Haluk Işık`tan Açıklama Geldi
Daha önceki köşe yazımda adı geçen Haluk Işık'ın gazetemize hakkında yazdıklarımla ilgili gönderdiği düzeltme yazısını basın ilkeleri gereği yine aynı şekilde sizlerle aynen paylaşıyorum:Zorunlu Bir AçıklamaEge’nin Sesi adlı internet gazetesinde Nivent Kurtuluş, Çürük Elmacı adlı köşesinde “Şapka Düştü Kel Göründü” başlığıyla yazdığı yazının beni ilgilendiren bölümünde, aynen şunları yazmıştır;
“Büyükşehir Belediyesi’nin Sanat Danışmanı Haluk IŞIK, aynı zamanda Dünya Tiyatro Haftası Seçici Kurul Üyesi ve Başkanı olarak, tiyatro alımlarını eşine ait Yeryüzü Sahnesi, kızına ait Drama Türk’ten aldığı iddia edilmekte… Bu konu hakkında düşünceleriniz nelerdir? Açık İhale Usulü ile ihale edilen 27 Mart Dünya Tiyatrolar Haftası Etkinliği Tiyatro Gösterimi Hizmet Alımı İdari Şartnamesinin bir nüshası elimde önümüzdeki günlerde geniş, geniş yer vereceğim.”
Muhatabı İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Aziz KOCAOĞLU olan bu alıntıda, açıkça adım geçtiği için, konuyla ilgili olarak “kişisel” bir açıklama yapmayı zorunluluk sayıyorum.Bu açıklama, başta “Ege’nin Sesi” adlı internet gazetesine, açıklama boyunca adı geçeceklere ve Nivent Kurtuluş’a gönderilecek, Cumhuriyet Ege Eki (Patika), Aydınlık (İtiraz Yazıları), Batısöz (Ayarlarla Oynamak), Ege’de Yaşam (Ahval) ve www.kentyasam.com (Sevgilim İzmir) köşelerimde değerlendirilecektir. Bunun nedeni, aşağıda dillendireceğim talepler yerine getirilmediği takdirde, yasal yollara başvuracağım ve bu açıklamamı sunacağım belgelerden biri olarak kullanacağım içindir.Gösterilecek duyarlığa şimdiden teşekkür ederim.1.27 Mart Dünya Tiyatro Günü nedeniyle düzenlenen “İzmir Tiyatro Günleri”nin 29.su, her zaman olduğu gibi, İzmir Büyükşehir Belediyesinin desteği ve ev sahipliğinde gerçekleştirilecektir. Bu etkinlik, üniversitelerin, kültür ve sanat kurumlarının ve DEÜGSF Sahne ve Görüntü Sanatları Bölümünün imecesiyle düzenlenmektedir.2.Her yıl olduğu gibi, bu yıl da “İzmir Tiyatro Günleri Kutlama Etkinlikleri Komisyonu” oluşturulmuştur. Komisyonun görevi, konuk edilecek topluluk ve oyunları, söyleşi, panel, sergi vb. gibi etkinlikleri ve katılımcılarını belirlemek, etkinlik takvimini hazırlamaktır.3.Komisyon aşağıdaki kurum ve kişilerden oluşmaktadır;-İzmir Büyükşehir Belediyesi Temsilcileri;İlgili Genel Sekreter Yardımcısı,İlgili Daire Başkanı,Başkanlık Sanat Danışmanı,Kültür ve Sanat Müdürü,İzmir Sanat Yöneticisi,Toplantı gündemine göre, görevleri gereği çağrılanlar.-İzmir Büyükşehir Belediyesi Dışından Katılanlar;DEÜGSF Sahne ve Görüntü Sanatları Bölüm BaşkanıEÜ Kültür ve Spor Dairesi Başkanı,İzmir Devlet Tiyatrosu Müdürü/Temsilcisi,İzmir Devlet Opera ve Balesi Müdürü/Temsilcisi,Sabancı Kültür Merkezi Müdürü,Prof.Dr. Özdemir NUTKU,Prof.Dr. Hülya NUTKU.4.Oyunlar ve öteki etkinlikler planlandıktan sonra, bütçe ve ihale aşamasına geçilir ki, Komisyonun görevi bu noktada bitmiş sayılır.Bu genel bilgilendirmeden sonra, söz konusu yazıya dönmek istiyorum.1.Komisyonda Başkanlık Sanat Danışmanı ve mesleğinde 30. Yılını yaşayan bir tiyatro insanı olarak bulunmam kadar doğal bir durum olamaz.2.Bir insanın kendinden söz etmesini bir ayıp olarak nitelesem de, hakkımda direkt benden bilgi alması son derece kolay olmasına rağmen, Sayın KOCAOĞLU’na sormasından dolayı, Nivent Kurtuluş’a kimi anımsatmalarda bulunmayı kaçınılmaz bir zorunluk olarak görüyorum. Ben kendisinden nasıl yazdığı yazı nedeniyle haberdar olmuşsam, Nivent Kurtuluş’un da beni tanımaması doğaldır ve yazısından da bu açıkça belli olmaktadır. Bu 30 yıla;Doktora Yeterlik düzeyinde akademik eğitim (DEÜGSF Sahne ve Görüntü Sanatları Bölümü), iki bilimsel tez, mezun olduğu okulda öğretim görevlisi olarak 5 yıllık “hocalık”, öğrenci seçim kurul üyeliği, uzun yıllar yerel yönetimlerde kurs eğitmenliği,25 yıllık Devlet Tiyatroları Dramaturgluğu, DT Genel Müdürlük Repertuar ve Eşgüdüm Kurul Üyeliği,6 yıllık Aydın Belediyesi Şehir Tiyatroları Genel Sanat Yönetmenliği,10 Yıla yakın Bademler Köy Tiyatrosu Yönetmenliği,50 dolayında sahnelenmiş oyun, yayınlanmış 300 bölüme yakın tv senaryosu ve onlarca radyo oyununun yazımı,Birçok defa “Bir tiyatro mevsiminde en çok sahnelenen Türk oyun yazarı” olarak adlandırılma ve anılma,30 dolayında oyunu sahneye koyma, Devlet Tiyatrolarına başvurmuş sayısız oyunun kabul/ret raporunu yazma, sahnelenme aşamasında dramaturg olarak çalışma,10 yıla yakındır, İzmir’deki 9 Eylül, 23 Nisan gibi ulusal gün kutlamalarının yazımı, yönetmenliği, danışmanlığı,Şiir, öykü, deneme vb. dalında, dergi, gazete ve internet ortamında yayınlanmış ürünler,İçlerinde “Toplu Oyunları” olmak üzere, yayınlanmış kitaplar,Sayısız panel, seminer, konferans, sempozyum bildiri sunumu,Mesleki yarışmalarda Seçici Kurul üyelikleriyle,Bütün bu çalışmaların verimi olarak, içlerinde TC Kültür Bakanlığı ve İzmir’i Sevenler Platformu “Tiyatro Emek İnsanı” da olmak üzere, 20 dolayında ödülle onurlandırılma sığdırılmıştır.3.2010 – 2011 Tiyatro mevsiminde, halen sahnelenen oyunlarım, topluluklarla birlikte şunlardır;YOLLARDA / İzmir Devlet Tiyatrosu, HASRET / Ankara Ekin Tiyatrosu, ŞARKICI / Ankara Ekin Tiyatrosu, HARAŞO HAYATLAR / İstanbul Adım Tiyatro, DÜŞÜNE TAŞINA / Adana Seyirevi Tiyatrosu ve Sanat Merkezi, KURŞUN ASKERİN UTANCI / Yeryüzü Sahnesi, İzmir… Halen hazırlıkları süren oyunlarım ve sahneleyecek topluluklarsa, yakın zamanda duyurulacak ve izleyicisi ile buluşacaktır. 4.Bu kadar oyunu, yalnızca bir tiyatro mevsimi içinde sahnelenen bir yazarın, iki oyununun (KURŞUN ASKERİN UTANCI ve HASRET) “İzmir Tiyatro Günleri” kapsamında sadece “6 gösterim” yapması için çalışacağını ve bu uğurda “nüfuz” kullanacağını düşünmek, en hafif deyimle haksızlıktır. Bu haksızlık, yukarıda özetlemeye çalıştığım geçmişe ve ürünlere bakıldığında, tek kelimeyle saygısızlığa dönüşmektedir. Bunu anlamam ve hoş görüp geçiştirmem, kesinlikle mümkün değildir.5.Söz konusu yazıda, nüfuzumu kullanıp kullanmadığıma dair ima ve bu konuda Sayın KOCAOĞLU’nun düşüncesini sormaya gelince… Böyle bir şey yapıp yapmayacağımın, Sanat Danışmanı olduğum bir Büyükşehir Belediye Başkanı dahil olmak üzere, üçüncü kişilere sorulmasını, büyük bir hakaret sayarım. Yaşamının her döneminde, bu türden davranışlara sonuna dek direnmiş, eleştirmiş, yazılı ya da sözlü biçimde her türlü platformda dillendirmiş biri olarak, böyle bir soru beni derinden incitmiş ve üzmüştür. Onur kırmak, itibarsızlaştırmak ve hedef göstermek, böyle yapılmazsa nasıl yapılır?6.Eşim Aslıhan IŞIK, belki de bunca yıldır “nüfuz kullanıp herhangi bir işe sokma becerisi” gösteremediğim için, DEÜGSF Resim Bölümünü yüksek lisans düzeyinde bitirmiş, dekoratör olarak yıllara dayanan çalışmasını “Yılın Dekoratörü” ödülü ile taçlandırmış bir sanatçı olarak, günümüz koşullarına rağmen “YERYÜZÜ Sahnesi, İzmir”i, yani kendi işini kurmuştur. Ben de, her zaman olduğu ve olacağı gibi, kente ve ülkeye sağlıklı bir sanat kuruluşu kazandırma çabasında yer almayı bir görev olarak gördüğüm için, Genel Sanat Yönetmeni kimliğiyle katkıda bulunuyorum ve bulunmayı da sürdüreceğim. Topluluk adına yazdığım “manifesto”, topluluğun facebook sayfasında yayındadır, okunmasında büyük yarar vardır. Bu görevin, İzmir Büyükşehir Belediyesi Başkanlık Sanat Danışmanlığı görevimle hiçbir ilgisi ve organik bağı yoktur ve olamaz da. Bunun tersi kanıtlanırsa ne gerekiyorsa onu yapar, kanıtlanamazsa bu hakaretin bedelinin ödenmesini sonuna dek isterim ve elbette isteyeceğim.7.Söz konusu yazıda, ”İzmir Tiyatro Günleri”nde sahnelenecek 20 dolayındaki oyunun alımının, eşime dair “YERYÜZÜ Sahnesi, İzmir” üstünden yapılıp yapılmadığı sorulmaktadır. Soru sormak da, yeterli bilgiye sahip olmayı ve araştırmayı gerektirir. “YERYÜZÜ Sahnesi, İzmir” özel ve profesyonel bir tiyatro kuruluşu olup, “Organizasyon Şirketi” kimliği bulunmamaktadır. “YERYÜZÜ Sahnesi, İzmir” her topluluk gibi, “Oyun Başvuru Dosyası” ile başvurmuş, oyunu Komisyon tarafından nitelik açısından değerlendirilmiş ve ihale aşamasında “AYSA ORGANİZASYON Teklif Dosyası”nda yerini almıştır. İşin bürokratik ve parasal yönüyle, bugüne kadar ilgilenmediğim ve ilgilenmem de görev alanıma girmediği için, sonraki işlemleri bilmem de olası değildir. 8.Bilgi fukaralığı bu kadarla da kalmamış, kızım Ege IŞIK da soruyla ilişkilendirilmiştir. DEÜGSF Sahne ve Görüntü Sanatları Bölümünü yüksek lisans düzeyinde bitirmiş, halen doktora eğitimini sürdüren, yazar olarak çok verimli bir yaşam sürdüren ve henüz 25 yaşında bir sanat insanının, hedefi doğrudan ben olan bir yazıda adının geçmesi vahimdir. Söz konusu yazıyı okuduğumda irkildim ve kızımın “DRAMA TÜRK” adlı bir şirket kurup kurmadığını, kurmuşsa babası olarak beni açılışa niye davet etmediğini, ilk kez işittiğim bu şirketin “ihaleye” girip girmediğini düşünüp, üzüldüm. Elbette böyle bir şirket söz konusu değildi. Peki, Nivent Kurtuluş böyle bir şeyi nasıl yazmış ve Sayın KOCAOĞLU’na sorabilmişti? Ben gerçekten çok yoğun bir insanım ve bu soruya yanıt bulmak, ne yazık ki çok değerli zamanımı çaldı. Tıpkı, bu açıklama için ayırmak zorunda olduğum zaman gibi…Sonunda olası yanıtı buldum; Ege IŞIK babasının yazıp yönettiği oyunun “DRAMATURGU”ydu. Tiyatro sanatının gerekleri ve yapılanmasına dair hiçbir fikri olmadığı gereğinden fazla belli olan söz konusu yazar ise, “DRAMATURG”u, “DRAMA TÜRK” adlı bir “şirket” olarak algılayıp, adlandırıp, yazıp geçivermişti. Bilgisizliğini ya da yanlış bilgilendirilmesini anlamam ve hoş görmem söz konusu olamaz, olmayacaktır.9.Eşim ve kızım olmaları, benim aile ilişkilerimi ilgilendirir. Ama iki sanat insanı olarak, böylesi bir yazıda adlarının geçmesinden dolayı, gerekli girişimlerde bulunacaklarını bildiğimi –onlar adına konuşmak gibi olmasın- paylaşmak isterim. Söz konusu yazara düşen, onları bu vahim üzüntü ve sıkıntıdan bir parça uzaklaştıracak “açık özür” olabilir. Söz konusu yazarın, iletişim olanağı arayıp bularak, Aslıhan IŞIK’tan ve Ege IŞIK’tan özür dilemesini ve bunu köşesinden ivedilikle duyurmasını salık veririm.10.Söz konusu yazıda, benim komisyon üyesi ve başkanı olarak, nüfuz kullandığımın, yönlendirdiğimin, istediğim şirket üstünden istediğim oyunları aldırdığımın “iddia edildiği” belirtilmekte ve Sayın KOCAOĞLU’nun ne düşündüğü sorulmaktadır. Nesnel bir yaklaşım, kişilik hak ve onurunu bu denli sorgulayan bir yazıyı kaleme alırken, bence şunu yapmalıydı; “iddia edenleri” belirtmek, komisyon üyelerine (yukarıda hepsini saydım) sormak! Bu nasıl bir nüfuz, bu nasıl bir erktir ki, Genel Sekreter Yardımcısından Daire Başkanına, DEÜGSF Sahne ve Görüntü Sanatları Bölüm Başkanından EÜ Kültür ve Spor İşleri Daire Başkanına, İzmir Devlet Tiyatrosundan İzmir Devlet Opera Balesine, uzatmayayım, Prof.Dr. Murat TUNCAY’dan mesleğimizin duayeni Prof.Dr. Özdemir NUTKU’ya ve nihayet alınan kararlara ve bu kararlar doğrultusunda parasal, mekânsal vd. işleyişe “Olur” iradesi gösteren Başkan KOCAOĞLU’na varana dek belirleyici olabiliyor?Göreve getirildiği günden bugüne “varlığını yokluğuna armağan eden” ve hiç mütevazı olamayacağım bağışlansın, görevinin gereklerini yapmaya çalışan bir “Danışman” olarak, kendimden korktuğumu itiraf etmeliyim. Kişiliğimle ve görevimle ilgili değerlendirmelerin çok ötesinde ve haddini aşan biçimde, bu kentin üniversitelerini, kültür ve sanat kurumlarını ve kişilerini de kapsayan bu yaklaşımla, böylesi bir yazının nasıl kaleme alındığını anlayamıyorum. Demek o kadar kişiliksiz ve yetersizler ki, bir danışmanın ağzına bakıp, her şeye “Evet” demişler, öyle mi? Üstlerine titrediğim hocalarım, meslek arkadaşlarım ve kurum yöneticilerinden oluşan saygın insanları, böylesine aşağılamak kimsenin haddi ve hakkı olamaz. Kısaca, beni boş verin, söz konusu yazıdaki yaklaşım, Komisyon Üyelerimize ve Sayın Başkana da büyük ve vahim bir hakarettir.11.Bir not daha, komisyon üyelerimizin yazdığı, çevirdiği, yönettiği oyunlar da dünden bugüne “İzmir Tiyatro Günleri”nde sahnelenmiştir, sahnelenmektedir, sahnelenecektir. Şimdi onlar da mı “nüfuz” kullanmış oluyor? Günümüz tiyatrosunun seçkin üreticilerinin yapıtlarının, böylesi etkinliklerde yer almasından daha doğal ne olabilir? Tek koşulla; oyunlarda estetik ve düşünsel kalitenin kabul görmesi… Komisyon işte bu ölçütle çalışır. Bir Sanat Danışmanı ve tiyatro insanı olarak, etkinliklerimizin istenen düzeyde olması için, kent, bölge ve ülke genelinde üretilen oyunları olabildiğince izlediğimi, herhangi bir ihmale uğramamaları adına, olabildiğince çok topluluğun başvurmasını gözettiğimi, dosya göndermeleri konusunda yüreklendirmeye çalıştığımı da eklemeliyim. Bu dosyaların incelenerek, kabul ya da reddedilmesi de, tek ölçütle yapılmaktadır; estetik ve düşünsel yetkinlik. Kuşkusuz, bu süreci de tek başıma ben belirlemiyor, kararları tek başıma almıyorum.HASRET ve KURŞUN ASKERİN UTANCI adlı oyunlarım hakkında, acilen bir araştırma yapılmasını ve izlenmesini tavsiye ederim. Bu arada, İzmir Devlet Tiyatrosu da, söz konusu etkinliklere YOLLARDA adlı oyunumla katılabilir, kaçırılmasın derim.Söz konusu yazara, bilmem ki bu konularda da “bilgi” verilmiş midir? Sonuç:Konuyla ilgili olarak sonsuz biçimde yazabilirim, şimdilik bu kadarıyla yetinmek istiyorum.Bu açıklamanın, söz konusu yazarın, adını belirttiğim internet gazetesindeki köşesinde aynen ve bir sözcüğüne bile halel getirilmeden yayınlanmasını istiyorum.Açıklamamı, 13 Mart 2011 tarih ve saat:17.00 itibarı ile Nivent Kurtuluş’a, yazdığı internet gazetesine, bu açıklamada adı geçenlere ve bilgi vermekle sorumlu olduğum kişi ve makamlara göndermiş bulunuyorum.15 Mart 2011 tarihinde ve saat:17.00’de söz konusu internet gazetesinde, söz konusu yazarın köşesinde, bu açıklamamın aynen yer almadığını ve açık biçimde “özür dilenmediğini” gördüğümde;Yasaların bana tanıdığı tüm hakları aramak üzere, maddi ve manevi tazminat davası açacağımı ve sonuna dek bu davayı sürdüreceğimi bildiriyorum.Bana bu hakkı, ne bir gün bitecek olan “Danışmanlık” görevim, ne gündelik konumlarım vermektedir. Ben bu hakkı, 51 yıllık ömrümde, sanatsal üretimlerime de yansıyan ve asla ödün vermeyeceğim tavırdan, duruştan ve yürüyüşten alıyorum. Gereğini rica ederim.Saygılarımla.Haluk IŞIKYazar, Dramaturg, Yönetmenİzmir Büyükşehir Belediyesi Başkanlık Sanat Danışmanı
“Büyükşehir Belediyesi’nin Sanat Danışmanı Haluk IŞIK, aynı zamanda Dünya Tiyatro Haftası Seçici Kurul Üyesi ve Başkanı olarak, tiyatro alımlarını eşine ait Yeryüzü Sahnesi, kızına ait Drama Türk’ten aldığı iddia edilmekte… Bu konu hakkında düşünceleriniz nelerdir? Açık İhale Usulü ile ihale edilen 27 Mart Dünya Tiyatrolar Haftası Etkinliği Tiyatro Gösterimi Hizmet Alımı İdari Şartnamesinin bir nüshası elimde önümüzdeki günlerde geniş, geniş yer vereceğim.”
Muhatabı İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Aziz KOCAOĞLU olan bu alıntıda, açıkça adım geçtiği için, konuyla ilgili olarak “kişisel” bir açıklama yapmayı zorunluluk sayıyorum.Bu açıklama, başta “Ege’nin Sesi” adlı internet gazetesine, açıklama boyunca adı geçeceklere ve Nivent Kurtuluş’a gönderilecek, Cumhuriyet Ege Eki (Patika), Aydınlık (İtiraz Yazıları), Batısöz (Ayarlarla Oynamak), Ege’de Yaşam (Ahval) ve www.kentyasam.com (Sevgilim İzmir) köşelerimde değerlendirilecektir. Bunun nedeni, aşağıda dillendireceğim talepler yerine getirilmediği takdirde, yasal yollara başvuracağım ve bu açıklamamı sunacağım belgelerden biri olarak kullanacağım içindir.Gösterilecek duyarlığa şimdiden teşekkür ederim.1.27 Mart Dünya Tiyatro Günü nedeniyle düzenlenen “İzmir Tiyatro Günleri”nin 29.su, her zaman olduğu gibi, İzmir Büyükşehir Belediyesinin desteği ve ev sahipliğinde gerçekleştirilecektir. Bu etkinlik, üniversitelerin, kültür ve sanat kurumlarının ve DEÜGSF Sahne ve Görüntü Sanatları Bölümünün imecesiyle düzenlenmektedir.2.Her yıl olduğu gibi, bu yıl da “İzmir Tiyatro Günleri Kutlama Etkinlikleri Komisyonu” oluşturulmuştur. Komisyonun görevi, konuk edilecek topluluk ve oyunları, söyleşi, panel, sergi vb. gibi etkinlikleri ve katılımcılarını belirlemek, etkinlik takvimini hazırlamaktır.3.Komisyon aşağıdaki kurum ve kişilerden oluşmaktadır;-İzmir Büyükşehir Belediyesi Temsilcileri;İlgili Genel Sekreter Yardımcısı,İlgili Daire Başkanı,Başkanlık Sanat Danışmanı,Kültür ve Sanat Müdürü,İzmir Sanat Yöneticisi,Toplantı gündemine göre, görevleri gereği çağrılanlar.-İzmir Büyükşehir Belediyesi Dışından Katılanlar;DEÜGSF Sahne ve Görüntü Sanatları Bölüm BaşkanıEÜ Kültür ve Spor Dairesi Başkanı,İzmir Devlet Tiyatrosu Müdürü/Temsilcisi,İzmir Devlet Opera ve Balesi Müdürü/Temsilcisi,Sabancı Kültür Merkezi Müdürü,Prof.Dr. Özdemir NUTKU,Prof.Dr. Hülya NUTKU.4.Oyunlar ve öteki etkinlikler planlandıktan sonra, bütçe ve ihale aşamasına geçilir ki, Komisyonun görevi bu noktada bitmiş sayılır.Bu genel bilgilendirmeden sonra, söz konusu yazıya dönmek istiyorum.1.Komisyonda Başkanlık Sanat Danışmanı ve mesleğinde 30. Yılını yaşayan bir tiyatro insanı olarak bulunmam kadar doğal bir durum olamaz.2.Bir insanın kendinden söz etmesini bir ayıp olarak nitelesem de, hakkımda direkt benden bilgi alması son derece kolay olmasına rağmen, Sayın KOCAOĞLU’na sormasından dolayı, Nivent Kurtuluş’a kimi anımsatmalarda bulunmayı kaçınılmaz bir zorunluk olarak görüyorum. Ben kendisinden nasıl yazdığı yazı nedeniyle haberdar olmuşsam, Nivent Kurtuluş’un da beni tanımaması doğaldır ve yazısından da bu açıkça belli olmaktadır. Bu 30 yıla;Doktora Yeterlik düzeyinde akademik eğitim (DEÜGSF Sahne ve Görüntü Sanatları Bölümü), iki bilimsel tez, mezun olduğu okulda öğretim görevlisi olarak 5 yıllık “hocalık”, öğrenci seçim