Hangi Dürüstlükten Bahsediyoruz?
Bugün Üçkuyular AVM Bilmecesi hakkında ikinci yazımı yazmak için bilgisayarımın başına geçmeden evvel haber sitelerine bir göz gezdireyim dedim ve Gercekgundem.com yazarı Gürkan Hacır’ın köşe yazısı beni oldukça etkiledi.
“Kemal Bey beni tatmin etmiyor. Ne söylemi ne kadrolaşma biçimi ne de ülke sorunlarına getirdiği perspektif beni ikna etmiyor” işe bu tek cümle her şeyi açıklıyordu.
Bunun üzerine, Aziz Kocaoğlu şahsımı tatmin etmiyor, bitmeyen projeleri, kadrosu, İzmir’i yaşanmaz hale sokması, CHP içinde birlik ve düzeni yıkması, taraftar oluşturması, verdiği sözleri yerine getirmemesi yüzünden beni ikna etmediği gibi, umutsuzluğa düşürüyor.
Herkes, CHP Kurultayı'nda parti meclisine kimin gireceğini yazıyor. Ben size küçük bir not ilave edeyim, parti meclisi için genel başkanın, hazırladığı anahtar listesinde 9 İzmirli'nin yer alması, Aziz Kocaoğlu’nun kadim dostu Alaattin Yüksel için, Kemal Kılıçdaroğlu’na özel ricada bulunduğu kurultay kulislerinde konuşulurken, nasıl olur da kadim dostlar küs diye yazılıyor, buda başka bir oyun mu? Bu arada Aziz Başkan, parti içi etkinliğini geliştirerek, Genel Başkanlık hayalleri kurduğu, kadim dostu Alaattin Yüksel’i ise İzmir Büyükşehir belediye başkanlığına hazırladığı, parti kulislerinde konuşulmakta. Aziz Başkanın CHP Genel Başkanı olması İzmir, adına sevindirici kanısındayım, ancak CHP adına ne olur bilemem.
Muğla’da “Yerel Yönetimler” toplantısına katılan Aziz Kocaoğlu herkese, hitaben “Hukuk herkese bir gün lazım olacak, herkes hukuka saygılı olsun” demiş, doğru bir söz, ancak gelgelelim, kamulaştırılan bir alan ( Üçkuyalar AVM) kamulaştırma dışında kullanılamazken, Aziz Başkan burayı ranta teslim etmede gıkı çıkmıyor. İdari Hukuk açısından baktığımızda ise, 4 kere mahkemeden göreve iade kararı alan Genel Sekreter Yardımcısı Ferda Eser’i göreve iade etmeyerek yargı kararını uygulamazken, nasıl olur da hukuktan bahsedebiliyorsunuz?
Sadece Adalet istemek yetmiyor, önce adil olmayı öğrenmek lazım.
Üçkuyular, AVM, Doğuş Gurubu derken, aklıma rahmetli Piriştina’yı getirdi.
Rahmetli, sözde değil özde Büyük Başkan Piriştina, Doğuş Gurubu'na Üniversite Oyunları için, Olimpiyat Köyü'nün yapımını verdiğinde, Üçkuyular Pazar yeri ile ilgili olarak Doğuş Gurubu'nun taleplerine geçit vermemişti, Üçkuyulara yapılan metro istasyonu, giriş ve çıkışları bu alanda yapılsaydı, hem kentsel görünüm bozulmayacaktı, hem de vatandaş için daha işlevsel olmayacak mıydı?
Mahkeme, hukuk konularını açmışken, Birol Soylu’nun internet sitelerine düşen haberine göre, aklandım haberlerinde, benim anlayamadığım, Birol Soylu hangi mahkemede hangi nedenden dolayı yargılanmıştı da aklandı, bir bilen varsa söylesin de bende rahatlayım, kamuoyu da rahatlasın.
Bak şimdi mahkeme hukuk bana soruşturmaları çağrıştırdı...
İzsu’da yapılan ihaleler hep araştırıldı ve halen araştırılmakta, benim anlamakta zorlandığım, bu kadar araştırmalar neticesinde “ Arsenik Arıtma Tesisleri “ ile ilgili kaç firmadan teklif alındı? Bu ihale ne kadar bir bedelle verildiği, yönetim kurulu kararında, kaç imza olduğu. İzsu yönetim kurulu kaç kişiden oluşuyor, kararda, kaç kişinin imzası bulunduğu, kararın alınmasında Aziz Başkan tek başına mı karar verdi?
Hilmi Özen, o zaman İzsu’da Genel Müdür Yardımcısı ve Yönetim Kurulu üyesi miydi? Başka firmalardan alınan teklif var mıydı?
İhaleye bu firmaların çağrılmadığı doğru mudur?
Acaba ilk operasyonda, bu bilgiler alınmamış mıydı, alındı ise kamuoyu ile niye paylaşılmadı? Bu sorular beynimi yiyor, elbet bu soruların cevabına ulaşacağım.
Rahmetli Büyük Başkan Piriştina’yı sadece Olimpiyat Köyü ile anarak geçmek olmaz.
İzmir Büyükşehir Belediye Dergisi'nde, yedi yıldan beri süt dağıtan belediye diyebildikten, sonra meydanlarda hangi dürüstlükten, bahsedebiliyorsunuz?
Dürüstlük gerçekleri gizleyerek prim yapmak mı?
Türkiye ve İzmir’de ilköğretim okullarında çocuklara süt projesi 2003 yılında, rahmetli Piriştina ile başladı, vefatından sonrada bu proje devam etti. İBB'nin dergisinde, 2005 yılında, başlamış gibi, son yedi yıldır diye ibare kullanılıyor. Yılmaz Özdil’de, köşe yazısında aynı ifadelerle, süt projesini sanki Aziz Kocaoğlu başlatmış gibi yazıyor. Bu konuda Piriştina sevenlerinden, okul müdürlerinden, öğretmenlerden, çok sayıda, mail alıyorum, Erdal İzgi’ye bu konuda mail attıklarını, Erdal beyi sürekli yanında taşıdığını, belediye başkanlığından sonrada İzfaş’a yönetim kurulu başkanlığı görevi verdiğini, yazan bu maillerde, Erdal İzgi’nin bu hatayı düzeltmesini istediklerini,ama bugüne kadar bir düzeltme gelmediğini yazmışlar. Ben inanıyorum ki bu mailler Erdal beye ulaşmamıştır, çünkü benim tanıdığım Erdal bey bu konularda oldukça duyarlıdır. Ben araştırdım, Piriştina, bu projede çocuklara süt dağıtarak aynı zamanda, İzmir ekonomisine katkıda bulunsun diye, ilk etapta Pınar Süt ile anlaşmış. Bakıyorum ki herkes gerçekleri unutmuş, süt projesini Aziz Başkan yaptı diye alkış tutuyorlar, bu kandırmaca ya her halde Aziz Başkan da inanmış olacak ki hiçbir düzeltme yapmadan projeyi kendim yaptım diye çekinmeden, gocunmadan icraatlarının içerisine koyuvermiş görünüyor. Oysa bu proje 7 yıl evvel başlamadı 9 yıl evvel başladı, dolayısıyla alkış tuttuğunuz dürüst başkan, o zamanlar ilçe belediye başkanı idi. Ha rahmetli Priştina’ya bu fikri ben verdim o da uyguladı diyorlarsa bir şey diyemem.
Eğer bu dürüstlük ise ben dürüst değilim.
Hızımı almışken, devam edeyim yerim var nasıl olsa!
Bornova, ilçe seçimlerinde, çok koşturduğu için, söz verdiği Kerim Özer’e İBB de düz mühendislik dışında görev vermeyen, Aziz Başkan, için bu kişiyi mağdur ettiği kulaktan kulağa yayılmaktayken, Kerim Özer şimdi Konak Belediye’sinin başkan yardımcılığına getirilecekmiş, hayırlı olsun çalışkan ve iyi bir insanmış.
İşe alım, hak edilen değer derken, mail kutuma, gelen bir maili, yeri gelmişken aktarayım, Aziz Başkan’ın kadim dostu, Alaattin Yüksel’in sahibi olduğu Yükseliş Plaza'da çalışan iki kişi, bugün İzulaş’ta çalışmaya başlamış ne diyeyim hayırlı olsun.
İzmir’in günah keçisi Pervin Şenel Genç’in tutukluluğunun halen devam etmesi, Aziz Kocaoğlu için, iyi bir mağduriyet politikası oldu denilmekte, bu hangi vicdana sığar, böyle bir şeye inanmakta zorlanıyorum, gerçi gördüklerim ve duyduklarım karşısında her şeyi kanıksar oldum.
Yazımın başında değindiğim,“Kemal Bey beni tatmin etmiyor. Ne söylemi ne kadrolaşma biçimi ne de ülke sorunlarına getirdiği perspektif beni ikna etmiyor” cümlesini Aziz Kocaoğlu olarak değiştiriyorum.
Aziz Bey beni tatmin etmiyor. Ne söylemi ne kadrolaşma biçimi nede İzmir’in sorunlarına getirdiği perspektif beni ikna etmiyor. İkna olan varsa ses versin.
“Kemal Bey beni tatmin etmiyor. Ne söylemi ne kadrolaşma biçimi ne de ülke sorunlarına getirdiği perspektif beni ikna etmiyor” işe bu tek cümle her şeyi açıklıyordu.
Bunun üzerine, Aziz Kocaoğlu şahsımı tatmin etmiyor, bitmeyen projeleri, kadrosu, İzmir’i yaşanmaz hale sokması, CHP içinde birlik ve düzeni yıkması, taraftar oluşturması, verdiği sözleri yerine getirmemesi yüzünden beni ikna etmediği gibi, umutsuzluğa düşürüyor.
Herkes, CHP Kurultayı'nda parti meclisine kimin gireceğini yazıyor. Ben size küçük bir not ilave edeyim, parti meclisi için genel başkanın, hazırladığı anahtar listesinde 9 İzmirli'nin yer alması, Aziz Kocaoğlu’nun kadim dostu Alaattin Yüksel için, Kemal Kılıçdaroğlu’na özel ricada bulunduğu kurultay kulislerinde konuşulurken, nasıl olur da kadim dostlar küs diye yazılıyor, buda başka bir oyun mu? Bu arada Aziz Başkan, parti içi etkinliğini geliştirerek, Genel Başkanlık hayalleri kurduğu, kadim dostu Alaattin Yüksel’i ise İzmir Büyükşehir belediye başkanlığına hazırladığı, parti kulislerinde konuşulmakta. Aziz Başkanın CHP Genel Başkanı olması İzmir, adına sevindirici kanısındayım, ancak CHP adına ne olur bilemem.
Muğla’da “Yerel Yönetimler” toplantısına katılan Aziz Kocaoğlu herkese, hitaben “Hukuk herkese bir gün lazım olacak, herkes hukuka saygılı olsun” demiş, doğru bir söz, ancak gelgelelim, kamulaştırılan bir alan ( Üçkuyalar AVM) kamulaştırma dışında kullanılamazken, Aziz Başkan burayı ranta teslim etmede gıkı çıkmıyor. İdari Hukuk açısından baktığımızda ise, 4 kere mahkemeden göreve iade kararı alan Genel Sekreter Yardımcısı Ferda Eser’i göreve iade etmeyerek yargı kararını uygulamazken, nasıl olur da hukuktan bahsedebiliyorsunuz?
Sadece Adalet istemek yetmiyor, önce adil olmayı öğrenmek lazım.
Üçkuyular, AVM, Doğuş Gurubu derken, aklıma rahmetli Piriştina’yı getirdi.
Rahmetli, sözde değil özde Büyük Başkan Piriştina, Doğuş Gurubu'na Üniversite Oyunları için, Olimpiyat Köyü'nün yapımını verdiğinde, Üçkuyular Pazar yeri ile ilgili olarak Doğuş Gurubu'nun taleplerine geçit vermemişti, Üçkuyulara yapılan metro istasyonu, giriş ve çıkışları bu alanda yapılsaydı, hem kentsel görünüm bozulmayacaktı, hem de vatandaş için daha işlevsel olmayacak mıydı?
Mahkeme, hukuk konularını açmışken, Birol Soylu’nun internet sitelerine düşen haberine göre, aklandım haberlerinde, benim anlayamadığım, Birol Soylu hangi mahkemede hangi nedenden dolayı yargılanmıştı da aklandı, bir bilen varsa söylesin de bende rahatlayım, kamuoyu da rahatlasın.
Bak şimdi mahkeme hukuk bana soruşturmaları çağrıştırdı...
İzsu’da yapılan ihaleler hep araştırıldı ve halen araştırılmakta, benim anlamakta zorlandığım, bu kadar araştırmalar neticesinde “ Arsenik Arıtma Tesisleri “ ile ilgili kaç firmadan teklif alındı? Bu ihale ne kadar bir bedelle verildiği, yönetim kurulu kararında, kaç imza olduğu. İzsu yönetim kurulu kaç kişiden oluşuyor, kararda, kaç kişinin imzası bulunduğu, kararın alınmasında Aziz Başkan tek başına mı karar verdi?
Hilmi Özen, o zaman İzsu’da Genel Müdür Yardımcısı ve Yönetim Kurulu üyesi miydi? Başka firmalardan alınan teklif var mıydı?
İhaleye bu firmaların çağrılmadığı doğru mudur?
Acaba ilk operasyonda, bu bilgiler alınmamış mıydı, alındı ise kamuoyu ile niye paylaşılmadı? Bu sorular beynimi yiyor, elbet bu soruların cevabına ulaşacağım.
Rahmetli Büyük Başkan Piriştina’yı sadece Olimpiyat Köyü ile anarak geçmek olmaz.
İzmir Büyükşehir Belediye Dergisi'nde, yedi yıldan beri süt dağıtan belediye diyebildikten, sonra meydanlarda hangi dürüstlükten, bahsedebiliyorsunuz?
Dürüstlük gerçekleri gizleyerek prim yapmak mı?
Türkiye ve İzmir’de ilköğretim okullarında çocuklara süt projesi 2003 yılında, rahmetli Piriştina ile başladı, vefatından sonrada bu proje devam etti. İBB'nin dergisinde, 2005 yılında, başlamış gibi, son yedi yıldır diye ibare kullanılıyor. Yılmaz Özdil’de, köşe yazısında aynı ifadelerle, süt projesini sanki Aziz Kocaoğlu başlatmış gibi yazıyor. Bu konuda Piriştina sevenlerinden, okul müdürlerinden, öğretmenlerden, çok sayıda, mail alıyorum, Erdal İzgi’ye bu konuda mail attıklarını, Erdal beyi sürekli yanında taşıdığını, belediye başkanlığından sonrada İzfaş’a yönetim kurulu başkanlığı görevi verdiğini, yazan bu maillerde, Erdal İzgi’nin bu hatayı düzeltmesini istediklerini,ama bugüne kadar bir düzeltme gelmediğini yazmışlar. Ben inanıyorum ki bu mailler Erdal beye ulaşmamıştır, çünkü benim tanıdığım Erdal bey bu konularda oldukça duyarlıdır. Ben araştırdım, Piriştina, bu projede çocuklara süt dağıtarak aynı zamanda, İzmir ekonomisine katkıda bulunsun diye, ilk etapta Pınar Süt ile anlaşmış. Bakıyorum ki herkes gerçekleri unutmuş, süt projesini Aziz Başkan yaptı diye alkış tutuyorlar, bu kandırmaca ya her halde Aziz Başkan da inanmış olacak ki hiçbir düzeltme yapmadan projeyi kendim yaptım diye çekinmeden, gocunmadan icraatlarının içerisine koyuvermiş görünüyor. Oysa bu proje 7 yıl evvel başlamadı 9 yıl evvel başladı, dolayısıyla alkış tuttuğunuz dürüst başkan, o zamanlar ilçe belediye başkanı idi. Ha rahmetli Priştina’ya bu fikri ben verdim o da uyguladı diyorlarsa bir şey diyemem.
Eğer bu dürüstlük ise ben dürüst değilim.
Hızımı almışken, devam edeyim yerim var nasıl olsa!
Bornova, ilçe seçimlerinde, çok koşturduğu için, söz verdiği Kerim Özer’e İBB de düz mühendislik dışında görev vermeyen, Aziz Başkan, için bu kişiyi mağdur ettiği kulaktan kulağa yayılmaktayken, Kerim Özer şimdi Konak Belediye’sinin başkan yardımcılığına getirilecekmiş, hayırlı olsun çalışkan ve iyi bir insanmış.
İşe alım, hak edilen değer derken, mail kutuma, gelen bir maili, yeri gelmişken aktarayım, Aziz Başkan’ın kadim dostu, Alaattin Yüksel’in sahibi olduğu Yükseliş Plaza'da çalışan iki kişi, bugün İzulaş’ta çalışmaya başlamış ne diyeyim hayırlı olsun.
İzmir’in günah keçisi Pervin Şenel Genç’in tutukluluğunun halen devam etmesi, Aziz Kocaoğlu için, iyi bir mağduriyet politikası oldu denilmekte, bu hangi vicdana sığar, böyle bir şeye inanmakta zorlanıyorum, gerçi gördüklerim ve duyduklarım karşısında her şeyi kanıksar oldum.
Yazımın başında değindiğim,“Kemal Bey beni tatmin etmiyor. Ne söylemi ne kadrolaşma biçimi ne de ülke sorunlarına getirdiği perspektif beni ikna etmiyor” cümlesini Aziz Kocaoğlu olarak değiştiriyorum.
Aziz Bey beni tatmin etmiyor. Ne söylemi ne kadrolaşma biçimi nede İzmir’in sorunlarına getirdiği perspektif beni ikna etmiyor. İkna olan varsa ses versin.
Bir kredi ihtiyaciniz var mi? Eger bir is baslatmak için bir kredi ihtiyaci var mi? Eger bir is var ve isinizi genisletmek için bir kredi gerekiyor mu?
YanıtlaSilHerhangi bir finansal karmasa içinde olan ve bir kredi ihtiyaci? Eger borçlari temizlemek için bir kredi gerekiyor mu? Ne olursa olsun kredi sorunlari, burada 3% düsük ve uygun faiz oranlari kredi sunmak olarak yardimcidir. Bize bugün, E-posta:(garrycoleman_loanoffice@yahoo.com) Daha fazla bilgi için.
Isim: ___________________________
Soyadi: ____________________________
Cinsiyet: _______________________________
Medeni Hali: _______________________
Adres: ______________________
Sehir / Posta kodu: ______________________
Ülke: ______________________________
Dogum Tarihi: ________________________
Kredi olarak Gerekli Miktari: ________________
Kredi Süre: ________________________
Aylik Gelirleri / yil: _________
Meslek: ___________________________
Kredi için Amaç: _____________________
Telefon: ________________________________
Faks: __________________________________
Ingilizce biliyor musunuz?