleyen ne kadar güzel söylemiş. İsterseniz İBB nin kendi sitesinde yayınlanan bir yazıyı sizlere aktarmak istiyorum. Belki siz unutmuş olabilirsiniz!

“İzmir Büyükşehir Belediyesi, Konak Belediyesi ve Toplu Konut İdaresi (TOKİ) arasında yapılan “İzmir Konak Kentsel Yenileme Projesi” protokolü kapsamında İmariye ve Altay Mahalleleri’ndeki heyelan bölgesinde bulunan yapıların yıkımına başlandı. Uzundere’de yapımı süren konutlar tamamlandığında, heyelan bölgesindeki semtlerde oturan vatandaşlar bu güvenli evlere taşınacak.”

Şimdi bu proje kimin olduğu tartışmasına gerek yok bu güzel işbirliğini niye göz ardı ediyorsunuz? Sonuçta iyi ve güzel iş çıkmış elbirliği ile, Alaattin Yüksel yine basın toplantısında “Büyükşehir Belediyesi’nin yaptığı bir projeyi mecliste bitirdik diyor Sayın Bakan. Bu durumda Bakan doğru söylemiyor diyebiliriz.. Bunun takdirini kamuoyuna bırakıyorum” dedi.

Şimdi ben size sorsam kim doğruları göz ardı ediyor? Şimdi yine bana Alaattin Yüksel diyecek ki siz CHP düşmanısınız ama ben kimsenin düşmanı değilim, İzmir adına iyi şeylerin peşindeyim kim gelirse gelsin ama İzmir için iyi şeyler yapsın diyenlerdenim.

“ADAM OLMAK DOĞRU SÖYLEMEKTİR” derken ne demek istediniz? Sn Moroğlu Sn Binali YILDIRIM İzmir için bir şans değil midir? Bir çöp kamyonu ile adamlığı nasıl bağdaştırdınız onu anlayamadım, bu konu içinde araştırma yapıyorum hangi belediyelere çöp kamyonu vermiş bende merak içerisindeyim. Araştırmam bitsin sizlerle de paylaşacağım.

Asıl yazmak istediğim konular elimde birikmiş halde okuyucularım bana kızıyorlar e-maillerine değinmediğim için ama ne yazık ki İzmir Gündemi sık, sık değişiyor biraz sabır diyelim.

Alaattin Yüksel’in açıklamalarından sonra acaba hangisi doğru diye internetten kısa bir araştırma yaptım, Kadife Kaledeki yurttaşlarımız için yapılan konutlar için 1800 konut dedi 3080 adet konut var. 2.500 aile dediniz 1.100 aile hepsini hatırlamak zorunda değilsiniz elbet sonra yine bana sinirlenirsiniz neme lazım.

Kadife Kale için 2009 yılında İzmir Milletvekili Sn Ahmet Ersin’in Başbakan verdiği soru önergesinin cevabını sizler için yayınlıyorum.

Sözün özü kim ne yaparsa yapsın ama illaki yapsın İzmir artık kavga istemiyor HİZMET İSTİYOR desem sesimi duyan olur mu?

Faytoncular Disiplin Kurulu Başkanı Tamer Kale, çok enteresan açıklamalar da bulundu işe alınan faytonculara 1.200 TL alacakları söylenmiş ise de %40 kesinti yapılıyormuş. Ayrıca itaatsizlikten işten çıkarılmalar başlamış. Şimdi sormak lazım Faytonculukta başka iş yapmamış Roman kardeşlerimize atlar yerine ne, iş verdiniz de ne bekliyorsunuz? Neden yapamadığınız işin faturasını onlara çıkarırsınız ki? Bu konuyu etraflıca inceleyeceğiz, çok yakında.


Ahmet Ersin'in yazılı soru önergesine verilen cevap...

http://www.yerelgundem.com/tbmm.pdf

23 Mart 2012 Cuma

Sesimi duyurabildim mi acaba?

İzmir'i Mikro Dalga da ısıtıp öyle yemeyin...!
Bugün ki yazıma başlamadan evvel, Aziz Kocaoğlu’nun Erdoğan Bayraktar’ın konuşmasının ardından yaptığı açıklama beni çok düşündürdü. İsterseniz ne söylediğini bir hatırlayalım:

"Konu, sadece bina yıkıp bina yapmaksa, o işin basit tarafı. Bugünkü mevcut binaları yenileriz. Ancak kentin merkez alanlarında dahi sosyal donatı alanı yapacak yerimiz yok, spor alanlarımız yok. Sözün özü, sosyal donatı alanımız yok. İzmir'in planlamasında sosyal donatı alanlarının, kent ormanlarının ayrılması gerekiyor. Başka türlü kent dönüşümün hiçbir anlamı olmayacaktır."

Doğru söylemiş söylemesine de elde var olan "sosyal donatı" alanlarımızda bulunan TANSAŞ Mağazaları için ne düşünüyor sevgili başkanımız, hem artık TANSAŞ Alışveriş Mağazaları İNGİLİZLERİN, yani yabancı sermayenin bizlerin hiçbir kazancı yok!

Başkanım haydi sosyal donatı alanlarımıza sahip çıkalım, ne dersiniz? Hem bundan sonraki, beyanatlarınızda, “Sosyal Donatı” alanlarımızdan İngilizleri çıkardım İzmirli hemşerilerimiz için parklar, spor tesisleri yaptım, dersiniz. Bizler de helal olsun büyük başkan diye hep birlikte sizi ayakta alkışlarız.

Bak şimdi sosyal donatı alanı, spor alanı dedik bambaşka konuyu işleyecekken ille de, ROMAN olsun diyecektim ama ille de imar dedim.
Geçenlerde Ege Üniversitesi Öğretim üyesi Prof. Dr. Mehmet Sıkı Kuşcenneti’nde, yasalara aykırı yapılaşma çalışmalarına devam edildiğini öne sürmüş. Koruma kurullarından izin alınmadan yapılan çalışmaların durdurulması gerektiğini de söylemiş, hatta bölgede başlatılan imar çalışmalarının yasal dayanağının olmadığını da söylemiş. Bu konuda geri adım attınız mı? Bari Kuşcenneti’miz korunsun.

Profesörümüz SESİNİ DUYURABİLDİ Mİ ACABA? BENİMKİLER DUYULMUYOR DA!
Bak şimdi koruma kurulu derken İzmir’deki sit alanları geldi aklıma...

Çiçekli Köy ve Yaka Köy sit alanı değil mi? Benim bildiğim 1. Derece Doğal Sit. Buraya beton kamyonların biri gidiyor biri geliyor, dört katlı binalar bile yapılmış diye bana ihbarlar geliyor. Bu alan sit alanı olduğuna göre Bornova Belediye Başkanlığı buradaki binaları görmüyor mu? Kaçak ve ruhsatsız binalara İZSU nasıl su bağlıyor? Ya da TEDAŞ nasıl elektrik veriyor diye sorsam cevap alır mıyım? Artık sitler kalkıyor nasıl olsa buraları imar alanı olacak diye düşünülüyorsa hata yapıyorlar, çünkü Yargıtay kararları öyle demiyor. Bu alanlara göz yumanlarda yapanlarda cezalandırılır denilmekte iken nedir bu umursamazlık?

Yeni hazırlanan imar planlarında Ayrancı da imarı olan yerler “Yeşil Alan” Yeşil Alan olan yerler de imara açılmış denilmekte, birde üstüne buradan kimlere rant sağlandığını araştırmamı istemişler, umarım buradan duyulur da yetkili makamlar araştırır diyorum.

Benzin istasyonlarıyla da ilgili ilginç mailler alıyorum. Ankara caddesinde bulunan benzin istasyonu camii ile neredeyse iç içe olan resimleri geldi inanamadım, üşenmedim gittim resimlerini çektim gerçekten çok şaşırdım. Gelecek yazılarımdan birinde genişçe yer vereceğim.
Metro ile ilgili İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin hemşerilerine hitaben dağıttığı ilanı görünce tarihler yine tutmamış dedim.



İzmir'de AK Parti İzmir İl Başkanlığı'nın ardında milletvekili adayı olup Meclis'e giren Aydın Şengül imajını yeniledi. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın talimatı ile sigarayı bırakan Şengül, sigaradan sararan dişlerinin yerine porselen protez taktırdı. Saçsızlık sorunu yaşayan Şengül, bu konudaki sıkıntısını da saç ekimiyle çözdü...

Peki İzmir'deki yıpranan imajını nasıl düzeltecek, bu konuda bir çalışması var mı?

 

19 Mart 2012 Pazartesi

AZİZ KOCAOĞLU YABANCI SEVER

Aziz Kocaoğlu Yabancı Sever!
CHP, meydanlarda "biz ATATÜRK’ÜN kurduğu partiyiz" diye milyonların ATATÜRK sevgisini oya dönüştürmeye çalışıyor...

Ancak ATATÜRK büyük devlet adamı olmasının ötesinde vatanını milletini seven önemli bir liderdi, yerli malı kullanılmasını birçok konuşmasında öğütlemişti.

” Kendi ihtiyacını üretemeyen, her şeyini dış ülkelerden karşılayan bir toplumun bağımsızlığından da söz edilemez”

Her koşulda meydanlarda, ATATÜRK’ün partisiyiz diyen, 19 Mayıs gösterilerine sahip çıkan Başkan Kocaoğlu neden YERLİ MALI istemez ki?
CHP'nin kurucusu, ATATÜRK’ÜN bu sözünü neden hatırlamaz?

“Türkler, Türk malı alınız. Türk malı kullanınız. Türk parası Türk toprağında kalsın”

Türkiye, birçok alanda yabancı ürünlerin daha kalitelisini üretebiliyor.

O zaman hala neden yabancılara ve onların ürünlerine hayranlık duyuyoruz ki?

Bilindiği üzere Büyükşehir Belediyesi ilginç bir vapur ihalesi hazırladı.

Bu ihaleye, bu şartlarda kaç tane Türk Firması katılabilir ki? Bunu bilen Büyükşehir Belediyesi 22 dile çevrilen ihale dokümanı hazırlamış...

“Mart tarihinden itibaren de Avrupa Birliği Resmi Gazetesi'nde tam 22 dilde yayınlanacak. Büyükşehir'in ihale dokümanı ayrıca, 170'den fazla ülkenin ihale ilanları ile AB, Dünya Bankası ve diğer kalkınma bankalarının ihale ilanlarını yayınlayan dgmarket'te yer alacak.”

Şimdi yabancı sermaye ellerini ovuşturup ihaleye hazırlanıyordur.

Daha ihaleye bile çıkılmadan ne kadar masraf yapıldı acaba?
Sözde Atatürkçü Kocaoğlu, Türk Gemi Sanayicileri'nden yardım talep ettiniz mi? Yoksa bu ihale şartnamesini de bürokratlarınız mı hazırladı?

Bürokratlarınız Kaptan, siz tayfa mısınız?

İptal olan ihale ile arasındaki geçen aylara yazık değil mi?
Göreceksiniz “Bu ihalede iptal olacak...”

Görüyorum ki kaybedilen zamanın Kocaoğlu ve bürokratları için hiç önemi yok?

Haydi diyelim ki bu vapurların ihalesi oldu, bu ihale şartnamesiyle bir yabancı gurup ihaleyi kazandı, PARAMIZ DA YURT DIŞINA KAÇTI! Peki, yeni vapurlar / gemiler iskelelere uyum sağlayacak mı?
“Bizim paramız çok onları da yaptırırım” diyorsanız, sizi sonuna kadar alkışlarım!
Gelelim sizin şu meşhur ithal atlara...


Bu konuda defalarca yazdım sözümü dinletemedim, ha sakalım yok ki sözüm dinlensin. Ben sakal uzatamayacağıma göre sizlerde yine bildiğinizi okuyacaksınız.

Aslında merak etmeden de duramıyorum, Avusturya’dan at alımı nasıl gerçekleşecek?

Bu atların transport zaman dilimi en az 12 gün, at nakliye aracı maksimum 8 at için uygun peki 36 at söz konusu olunca bu süre bir ayı geçecektir.

Canlı hayvan bedeli ithalat rejimi gereği tüm dünyada peşin ödenmektedir...

Çok merak ettim, İZULAŞ bu ödemeleri peşin olarak nasıl yapacak?
At başına 350 Avro tahlil bedeli, at bedelinin üzerinden de %31 vergi de varken, nakliye, tarım müdürlüğü kontrol belgesi masrafları, noter taahhütname masrafları, gümrük genel ardiye, ordino ve vergi...! İnanın yazarken yoruldum.

Tüm bunları kim ödeyecek, para kimin cebinden ödenecek?

Bu arada atların alım şartnamesi gereği, eğitim alması, seyisler eşliğinde bakımı, tüm kastrasyonu mecburi iken, yurt dışındaki firma bunları nasıl yapacak?

Ayrıca bu atlar TÜRKÇE de bilmeyecek...! Atlara hızlandırılmış Türkçe dersi mi verilecek, yoksa Roman Kardeşlerimize Almanca mı öğretilecek?

Soğuk iklimden gelen bu atlar, İzmir iklimine nasıl uyum sağlayacak?
Benim de atlarım vardı, atlardan çok iyi anlarım. Bence bu atlar iklim değişikliğine ayak uyduramaz. Kocaoğlu'nun deyimi ile UYUZ EŞEĞE DÖNER!

Ayrıca bu atlar yaklaşık bir yıldır depolarda çürümeye terkedilen faytonlara uyumlu mudur? Uyumlu değilse, ne olacak? Yeniden, Faytonlar mı alınacak? Fayton denildiğinde üç beş bin lira sanılmasın. Fatyonların her biri sıfır araba fiyatına...

Sayın Kocaoğlu İzmir Halkı'nın parasını harcadığınızı bir kez daha hatırlatırım.

Ödemeleri kendi cebinizden yapacaksanız, ona bir şey diyemem. Eğer İzmirlinin cebinden ödeyecekseniz sorun büyük demektir.

FAYTON SEFASI için bugüne kadar belediyenin kasasından milyonlar gitti. Ortada ne at var, ne de fayton...

Sayın Başkan zararın neresinden dönerseniz kardır, gelin siz bu sevdadan vazgeçin.


Kabulü yapılan 14 at ve iade edilmeyen 22 at içinde tazminat öderseniz haliniz nice olur?

Korkarım bu da Sayıştay raporlarında zimmet olarak çıkar. Siz de yine meydanlardan,” Susmak sineye çekmek yok, müfettişler kurt sürüsü gibi daldılar, Adalet İstiyorum Adalet dersiniz.”

Bu at konusu bitmez, işe alınan Roman kardeşlerimizin hikayesini gelecek yazılarımda anlatacağım.

*

Alaattin Yüksel sorularıma hala cevap vermedi...Bekliyorum...

*

Gelecek yazımda Marble Fuar alanının dan da bahsedeceğim. Her nedense hep fuar alanı müjdesi, fuar açılmadan bir hafta önce veriliyor ama bir türlü neticelenemiyor... Neyse canım, içimi çürütmeyeyim, belki bu kez olur!

*

Taş üstüne taş koyamayan müteahhidimiz bitirdi mi milyonluk kaldırımları süre azalıyor...

CHP İZMİR MİLLETVEKİLİ ALAATTİN YÜKSEL İLE TELE KAVGA

CHP İzmir Milletvekili Alaattin Yüksel ile Tele Kavga
Aslında bu yazıyı yazıp yazmama konusunda ikilemde kaldım. Yazmaya karar vermemim sebebi ise, yazıya konu olan Zat-ı Muhterem Vekilimizin kendisine iddialar sorulduğunda, “ sırtımdan popülizm mi yapmak istiyorsunuz” şeklindeki ifadesi beni şaşırtmaktan çok düşündürdü!

Bugün CHP İzmir Milletvekili Alaattin Yüksel’i telefonla aradım, bana gelen maildeki iddiaları kendisine sormak istedim, telefonu cevap vermedi, kısa bir süre sonra kendisi beni aradı...

“Merhabalar Nivent hanım nasılsınız?”

Çok iyiyim Alaattin bey bana bugün sizinle ilgili birçok mail geldi bu konuda sizi rahatsız ettim, birinci ağızdan iddialara cevap almak istiyorum.
-İzmir Büyükşehir Belediyesine yeni araçlar gelmiş ve bu araçların hepsi Hyundai ve 45 plaka imiş iddialara göre bu arabalar sizin Salihli'deki yeğeniniz tarafından verilmiş bu doğrumudur?


Bu sorudan sonra Sayın Yüksel adeta patladı.

“Nivent hanım sizi mahkemeye vereceğim benimle ilgili birçok şikayetiniz var” dedi.

Ben de elbette her vatandaş gibi beni mahkemeye verme hakkınızı kullanabilirsiniz sizi saygıyla karşılarım, ama benim soruma hala cevap alamadım dedim.

“Benim yedi cettim dürüsttür beni araştırın, asıl siz yanınızdaki HIRSIZLARA bakın.”

-Anlamadım benim yanımda hangi hırsız varmış?”

-Siz daha iyi bilirsiniz, siz CHP düşmanısınız.”


-Pardon ben CHP düşmanı değilim, AK Partili de değilim.

-“Sizin planınız geçmedi diye bunları yapıyorsunuz, kanun var nizam var.”

-Benim planım nizami olmasaydı bakanlık 1/1000 ve 1/5000 ölçekli planları ne için yaptı, tüm kurum görüşleri olan, yatırım belgesi ve yatırım teşvik belgesi olan, 1/100.000 ölçekli planlara işli kamu yararı olan bir planlamayken. Sizin meclisten geçirdiğiniz planlar mı nizami mi diye sorsam?

-“Biz nizami olamayan planları geçirmeyiz”

-Peki yargıya planlarınız niye takılmakta o zaman? Madem beni mahkemeye vereceksiniz siz benim vekilimsiniz sizinle tanışık olmamıza rağmen neden beni arayıp nedir bu soruşturmalar diye beni sormadınız?

-“Ben sizin vekiliniz değilim”

-Peki siz kimin vekilisiniz?

-“Sizinle daha fazla konuşmak istemiyorum ve telefonu kapatıyorum” telefon yüzüme kapandı.

Şimdi sormak istiyorum, ben İzmirliyim ve İzmir’de yaşıyorum. Ya siz nerelisiniz ki benim vatandaşlığımı kabul etmiyorsunuz?

Aslında doğru söylüyorsunuz benim vekilim değilsiniz çünkü sizinle bir kez bile otobüste karşılaşmadık!

Doğru söylüyorsunuz benim vekilim değilsiniz çünkü sizinle bir kez bile olsun vapurda da karşılaşmadık...

Doğru söylüyorsunuz siz halkın içinde seçim dışında bulunmazsınız, açılışlar davetler de sizi görürüz.

Allah Aşkına kimin vekilisiniz?

Size soramadığım iddiaları buradan soruyorum, doğru değilse yalanlar, doğru değil kardeşim dersiniz geçersiniz, bağırarak yanınızdaki hırsızlar demeniz için siz seçilmediniz hatırlatırım.

1) Belediyenin önünde bulunan Hyundai marka 45 plakalı arabaların sizle ilgisi var mıdır?

2) İZFAŞ A.Ş'nin 31.12.2010 tarihinde Sompo Japan Sigorta Şirketi kanalıyla yapılmış. Bu sigorta şirketi size ait midir? Bu sigortalama işlemi 4. Defadır aynı şirkete verilmiş midir?

3) İtfaiyeye Yükseliş plazadan araç alındı mı alınmadı mı?
4) Tapelerde yer alan Alaattin YÜKSEL ile Aziz KOCAOĞLU arasındaki hangi konuşma, tutanaklara geçmiş, bir açıklarsanız, meraklı vatandaşlar rahatlayacak!

Bu iddialara elbet bir cevabınız olacaktır. Ayrıca beni mahkemeye verdiğinizde popülizmimin artmayacağından emin olabilirsiniz. Benim bu gibi tanıtım araçlarına ihtiyacım inanın yok.


Ayrıca benim verdiğim mücadelenin kendi planımla da alakası yok, her nedense bu şekilde kamuoyu oluşturmaya çalışıyorsunuz, işi olmadı savaş açtı demekle en kolay yolu seçiyorsunuz.

Ben inandığım doğru yolda emin adımlarla ilerlemekteyim. Planım planlansa da olur, planlanmasa da olur derdim ama ne yazık ki planlandı, ama ben yapmayacağım. Doğru bildiğim yolda okuyucularımın desteği ile ilerleyeceğim.Elimde biriken dosyaları henüz daha açmadım.

Şimdi Kılıçdaroğlu’na sormak lazım, madem Alaattin Yüksel benim vekilim değil o zaman İzmirliler bir eksik vekil ile temsil ediliyor, Canan Arıtman, yada Kemal Anadol’u eksik vekilin yerine davet etseniz gelirler mi?

Bu Planlar Geçerse Başkan Yine Bilmiyorum mu Diyecek?

Bu planlar geçerse Aziz Başkan yine bilmiyorum mu diyecek?
12.03.2012 Pazartesi günü İzmir Büyükşehir Belediyesi Meclisi'nden yarın bana göre kritik üç plan geçecek. Ben dersimi iyi çalıştım hem de çok iyi hatta yarın meclise bile gitmeyi düşünüyorum, bakalım hangi eller kalkacak, merak etmekteyim.

Meclis Üyelerine sesleniyorum! Yarın meclise girmeden neyi oylayacağınızı bilmeniz adına sizler için BİLA ÜCRETLE araştırma yaptım, neyi oyladığınızı görün diye. İyilik yap denize at diyenlerdenim.

Sonra vaktim yoktu çalışamadım demeyin alın size koskoca bir Pazar!

Bana göre planlamadan geri çevrilmesi gereken planları bir açalım kısaca,4. maddede yer alan plan, 1002 Parselin Akaryakıt İstasyonu için 1/5000 ölçekli nazım İmar Planı Değişiklik önerisi için benim itirazım vardı, itiraz gerekçelerimin bir kaçını tekrarlamakta fayda görmekteyim, bu tesisler mevcut ve ruhsatlı ise, neden böyle bir plan tadilatına ihtiyaç duyulduğu,ulaşım daire başkanlığının konu hakkında görüşünün olup olmadığı,İzmir Büyükşehir Belediyesi Meclisi'nin 11.01.2010 tarih ve 01.49 sayılı kararı ile reddedilen bir planda ne oldu da tekrar meclis gündemine getirilebildi?

Eğer ret edilen bu planın ret gerekçesi kaldırılması amacı ile söz konusu kavşağın yerinin değiştirildiği görülecektir. Yani akaryakıt istasyonuna uygun olması için mülkiyet dışındaki bir alan tekrar düzenlenmiştir. Peki, bu 3194 sayılı imar kanunun 19. Maddesine aykırı değil midir? Bu maddeler sadece okunmak için mi yazılmıştır, uygulamaya neden konulamamaktadır?

Ulaşım Daire Başkanlığı 08.08.2011 tarih ve 2125 sayılı yazı ile, bu durumun sakıncalı olduğunu bildirmesine rağmen hangi koşul değişti diye sorsam, bir cevap alır mıyım?

Bu parselin sahibi herhangi bir vatandaş olsaydı aynı seferberlik yapılır mıydı?

En az 10 soru daha sorabilirim sıkmamak adına burada kesiyorum ama son sorumu sormadan bu konuyu kapatmayacağım, burası madem, ruhsatlı bir istasyondu da neden bu öneriye ihtiyaç duydunuz YOKSA!!!

Gelelim meclis gündemindeki 6. Maddede yer alan yürürlükteki 1/5000 ölçekli Nazım İmar Planında “Orta Öğretim Tesisleri Alanı” olarak belirlenmiş olan, İzmir ili, Bornova ilçesi, Erzene Mahallesi, 46 pafta, 198 ada, 165 parselin “Özel Eğitim Tesisi” olarak belirlenmesine ilişkin 1/5000 ölçekli Nazım İmar Planı Değişikliği önerisi...

Bu plan yanılmıyorsam Büyükşehir Meclisi'nden 11.07.2011 Tarih ve 05.622 sayılı kararı ile onanmıştı, Milli Eğitim Bakanlığı Yatırımlar ve Tesisler Daire Başkanlığı'nın 19.07.2011 Tarihli yazılarında olumsuz görüş bildirmesi üzerine, defalarca bu konuyu aşabilmek adına yazışmalar devam etmiş. 30.12.2011 Tarihinde Milli Eğitim Bakanlığı'ndan yine olur alamamışınız?

Planlama Daire Başkanlığı kurum görüşlerini almadan mı planlıyorlar, diye sorsam!

Bu parsel resmi kurumlar için ayrılmış iken, Devlet resmi okul yapabilecekken,SİZLER SOSYAL DEMOKRAT BİR PARTİNİN BELEDİYESİ DEĞİL MİSİNİZ?

Kamunun malını nasıl özele çevirirsiniz?

Sonra demezler mi? Kamunun ihtiyaçları dururken, nasıl özele verdiniz diye?

Kaç kişi çocuğunu, özel okula yollayabilir? Nüfus hızla artıyor, yarın bu alanda, FAKİR GARİP GURABA okul ihtiyacı hâsıl olduğunda özel okula mı gidecekler?

Bu planı ANAYASA MAHKEMESİNE götürmek lazım!

Meclis gündeminin 30. Maddesi yine benim itiraz ettiğim lakin itirazımı oybirliği ile ret etmişler, “Doğal Karakteri Korunacak Alanlar (Orman+Koru+Maki)”, “Tarım Alanları (Zeytinlik+Meyvalıklar)”, “Ağaçlandırılacak Alanlar” plan kararlarının iptal edilecekmiş
Edilecekte nasıl edilecek elbet tarafıma itirazımın neden ret olduğunu açıklayıcı bilgi gelecektir. Onama sınırı içi boş bırakılan böyle bir planlama tekniği var mıdır diye, tekrar, tekrar sorsam. Burada hangi KAMU YARARI oluştu da böylesine bir karar aldınız?

Bu üç plan bana göre çok tartışılacak planlardır. Bu planlar yetkili merciler tarafından incelenmelidir diyorum.

Gelelim geçen ay OYBİRLİĞİ ile geçmiş plana,
İzmir Büyükşehir Belediyesi 11.02.2012 Tarihinde meclisten geçirilen, Urla ilçesi, İskele Mahallesi, Kalabak Mevkii, 32 ada, 2, 3, 4, 30, 31, 32, 33, 34, 35, 36, 37, 38, 39, 40, 41, 42, 43, 93, 94 nolu parselleri kapsayan alanın 1/25000 ölçekli İzmir Kentsel Bölge Nazım İmar Planı Revizyonu doğrultusunda düzenlenmesine yönelik 1/5000 ölçekli Nazım İmar Planı Değişikliği önerisinin oybirliği ile kabulüne ilişkin İmar ve Bayındırlık Komisyonu raporu. (Nz.Pl. 8535) Komisyon Raporuna Konu Önergenin Kabulüne Oybirliği İle Karar Verildi.

Peki, hiç aranızda tartışmadınız mı? Bu alanları konut alanına döndürürken, küçük ölçekteki yeşil alanların gösterimi zaten 25.000 ölçekte yer almayıp, konut alanları içinde gösterilmekte bunu ben bile bilirken sizler nasıl bilmezsiniz? Söz konusu parsellerde kooperatif sınırına göre değişen, kıyı kenar çizgisinin dışında kalan parsellerde hem 3194 sayılı İmar Kanunun 27. Maddesi ne aykırı olarak yeşil alan kaldırılmış hem de yeni konut alanlarının getireceği nüfusun donatı alanları düşünülmemişken nasıl planlarsınız? Meclis üyeleri de bu planlamayı nasıl OYBİRLİĞİ ile geçirirler.

Şimdi bu planın incelenmesi için yetkili makamlara bildirdim, plan uygunsa elbet inceleme sonucu plan aynen geçer, eğer plan uygun değilse OYBİRLİĞİ ile karar veren meclis üyeleri hep birlikte yine savunmalarını yazarlar. Savcının karşısında da BİLMİYORUM derler!

Son sözüm İzmir Büyükşehir Belediyesi nazım imar planı çalışanlarına bu planları nasıl bu şekilde meclise kadar getirebiliyorsunuz, bu meclis üyeleri savcının karşısında hesap verirlerken, sizlerin hiç mi suçu yok?


Kim hazırladı bu planları?

Gelecek yazımda Konak Belediyesinden geçen ÖZGÖRKEY, İZOMEK, TÜP BEBEK planlarını sizlerle paylaşacağım.

Bu arada planlamanın dışında da çok ilginç gelişmeler var..,

18 Mart 2012 Pazar

Aziz Başkan Tapeleri Sık,Sık Gözden Geçiriyor

Başkan tapeleri sık,sık gözden geçiriyor,
20 Avukat görevlendirdiğini söylüyor.
Bazı CD kayıtlarının olmadığını da söylüyor.
Demek ki avukatlar iyi çalışıyor!

Ben de bütün tapeleri okumaya çalışıyorum, sanki 10.000 sayfadan ibaret ekleriyle birlikte. Peki, Başkanın açıklamalarında 40.000 sayfadan bahsediyor, ilk fırsatta savcılığa gidip 30.000 sayfayı isteyeceğim...

Başkanım tapelerde sizinle Alaattin YÜKSEL arasında geçen bir diyalog var, bunu ilk mahkemeye kadar yazmayacağım merak etmeyin. Ancak ilk celseden sonra mutlaka yazacağım.

Mimarlar, mühendisler, çevre mühendisleri odaları sizlere sesleniyorum İzmir ilinde birçok plan geçmekte, meclis gündemlerini tarıyorum bu planlara itirazınız yok.

Geçen gün İzmir Belediyesi'nden servis edilen bir haber vardı, başkan Mimarlar Odası'nı ziyaret etmiş çok keyifli idi, e tabii eski Genel Sekreter Yardımcısı ( İmardan Sorumlu ) Hasan Topal oda başkanı olunca keyifli olması çok doğal nede olsa, eski mesai arkadaşı, İzmir’de demek ki tüm planlar imar yönetmeliklerine uygun yapılıyor ki böylesi sevimli şen şakrak bir ortam vardı.

Ya Başkanım siz İzmirliler” Bana DÜRÜST diyor” diye her yerde söylüyorsunuz, bir ara DÜRÜST BAŞKAN diye kentin her yerinde panolar, afişler vardı. Bunu kimler astı? Tören yapacağınız yerlere kimler taşıdı? Bununla ilgili ilginç mailler geliyor!!!

Ha bu arada sendikacılar, sizi gidi sizi! Sizlerle de ilgili yakında yazacağım.

İZULAŞ’ın satın almasını uyarmıştım bazı doneler geliyor diye ama telaşla düzeltmeye giderlerken, yeni hataların yapıldığı haberleri dalga, dalga bana kadar gelmekte, biraz daha olgunlaştırıp ilk fırsatta yazacağım.