kurul üyeliği, uzun yıllar yerel yönetimlerde kurs eğitmenliği,25 yıllık Devlet Tiyatroları Dramaturgluğu, DT Genel Müdürlük Repertuar ve Eşgüdüm Kurul Üyeliği,6 yıllık Aydın Belediyesi Şehir Tiyatroları Genel Sanat Yönetmenliği,10 Yıla yakın Bademler Köy Tiyatrosu Yönetmenliği,50 dolayında sahnelenmiş oyun, yayınlanmış 300 bölüme yakın tv senaryosu ve onlarca radyo oyununun yazımı,Birçok defa “Bir tiyatro mevsiminde en çok sahnelenen Türk oyun yazarı” olarak adlandırılma ve anılma,30 dolayında oyunu sahneye koyma, Devlet Tiyatrolarına başvurmuş sayısız oyunun kabul/ret raporunu yazma, sahnelenme aşamasında dramaturg olarak çalışma,10 yıla yakındır, İzmir’deki 9 Eylül, 23 Nisan gibi ulusal gün kutlamalarının yazımı, yönetmenliği, danışmanlığı,Şiir, öykü, deneme vb. dalında, dergi, gazete ve internet ortamında yayınlanmış ürünler,İçlerinde “Toplu Oyunları” olmak üzere, yayınlanmış kitaplar,Sayısız panel, seminer, konferans, sempozyum bildiri sunumu,Mesleki yarışmalarda Seçici Kurul üyelikleriyle,Bütün bu çalışmaların verimi olarak, içlerinde TC Kültür Bakanlığı ve İzmir’i Sevenler Platformu “Tiyatro Emek İnsanı” da olmak üzere, 20 dolayında ödülle onurlandırılma sığdırılmıştır.3.2010 – 2011 Tiyatro mevsiminde, halen sahnelenen oyunlarım, topluluklarla birlikte şunlardır;YOLLARDA / İzmir Devlet Tiyatrosu, HASRET / Ankara Ekin Tiyatrosu, ŞARKICI / Ankara Ekin Tiyatrosu, HARAŞO HAYATLAR / İstanbul Adım Tiyatro, DÜŞÜNE TAŞINA / Adana Seyirevi Tiyatrosu ve Sanat Merkezi, KURŞUN ASKERİN UTANCI / Yeryüzü Sahnesi, İzmir… Halen hazırlıkları süren oyunlarım ve sahneleyecek topluluklarsa, yakın zamanda duyurulacak ve izleyicisi ile buluşacaktır. 4.Bu kadar oyunu, yalnızca bir tiyatro mevsimi içinde sahnelenen bir yazarın, iki oyununun (KURŞUN ASKERİN UTANCI ve HASRET) “İzmir Tiyatro Günleri” kapsamında sadece “6 gösterim” yapması için çalışacağını ve bu uğurda “nüfuz” kullanacağını düşünmek, en hafif deyimle haksızlıktır. Bu haksızlık, yukarıda özetlemeye çalıştığım geçmişe ve ürünlere bakıldığında, tek kelimeyle saygısızlığa dönüşmektedir. Bunu anlamam ve hoş görüp geçiştirmem, kesinlikle mümkün değildir.5.Söz konusu yazıda, nüfuzumu kullanıp kullanmadığıma dair ima ve bu konuda Sayın KOCAOĞLU’nun düşüncesini sormaya gelince… Böyle bir şey yapıp yapmayacağımın, Sanat Danışmanı olduğum bir Büyükşehir Belediye Başkanı dahil olmak üzere, üçüncü kişilere sorulmasını, büyük bir hakaret sayarım. Yaşamının her döneminde, bu türden davranışlara sonuna dek direnmiş, eleştirmiş, yazılı ya da sözlü biçimde her türlü platformda dillendirmiş biri olarak, böyle bir soru beni derinden incitmiş ve üzmüştür. Onur kırmak, itibarsızlaştırmak ve hedef göstermek, böyle yapılmazsa nasıl yapılır?6.Eşim Aslıhan IŞIK, belki de bunca yıldır “nüfuz kullanıp herhangi bir işe sokma becerisi” gösteremediğim için, DEÜGSF Resim Bölümünü yüksek lisans düzeyinde bitirmiş, dekoratör olarak yıllara dayanan çalışmasını “Yılın Dekoratörü” ödülü ile taçlandırmış bir sanatçı olarak, günümüz koşullarına rağmen “YERYÜZÜ Sahnesi, İzmir”i, yani kendi işini kurmuştur. Ben de, her zaman olduğu ve olacağı gibi, kente ve ülkeye sağlıklı bir sanat kuruluşu kazandırma çabasında yer almayı bir görev olarak gördüğüm için, Genel Sanat Yönetmeni kimliğiyle katkıda bulunuyorum ve bulunmayı da sürdüreceğim. Topluluk adına yazdığım “manifesto”, topluluğun facebook sayfasında yayındadır, okunmasında büyük yarar vardır. Bu görevin, İzmir Büyükşehir Belediyesi Başkanlık Sanat Danışmanlığı görevimle hiçbir ilgisi ve organik bağı yoktur ve olamaz da. Bunun tersi kanıtlanırsa ne gerekiyorsa onu yapar, kanıtlanamazsa bu hakaretin bedelinin ödenmesini sonuna dek isterim ve elbette isteyeceğim.7.Söz konusu yazıda, ”İzmir Tiyatro Günleri”nde sahnelenecek 20 dolayındaki oyunun alımının, eşime dair “YERYÜZÜ Sahnesi, İzmir” üstünden yapılıp yapılmadığı sorulmaktadır. Soru sormak da, yeterli bilgiye sahip olmayı ve araştırmayı gerektirir. “YERYÜZÜ Sahnesi, İzmir” özel ve profesyonel bir tiyatro kuruluşu olup, “Organizasyon Şirketi” kimliği bulunmamaktadır. “YERYÜZÜ Sahnesi, İzmir” her topluluk gibi, “Oyun Başvuru Dosyası” ile başvurmuş, oyunu Komisyon tarafından nitelik açısından değerlendirilmiş ve ihale aşamasında “AYSA ORGANİZASYON Teklif Dosyası”nda yerini almıştır. İşin bürokratik ve parasal yönüyle, bugüne kadar ilgilenmediğim ve ilgilenmem de görev alanıma girmediği için, sonraki işlemleri bilmem de olası değildir. 8.Bilgi fukaralığı bu kadarla da kalmamış, kızım Ege IŞIK da soruyla ilişkilendirilmiştir. DEÜGSF Sahne ve Görüntü Sanatları Bölümünü yüksek lisans düzeyinde bitirmiş, halen doktora eğitimini sürdüren, yazar olarak çok verimli bir yaşam sürdüren ve henüz 25 yaşında bir sanat insanının, hedefi doğrudan ben olan bir yazıda adının geçmesi vahimdir. Söz konusu yazıyı okuduğumda irkildim ve kızımın “DRAMA TÜRK” adlı bir şirket kurup kurmadığını, kurmuşsa babası olarak beni açılışa niye davet etmediğini, ilk kez işittiğim bu şirketin “ihaleye” girip girmediğini düşünüp, üzüldüm. Elbette böyle bir şirket söz konusu değildi. Peki, Nivent Kurtuluş böyle bir şeyi nasıl yazmış ve Sayın KOCAOĞLU’na sorabilmişti? Ben gerçekten çok yoğun bir insanım ve bu soruya yanıt bulmak, ne yazık ki çok değerli zamanımı çaldı. Tıpkı, bu açıklama için ayırmak zorunda olduğum zaman gibi…Sonunda olası yanıtı buldum; Ege IŞIK babasının yazıp yönettiği oyunun “DRAMATURGU”ydu. Tiyatro sanatının gerekleri ve yapılanmasına dair hiçbir fikri olmadığı gereğinden fazla belli olan söz konusu yazar ise, “DRAMATURG”u, “DRAMA TÜRK” adlı bir “şirket” olarak algılayıp, adlandırıp, yazıp geçivermişti. Bilgisizliğini ya da yanlış bilgilendirilmesini anlamam ve hoş görmem söz konusu olamaz, olmayacaktır.9.Eşim ve kızım olmaları, benim aile ilişkilerimi ilgilendirir. Ama iki sanat insanı olarak, böylesi bir yazıda adlarının geçmesinden dolayı, gerekli girişimlerde bulunacaklarını bildiğimi –onlar adına konuşmak gibi olmasın- paylaşmak isterim. Söz konusu yazara düşen, onları bu vahim üzüntü ve sıkıntıdan bir parça uzaklaştıracak “açık özür” olabilir. Söz konusu yazarın, iletişim olanağı arayıp bularak, Aslıhan IŞIK’tan ve Ege IŞIK’tan özür dilemesini ve bunu köşesinden ivedilikle duyurmasını salık veririm.10.Söz konusu yazıda, benim komisyon üyesi ve başkanı olarak, nüfuz kullandığımın, yönlendirdiğimin, istediğim şirket üstünden istediğim oyunları aldırdığımın “iddia edildiği” belirtilmekte ve Sayın KOCAOĞLU’nun ne düşündüğü sorulmaktadır. Nesnel bir yaklaşım, kişilik hak ve onurunu bu denli sorgulayan bir yazıyı kaleme alırken, bence şunu yapmalıydı; “iddia edenleri” belirtmek, komisyon üyelerine (yukarıda hepsini saydım) sormak! Bu nasıl bir nüfuz, bu nasıl bir erktir ki, Genel Sekreter Yardımcısından Daire Başkanına, DEÜGSF Sahne ve Görüntü Sanatları Bölüm Başkanından EÜ Kültür ve Spor İşleri Daire Başkanına, İzmir Devlet Tiyatrosundan İzmir Devlet Opera Balesine, uzatmayayım, Prof.Dr. Murat TUNCAY’dan mesleğimizin duayeni Prof.Dr. Özdemir NUTKU’ya ve nihayet alınan kararlara ve bu kararlar doğrultusunda parasal, mekânsal vd. işleyişe “Olur” iradesi gösteren Başkan KOCAOĞLU’na varana dek belirleyici olabiliyor?Göreve getirildiği günden bugüne “varlığını yokluğuna armağan eden” ve hiç mütevazı olamayacağım bağışlansın, görevinin gereklerini yapmaya çalışan bir “Danışman” olarak, kendimden korktuğumu itiraf etmeliyim. Kişiliğimle ve görevimle ilgili değerlendirmelerin çok ötesinde ve haddini aşan biçimde, bu kentin üniversitelerini, kültür ve sanat kurumlarını ve kişilerini de kapsayan bu yaklaşımla, böylesi bir yazının nasıl kaleme alındığını anlayamıyorum. Demek o kadar kişiliksiz ve yetersizler ki, bir danışmanın ağzına bakıp, her şeye “Evet” demişler, öyle mi? Üstlerine titrediğim hocalarım, meslek arkadaşlarım ve kurum yöneticilerinden oluşan saygın insanları, böylesine aşağılamak kimsenin haddi ve hakkı olamaz. Kısaca, beni boş verin, söz konusu yazıdaki yaklaşım, Komisyon Üyelerimize ve Sayın Başkana da büyük ve vahim bir hakarettir.11.Bir not daha, komisyon üyelerimizin yazdığı, çevirdiği, yönettiği oyunlar da dünden bugüne “İzmir Tiyatro Günleri”nde sahnelenmiştir, sahnelenmektedir, sahnelenecektir. Şimdi onlar da mı “nüfuz” kullanmış oluyor? Günümüz tiyatrosunun seçkin üreticilerinin yapıtlarının, böylesi etkinliklerde yer almasından daha doğal ne olabilir? Tek koşulla; oyunlarda estetik ve düşünsel kalitenin kabul görmesi… Komisyon işte bu ölçütle çalışır. Bir Sanat Danışmanı ve tiyatro insanı olarak, etkinliklerimizin istenen düzeyde olması için, kent, bölge ve ülke genelinde üretilen oyunları olabildiğince izlediğimi, herhangi bir ihmale uğramamaları adına, olabildiğince çok topluluğun başvurmasını gözettiğimi, dosya göndermeleri konusunda yüreklendirmeye çalıştığımı da eklemeliyim. Bu dosyaların incelenerek, kabul ya da reddedilmesi de, tek ölçütle yapılmaktadır; estetik ve düşünsel yetkinlik. Kuşkusuz, bu süreci de tek başıma ben belirlemiyor, kararları tek başıma almıyorum.HASRET ve KURŞUN ASKERİN UTANCI adlı oyunlarım hakkında, acilen bir araştırma yapılmasını ve izlenmesini tavsiye ederim. Bu arada, İzmir Devlet Tiyatrosu da, söz konusu etkinliklere YOLLARDA adlı oyunumla katılabilir, kaçırılmasın derim.Söz konusu yazara, bilmem ki bu konularda da “bilgi” verilmiş midir? Sonuç:Konuyla ilgili olarak sonsuz biçimde yazabilirim, şimdilik bu kadarıyla yetinmek istiyorum.Bu açıklamanın, söz konusu yazarın, adını belirttiğim internet gazetesindeki köşesinde aynen ve bir sözcüğüne bile halel getirilmeden yayınlanmasını istiyorum.Açıklamamı, 13 Mart 2011 tarih ve saat:17.00 itibarı ile Nivent Kurtuluş’a, yazdığı internet gazetesine, bu açıklamada adı geçenlere ve bilgi vermekle sorumlu olduğum kişi ve makamlara göndermiş bulunuyorum.15 Mart 2011 tarihinde ve saat:17.00’de söz konusu internet gazetesinde, söz konusu yazarın köşesinde, bu açıklamamın aynen yer almadığını ve açık biçimde “özür dilenmediğini” gördüğümde;Yasaların bana tanıdığı tüm hakları aramak üzere, maddi ve manevi tazminat davası açacağımı ve sonuna dek bu davayı sürdüreceğimi bildiriyorum.Bana bu hakkı, ne bir gün bitecek olan “Danışmanlık” görevim, ne gündelik konumlarım vermektedir. Ben bu hakkı, 51 yıllık ömrümde, sanatsal üretimlerime de yansıyan ve asla ödün vermeyeceğim tavırdan, duruştan ve yürüyüşten alıyorum. Gereğini rica ederim.Saygılarımla.Haluk IŞIKYazar, Dramaturg, Yönetmenİzmir Büyükşehir Belediyesi Başkanlık Sanat Danışmanı
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder