Aziz Kocaoğlu Yabancı Sever!
CHP, meydanlarda "biz ATATÜRK’ÜN kurduğu partiyiz" diye milyonların ATATÜRK sevgisini oya dönüştürmeye çalışıyor...
Ancak ATATÜRK büyük devlet adamı olmasının ötesinde vatanını milletini seven önemli bir liderdi, yerli malı kullanılmasını birçok konuşmasında öğütlemişti.
” Kendi ihtiyacını üretemeyen, her şeyini dış ülkelerden karşılayan bir toplumun bağımsızlığından da söz edilemez”
Her koşulda meydanlarda, ATATÜRK’ün partisiyiz diyen, 19 Mayıs gösterilerine sahip çıkan Başkan Kocaoğlu neden YERLİ MALI istemez ki?
CHP'nin kurucusu, ATATÜRK’ÜN bu sözünü neden hatırlamaz?
“Türkler, Türk malı alınız. Türk malı kullanınız. Türk parası Türk toprağında kalsın”
Türkiye, birçok alanda yabancı ürünlerin daha kalitelisini üretebiliyor.
O zaman hala neden yabancılara ve onların ürünlerine hayranlık duyuyoruz ki?
Bilindiği üzere Büyükşehir Belediyesi ilginç bir vapur ihalesi hazırladı.
Bu ihaleye, bu şartlarda kaç tane Türk Firması katılabilir ki? Bunu bilen Büyükşehir Belediyesi 22 dile çevrilen ihale dokümanı hazırlamış...
“Mart tarihinden itibaren de Avrupa Birliği Resmi Gazetesi'nde tam 22 dilde yayınlanacak. Büyükşehir'in ihale dokümanı ayrıca, 170'den fazla ülkenin ihale ilanları ile AB, Dünya Bankası ve diğer kalkınma bankalarının ihale ilanlarını yayınlayan dgmarket'te yer alacak.”
Şimdi yabancı sermaye ellerini ovuşturup ihaleye hazırlanıyordur.
Daha ihaleye bile çıkılmadan ne kadar masraf yapıldı acaba?
Sözde Atatürkçü Kocaoğlu, Türk Gemi Sanayicileri'nden yardım talep ettiniz mi? Yoksa bu ihale şartnamesini de bürokratlarınız mı hazırladı?
Bürokratlarınız Kaptan, siz tayfa mısınız?
İptal olan ihale ile arasındaki geçen aylara yazık değil mi?
Göreceksiniz “Bu ihalede iptal olacak...”
Görüyorum ki kaybedilen zamanın Kocaoğlu ve bürokratları için hiç önemi yok?
Haydi diyelim ki bu vapurların ihalesi oldu, bu ihale şartnamesiyle bir yabancı gurup ihaleyi kazandı, PARAMIZ DA YURT DIŞINA KAÇTI! Peki, yeni vapurlar / gemiler iskelelere uyum sağlayacak mı?
“Bizim paramız çok onları da yaptırırım” diyorsanız, sizi sonuna kadar alkışlarım!
Ancak ATATÜRK büyük devlet adamı olmasının ötesinde vatanını milletini seven önemli bir liderdi, yerli malı kullanılmasını birçok konuşmasında öğütlemişti.
” Kendi ihtiyacını üretemeyen, her şeyini dış ülkelerden karşılayan bir toplumun bağımsızlığından da söz edilemez”
Her koşulda meydanlarda, ATATÜRK’ün partisiyiz diyen, 19 Mayıs gösterilerine sahip çıkan Başkan Kocaoğlu neden YERLİ MALI istemez ki?
CHP'nin kurucusu, ATATÜRK’ÜN bu sözünü neden hatırlamaz?
“Türkler, Türk malı alınız. Türk malı kullanınız. Türk parası Türk toprağında kalsın”
Türkiye, birçok alanda yabancı ürünlerin daha kalitelisini üretebiliyor.
O zaman hala neden yabancılara ve onların ürünlerine hayranlık duyuyoruz ki?
Bilindiği üzere Büyükşehir Belediyesi ilginç bir vapur ihalesi hazırladı.
Bu ihaleye, bu şartlarda kaç tane Türk Firması katılabilir ki? Bunu bilen Büyükşehir Belediyesi 22 dile çevrilen ihale dokümanı hazırlamış...
“Mart tarihinden itibaren de Avrupa Birliği Resmi Gazetesi'nde tam 22 dilde yayınlanacak. Büyükşehir'in ihale dokümanı ayrıca, 170'den fazla ülkenin ihale ilanları ile AB, Dünya Bankası ve diğer kalkınma bankalarının ihale ilanlarını yayınlayan dgmarket'te yer alacak.”
Şimdi yabancı sermaye ellerini ovuşturup ihaleye hazırlanıyordur.
Daha ihaleye bile çıkılmadan ne kadar masraf yapıldı acaba?
Sözde Atatürkçü Kocaoğlu, Türk Gemi Sanayicileri'nden yardım talep ettiniz mi? Yoksa bu ihale şartnamesini de bürokratlarınız mı hazırladı?
Bürokratlarınız Kaptan, siz tayfa mısınız?
İptal olan ihale ile arasındaki geçen aylara yazık değil mi?
Göreceksiniz “Bu ihalede iptal olacak...”
Görüyorum ki kaybedilen zamanın Kocaoğlu ve bürokratları için hiç önemi yok?
Haydi diyelim ki bu vapurların ihalesi oldu, bu ihale şartnamesiyle bir yabancı gurup ihaleyi kazandı, PARAMIZ DA YURT DIŞINA KAÇTI! Peki, yeni vapurlar / gemiler iskelelere uyum sağlayacak mı?
“Bizim paramız çok onları da yaptırırım” diyorsanız, sizi sonuna kadar alkışlarım!
Gelelim sizin şu meşhur ithal atlara...
Bu konuda defalarca yazdım sözümü dinletemedim, ha sakalım yok ki sözüm dinlensin. Ben sakal uzatamayacağıma göre sizlerde yine bildiğinizi okuyacaksınız.
Aslında merak etmeden de duramıyorum, Avusturya’dan at alımı nasıl gerçekleşecek?
Bu atların transport zaman dilimi en az 12 gün, at nakliye aracı maksimum 8 at için uygun peki 36 at söz konusu olunca bu süre bir ayı geçecektir.
Canlı hayvan bedeli ithalat rejimi gereği tüm dünyada peşin ödenmektedir...
Çok merak ettim, İZULAŞ bu ödemeleri peşin olarak nasıl yapacak?
At başına 350 Avro tahlil bedeli, at bedelinin üzerinden de %31 vergi de varken, nakliye, tarım müdürlüğü kontrol belgesi masrafları, noter taahhütname masrafları, gümrük genel ardiye, ordino ve vergi...! İnanın yazarken yoruldum.
Tüm bunları kim ödeyecek, para kimin cebinden ödenecek?
Bu arada atların alım şartnamesi gereği, eğitim alması, seyisler eşliğinde bakımı, tüm kastrasyonu mecburi iken, yurt dışındaki firma bunları nasıl yapacak?
Ayrıca bu atlar TÜRKÇE de bilmeyecek...! Atlara hızlandırılmış Türkçe dersi mi verilecek, yoksa Roman Kardeşlerimize Almanca mı öğretilecek?
Soğuk iklimden gelen bu atlar, İzmir iklimine nasıl uyum sağlayacak?
Benim de atlarım vardı, atlardan çok iyi anlarım. Bence bu atlar iklim değişikliğine ayak uyduramaz. Kocaoğlu'nun deyimi ile UYUZ EŞEĞE DÖNER!
Ayrıca bu atlar yaklaşık bir yıldır depolarda çürümeye terkedilen faytonlara uyumlu mudur? Uyumlu değilse, ne olacak? Yeniden, Faytonlar mı alınacak? Fayton denildiğinde üç beş bin lira sanılmasın. Fatyonların her biri sıfır araba fiyatına...
Sayın Kocaoğlu İzmir Halkı'nın parasını harcadığınızı bir kez daha hatırlatırım.
Ödemeleri kendi cebinizden yapacaksanız, ona bir şey diyemem. Eğer İzmirlinin cebinden ödeyecekseniz sorun büyük demektir.
FAYTON SEFASI için bugüne kadar belediyenin kasasından milyonlar gitti. Ortada ne at var, ne de fayton...
Sayın Başkan zararın neresinden dönerseniz kardır, gelin siz bu sevdadan vazgeçin.
Kabulü yapılan 14 at ve iade edilmeyen 22 at içinde tazminat öderseniz haliniz nice olur?
Korkarım bu da Sayıştay raporlarında zimmet olarak çıkar. Siz de yine meydanlardan,” Susmak sineye çekmek yok, müfettişler kurt sürüsü gibi daldılar, Adalet İstiyorum Adalet dersiniz.”
Bu at konusu bitmez, işe alınan Roman kardeşlerimizin hikayesini gelecek yazılarımda anlatacağım.
*
Alaattin Yüksel sorularıma hala cevap vermedi...Bekliyorum...
*
Gelecek yazımda Marble Fuar alanının dan da bahsedeceğim. Her nedense hep fuar alanı müjdesi, fuar açılmadan bir hafta önce veriliyor ama bir türlü neticelenemiyor... Neyse canım, içimi çürütmeyeyim, belki bu kez olur!
*
Taş üstüne taş koyamayan müteahhidimiz bitirdi mi milyonluk kaldırımları süre azalıyor...
Bu yorum bir blog yöneticisi tarafından silindi.
YanıtlaSil