Bilgi İşlem Daire Başkanlığı'nı artık UNİBEL mi yönetiyor diye belediye koridorlarında konuşuluyor, hayırdır!

Başkanım bugün açıklama yaptınız Evka 3 İstasyonları Nisan ayında açılacak diye, bu açıklamaları, 31 Ağustos 2011 tarihinde 29 Ekim de açılacağını vaat etmiştiniz açılamadı...

3 Mart 2012 de ise 15 Mart’ta yolculu seferlere başlayacak dediniz, herhalde yetiştiremediniz ki yeni açıklama yaptınız.

9 Mart’ta ise, Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, “İzmir Metrosu`nun Ege Üniversitesi ve EVKA-3 istasyonlarını Mart ayı sonunda törenle açacaklarını” söyledi. Bu sefer açılır inşallah diyelim, 15 günlük gecikme nedir ki!

Körfezde bu yaz denize girebilecek miyiz? 2010- 2011 yıllarında siz hemşerilerinize bu vaadi verdiniz mi vermediniz mi? Bu yaz mayolarımızı hazırlayalım mı?

Bugün geçen gün yeni bitirdiğim bir kitaptan alıntıyla bitirmek istiyorum.

Büyük adam demiş ki, BİLMİYORUM, BİLMİYORUM, BİLMİYORUM, bilgim yok!
Bir baktım geriye sekiz yılda ne büyük işler yapmışım kendimle övünüyorum.

BEN BÜYÜK ADAMIM, BEN BÜYÜK ADAMIM, BEN BÜYÜK ADAMIM

Ulu Manitu Büyük adama sormuş
Her şey UYGUN MU, UYGUN MU, UYGUN MU?
Yasalara aykırı bir şey yok mu?
Hep övünüyorsun BÜYÜK ADAM!
Düşündün mü Düşündün mü, Düşündün mü?
BÜYÜK ADAM Ulu Manituya demiş ki;

Yapılan iyi işler benim, kötü işleri; “Bilmiyorum, Bilmiyorum, Bilmiyorum”

Demiryolu yapılırken boğalar ölmüş, “Bilmiyorum”
Binalar yapılırken sular kaybolmuş, “Bilmiyorum”
Yollar açılırken ağaçlar kesilmiş, “Bilmiyorum”
Ulu Manitu anlatılanlardan şaşkın bezgin, büyük ama küçük adam hep kendini düşünüyorsun...

Çok bencilsin, kendin için çevrendeki herkesi yakıyorsun...
YAZIK, YAZIK, YAZIK..,

Pazartesi İzmir Büyükşehir Belediyesi'nden ve Konak Belediyesi'nden geçen yeni planları, birer, birer açacağım İBB meclis toplantısından önce meclis üyeleri okusunlar ki neye el kaldırdıklarını bilsinler.

13 Mart 2012 Salı

Bu atlar ne olacak

Belediyede personel taşıma işleri ve servislere de düzenleme getirildi.
Belediye çalışanları fazla mesai uygulamasından yararlanamayacak gibi önlemler alınırken, şimdi, sormak lazım Halfinger atların alımı için Avusturya’ya gidilmesi, ne demek?
Çok mu lazım ithal atlar, ülkemizde Halfinger cinsi at yok mu?
Daha önce ihalesi yapılan atlar için de Hollanda’dan getirdik diye İBB nin kendi sitesinde yayınlanmamışmıydı?

Pekala, çakma makma, bu atlar İstanbul’dan gelmemiş miydi?

Ben sizin adınıza bir araştırma yaptım, Avusturya soğuk bir iklim ve çim sahada at yetiştirme yöntemleri var, bu atlar bayırda mı faytonlara koşulacak, eğer siz Kordon boyunu çim saha yapacaksanız, bir diyeceğim yok.

At alımı, Avusturya’da oldukça pahalı ve Tarım Bakanlığı regulationları da bize entegre değil. İthalatı da zorlu ve pahalı
Avusturya atları soğuk havada yetiştikleri için soğuk kanlar ve Avusturya ikliminde yetişmiş bir hayvan full 18 saat İzmir ikliminde nasıl bakılacak?

Bir bilene danıştılar mı diye sorsam. Bu gidişle çok kemer sıkarız çok!

Bu atlar için yapılan barınaklara ne ödendi? Elim varmıyor yazmaya hemşerilerimiz daha fazla üzülmesin diye...

Bu gidişle daha çok kemer sıkarız...

Daha önce yapılan ihalede atlar Hollanda’dan geldi dendi atlar İstanbullu çıktı,

Daha birkaç gün önce Kocaoğlu "Kordon'da fayton keyfi" adı altında hazırlanan proje kapsamında alınan Haflinger cinsi 14 atın ihalede belirtilen şartlara uygun olmadığı gerekçesiyle geri gönderilmesiyle ilgili açıklamalarda bulundu.

Peki, atları getiren hanım 36 at teslim ettim der, daha önce yayınladığım belgede de 36 at gözüküyor,

Madem ayıplı mal verildi niye süresinde iadeleri yapılmadı?

36 atı teslim aldınız da bu atlar nerede?


Başkan 14 at var diyor, 22 atın iade evrakları nerede?
Bir hayvan sever olarak kayıp ilanı vereceğim...

Şimdi Kocaoğlu meclis kararıyla küçük bir heyeti Avusturya’ya at bakmaları için yollamış bile HANİ KEMER SIKILACAKTI?

Ya bu gelen atlar da İzmir sıcağında uyuz eşeğe dönerse, bu seferde at ahırlarına klima takarsınız, atlar faytonları çekerken de boyunlarına bir vantilatör takar işi çözeriz herhalde.
Bana kalırsa bu sevdadan vazgeçelim elde yarım kalmış işlere bakalım

...

Bu konuyu net öğrenmek isteyenler, “atlar İzmir’de hapis ve zor durumda” facebook adresinden takip edebilirler.

İBB de çalışanlara kısıtlama getirirken 300-350 milyon liraya gemi alırız diyen Aziz Başkanın geçmişte yaptığı açıklamaları bir hatırlayalım;

“Portekiz’e gittik. Lizbon’daki ulaşım körfez ulaşımına çok benziyor. Orada incelemelerde bulunduk. En son da kompozit ve katamaran tipi 400–450 kişilik gemileri almanın uygun olduğuna karar verdik."
Pardon ama Portekiz'de yolcu taşımacılığında kullanılan karbon gövdeli tekne yok ki!

Lizbon'da 4,5 mil mesafeli iki, 7 mil mesafeli bir hatta alüminyum katamaran tekneler, 1 ve 1,3 mil mesafeli kısa hatlarda tek gövdeli çelik tekneler kullanılmaktadır. Acaba çelik gövdeleri kompozit olarak mı gördünüz?

Göz yanılması olabilir mi?

Bu konunun uzmanları uyarıyorlar neden kompozit, neden bu denli ısrar ediyor anlamış değiliz demekteler...

SAHİ NEDEN BU ISRAR!

11 Mart 2012 Pazar

TANSAŞLAR İNGİLİZLERİN DEĞİLMİ?

Kocaoğlu Kamu Malı'nı neden İngilizlere peşkeş çekiyor?
Pazar günü gazetelerin köşe yazılarında MİGROS ve TANSAŞ’ lardaki payını yüzde 98’e çıkaran İngiliz Yatırım Fonu BC Partners olduğunu okuyunca şaşırdım, şimdi bizim KAMU ALANLARI, YEŞİL ALANLARI İngiliz gurubu mu kullanıyor? Bana göre derhal bu alanlardan çıkarılmalı, hele ki yabancı bir gurup bu alanları nasıl kullanabilir? Bu konuda yazmadığım yer kalmadı neden hala net bir cevap yok?

Yarın ben kamu alanlarında el arabasıyla bir şeyler satmaya kalksam başıma neler gelir düşünmek bile istemiyorum. Maazallah elimdeki el arabam gider, içindeki sattığım mallarla birlikte...

İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin sitesinde 2012 yılının hiçbir meclis kararı yok neden acaba?

Üçüncü aya girdik halen yayınlanmamış, bir vatandaş olarak İBB'nin meclisinde hangi karar alınmış ne olmuş göremiyoruz. Meclis Gündemi demişken benim yaptığım iki itirazdan biri ret edilmiş. Oysa ben dersimi çok iyi çalışmıştım itiraz gerekçelerimin yerinde olduğunu sanıyordum, neyse ki İBB meclisinden geçse de bu planı, yetkili makamlara yollarım, onlar da inceler.

Sonra da başkanlar çıkıp niye bu plan durdu anlamış değilim derler, ardından meclis üyeleri ellerinde savunmaları savcının karşısına çıkar ifade verirler, artık nasıl olsa bu konuda her birimiz uzman olduk. Sıkıntı yok!

Mart ayı geldi taş üstüne taş koyamayan ünlü müteahhidimiz basına verdiği demeçlerde Mart ayı sonu değil, Mart ayının ortasında teslim edeceğim demişti on gün sonra teslim eder mi dersiniz?

Halide Edip Caddesi'nin kaldırım taşlarını da TAŞ ÜSTÜNE TAŞ koyamayan Azat Yeşil’e yazı yolladığınız söylenmekteydi, yoksa yine aynı kişiye mi verdiniz? Eğer verdiyseniz niye kamuoyunda polemik yaratıyorsunuz?
Aziz Başkanım Halfinger atlarımız ne oldu? Anlaşılan İzmirlinin fayton sefası, başka bahara kaldı.


Peki bu atların akıbeti ne oldu?

Alınan faytonlar ne oldu?
İBB den gelen yazılarda 3 adet fayton alındı diyor, bana gelen e- mailler on âdetin, üzerinde deniliyor. Sahi kaç adet fayton alındı?

Atlar için yapılan ahırlarlara, kimlere ne kadar para ödendi umarım bana gelen e-maillerde söylenilen dudak uçuklatan rakamlar değildir.
Atları aldığınız hanımefendiyi de mahkemeye vermişiniz, atların yediğini içtiğini talep etmişsiniz, hanımefendinin söylediğine göre “ defalarca atları iade edin” çağrısına neden kulak vermediniz de hem kendinizi hem de kadıncağızı zora soktunuz? Bir belediyenin görevleri arasında mıdır at bakıcılığına soyunmak? Yapamadığınız proje için İzmirlinin cebinden ne kadar para çıkmıştır?

Atları teslim eden hanımefendi ne kadar zor duruma düşürdüğünüzü demi düşünmezsiniz?

36 atı teslim etmek kolay mı? Bu atlar uçarak mı geldi nakliye parasını kim ödedi?

Bu hanım ne kadar çok zarara girmiştir kendisinin anlatımına göre de Kobi Destek Kredisi almak zorunda kalmıştır. Yazık değil mi ah almaktan damı korkmazsınız? Ah almak çok tehlikelidir benden söylemesi. Ya atların çaresizliği, siz söylediniz “ATLARI UYUZ EŞEĞE” döndürmüşünüz diye, hatta çalışanları bir güzel fırçalamıştınız.

Şimdi sizlerle bana gelen üç iddiayı paylaşacağım elbet yetkililer bu iddialara bir cevabı olacaktır.

1) Alsancak Hocazade Camii karşısında otopark ihalesi için birçok mail alıyorum. Yazılanlar çok ciddi iddialar. Bu konuyu araştırıyorum; buraya yapılacak asansörlü otopark, 600 araba kapasiteli olmadan rantabıl olmaz...

Oranın metre karesi de 600 arabalı bir otopark için uygun.

Ama her nedense 270 arabalık ta karar kılınmış!

Bu söylentiler dalga dalga yayılıyor...

2) Balçova Ekonomi Üniversitesi'nin batısında yaklaşık 30 dönümlük mesire alanı içerisinde yer alan müstakil dubleks ev yıkılmayarak restore edilerek TEMAD ( Türkiye Emekli Astsubaylar Derneği) Balçova Şubesine tahsis ediliyor sadece üyelerin girdiği yere vatandaş giremiyormuş. Herkesin ortak olduğu mesire alanı kamuya ait alan nasıl oluyor da bir derneğe tahsis edilebilir? Gerçi Tansaşlar da kamusal alanlarda ama tahsis olabiliyor. Bu konuya Balçova Belediye Başkanı ne diyecek merakta etmekteyim.

3) Aziz Kocaoğlu’nun 4-5 ay önce Büyükşehir Belediyesi'nde yaptığı personel atama operasyonları sonucu, Kamulaştırma Şube Müdürlüğü görevinden alınıp Coğrafi Bilgi Sistemleri Müdürlüğü’ne düz eleman/ Mühendis olarak atanan H . K isimli şahıs raporlu olmadığı halde aylardır işe gelmediği halde hakkında tek bir işlem yapılmaması buna karşın her ay maaşını ve sosyal haklarını son kuruşuna kadar alması diğer personel arasında huzursuzluğa sebep oluyormuş benden uyarması.
Son sözüm ise İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin bilgi edinme birimine yazmış olduğum dilekçem bilgi edinme süresini geçtiği halde tarafıma cevap yazısı gelmemiştir. Oysa ben çok basit sorular sormuştum, Konak’ta batan geminin sigorta ekspertizinin sonucu ve bu gemilere ne kadar sigorta ücreti ödenmiştir diye sormuştum ama bir aydır cevap alamdım elbet yetkili makamlara bildireceğim.

Gelecek yazım bir hayli ilginç olacak,

9 Mart 2012 Cuma

AZİZ KOCAOĞLU FISTIKLI AŞURE SEVER Mİ?

Aziz Kocaoğlu Fıstıklı Aşure Sever mi?
Eshot ve İzulaş’da şoför arkadaşlar çok dertli, fazla mesaileri kesildiği için. Şoför arkadaşlar sabah geliyorlar üç dört saat çalışıp, sonra iki saat çalışıyorlar sonra ara veriyorlar, sonra bir başka otobüs hattında iki saat çalışıyorlar bir daha ara verip iki saat daha çalışıyorlar şoför kardeşlerimiz bezgin, bıkkın.

Diğer yandan şanslı şoför kardeşlerimiz de var bu kardeşlerimizin kullandığı otobüsler arızalı olduğu için kendilerine sefere çıkmak için otobüs verilmiyor, vatandaş duraklarda otobüs beklesin! Neyse biz konumuza dönelim otobüs kullanmadan sefere çıkmadan MAAŞ alan TORPİLLİ şoför kardeşlerimizin de sendikaya yakın oldukları konuşulmakta.

Şoför kardeşimiz anlatıyor: “Otobüs sayıları azaltıldı, otobüsler arızalı su alıyor, balık istifi pozisyonunda giden vatandaş durakta beklemekten barut fıçısına dönüyor otobüse binince öfkesini bizden çıkarıyor, oysa bizim suçumuz yok beze ne talimat verilirse, biz onu uyguluyoruz, programı biz yapmıyoruz çileyi vatandaşla birlikte biz çekiyoruz” diyor.

Hani nerede yeni alınan otobüsler niye hizmet vermiyor? Hemşerileriniz bu çileyi çekmekte!

Dolayısıyla otobüslerde belediyeyi kötüleyen kişiler sizin söylediğiniz gibi iki durak kötüleyip sonra inmiyorlar, bence şoför kardeşimizin anlattığı gibi durakta beklemekten barut fıçısına dönen hemşeriniz balık istifi gibi olunca içini dökmüş olacak kalabalıktan nefes alamayan tansiyonu çıkan hemşeriniz dar atar kendini ikinci durakta...

İzulaş’ın son iki aydır ihalelerini yakından takip ediyorum, gelen bilgi ve belgeleri değerlendirdikten sonra sizlerle bir, bir paylaşacağım, şu an yurt dışında olan genel müdür yardımcısı yurda döndüğünde mutlaka inceler diye düşünmekteyim. Umarım bana kadar gelen bilgiler sadece bir iddiadır aksini düşünmek bile istemiyorum.
Eshot Genel Müdürü Dubai’ye kızının yanına gidiyormuş hayırlı yolculuklar...


Büyükşehir Bilgi İşlem Daire Başkanlığı’nın eski gücünde olmadığı söyleniyor, birçok proje yarım kaldığı konuşuluyor ilerleyen günlerde detaylarıyla sizlerle paylaşacağım.

Belediyenin Alsancak imar planı iptal oldu İnciraltı EXPO alınmadan, nasıl planlanıyor?

Ya EXPO’YU kazanamazsak ne olacak?

Expo rüzgarının İnciraltı’na imar hediyesi mi olacak?

Bakalım ortaya Expo’ya göre nasıl bir imar planı çıkacak dünyada bir uygulaması var mıdır böyle bir planlama yapılmış mıdır onu da merak etmekteyim.

Şimdi yazacağım konuya dikkat çekmek istiyorum, Serpil Baran Genel Sekreter Yardımcısı, aldığım bilgilere göre kardeşi de İZBETON’da satın alma müdürü imiş, umarım Büyükşehir Belediyesinin İZBETON’a verdiği ihalelerde imzaları yoktur. Aksi olursa yine soruşturmalar açılır inancındayım, elbet sadece rivayetten öte bir şey değildir.

Çünkü 4734 sayılı Kamu ihale Kanunu,nun "ihaleye katılamayacak olanlar" başlıklı 11. Maddesinin C) bendi derki ihaleyi yapan idarenin ihale yetkilisi kişileri ile bu yetkiye sahip kurullardaki kişiler, D) bendinde ise ihaleyi yapan idarenin ihale konusu işle ilgili her türlü ihale işlemlerini hazırlamak, yürütmek, sonuçlandırmak ve onaylamakla görevli olanlar. Derken ne demek istediğimi anlamışınızdır umarım.

E) C ve D bentlerinde belirtilen şahısların eşleri ve üçüncü dereceye kadar kan ve ikinci dereceye kadar kayın hısımları ve evlatlıkları ve evlat edinenler dâhil ihaleye katılamazlar denilmekte iken,böylesi bir yanlışlık yapılmamıştır inancını hala korumaktayım.

İzbeton’a ÇİN MALI araçlar alınmış nasıl bu araçlar uygun mu? Kullananlar memnun mu? Bu araçların tercihini kim yapmış? Beni de bilgilendirirseniz çok mutlu olurum.

Grand Plaza geçen hafta polise ifade vermiş bu konunun detaylarını da açıklayacağım, geçenlerde fatura tarih ve numaralarıyla Grand Plaza Şirketine kesilen yemek faturalarını açıklamıştım bu konunun detaylarını da sizlerle paylaşacağım.

Hafta sonu yerel internet sitelerinde yayınlanan bir haber beni çok şaşırttı...

Teleferik ihalesi nihayet sonuçlandı , yada Teleferik 1 yıl sonra yine çalışacak, gibi başlıklar atıldı, ama sonuç hiç de öyle değil, STM firmasını aradım hayırlı uğurlu olsun dedim “ Hanımefendi bende sizin gibi internet haber sitelerinden öğrendim” anlamadım yani sizinle sözleşme yapılmadı mı? “ hala hayır yapılmadı” Peki ihale ne zaman yapıldı? “19 Aralık 2011” yani neredeyse 70 gün oldu, “ evet daha bize ne tebligat geldi nede ihaleyi kazanmamıza rağmen sözleşme yapmak için davet geldi “ peki bu haberler nereden çıktı? “ Bilemiyorum “ diye telefonu kapattık.

Şimdi neden bu haberler yayıldı? Diye sorsam bir ihale yapılıyor aradan 70 gün geçmiş hala sözleşme yapılamıyor KİM ENGELLİYOR KİM MANİ OLUYOR çok çalışan belediyemizin önünü kim kapatıyor?



7 Mart 2012 Çarşamba

TANSAŞLAR

Aziz Kocaoğlu TANSAŞ Mağazaları'na Ortak mı?
Bugüne kadar yazdığım yazılarda yer alan kurumları kişileri tanımam, dolayısıyla hiçbir düşmanlığım söz konusu olamaz hele ki Türk Ekonomisi'ne kattığı şirketleri düşünecek olursak Koç Gurubu'na karşıt bir görüşüm olması mümkün değil. Her zaman söylüyorum yatırımcı elbet kendisini düşünecek en iyi yerlerde en az bedelle yer almak kiralamak ister, benim karşı olduğum usulsüzlüğe göz yuman kurumlardır.

TANSAŞLAR yanılmıyorsam 1985-86 yılında şirket olmasıyla birlikte mağazaların ruhsatları 3030 sayılı yasanın ek geçici birinci maddesi ile ek belediye hizmet binası olarak ruhsatlandırılmış. Daha sonra Büyükşehir Belediyesi'nden çıkan TANSAŞ Mağazaları özel sektörde üç kez el değiştirmiştir. Bu mağazaların % 89 hazine arazisi, kamuya terk ve yeşil alanlar üzerinde kurulmuştur. Halen Büyükşehir Belediyesi bu mağazalardan kira geliri elde etmektedir. Kaçak duruma düşen TANSAŞ Mağazalardan elde edilen kiralar yasal mıdır? Buda ayrı bir tartışma konusudur.

1999 yılında hisselerinin büyük bölümü Doğuş Grubu’na geçmiş. Ardından da Migros gurubuna geçmiş, dolayısıyla Tansaşlar, tartışmalı bir özelleştirme kararıyla belediye bünyesinden çıkartılmıştır. Artık kamu yararına çalışan bir market zinciri olmaktan çıkmıştır.
Bu memlekette süpermarket işi yapan diğer guruplara belediye hizmet alanlarında, ticaret hakkı verilmekte midir? Verilmiyorsa ise bu fırsat eşitliğine uygun mudur?

 
Bugün Göztepe sahilinde yada Karşıyaka Bostanlı, Alaybey pazaryerindeki gibi birçok rantlı yerde, hangi şirket para vererek satın alabilir? Büyük bedeller verilse bile alınamayacak birçok arazide kamu hizmeti yapan ve bir belediye kuruluşu olan TANSAŞ'a tahsil edilmiştir.

Bunun temel nedeni ise TANSAŞ'ın bir belediye kuruluşu olarak kurulması ve halkın çıkarları için kâr amacını minimum tutarak hizmet vermesidir. TANSAŞ'ı TANSAŞ yapan en büyük özelliğin kamu desteği olduğu, şimdi ise ÖZEL olan bir market zinciri
belediyenin inisiyatifinde bulunmayan TANSAŞ lar halen kamuya ait terk alanlar, yeşil alanlarda nasıl hizmet verebilmektedir. Bu alanlar benim ve sizin alanlarınızdır. Bu alanları İZMİR’Lİ yaransın diye ayrılmış alanlardır. Özel sektör para kazansın rantına rant katsın diye ayrılmamıştır.

Hadi alıştırıldık imar sopasının istediğine GÖKKUŞAĞI yapılmasına da bu kadarı olmaz, o zaman zor durumda olan bakkallar birleşsinler belediyenin yeşil alanlarında birer market açmaya kalsalar kim bilir ne ENGELLER le karşılaşırlar.

TANSAŞ lar diğer marketlerle aynı statüde olmalı aksi halde, REKABET KURULU GÖREVİNİ YAPMIYOR OLUR da demiştim geçmiş yazılarımda hala bir ses yok...

Sesimi duyan var mı?

Bu konularla ilgili geçtiğimiz yılın Temmuz ayından itibaren Rekabet Kurulu'na, İzmir Valiliği Mahalli İdareler İl Müdürlüğü'ne, İçişleri Bakanlığı'na yazılar yazdım, gelen cevaplar bir o kadar ilginç,
İBB'nin verdiği cevap ile başlayalım:

"Şehrin muhtelif yerlerinde faaliyet gösteren mağazaların ilk olarak Belediyemiz Tanzim Satış Müdürlüğü adına kiralandığı,20.07.1987 tarih ve 1564 sayılı encümen kararı ile Tansaş A.Ş’ ne devrinin yapıldığı, daha sonra Tansaş A.Ş ’ninMigros Türk A.Ş ile birleşmesinin usulüne uygun olarak tamamlanmış olmasından dolayıTürk Ticaret Kanunun 151. Maddesi gereği Migros Türk A.Ş nin Tansaş A.Ş nin külli halefi olduğundan kiracılık sıfatının Migros Türk A.Ş ne geçmiş bulunduğu tespit edilmiştir.Adı geçen Şirketin unvan değişikliği üzerine kayıtlarımızda kiracının Migros Tic A.Ş olarak düzenlendiği tespit edilmiştir. Söz konusu kiracı tarafından işgalen kullanılan hiçbir alan bulunmamakta olup kiralama işlemlerinin tamamı kira hukukuna dayalıdır. Şehrin muhtelif yerlerinde 17 adet mağaza bulunmaktadır."

İmza
Genel Sekreter Yardımcısı
Fügen SELVİTOPU.

Ben ne sordum bana ne cevap geldi, ben dedim ki KAMUYA TERK ALANLARDA özel şirketin derhal çıkarılması gerekmektedir dedim İBB kiralama hukukuna uygundur dedi.

Sorumu yineliyorum, TANSAŞ'LAR artı kamu yararına çalışmayan özel bir şirket. Peki neden hala vatandaşın malının üzerinde para kazanıyor? Kamu alanlarında olan yerlerden nasıl belediye para alıp usulsüzlüğe ortak olabiliyor?

İzmir Valiliği ise BİLİM SANAYİ ve TEKNOLOJİ İl Müdürlüğü'ne yazı yazmış, bende bahse konu olan il müdürlüğüne bizzat gittim il müdürüyle konuştum, konunun onlara gelmediğini söylediler.

Bana gelen bilgilendirme yazısında ise dağıtım da yer alan İstanbul Valiliği yazısına istinaden İstanbul Valiliği'ne yazı yazdım, gelen cevap:

“15.02.2012 tarihinde yapılan denetimde firma yetkilisi : “Tansaş A.Ş’nin hisseleri, Migros Türk Ticaret A.Ş(Eski ünvan) tarafından 19.08.2005 tarihinde satın alınmıştır. 30.06.2006 tarihi itibarı ile Tansaş A.Ş ile Migros Türk A.Ş’ye iltihak suretiyle birleştirilmiş. Bu husus Ticaret Sicil Gazetesinin 05.07.2006 tarih ve 6592 sayısıyla ilan edilmiştir. Kamusal alanların terki konuları Müdürlüğümüzün çalışma konularının dışında olup mahalli idarelere müracaatınızın uygun olacağı düşünülmektedir. Bilgilerinize rica ederim.

Tanrım daha nerelere müracaat yapacağım?
İçişleri Bakanlığı Bimer aracılığıyla
İzmir Valiliği Mahalli İdareler il müdürlüğü
İstanbul Valiliği
Rekabet Kurulu
İzmir Büyükşehir Belediyesi

Ve ne yazık ki hala bir cevap yok ama zannetmeyin ki vazgeçeceğim. Ben çok sabırlıyım, beklerim elbet bir cevap gelecektir.

İzmir Büyükşehir Belediyesine, sahte diplomalar ve sahte ehliyet ile işe başvuru yapanların davası ne oldu acaba?


Sorma ver harcı ile ilgi Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü'nden cevap geldi, iki sayfa dolusu yazıda alınan ücretlerin usulsüz olduğu ve Cumhuriyet Savcılığı'na suç duyuru yapın da dendi. Peki bu suç duyurusunu biz mi, yoksa yetkililer mi yapacak?

Onu anlayamadım?



4 Mart 2012 Pazar

Hasan Fehmi Mani Yola Çıkmış İzmir'i Kurtarmaya Geliyormuş

Hasan Fehmi Mani yola çıkmış İzmir'i kurtarmaya geliyormuş...!
Bir yatırımcı ne ister en kısa zamanda planının geçmesini ister.
Planlama ilkelerine uygun olup olmadığı yatırımcı için önemli değildir. Çünkü sonuçta o plancı değildir ki meslek etiğini düşünsün. O sadece ister. İsteyenin bir yüzü misali…

Yapacağı yatırımın inşaat alanında herhangi bir tarihi kalıntı var mı yok mu onu ilgilendirmez, o yapacağı yatırıma endekslidir, haklıdır da bu konunun araştırmasını yapacak sit kurulu niye kuruldu, bu kuruldakiler ne iş yapar?

Sit kurulları planlanacak yerde olumsuzluk aramak isterse, bir anda “Burası göçmen kuşların geçiş rotası. Eğer buraya alışveriş merkezi yada rezidans yapılırsa, bu göçmen kuşlar göç ederken, yapılan binalara çarpar, gagaları kırılır” da der. Yeter ki onaylamamak için mazeret arasın.

Eğer buraya alışveriş merkezi yapılacaksa o zaman altında bulunan binlerce yıllık mezar kalıntıları bir anda yatırımcının korunması altına bile alınır.

Kısaca bunca yargıya takılan planlarda hiçbir suçu yoktur yatırımcının…

Yatırımcı ekstradan yükseklikte ister, yoğunlukta o yatırımcıdır çünkü.

Ya bu planı meclise taşıyan planlama şubesi ne yapar?

Bakmaz mı planlama ilkelerinin kurallarına, hatırlamaz mı okulda öğrendiklerini, yoksa çalışmadan kopyayla mı geçmiş derslerini?
Hadi planlama şubesinden geçtim. Ya imar komisyonundakiler ne yapar?
Tarım komisyonundakiler, hukuk komisyonundakiler v.s komisyonundakiler ne yapar?

Kurum görüşleri bir an görmezden gelinir, yok sayılır. Zaten komisyonlar özellikle işten anlamayanlardan seçilmiştir.
Kısaca mutfakta hazırlanmıştır alelacele, sıra gelmiştir mecliste oylamaya.

Meclis başkanı kürsüden sorar, meclis üyelerine: “Kabul edenler? Etmeyenler?

Melis üyeleri neyi oyladıklarından habersiz eller havalanır ‘oy birliği’ ile kabul edilmiştir.

Şimdi sormak lazım!
Burada suçlu, mutfakta hazırlayanlar mı?
Yoksa fırına koyan o eller mi?

Ya da bu planın alışverişini yapan YATIRIMCI mı?

SAHİ KİM SUÇLU?

Sonuçta ortaya çıkan yemektir,alışverişte, mutfakta, fırında ne olduysa oldu.

İşte böyle yaşanmaz bir şehir oluşur, ne buna trafik dayanır, ne alt yapı dayanır kısaca giden yok olan şehrimizdir kimse üzerinde durmaz.

Yıllardır bu böyle gelmiş böyle gitmektedir, şimdi kentsel dönüşüm zamanıdır.


Herkes ellerini ovuşturmakta, gözleri parlamaktadır, hafifte dudak kenarlarından sızıntılar görülmekte.

Deprem gerçeğini yıllardır görmezden gelen yetkililerimiz şimdi deprem gerçeği rüzgarını arkasına alarak yeniden planlamak istemektedirler.

Oysa can çekişmektedir şehrimiz, kimse sesini duymaz onlar sağır ve dilsiz olmuşlardır.

İzmir’e Hasan Mani geri geliyormuş sizler duydunuz mu?