29 Ekim 2012 Pazartesi

Canım Türkiye'm

Canım Türkiyem seni çok seviyorum...
Geçen gün sizlerle İzmir ilindeki çevre katliamını paylaştım, resimlerini yayınladım, Şehircilik İl Müdürlüğü anında tespitleri yapmış ve cezalarını kesmişti.

Sanmayın ki artık çevre kurtuldu, cezaların kesildiği günün ertesi akşamı bu kez de Gaziemir havaalanı yolu üzerinde yine onlarca damperli kamyon moloz dökmeye devam etti. Plaka numaralarının ihbarları geldi.

Çevre katliamı yazım çıktığı gün, yani salı günü Karabağlar Kaymakam’ını aradım, özel kaleme kaymakam beyle görüşmek istiyorum dediğimde, “ Arkadaşı mı oluyorsunuz?” gibi garip bir cümleyle karşılaştım.

Düşünün bir ilçenin en büyük mülkü amirini temsil eden özel kalem müdürünün konuşma üslubu bu.

Kaymakam Bey'in arkadaşı olmadığım içindir bilinmez, iki gündür sürekli aramalarıma karşın henüz geri dönüş olmadı, oysa çevre katliamı ile ilgili görüşeceğimi de bildirmiştim, hem özel kaleme hem de yazı işleri müdürüne.

Demek oluyor ki, Kaymakam Bey'in çevre katliamından çok daha önemli işleri var!

Gaziemir Kaymakamı büyük duyarlılık içerisinde anında dönüş yaptı, Gaziemir Belediyesi'ni de uyarmış olacak ki, Belediye Başkan Yardımcısı Mustafa Duman bizzati beni aradılar.

Aramızdaki geçen konuşmayı aynen sizlerle paylaşıyorum;
“Nivent hanım konuyla yakından ilgileniyoruz, benim telefonumu kaydedin böyle bir olay olduğunda hiç çekinmeden beni arayabilirsiniz.” Teşekkür ederim.

Aynı gün, Aktepe Hayvan Pazarı'nın tepesine yine moloz dökümü devam ediyor ihbarlarını aldım, anında Başkan Yardımcısı Mustafa Duman’ı aradım. Mustafa Bey yine hayvan pazarının olduğu alana moloz dökülüyor.

-“ Hanımefendi hayvan pazarının yeri düzleştiriliyordur”

- Hayır efendim 500 metre aşağıya dökülüyor, iki ayrı firmanın damperli kamyonlarıyla yapılıyor plaka numaralarını vereyim.

“Hanımefendi dediğim gibi tesviye çalışması içindir” Mustafa Bey madem belediye adına dökülüyor orada pembe gömlekli Mehmet isimli şahıs neden para alıyor?


“Hanımefendi buyurun gelin beraberce soteye yatalım bakalım”


Mustafa Duman çok iyi niyetle söylediğine eminim ancak,
pardon ben niye soteye yatıyorum? Zabıta soteye yatsın.
Sotenin tam Türkçe karşılığı, bir köşeye sinip önünüzden gelip geçen düşmanları indirme olayı.

Aynı gün İzmir Büyükşehir Belediye Başkan Yardımcısı Sırrı Aydoğan’ı aradım yerlerinde yoktular. Kısa bir süre sonra bana geri dönüş yaptılar, her zaman ki zarafeti ve inceliğiyle “buyurun Nivent Hanım”

-Sırrı Başkanım çevre felaketi oluyor bilmem farkında mısınız?

-“Nerede oluyor?”
-Karabağlar Veteriner Müdürlüğünün biraz altında ve Gaziemir Aktepe’de...

- “Allah kahretsin onları.”

Sırrı Başkanım o kadar içten bir şekilde söyledi ki, hakikaten Allah kahretsin bu katliamı yapanları!

Biliyorum okurken dudaklar fiyonk vaziyete geliyor, aslında canım Türkiyem'den manzaralar bu.


Çevre katliamından çıkalım Karşıyaka semalarına gelelim. Pazartesi akşamı mail kutuma bir ihbar düştü, salı günkü yazıma koyamadım, teyit edip doğrulatmam lazımdı. İhbarda yer alan konu, Menemen Belediye Başkanı'nın kızı Tuğçe Şahin Karşıyaka Belediye Başkanı'nın Özel Kalem Müdürü.

Salı günü evden çıkmadan evvel Karşıyaka Belediyesi'ni aradım. Tuğçe Şahin’i bağlar mısınız dedim ve telefonun uçundaki kişiye kiminle görüşüyorum dediğimde, “ Özel Kalem Müdürü Tuğçe Şahin.”

-Cevat Başkan makamında mı? Diye sordum!

-“ Hayır, dışarıdalar kim arıyor?”
Ben Nivent Kurtuluş.

- “ Bir notunuz varsa ileteyim”
-Evet var sizin özel kalem müdürlüğünüz hakkında görüşecektim diyerek telefonu kapattım.

Tuğçe Hanım bir dakika geçmeden hemen tekrar beni aradılar.

-Benim özel kalem müdürlüğümle ilgili ne konuşacaktınız?”
-Hanımefendi babanızın belediye başkanı olması sizin özel kalem müdürü olmanız için yeterli mi?

-“ İçişleri Bakanlığı tarafından atandım.”

-Bunca işsiz genç dururken neden siz?
-“Şans diyelim”,

Allah şansınızı daim etsin diye telefonu kapattım.

Elbet belediye başkanının kızı olmak büyük şanstır. Gün içerisinde telefon konuşmaları bir hayli çoktu, yalnız aradan 535 numaralı bir telefonun sinyalini alıyordum, ama üst üste telefonlar aldığımdan bir türlü geri dönüş yapamadım. Sevgili Genel Yayın Yönetmenim Yusuf İnan beni arayarak “ Karşıyaka Belediyesi'nden randevu talebiniz olmuş sizi arıyorlarmış telefonu açmıyormuşsunuz” benim randevu talebim olmadı telefonla görüşmek istedim ve zaten öğreneceğimi öğrendim dedim.

Yine aynı numaradan Arzu Hanım diye bir şahıs arayarak;

-“ Başkanım sizi sabah bekliyorlar”
-Hanımefendi mümkün değil çünkü programım oldukça yoğun, Perşembe olabilir.

-“ Perşembe başkanım yoklar”
-İleriki günlerde görüşürüz ben öğreneceğimi öğrendim, randevularım var üzgünüm diyerek telefonu kapattım.

Hayırdır diyelim, geçelim.

Salı sallanır derler ama salı oldukça yoğun bir gündü. Salı saat 10.50 Karşıyaka Adliyesi'ne ifadeye gittim, Kemalpaşa Belediye Başkanı Rıdvan Karakayalı, Belediye Başkan Yardımcısı Işın Karaca, İmar Müdürü Sefa Yiğit için yaptığım suç duyurusu için suçlamalarımda ısrarcı olup olmadığım soruldu, evet cevabımın yanı sıra davaya müdahil olmak istediğimi beyan ettim.

Davanın konusu, mahkeme kararlarını uygulamamak. Olay anında planım yürütmeyi durdurma almamıştı üzgünüm, Adaletin Kestiği Parmak Acımaz!

Kemalpaşa demişken, geçtiğimiz günlerde CHP İzmir İl Başkanı, Ali Engin yaptığı açıklamada; “Kemalpaşa’da Başkan günde dört düğüne gidiyor, hangi yaşlının evinde musluk bozulmuş tamir ediyor” demiş.

Pardon İl Başkanım bu nasıl bir açıklamadır, belediye başkanlığı günde dört düğüne gitmekle oluyorsa, diyecek söz bulamıyorum.

Ali Engin’den feyiz alarak yine salı günü Kemalpaşa Belediyesi Özel Kalemi'ni aradım...

-Başkanım makamında mı?
“ Hayır efendim dışarıda”

-Düğünde mi?
-“Bilmiyorum efendim”

-Ben Kemalpaşa Ören’deyim musluklarım akmıyor,
-“ İzsu’yu arayın efendim”

-Olur mu il başkanının dediğine göre başkan muslukları tamir ediyormuş ben kaçıncı sıradayım?

Evet, ne yazık ki canım Türkiyem'den insan manzaraları bu, yazdıklarımda en ufak abartı yok, hergün bunun gibi neler yaşıyorum.
Gelelim Narlıdere ile ilgili iddialara, elbet yetkili makamlar dikkate alacaklardır. Gerçi bugün itibariyle Narlıdere Kaymakam’ına bilgi edinmeden ihbarlarımı yaptım. Narlıdere Kaymakamı tüm duyarlılığını gösterip konunun üzerine gidecektir. Bundan hiç şüphem yok.

Narlıdere Ali Artunar stadyumu yanındaki villa iddialara göre Gürel inşaatın kendine ait villasıymış. Bu villanın iki katı toprağın altında üç katı da toprağın üstündeymiş. 250 metrekareyi geçemez kuralına ne olmuş?

Anap, eski Milletvekili Işın ÇELEBİ, CHP Milletvekili Musa ÇAM iddialara göre bu iki milletvekilimizin de evlerinin ruhsatı, ruhsat eklerine uygun yapılmamış.


Biraz da soru soralım:


-TAKEV İlköğretim ve lisenin ruhsatı ruhsat eklerine uygun mudur?

-Yine TAKEV'e ait Beyaz Balon Kreşi ruhsat için bekliyorlar mı? Şu an ruhsat eklerine aykırı bölümler alçıpan ile kapatılmış mıdır?

Otobanın deniz tarafında bulunan oldukça büyük alana yayılmış villa gördüm. Araştırdım üç aydır enine boyuna büyütme çalışmaları devam ediyormuş, etrafı yüksek duvarlarla çevrili malikânede ne gibi işlem yapılıyor? Belediyenin bu yapıdan haberi yok mu? Yoksa yine bir milletvekilinin yeri mi?

Narlıdere Meclis Üyeleri'nden kaçı bu villalarda oturuyor?


Yine iddialara göre Narlıdere İmar Komisyon Başkanı ve İBB Encümen Üyesi olan, İZSU’da işçi statüsünde çalışan Feridun Güler kaç milyon dolarlık, ruhsat eklerine uygun olmayan villada oturmaktadır?

Eski İBB İmar Komisyon Başkanı Bilgin Erünal’ın oturduğu villada ruhsat eklerine uygun değil?


Narlıdere meclis üyesi ve imar komisyon üyesi Cihat Çoşkun Sahil Evleri'ndeki villaların kaçının projesini çizmiştir?

Narlıdere meclis üyesi Abidin Arslan Narlıdere’deki otoban üzerindeki inşaatların denetimini almış mıdır? Meclis üyesi aynı zamanda denetim yapabilir mi?

Yine iddialara göre, İdea konut kat karşılığı sözleşmeyi yaptıktan hemen sonra tek seferde 20 daire satılmış mıdır satılmamış mıdır?

Daha inşaata başlamadan tek seferde bu işlem olduysa eğer satış teknikleri kitabını yazsalar kimbilir kaçıncı baskı olurdu?
Umarım Narlıdere ile ilgili bu yazdıklarım sadece iddiadır, yetkili makamlara birer, birer bildirdim, devlet gereğini yapacaktır.

Demek oluyor ki bir tek Sıtkı KÜRÜM ruhsat eklerine uygun olmayan inşaat yapmış. Neden tek onun evi mühürlendi, bak şimdi başkan adına çok üzüldüm.


“Çevrem çok geniş”
diyenlere kısa bir not, 10 tane 10 kuruş da 1 Lira eder, 2 tane 50 kuruş da..,



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder