Çürük Elmacı / Nivent Kurtuluş
Kıssadan Hisse
Osmanlı'da adalet kavramı ve adalet mekanizması üzerine, ilginç bir konu. Bu konu nereden aklıma geldi derseniz eğer, anlatayım. İzmir Büyükşehir Belediyesinde son günlerde Sayıştay raporlarına giren kamusal zararları tarihteki devlet adamları işlemiş olsaydı ne olurdu diye internette bir araştırma yaptım ve karşıma Fatih Sultan Mehmet’in bir hikâyesi çıktı. Bu hikâye gerçekten beni çok etkiledi ve sizlerle paylaşmak istedim.
Fatih Sultan Mehmet, İstanbul’un fethinden sonra şehrin imarıyla da ilgilendi. Zamanına göre büyük sayılabilecek birçok projeyi de Rum asıllı Mimar Atik Sinan’a anlatıp yapılması için emir veriyordu. (bazı kaynaklarda bu mimarın ismi Khristodoulos olarak da geçmektedir)
Fatih Sultan Mehmet, Fetihten on yıl sonra da Mimar Atik Sinan’a, kubbesi Ayasofya’dan daha büyük bir cami yapması için emretti.
Atik Sinan her ne kadar bu işe “Emrin başım üstüne.” diyerek başlasa da malzemeler arasında bulunan yüksek mermer sütunları kendi hesabına göre ölçüp biçip “üç arşın” kestirdikten sonra yaptığı cami Fatih’in istediği ölçüde, heybetli de değildi.
Fatih Sultan Mehmet, yeni yapılan camiyi görünce “Kubbesi Ayasofya’dan daha büyük olsun...” emrine neden uyulmadığını sordu. Mimar; büyük bir depremde caminin yıkılacağından korktuğu için kubbesini Ayasofya’dan daha küçük yapmak zorunda kaldığını ve bu yüzden sütunları kestirdiğini söyledi.
Fatih, mimarın hem Ayasofya’yı (emrine rağmen) özellikle kayırdığını düşündüğü için hem de kendinden izin alınmadan böyle bir işe kalkıştığı için “Mermer sütunları kesen ellerin kesilmesi” emrini verdi...
Mimar Atik Sinan bunu özellikle yapmadığını “Hesaplarına göre Ayasofya’nın kubbesinden daha büyük bir kubbenin, ilk depremde yıkılacağını” düşündüğünü söylüyordu ama emir büyük yerdendi ve geri dönüş yoktu.
Fakat çevresindekilerin de cesaretlendirmesiyle, mimar haklılığına olan güvenini daha da bir pekiştirdi ve “İstanbul’u fetheden, fatihler fatihi, Padişah Fatih Sultan Mehmet”i mahkemeye verip hakkını aramak için Kadı Hızır beye şikâyet etti.
Bizzat Fatih Sultan Mehmet tarafından atanmış, Osmanlı adaletini simgeleyen Kadı Hızır Bey, mimarı dinleyip dava açılması için haklı sebep olduğuna kanaat getirmiş ve Fatih Sultan Mehmet’in mahkeme edilmesine karar vermişti...
Fatih mahkemeye geldi ve duruşma başladı; Fatih Sultan Mehmet çok büyük bir insan olabilirdi ama emrindeki birini mahkeme etmeden cezalandırmıştı. Karşı taraf savunmasını yaptı, mimar gerekçelerini açıkladı ve kadı kararını verdi: Fatih Sultan Mehmet suçlu bulundu ve kendisi de mimara uyguladığı cezayla yani elleri kesilerek cezalandırılacaktı.
Bunu duyan Mimar Atik Sinan kulaklarına inanamadı ve kadıya yalvararak şikâyetini geri çekti. Kadı, bunu göz önünde bulundurarak cezayı maddi tazminata çevirdi ve Fatih Sultan Mehmet’in, Mimar Sinan Atik’e yüklü bir miktarda para verilmesine karar verildi!....
(Mimarın yaptığı bu cami gerçekten de 1766 depreminde yıkılmış, yerine Fatih Külliyesi yapılmıştır. Bu bina şu sıralarda Üsküdar Adalet Tarihi Müzesi yapılmak üzere tekrar restore edilmektedir.
Kıssadan bir hisse peki kamulaştırma hatalarının faturası, Sayıştay raporlarına giren kamu zararları, İzmir halkına mı kesilecek? Bu hataları yapanlarda yâda müsaade edenlerin, hiç mi suçu yok dersiniz?
Şimdi ise tarihten günümüze dönelim. Hafta sonu tarafıma İzmir Büyükşehir Belediyesinden Sayın Ali Rıza Gülerman imzalı bilgilendirme yazısı geldi. Daha doğrusu bir okurumun yorumlar, kısmına yazdığı gibi “Sayın Nivent Hanım size verilen cevap "bilgi edinme" yasasına göre değil, "aklını karıştırıp, sersemlet, ama yine de sakın bilgi verme" yasasına uygun olarak hazırlanmış herhalde.” diye yazdığı gibi olmuş.
Ben ne sordum ne cevap verilmiş, en altta sizlerle paylaşacağım. Sayın Gülerman bilgi edinme birimine yollamış olduğum dilekçemde Gürellere ait olan parselle ilgili sorduğum soruları bir kez daha hatırlatmada fayda görmekteyim, hala umut etmekteyim belki bu kez sorularımın cevabını alırım.
- İzmir Büyükşehir Belediyesi 08.05.2006 Yılında 357 numaralı meclis kararında imar ve bayındırlık komisyonuna iadesi oybirliği ile karar verilen yere hangi koşullar iyileşti de 09.04.2007 yılında 353 nolu meclis kararında oy birliği ile kabul edildi diye sormuştum. Herhalde imar daireniz bu konuyu algılayamamış olacak ki cevap bile verilmeden geçiştirildi.
- Güzelbahçe Belediyesinin imar planları notunda 'Konut adalarında bina boyutları denize paralel 16m denize dik 22 metreyi geçemez şartı' şartı var iken ve o dönemin, imar komisyon başkanı Sn Bilgin Erünal ve komisyon üyeleri, ret kararı vermişken ne değişti de 11 ay sonra kara parçası yer mi değiştirdi de buraya onay verildi ben bunu sormuştum.
- Siz cevabınızda kendi sorumluluk alanınızı bir kenara atarak direk ruhsat ile ilgili sorularımı yanıtlamışınız. Sorumluluğu direk Güzelbahçe belediyesine atmışınız.
- İzmir Büyükşehir Belediyesi olarak planlama ilkelerini bir kez daha güncellemeniz gerekmektedir kanımca.
Gelecek yazılarımda bilgi edinme biriminiz tarafından bana yollanan sorularıma cevap alamadığım diğer belgeleri de yayınlayacağım.
Notlarım:
- Kemalpaşa Belediyesine yönelik e-mail kutum doldu artık yer vermesem okuyucularıma haksızlık etmiş olurum. Şimdilik notlarımda yer vereceğimden dolayı sizlerden çok özür dilerim. Emin olun ki sizlerin gerçekten arkanızdayım.
1) Kapalı Pazaryeri inşaatı nedeniyle yol ulaşıma kapandığı gibi binalara da tehlike arz etmekteymiş.
2) Kemalpaşa Belediyesi KEMBEL Şirketine bağlı işçiler, yirmi, yirmi beş gün gecikmeli olarak ödenmekteymiş neden acaba? Madem belediye zor durumda neden konser düzenleyerek, sanatçılara bu kadar para ödendi diye sormaktalar.
3) Belediye şirketi KEMBEL hafriyat işleri ihalelerini hep aynı kişiye verildiği ve bu kişinin İl Genel Meclis üyesi olduğu söylenmekte umarım doğru değildir.
4) Armutlu beldesinde büyük bir piliç fabrikasının ilave inşaatı için imar oranı binde beş iken bir anda nasıl olurda binde yediye çıktığı merak konusu. Diğer yandan da imar komisyon başkanının bu oran içinde şer koymasına rağmen meclisten geçivermiş denmekte, işin aslı nedir? Tüm burada bahsi geçen konuları yakında köşemde geniş, geniş yer vereceğim gibi birçok farklı konuyu da açacağım.
Sağlıkla Kalın
Çürük Elmacı Nivent Kurtuluş
Fatih Sultan Mehmet, İstanbul’un fethinden sonra şehrin imarıyla da ilgilendi. Zamanına göre büyük sayılabilecek birçok projeyi de Rum asıllı Mimar Atik Sinan’a anlatıp yapılması için emir veriyordu. (bazı kaynaklarda bu mimarın ismi Khristodoulos olarak da geçmektedir)
Fatih Sultan Mehmet, Fetihten on yıl sonra da Mimar Atik Sinan’a, kubbesi Ayasofya’dan daha büyük bir cami yapması için emretti.
Atik Sinan her ne kadar bu işe “Emrin başım üstüne.” diyerek başlasa da malzemeler arasında bulunan yüksek mermer sütunları kendi hesabına göre ölçüp biçip “üç arşın” kestirdikten sonra yaptığı cami Fatih’in istediği ölçüde, heybetli de değildi.
Fatih Sultan Mehmet, yeni yapılan camiyi görünce “Kubbesi Ayasofya’dan daha büyük olsun...” emrine neden uyulmadığını sordu. Mimar; büyük bir depremde caminin yıkılacağından korktuğu için kubbesini Ayasofya’dan daha küçük yapmak zorunda kaldığını ve bu yüzden sütunları kestirdiğini söyledi.
Fatih, mimarın hem Ayasofya’yı (emrine rağmen) özellikle kayırdığını düşündüğü için hem de kendinden izin alınmadan böyle bir işe kalkıştığı için “Mermer sütunları kesen ellerin kesilmesi” emrini verdi...
Mimar Atik Sinan bunu özellikle yapmadığını “Hesaplarına göre Ayasofya’nın kubbesinden daha büyük bir kubbenin, ilk depremde yıkılacağını” düşündüğünü söylüyordu ama emir büyük yerdendi ve geri dönüş yoktu.
Fakat çevresindekilerin de cesaretlendirmesiyle, mimar haklılığına olan güvenini daha da bir pekiştirdi ve “İstanbul’u fetheden, fatihler fatihi, Padişah Fatih Sultan Mehmet”i mahkemeye verip hakkını aramak için Kadı Hızır beye şikâyet etti.
Bizzat Fatih Sultan Mehmet tarafından atanmış, Osmanlı adaletini simgeleyen Kadı Hızır Bey, mimarı dinleyip dava açılması için haklı sebep olduğuna kanaat getirmiş ve Fatih Sultan Mehmet’in mahkeme edilmesine karar vermişti...
Fatih mahkemeye geldi ve duruşma başladı; Fatih Sultan Mehmet çok büyük bir insan olabilirdi ama emrindeki birini mahkeme etmeden cezalandırmıştı. Karşı taraf savunmasını yaptı, mimar gerekçelerini açıkladı ve kadı kararını verdi: Fatih Sultan Mehmet suçlu bulundu ve kendisi de mimara uyguladığı cezayla yani elleri kesilerek cezalandırılacaktı.
Bunu duyan Mimar Atik Sinan kulaklarına inanamadı ve kadıya yalvararak şikâyetini geri çekti. Kadı, bunu göz önünde bulundurarak cezayı maddi tazminata çevirdi ve Fatih Sultan Mehmet’in, Mimar Sinan Atik’e yüklü bir miktarda para verilmesine karar verildi!....
(Mimarın yaptığı bu cami gerçekten de 1766 depreminde yıkılmış, yerine Fatih Külliyesi yapılmıştır. Bu bina şu sıralarda Üsküdar Adalet Tarihi Müzesi yapılmak üzere tekrar restore edilmektedir.
Kıssadan bir hisse peki kamulaştırma hatalarının faturası, Sayıştay raporlarına giren kamu zararları, İzmir halkına mı kesilecek? Bu hataları yapanlarda yâda müsaade edenlerin, hiç mi suçu yok dersiniz?
Şimdi ise tarihten günümüze dönelim. Hafta sonu tarafıma İzmir Büyükşehir Belediyesinden Sayın Ali Rıza Gülerman imzalı bilgilendirme yazısı geldi. Daha doğrusu bir okurumun yorumlar, kısmına yazdığı gibi “Sayın Nivent Hanım size verilen cevap "bilgi edinme" yasasına göre değil, "aklını karıştırıp, sersemlet, ama yine de sakın bilgi verme" yasasına uygun olarak hazırlanmış herhalde.” diye yazdığı gibi olmuş.
Ben ne sordum ne cevap verilmiş, en altta sizlerle paylaşacağım. Sayın Gülerman bilgi edinme birimine yollamış olduğum dilekçemde Gürellere ait olan parselle ilgili sorduğum soruları bir kez daha hatırlatmada fayda görmekteyim, hala umut etmekteyim belki bu kez sorularımın cevabını alırım.
- İzmir Büyükşehir Belediyesi 08.05.2006 Yılında 357 numaralı meclis kararında imar ve bayındırlık komisyonuna iadesi oybirliği ile karar verilen yere hangi koşullar iyileşti de 09.04.2007 yılında 353 nolu meclis kararında oy birliği ile kabul edildi diye sormuştum. Herhalde imar daireniz bu konuyu algılayamamış olacak ki cevap bile verilmeden geçiştirildi.
- Güzelbahçe Belediyesinin imar planları notunda 'Konut adalarında bina boyutları denize paralel 16m denize dik 22 metreyi geçemez şartı' şartı var iken ve o dönemin, imar komisyon başkanı Sn Bilgin Erünal ve komisyon üyeleri, ret kararı vermişken ne değişti de 11 ay sonra kara parçası yer mi değiştirdi de buraya onay verildi ben bunu sormuştum.
- Siz cevabınızda kendi sorumluluk alanınızı bir kenara atarak direk ruhsat ile ilgili sorularımı yanıtlamışınız. Sorumluluğu direk Güzelbahçe belediyesine atmışınız.
- İzmir Büyükşehir Belediyesi olarak planlama ilkelerini bir kez daha güncellemeniz gerekmektedir kanımca.
Gelecek yazılarımda bilgi edinme biriminiz tarafından bana yollanan sorularıma cevap alamadığım diğer belgeleri de yayınlayacağım.
Notlarım:
- Kemalpaşa Belediyesine yönelik e-mail kutum doldu artık yer vermesem okuyucularıma haksızlık etmiş olurum. Şimdilik notlarımda yer vereceğimden dolayı sizlerden çok özür dilerim. Emin olun ki sizlerin gerçekten arkanızdayım.
1) Kapalı Pazaryeri inşaatı nedeniyle yol ulaşıma kapandığı gibi binalara da tehlike arz etmekteymiş.
2) Kemalpaşa Belediyesi KEMBEL Şirketine bağlı işçiler, yirmi, yirmi beş gün gecikmeli olarak ödenmekteymiş neden acaba? Madem belediye zor durumda neden konser düzenleyerek, sanatçılara bu kadar para ödendi diye sormaktalar.
3) Belediye şirketi KEMBEL hafriyat işleri ihalelerini hep aynı kişiye verildiği ve bu kişinin İl Genel Meclis üyesi olduğu söylenmekte umarım doğru değildir.
4) Armutlu beldesinde büyük bir piliç fabrikasının ilave inşaatı için imar oranı binde beş iken bir anda nasıl olurda binde yediye çıktığı merak konusu. Diğer yandan da imar komisyon başkanının bu oran içinde şer koymasına rağmen meclisten geçivermiş denmekte, işin aslı nedir? Tüm burada bahsi geçen konuları yakında köşemde geniş, geniş yer vereceğim gibi birçok farklı konuyu da açacağım.
Sağlıkla Kalın
Çürük Elmacı Nivent Kurtuluş
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder