RANT
KARDEŞİLİĞİ
Uzun zamandır sizlerleyim,
her geçen gün şaşkınlığım artıyor, her incelediğim konuda yok artık dediğim
olaylar var. Bir kere de kamu yararı için yaptık, kanun yasa tanımadık denilen bir olaya rastlamadım,
Usulsüzlüklere karşı
durduğumda, siz meclis iradesinin üstünde misiniz, meclis kararı var deniliyor.
Evet, ben sade bir vatandaş
olarak meclis iradesinin üzerinde değilim.
Peki,
sizler kanunların üzerinde misiniz?
Çevre kirlendi,
Politikacılar, bürokratlar
kirlendi,
Eller, ranta mı kalkıyor
yoksa kamu yararına mı?
Bu sorunun cevabını bilen
var mı?
Bunun adı Rant Kardeşliği değil mi?
Bugün yaşananlara bakarsak
eğer,
Söylemler, ağızdan başka
çıkarken,
Yarın, söylemler unutulup,
bambaşka telden çalınmıyor mu?
Çalınan teller, çıkar
telleri olmasın, Hem vicdanlara, hem de kamu adaletine uygun olsun. Çok mu şey
istiyorum.
Bilmez
misiniz ki, ne yerseniz yiyin, sabah aç kalkarsınız!
Bu
dünya Sultan Süleyman’a kalmadı, size kalır mı sanıyorsunuz?
Kamu iradesinin güvenirliliğinin
sizce, önemi kalmadı mı?
Kamu
görevlileri her daim, akıllı davranacak, sonradan akılları başlarına
gelmeyecek,,
Sizler kamu malını satmaya mı
geldiniz, yoksa kamunun çıkarını korumaya mı?
Halkın malını altın
tepsilerle dağıtırken, hemşerilerinizin malını almıyor musunuz?
Bırakın CHP, AK PARTİ
kavgasını
Senin
kötün kötüyse, benim kötüm nasıl iyi olabilir, kötü kötüdür.
Demagoji yapmakla, siyaset
yapılmaz,
Bizler bilmez miyiz
sanıyorsunuz, halkın önünde kavga yapan aynı kişiler kapalı kapılar ardında rant kardeşliği yaptığını,
Komik duruma düşüyorsunuz,
benden söylemesi,
Meclis iradesi dediğiniz
yerde yargıya takılan, tüm planların çoğu oybirliği ile geçmiyor mu?
Bizler anlamıyor muyuz,
mecliste usulen birkaç kelam ettiğinizi,
Birde kalkmış benim
ATATÜRK’CÜLÜĞÜMÜ sorguluyorsunuz, bırakın beni sorgulamayı da önce dönün bir
kendinize bakın.
Sizler, doğrunun peşinde misiniz, yoksa çıkarlarınız peşinde misiniz?
Sodom
Gamora’yı yaşıyoruz, Yakup Kadri Karaosmanoğlu’nun Realistik Romanını okuyun, işte o zaman içerisinde olduğumuz durumun
vahametini anlarsınız.
Çöküşün getirdiği bir
çürümenin romanıdır, Sodom ve Gomore.
Sodom
ve Gomore’deki ortamı hazırlayan koşulları
anlatan roman, işgal yıllarında İstanbul’u, burada geçen türlü pislikleri
anlatmaktadır. Romanda sorunlar ahlaki düzeyde anlatılmaktadır. Öyle garip
ilişkiler gözümüze sokulur ki…
Şimdi yaşadığımız ortamın
bundan ne farkı vardır,
Gemi kalkar, bir yol
haritası, pusulası vardır,
Bu gemi Güney’e mi, Kuzey’e
mi, gidiyor,
Geminin,
hem dümeni kırık, hem rotası bozuk.
Sizlerde biliyor musunuz
nereye gittiğinizi?
Bir taraf UKUSALCIYIZ diyor, diğer taraf YENİLİKCİYİZ diyor
Bir aile düşünün, anne
başka yöne çekiyor, baba bir başka yöne,
Çocuklar
nereye gider?
Bana kızıyorlar, kardeşim
sen neyin peşindesin diye,
Benim peşinde olduğum, hak
hukuk benim sizler gibi ideolojik durumum yok çok şükür, kanunlara uyanın,
çalışanın üretenin, vatanını milletini sevenin yanındayım, hırsızın, arsızın yanında değilim çok şükür.
Makamları hizmet için değil rant
için kullananların peşindeyim ve olmaya da devam edeceğim.
Kurttan
korkan ormana girmez,
Sn Kemal Kılıçdaroğlu’na
seslendim İzmir’de usulsüzlükler oluyor dedim, beni görmezden geldiler,
AK Parti’liler beni hiç
ciddiye almadılar, yazdım çizdim dinlemediler,
Ben, önce Atatürk
ilkelerine sözde değil, özde kabullenmiş bir Müslüman kadınıyım,
Ancak benim için
Müslümanlığın tanımı,
Din akıl sahibi insanları
kendi tercihleriyle bizzat hayırlı olan şeylere götüren ilâhî bir kanundur.
Ben bu ilahi kanuna
inananlardanım,
Müslüman, hem namaz kılıp
hem de içki içen kişiye saldırmaz. Onu küçük düşürmez, ayıplamaz, aşağılamaz.
İçki içeni, tehdit etmez.
Gerçek Müslüman, bu
yanlışların içinde olan insanları uyarır. Doğru olanı anlatır ve bunu yapmasını
önerir. Gerçek Müslüman, kendini illa ki bir tarikata, şeyhe ya da cemaate
bağlama zorunluluğu hissetmez.
Bu nedenle Müslümanlık
açılımını doğru algılamak gerektiğine inanıyorum. İnsanlar olarak Müslümanlık
kavramı haddini aşmış vaziyette.
Kesimlerce Müslümanlık Kavramı'nın
tekel'e alınmasına sonuna dek karşıyım.
Asıl sorun kendine Müslüman yakıştırmasını yapan insanların bu kavrama ne derece ve nasıl uyduklarıdır. Sözle ya da ibadet'le hiç bir zaman Müslüman olunamaz.
Asıl sorun kendine Müslüman yakıştırmasını yapan insanların bu kavrama ne derece ve nasıl uyduklarıdır. Sözle ya da ibadet'le hiç bir zaman Müslüman olunamaz.
Kamunun
malını hiç etmez! Onu korur kendi çıkarlarına hiç feda etmez!
Gerçek Müslüman, insan olma
gereksinimlerini tümüyle yerine getiren insandır. Duasını eksik etmeyen, kötülük
etmeyen, hak yemeyen, hoş görülü
davranan demektir. Bunlar bir insanı Müslüman yapan kavramlardır. Bunlardan
biri dahi eksikse kişiden Müslümanlık tanımı adına eksikler var demektir.
Şimdi sormak lazım, kim
Müslüman?
Eskiden,
Dedeler vardı, sonra Hocalar çıktı, sırada Agalar mı olacak.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder