19 Şubat 2012 Pazar

BU İDDİANAME DAHA ÇOK KONUŞULUR

İzmir'deki bu iddialar daha çok konuşulur...
BU İDDİANAME DAHA ÇOK KONUŞULUR

Bugün yazacağım konuya geçmeden evvel bir konuya değinmeden edemeyeceğim;

Aziz Kocaoğlu: “Bornova İlçe Başkanımız Enver Dündar iki yıl boyunca hep Bornova Belediye Başkanımızın yanında olmuş, hep korumuş, savunmuş ve projelerine destek vermişti, bu Bornova için sevindiricidir”. Demişiniz de, Bornova ilçe başkanı olarak elbet belediye başkanının yanında olacak. Başka ilçe belediyesine destek vermesi zaten beklenemez değil mi?

Asıl şaşırdığım açıklama ise:

“Bornova’ya şükran borçluyum, hayatım boyunca da olacağım. Çocuklarıma en büyük vasiyet gelecekte Bornova halkına hizmet etmeleridir” derken ne demek istediniz, Bornova halkının dışındakiler, yani bizler sizi ilgilendirmiyor muyuz, kendi adıma çok alındım!

Madem Bornova İlçesini çok seviyorsunuz gelecek seçimde bu ilçeden adaylığınızı koysanız “ BORNOVA HALKINA HİZMET ETSENİZ” diyorum, Büyükşehir Belediye Başkanlığı'na CHP'den kankanız, sırdaşınız, Alaattin YÜKSEL aday olsa, AK Parti'den de Büyükşehir Belediye Başkanlığı'na da eski danışmanınız İlknur DENİZLİ aday olsa; iki eski dostunuzdan biri kazanır. Siz de sık, sık eski mekânınıza kahve içmeye gidersiniz. Ne iyi olur değil mi?

Değişen hiçbir şey olmaz, İzmir Halkı da yabancılık çekmemiş olur.
Gelelim biz asıl konumuza...

İddianame için her kafadan bir ses çıkıyor, herkes Aziz Başkan'ın arkasına geçmiş, "Bizim başkan yapmaz, bizim başkan dürüst, sonuna kadar destekliyorum" diyor!

Kim zenginleşmiş, kim nemalanmış, kim cebine para indirmiş,
RÜŞVET, ZİMMET, ZENGİNLEŞME YOK!

Aziz KOCAOĞLU,” İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin 1 yıl 11 aylık denetimden yüz akıyla çıktığını” söyledi...

Peki devletin denetçileri, müfettişleri yalan raporlar mı hazırladı?

DİNLEMEYE TAKILANLAR YOKSA BİR FİLM SAHNESİNDEN ALINIP MONTAJLANDI MI?

"Bu iddianame, İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin ne kadar dürüst, ne kadar erdemli çalıştığının belgesi olarak İzmir Belediyesi tarihine geçecektir. Bu iddianamede rüşvet yok, zimmet yok, akrabasını, hısmını, komşusunu, kendisini zenginleştirme yok. Herkesin servet beyanı ortada. Herkesin durumu, hali ortada.” Diyor...

Sayın Kocaoğlu'na kolay bir soru:

"Katlı Otopark İhalesi" için verilen 4 milyon Türk Lirasının yarısı Vakıflar'ındı, tüyü bitmemiş yetimin hakkını 2 milyonu almasına mani olmadınız mı?

Dinlemelere takılan konuşmalar, Sayıştay denetçilerinin raporlarına giren, müfettişlerin raporları sizin söylemlerinizle de örtüşmüyor.
Kayıtlarda, sizin yâ da bürokratlarınızın haksız zenginleşmesi yok, ancak ihaleleri alan firmalar ZENGİN OLMUŞLAR MIDIR? Ceplerine haksız bir para girmiş midir?


Kim verebilir bu soruların cevabını?

Siz istediğinize MAFYA, ÇETE yakıştırmasını yapabiliyorsunuz...

Devletin polisine, devletin denetçisine, devletin müfettişine kurt sürüleri, militan, stajyer bile olduklarından emin değilim, deme hakkını nereden bulabiliyorsunuz?

Ben size İzmir'i yönetemiyorsunuz, diye biliyor muyum?

İhaleleri karıştırıyorsunuz, diye biliyor muyum?

Kişiye özel imar yapıyorsunuz, sonra Melis üyeleriyle birlikte yargılanıyorsunuz, diye biliyor muyum?

İzmirliyi, eski otobüslerle, perişan ediyorsunuz, diye biliyor muyum?

Elbet böyle bir nezaketsizliği gösteremiyorum. Lütfen siz de dilinize hâkim olun da devletin görevlilerine dil uzatmayın...

Sözlerimi Ege'nin Sesi'nde köşe yazısının altına yorum yapan okuyucunun yorumunu yayınlıyorum, aslında o okuyucum konuyu özetlemiş...

Şeref Bozkurt “ Bir başkan hukuk istiyorsa, ben mahkeme kararını uygulamam diyebiliyorsa, mahkeme kararı olmadan birine çete diyorsa, çete olmadığını nasıl ikna eder toplumu. Evet, sen suçluyorsan savcıda seni suçlar. Canlı yayında söyleme be başkan sen ihbar ediyorsun kendini, farkında mısın?

Aklan gel kardeşim, dediğin insanlar; "Yahu arkadaş sen de aklan gel" deyiverir bir gün”

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder