19 Aralık 2011 Pazartesi

İÇİMDEKİ SES KAZANDI...


Çürük Elmacı / Nivent Kurtuluş Çürük Elmacı / Nivent Kurtuluş

Eklenme Tarihi:
2011-10-09 21:43:02

Okunma Sayısı: 3942

Yorum Sayısı: 27
İçimdeki Ses Kazandı...

Yarın İBB de meclis gündeminde yer alan iki gündem maddesine dikkat çekmek istiyorum. Sn Başkan ve meclis üyelerine önce bir uyarıda bulunmak istiyorum.
Gündem maddesinde 28.  Konak Belediye Meclisinin 07/07/2011 tarih ve 120/2011 sayılı kararı ile kabul edilen; Kültür Mahallesi, 23M-2a paftada kalan ve yürürlükteki 1/1000 ölçekli İmar Planında “Hastane Alanı” olarak belirlenmiş olan 1182 ada, 21 parselin imar hatları ve yapılaşma koşulları (Ayrık Nizam-6 Kat) değiştirilmeden Ticaret Seçenekli Konut Alanı (TM1) olarak belirlenmesine yönelik, 1/1000 ölçekli İmar Planı Değişiklik önerisi. Nasıl oldu da Konak İlçe Belediyesinin meclisinden onay gördü de İBB nin meclisine imar planı değişiklik önerisi ile gelebildi. Yürütmeyi durdurma alan 1/5000 ölçekli plan nasıl ve hangi gerekçeyle onanmaya sunulabilinir. Üst ölçekli bir plan olmadan alt ölçekte bir planlamaya gidilemez. Yok, biz yaparız diyorsanız planı İçişleri Bakanlığı nezdinde incelenir. Bu plana onay veren meclis üyeleri yine savunma hazırlar. Ayrıca planı yapan, şehir plancısı hanımefendi Amerikan hastanesinin metruk ve yıkılmaya yüz tuttuğunu dile getirse de bu bina taş gibi yerinde durmaktadır. Aziz Başkan demiyor mu kimsenin usulsüz planlarını geçirmeyeceğim diye, işte size usulsüz bir plan. Artık gereğini yaparsınız.
İkinci gündem maddesi 13. İzmir ili, Çiğli ilçesi, Büyük Çiğli Mahallesi, 26K ve 26L pafta, 5429 parselin; “Spor Kompleksi ve Ticaret Seçenekli Konut Alanı”na dönüştürülmesine yönelik, 1/5000 ölçekli Nazım İmar Planı Değişikliği önerisinin incelenmesi. İşte bu teklif üzerine bir değil iki kere düşünülmesi gerekmekte.
İnternet gazetelerinde yer alan haberde Ali İhsan Kaya’nın şu sözüne dikkat etmek lazım Proje gerçekleşirse hepimiz kazanacağız" evet imar planlarında spor alanı olarak işlenen yeri, bir anda konutlarla süsleyerek milyon dolarla hesap edilemeyecek rant elde edecek. Dedikleri gibi kendileri kazanacak.
Ardından gazeteye verdikleri beyanla da beni doğrulamaktadır. “Bu güzel duygular içinde stadı inşa edip sportif başarıları hep birlikte alkışlamalıyız. Stadın etrafı çok lüks konutlarla kaplı. Kompleksin içinde işyerleri olacak, insanlar maç dışında alışveriş yapıp burada güzel zaman geçirebilecek" demiş. Peki bu alandaki alışveriş merkezi ve lüks konutlardan kim kazanacak? Yapmayın burada bağış yok.
Bu gün bu yazıyı yazmadan önce birçok kişiye danıştım. Danıştığım kişiler bana zarar gelir endişesiyle yazmamamı söylediler. Düşündüm, sonra tekrar düşündüm kendimle çelişkiler yaşadım. İçimdeki ses yaz diye bağırıyordu. İçimdeki sese kolaysa, sen yaz diyordum. Gelgitler arasında beynim içinde davullar çalıyordu sanki. Bu konu ile ilgili sözüne bilgisine inandığım birçok kişiyi aradım. Hemen, hemen hepsinden aynı sözcüğü duydum sana ne! Şimdi bir dostumla geçen konuşmamı sizlere aktaracağım o zaman bu yazıyı neden yazmakta zorlandığımı anlayacaksınız.
Yazacağım firma büyük hatta çok büyük”.Bu firmanın sicilini bir tek sen mi biliyorsun”.. Hayır, ama içime sindiremiyorum.”Kimse araştırmadı mı mutlaka araştırmıştır. Onlar içine sindiriyor da, sen niye sindiremiyorsun.” Nasıl sindirebilirim bunca şehit bunca sönen ocak bunca gözyaşına nasıl arkamı dönebilirim.” Dünyayı kurtarmak sana mı kaldı önce sen kendini kurtar. Tehlike sularda yüzme boğulursun.” Eğer bu yüzden boğulacaksam boğulmaya razıyım.
Evet, burada harika bir stat olacak Karşıyaka için özlenen bir yatırım buraya kadar doğru ama şimdi yazacaklarım benim Fanatik Karşıyaka Kulübüne gönül veren taraftarının da  içine sindiremeyeceği bir durum var.
Şimdi basında çıkan konuları sizlere aktaracağım bunlar benim iddialarım değildir. Ali İhsan beyi ne tanırım nede kendisine karşı bir husumetim vardır. Kendisi birçok başarılı işe de imza atmış olabilir. KAYA İnşaat diye google yazınca karşıma dev bir firma çıkıyor. Diğer yandan da aşağıda size derlediğim haberler çıkıyor. En Önemlisi ise , 22 Dönem CHP Gurup Başkan Vekilleri, İzmir milletvekili  Kemal Anadol İstanbul milletvekili Ali Topuz ve Samsun milletvekili Haluk Koç ve diğer 47 milletvekillerinin hazırladığı,  2006 Nisan TBBM Hakkâri Merkez Yüksekova ve Şemdinli ilçelerinde meydana gelen olayların araştırılması amacıyla kurulan meclis araştırma raporunda da Ali İhsan Kayanın ismi yer, yer geçmekte. 246. 249. 250. sayfalarında. İşte beni bu haberler etkiledi gelgitler yaşattı. Yorum Sizlerin.
Yarın (10 Ekim P.tesi) İBB meclisinde bahsettiğim iki plan nasıl geçecek diye orada olacağım. Sonuçlarını  elbette  sizlerle paylaşacağım.
Sağlıkla Kalın
Çürük Elmacı Nivent Kurtuluş

16 Mart 2006 Perşembe 11:29
Olayın, Yaşar Büyükanıt'a karşı bir komplo gibi gösterilmesi, Güneydoğu'da yaşanan bazı haksızlıkların üzerini örtebilir." Bugün'den Nazlı Ilıcak'ın yazısı:

Olayın, Yaşar Büyükanıt'a karşı bir komplo gibi gösterilmesi, Güneydoğu'da yaşanan bazı haksızlıkların üzerini örtebilir. Türk medyasının meseleye bu yönden yaklaşması, dışarıya da yansıyor ve yabancı basının Şemdinli'de ortaya çıkan tertipten ziyade, siyaset - asker ihtilâfına yönelmesine yol açıyor.
Yaşar Büyükanıt'ı savunmaya zaten herkes hazır. Ama, TBMM Şemdinli Komisyonu'na verdiği bilgilerle gündeme oturan Söz gazetesinin sahibi Mehmet Ali Altındağ'ın anlattıkları da gözardı edilmemeli. Gerçi o asker değil, sade bir vatandaş. Ve diyor ki: "Ulusal medyanın bölgede haber yapmaktan çekindiği bir dönemde, ben Söz gazetesi ile PKK'ya karşı tavır aldım. Diyarbakır'da beni çekemeyen, benim hasmım olan bir işadamı var. Adı, Ali İhsan Kaya.,1992-93 tarihlerinde Diyarbakır İl Jandarma Alay Komutanı olan Eşref Hatipoğlu'nun aile dostuydu. Bu yüzden Hatipoğlu'yla yıldızımız hiç barışmadı. Hatipoğlu emekli olduktan sonra da, benim aleyhimde faaliyet gösterdi. Hatta, 7. Kolordu Komutanlığı'na gelen Yaşar Büyükanıt'a da, benim güvenilmeyecek bir insan olduğumu bildirdi. 22 Haziran 1996'da Genelkurmay inşaatlarını yaptığım ve PKK'ya karşı gazetemde tavır aldığım için, sahibi bulunduğum Altındağ Dinlenme Tesisleri'ne bir saldırı gerçekleşti; insanlar öldü. Bu saldırıyıazmettirenin Ali İhsan Kaya olduğu ortaya çıktı. Kaya, Türk Ceza Kanunu'nun 169. maddesinden dolayı 3 yıl 9 ay ceza aldı. Rahşan Ecevit affıyla kurtuldu.1998'de, 28 Şubat döneminde, benim için 'Hizbullahçı' dediler; gözaltına alındım. Ama bir gün sonra salıverildim. Dava bile açılmadı. Şemdin Sakık Diyarbakır Cezaevi'nde yatıyordu. DGM Başsavcısı Nihat Çakar, akşamları Sakık'la beraberdi. Onun iddialarını gerçek gibi kabul ederek, hakkımda 'Hizbullahçı' suçlamasında bulundu. Şemdin Sakık, benimle yüzleştirildi ve şunu söyledi: 'Ben dağdayken kulağıma Altındağ Dinlenme Tesisleri'nde Hizbullah kampı kurulduğu geliyordu; doğru olmayabilir' Hizbullah suçlaması bitti; 15-20 gün sonra, Emin ve Selâhattin isimli oğullarım hakkında 'PKK'ya yardım yataklık' suçlamasında bulunuldu. 7. Kolordu Komutanı Yaşar Büyükanıt'ın adına imza atan Kurmay Albay Erhan Tavşanlı, 'bir PKK'lının cesedinin üzerinden oğullarımın para yardımı yaptığına dair belge çıktığını' Devlet Güvenlik Mahkemesi'ne bildirdi. Mutkili Ali denilen ve daha sonra Şemdinli'de ortaya çıkan Ali Kaya, işte o dönem geldi benimle görüştü ve 'Kulp'ta ölen PKK'lı teröristte 350 bin marklık bir ödeme fişinin ele geçirildiğini, çocuklarımın teslim olmasını, aksi takdirde onları vurup, PKK'lıyı vurduk denileceğini' söyledi. Çocukları çağırdım, ifadelerini verdiler ve gözaltına alındılar. 7. Kolordu Komutanı Yaşar Büyükanıt'ın ziyaretine gittim ve ona 'Sizin makamınızdan bir belge gönderiliyor; sizin adınıza Erhan Tavşanlı imza atıyor; bu sahte belgeyle çocuklarım tutuklanıyor' dedim. Bana, 'Merak etme, serbest kalırlar' cevabını verdi. Diyarbakır Bölge MİT Başkanı Cemal Uzgören'e gittim. 'Sen kurşun gibi yazıyorsun; aklını başına al; 15-20 gün çocukların yatsın' dedi. Ama ben tutuklamaya itiraz ettim; 3 gün sonra çocuklar hapisten çıktı. Kriminal laboratuarda belgenin sahte olduğu anlaşıldı. Zaten, Kulp'ta böyle bir çatışma olmuş ama, bölgede görevli Kurmay Yarbay Fevzi Turan kimsede belge yakalanmadığını mahkemeye bildirdi. DGM'nin verdiği beraat kararına Nihat Çakar direndi; sonunda Yargıtay da beraati onadı.
Gelelim 2000 yılına. 27 Mart 2000'de, Ali İhsan Kayaisimli işadamı, oğluma telefon açıp, 'Babanı faili meçhulden götürecekler' diyor. Medyada hakkımda çıkan iddiaları ortadan kaldırmak için, Marmara Oteli'nde oğlumla bir muhabiri buluşturuyor. Muhabire 1.5 milyar lira ödeniyor. 1000 dolar da bir başkasına veriliyor. Diyarbakır DGM Başsavcısı Nihat Çakar'a da 7 milyar lira verilmesi kararlaştırılıyor. Ve bu para yazıhanesinde Çakar'a teslim ediliyor. Ben bu hadiseyi duyunca, parayı geri istedim Nihat Çakar'dan. 24 Nisan 2000'de, Nihat Çakar, gene 'Hizbullahçı' iddiasıyla beni tutuklattı. Oğlum Emin'e haber vermişler. O sırada Erzurum'da Fevzi Çakmak Hastanesi'ni yapıyoruz; o inşaatın başındaydı. Tutuklandığım haberini alınca, 'Babamı infaz edecekler' korkusuyla hurda bir arabaya atlayıp Bingöl'e kadar geliyor. Talimatı üzerine Diyarbakır'dan bir şoför zırhlı arabasını getiriyor. Bingöl Yayla karakolundan kaydını yaptırıp geçiyor, 15 kilometre mesafedeki Avari karakoluna gelmeden arabası 'kaza' yapıyor. Bizim aldığımız istihbarata göre, panzerlerle önünü kesip, uçurumdan aşağıya arabasını yuvarlıyorlar. Karakolların bulunduğu ve termal kameraların etrafı taradığı bir yerde bu kazadan nasıl 18 saat haber alınamıyor? Ertesi gün, Telekom'un işçileri dağda hat çekerken, Emin'i tanıyorlar, bizim de haberimiz oluyor. Derhal Söz TV'den kameraman ve muhabir gönderiyoruz. Ama dönüş yolunda bir Jandarma yüzbaşısı yolu kesiyor ve muhabirlerin elinden kasetleri zorla alıyor; onları hırpalıyor. 5-6 yıldır hakkımı aramaya çalışıyorum ama, kimse beni dinlemiyor."
Bu arada, DGM Başsavcısı Nihat Çakar, 7 milyar lirayı aldığını kabul ediyor, ama bunun tazminat davası karşılığı verildiğini söylüyor. Oysa, parayı aldığında, henüz ortada mahkemece verilen bir tazminat kararı yok.
Tabiî, Mehmet Ali Altındağ'ın cezaevinde kaldığı tek gece, oğlu tesadüfen kazada ölmüş olabilir. Ama Altındağ kuşku duymakta haklı değil mi?
Altındağ bir asker düşmanı da değil. Üzerinde taşıdığı ruhsatlı silâhın Genelkurmay'ın ve İçişleri Bakanlığı'nın talimatıyla verildiği belirtiyor. Zenginleşmesinde devletten aldığı, askerî ve sivil ihalelerin rolü büyük. Halâ da, askeriyeye ait çok sayıda inşaatı sürdürüyor.
Sizce, Altındağ, haksızlığa uğramış bir vatandaş ve oğlunu kaybetmekten dolayı bağrı yanan bir baba olamaz mı?
Bir başka soru daha:
Savcı Ferhat Sarıkaya, sadece TBMM Şemdinli Komisyonu'ndan Mehmet Ali Altındağ'ın ifadelerini istemekle yetinmedi. Kendisi saatlerce onu sorguladı; bütün belgeleri teslim aldı. Bu durumda, Sarıkaya, yasa dışı acayip ilişkilerin mağdur ettiği bir insanı korumaya çalışan ve tabuları yıkan değerli bir savcı olamaz mı?
nazlı ılıcak-Bugün
KAYA İŞBİRLİKÇİ Mİ?
 
11.05.2009
Yargıtay, Söz Gazetesini 'Devletin Bekası Şemdinli'nin Arkası' yazısında haklı gördü. Yargıtay İşadamı Ali İhsan Kaya'yı da, "PKK ve JİTEM İşbirlikçisi" olduğu yönündeki haberin gerçekliğine karar verdi.
Söz Gazetesi'inin Güneydoğu'da karanlık bazı çevrelerin JİTEM, PKK ve İtirafçılarla olan bağlantılarını iki yıl önce kaleme aldığı "Devletin Bekası Şemdinli'nin Arkası" başlıklı yazısı, Yargıtay 4. Hukuk Dairesinde 'tarihi' bir kararın çıkmasını sağladı. Şemdinli'nin aktörlerinden 'Mutkili Ali' lakaplı Astsubay Ali Kaya'yla yakın ilişkiler kuran vePKK itirafçılarına 'suikast' senaryoları hazırlattığı söylenen Diyarbakırlı İşadamı Ali İhsan Kaya'nın Söz Gazetesini 'sindirmeye' yönelik açtığı tazminat davası yerinde görülmedi. Yargıtay, İşadamı Ali İhsan Kaya'yı da, "PKK ve JİTEM İşbirlikçisi" olduğuna dair haberin gerçek olduğunu belirtirken, Altındağ Dinlenme Tesislerine yönelik 'saldırıda' sanık olarak yargılandığı davayı da verdiği kararına dayanak ve gerekçe gösterdi.
SÖZ GAZETESİNİN YAZISI
Söz Gazetesi'nde 14 Mart 2007 tarihindeki 'MANŞET'TEN' köşesinde Güneydoğu'daki karanlık bazı çevrelerin, JİTEM-PKK ve İtirafçılarla olan bağlantılarını deşifre eden 'Devletin Bekası Şemdinli'nin Arkası' başlığıyla 'haber-yorum' yayınlandı. Kamuoyunda büyük yankı bulan ve birçok karanlık ilişkilerin de gün yüzüne çıkmasını sağlayan yazı, dava konusu edildi.
Adı Altındağ Dinlenme Tesislerine yönelik 8 kişinin öldüğü, 15 kişinin de yaralandığı katliamda sanık olarak geçen ve Şemdinli davasında yargılanan 'Mutkili Ali' lakaplı Astsubay Ali Kaya ile bağlantısı olduğu belirlenen, Diyarbakırlı İşadamı Ali İhsan Kaya, Söz Gazetesi, Yazar-İş adamı Mehmet Ali Altındağ ve Söz Gazetesi sahiplerinden Remzi Etiğ hakkında 'kendisine' hakaret edildiği iddiasıyla, Diyarbakır 3. Asliye Mahkemesinde dava açtı.
Mahkeme, davalılardan Mehmet Ali Altındağ ve Remzi Etiğ'e yönelik davayı 'husumet' nedeniyle red etti. Söz Gazetesine yönelik ise davanın kısmen kabulüne karar verdi.
KARAR TEMYİZ EDİLİNCE
Söz Gazetesi Avukatları'nın 'mahkemin' kısmen kabulüne yönelik kararı temyiz edildi.  Yargıtay 4. Hukuk Dairesi temyiz davasını 09.03.2009 tarihi, 2008/8144 Esas 2009/3379 Sayılı karar ile karara bağladı. Yargıtay, Söz Gazetesi'nde 14. Mart 2007 tarihinde yayımlanan 'Devletin Bekası Şemdinli'nin Arkası' ana başlığı ve 'Perde Arkasına Ulaşılmalı' alt başlıklı yazıdan 'bölümler' alarak, kararda şöyle denildi:
"-9 Kasım 2005'te Şemdinli olayı meydana gelirken devletimizin ciddiyetini düşünerek, ülkemizin bütünlüğünü, milli birlik ve beraberliğimizi, devletin bekası düşüncesiyle gördüğümüz tüm karanlık ilişkileri deşifre ettik. O deşifrelerimizden dolayı Savcılıkta ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Şemdinli Komisyonuna verdiğimiz ifadelerden dolayı Şemdinli olayının baş aktörlüğünü yapan 2 Astsubay ve bir itirafçı 39 yıl 10 ay 5 gün hapse mahkûm olmuştur. Bu çetenin başları gerekçeli kararda belirtildiği gibi gizlenmiş ise de üyeler tespit edilmiş cezaevine konulmuş. Aynı o üyelerin başını çeken birinci sıradaki Astsubay Ali Kaya'nın Diyarbakır'da 10 yıla yakın yapmış olduğu karanlık ilişkilerden dolayı tespitler yapılmıştır."
JİTEM'İN BAŞ TEMSİLCİSİ
"-Diyarbakır'da JİTEM'in baş temsilcisi olarak görev yapan Astsubay Ali Kaya ile karanlık ilişkilere giren sözde bir iş adamı......", 'Önceden PKK militanları ile yaptığı karanlık ilişkilerden dolayı sanık durumunda DGM'de yargılanmış ve mahkum olduğu halde 1998'li yıllarda aynı karanlıklar içerisinde bu kez itirafçı militanlarla kol kola girerek JİTEM'in saflarına geçmiş ve kendi makamında işyerlerinde senaryolar hazırlamış ve bunları tamamı ile evrak müsbite......... dolaylı yollardan sütten çıkmış ak kaşık gibi hep masum görülmüştür"
YARGITAY'IN KARARI
Yargıtay, Söz Gazetesinin 'yorum-haberinde' bu alıntıları kararın gerekçeli bölümüne alırken, şu görüşlere yer verdi:
'Dosya kapsamından, davacının Diyarbakırlı bir iş adamı olduğu, Diyarbakır 4 Nolu Devlet Güvenlik Mahkemesinin 1996/377 Esas ve 2003/75 Karar sayılı dosyasında örgüt üyesi olmak, yardım yataklık yapmak suçundan sanık olarak yargılandığı anlaşılmaktadır. Yine anılan ceza dosyasındaki ek iddianame içeriğinde, davacının Sedat Kaya isimli örgüt üyesinden aldığı notu Mustafa Kaya aracılığı ile babasına ulaştırdığı, örgüte mensup olan şahısların yakınlarına şirketinde iş imkanı sağladığı, destek sağladığı, şirketine ait araçları örgüte temin ettiği tespiti yapılmıştır.
GERÇEKLERİ YANSITIYOR
Şu halde davaya konu edilen yayında, Şemdinli olayının sorumluları hakkında yapılan ceza yargılanmasında mahkemece yapılan tespitler ile davacının sanık olarak yargılandığı Diyarbakır 4 Nolu DGM'nin 1996/377 Esas ve 2003/75 Karar sayılı ceza davası açıklanmaya çalışılmıştır.
Bu haliyle yayının görünür gerçeğe uygun olduğu anlaşılmaktadır. Bu nedenle davanın tümden reddi gerekirken mahkemece davalı Söz Gazetesi yönünden kısmen kabul kararı verilmiş olması doğru görülmemiş, bu nedenle kararın bozulmasına karar verilmiştir"
Yargıtay kararının sonuç bölümünde ise şöyle dedi: 'Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenle bozulmasına, bozma nedenine göre diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına 09.03.2009 günüde 'oy birliğiyle' karar verildi.
İHTİYATİ TEDBİR KARARI
Öte yandan, Ali İhsan Kaya, özellikle Söz Gazetesinde 'hakkında haber ve yorum' yapılmaması yönünde geçtiğimiz ay sonunda Diyarbakır 2. Asliye Hukuk Mahkemesinde aldığı 'ihtiyati tedbir' kararı da, yapılan itiraz üzerine kaldırıldı.
KAYA'YI RAHŞAN AFFI KURTARDI
İşadamı Ali İhsan Kaya Altındağ Dinlenme tesislerine yönelik katliamda sanık olarak yargılanmış ve davada, ceza almıştı. Örgüte yardım ve yataklık suçundan ceza alan Kaya'yı cezaevine girmekten, kamoyunda büyük tartışmalara neden olan ve Rahşan Affı olarak kabul edilen 'erteleme' yasasının kurtardığı öğrenildi.
AYGAN, KAYA'YI ANLATMIŞTI!
Bu arada, İşadamı Ali İhsan Kaya ile alakalı JİTEM itirafçısı Abdulkadir Aygan 'Bir İtirafçının Anıları' isimli kitabında 'şok' denilecek iddialarda bulunmuştu. Bir ulusal gazete ve internet sitelerinde yayımlanan Aygan'ın ifadelerinde, bazı faili meçhul cinayetler de aydınlatılmıştı. Verdiği bilgilerle JİTEM'in cinayetlerini ortaya çıkaran JİTEM tetikçisi Aygan, Ali Kaya'nın işverenlerin ölüm planını hazırladığını açıkladı. Kaya'nın, Kaya İnşaat Şirketi sahibi Ali İhsan Kaya'nın direktifleriyle Mehmet Ali Altındağ ve birçok işveren hakkında suçlayıcı istihbarat raporu hazırladığını kaydeden Aygan, 100 işverenin PKK'yi desteklediği gerekçesiyle gözaltına alınıp sorgulanmasına ilişkin şunları söyledi: 'İşadamı Ali İhsan Kaya ile Altındağ Tesisleri'nin ve Söz gazetesinin sahibi Mehmet Ali Altındağ arasında o zamanlar büyük rekabet vardı. Altındağ'ın Elazığ yolu üzerinde turistik tesisleri vardı ve onun yakınlarında bir yerde de Ali İhsan Kaya'nın tekstil fabrikası vardı. Ali İhsan Kaya, Abdülhakim Güven'i kafaya aldı. —A. İhsan Kaya'nın Güven'le arası çok iyidir, hatta itirafçı Hıdır Altuğ'u da onun yanına koruma olarak vermişti- Beni de o zaman 'Bir yere davetliyiz' diyerek çağırdılar. Gittim.
ALTINDAĞ'A SUİKAST PLANI
Diyarbakır Jandarma Bölge Komutanlığı sorgusunda çalışan Mutkili bir astsubay vardı. 'Mutkili Ali' diyorlardı. O da oradaydı. Onun da Ali İhsan Kaya ile arası iyiydi. Söz dönüp dolaşıp Altındağ'a dayanıyordu. Altındağ'ın Hizbullahçılara yardımcı olduğunu ima etmeye çalışıyorlardı. JİTEM personeli olduğum için yanımda konuşuyorlardı. Duyduklarımı komutana 'Altındağ Hizbullahçıları besliyormuş, finanse ediyormuş' diye anlatmamı bekliyorlardı. Sorguda, A. astsubay da bu durumdan faydalanıyor. Astsubay, itirafçı Mehmet Ağar'ın ifadesini Mehmet Ali Altındağ aleyhine olacak şekilde yazıyor. İfadede 'Bize bu tarihte şu kadar Mekap ayakkabı gönderdi. Şu köyden geçerken adamları şöyle yardım etti' şeklinde söylemler yer aldı. Sonuçta rekabet olayı vardı.' Kaya'nın M. Ali Altındağ'ı kendisine vurdurtmaya çalıştığını belirten Aygan, 'M. Ali Altındağ'ı bana vurdurtmaya çalıştılar. Olayı kendisi organize edecekti. Ali İhsan Kaya ise, para verecekti. JİTEM Komutanı Cemal Temizöz de (Bugün Diyarbakırda tutuklu bulunan Kayseri Jandarma Alay Komutanı) işin içindeydi' dedi.
TEMİZÖZ, GÜVEN VE ALTUĞ TUTUKLU
Öte yandan, JİTEM itirafçısı Aygan'ın Yazar ve İşadamı Mehmet Ali Altındağ'a yönelik suikast planıyla ilgili itiraflarında adı geçen dönemin JİTEM Komutanı Cemal Temizöz, PKK itirafçısı Abdulhakim Güven ve Hıdır Altuğ bölgede işlenen bir çok faili meçhul cinayet ve olaydan sorumlu olarak tutuklu bulunuyor. Diyarbakır E Tipi cezaevinde tutuklu bulunan Temizöz, Güven ve Altuğ özellikle Şırnak'ın Cizre ilçesindeki 'ölüm kuyuları ve Ölüm tarlaları' iddialarıyla alakalı suçlanıyorlar. Cizre eski belediye Başkanı ve Korucubaşı Kamik Atak'la aynı davada yargılanacaklar.
JİTEM itirafçısı Aygan'ın ifadeleri doğrultusunda gözaltına alınıp sorgulandıktan sonra tutuklanarak cezaevine konulan Temizöz, Güven ve Altuğ yine Aygan'ın ifadelerinde, Ali İhsan Kaya ile ilişkilerinin olduğu iddia edilmişti. Aygan'ın ifadelerinde yer alan Ali İhsan Kaya'nın, tutuklu kişiler ve belirtilen olaylarla bağlantıları hakkında Cumhuriyet Savcılığınca inceleme başlatılıp başlatılmadığı da kamuoyu tarafından merak edilmekte
Şemdinli sanığının işadamı dostları
Şemdinli olayı sanığı Astsubay Ali Kaya'nın, 9 Kasım günü yaşanan patlama sonrasında Diyarbakırspor Kulübü eski Başkanlarından işadamı Ali İhsan Kaya'yı aradığı ortayı çıktı


Şemdinli olayı sanığı Astsubay Ali Kaya'nın, Şemdinli'de 9 Kasım günü yaşanan patlama sonrasında Diyarbakırlı işadamı ve Diyarbakırspor Kulübü eski başkanlarından Ali İhsan Kaya ile de görüştüğü ortaya çıktı. Ali Kaya Şemdinli olayının olduğu 9 Kasım günü saat 21.58'de Ali İhsan Kaya'yı aramış. Diyarbakırlı işadamları Kaya İnşaat'ın sahibi ve Diyarbakırspor'un eski Başkanı Ali İhsan Kaya ile Altındağ Tesisleri'nin ve Söz gazetesinin sahibi Mehmet Ali Altındağ arasında rekabet olduğu dönemlerde Ali Kaya'nın, Ali İhsan Kaya'nın yanında yer alarak ona haksız kazanç sağladığı öne sürülmüştü.

Şemdinli olayı sanıklarından Astsubay Ali Kaya'nın, Şemdinli'de 9 Kasım günü yaşanan patlama sonrasında kendi telefonundan TBMM Şemdinli Komisyonu'na ifade veren Diyarbakırlı işadamı ve Diyarbakırspor Kulübü eski Başkanlarından Ali İhsan Kaya ile de görüştüğü ortaya çıktı.

YOĞUN TELEFON GÖRÜŞMESİ

Telefon kayıtlarında astsubay Kaya'nın, 9 Kasım günü meydana gelen patlamadan sonra akşam
21:58'de Kaya İnşaat adına kayıtlı ve Ali İhsan Kaya'nın kullandığı 0 533 7636xxx numaralı telefonla görüştüğü belirlendi. Ali Kaya'nın yalnızca Ali İhsan Kaya ile değil, Şemdinli olayından önce de Ceylan İnşaat, Aziz İnşaat ve Tuba İnşaat adına kayıtlı telefonları da aradığı ortaya çıktı. Telefon kayıtlarında Ali Kaya'nın işadamı Kaya'nın yanısıra eylemden sonra birçok kişiyle de görüştüğü ortaya çıktı. Astsubay Kaya, Şemdinli olayı ortaya çıktıktan sonra Yüksekova Çetesi sanıklarından korucubaşı İsmet Ölmez, Hakkari İl Sağlık Müdürlüğü'nden İdris Ethemoğlu, Mardin'den Hıdır Atasözen, Mardin/Savur'dan Süleyman Türenci, Ankara'dan Süleyman Kara'nın yanısıra, Bitlis'ten Tevfik İleri ile bir çok sefer telefonla konuştuğu belirlendi.

BENİ YIPRATMAYA ÇALIŞIYORLAR

İşadamı
Ali İhsan Kaya, Şemdinli olayı sanıklarından Ali Kaya ile bombalama eylemi olduğu gün telefonla görüştüğünü kabul ederek ancak ne konuştuğunu hatırlamadığını ileri sürdü. Kaya, bu iddiaların gündeme gelmesindeki asıl nedeninin çok başarılı bir işadamı olması olduğunu belirterek, "Ben çok başarılı ve genç bir işadamıyım. Beni yıpratmak için bu iddiaları ortaya atıyorlar. Ben hayatta Hakkari'yi görmüş biri değilim. Benim birçok şantiyem PKK tarafından yakıldı. PKK bile bana JİTEM'ci demezken. Bazı kesimlerin benim hakkımda bu iddialardan bulunması düşündürücüdür" dedi.

HAS ADAMIDIR

İşadamı Mehmet Ali Altındağ 26 Ocak 2006 tarihinde Van Cumhuriyet Savcısı Ferhat Sarıkaya'ya verdiği ifadede Ali Kaya
ve Ali İhsan Kaya'yışöyle anlatmıştı: "Ali Kaya daha önce Diyarbakır'da görev yapmıştı. Suç dosyası oldukça kabarıktır. Bildiğim kadarı ile kendisi 1997 yılı ile 2000 yılları arasındaDiyarbakır İl Jandarma Komutanlığı bünyesinde Jandarma ıstihbarat bölümünde görevliydi. Ayrıca itirafçı Abdulkadir Aygan o dönemde bir işadamından aldıkları para karşılığı Ali Kaya'nın organizesiyle beni öldürmeyi planlamışlardı. Aynı işadamı yani Ali İhsan Kayayine bu gizli JİTEM organizesine danışarak illegal bir girişim yapmışlar, Kendisi Ali Kaya'nın has adamıdır."
yenişafak

Van Ağır Ceza Mahkemesi Savcısı Ferhat Sarıkaya'nın iddianamesinde Yaşar Büyükanıt'ın isminin yer alması üzerine, Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök "Büyükanıt, daha da büyüdü" demiş..

Çürük Elmacı / Nivent Kurtuluş Çürük Elmacı / Nivent Kurtuluş İçimdeki Ses Kazandı...


Yarın İBB de meclis gündeminde yer alan iki gündem maddesine dikkat çekmek istiyorum. Sn Başkan ve meclis üyelerine önce bir uyarıda bulunmak istiyorum.
Gündem maddesinde 28.  Konak Belediye Meclisinin 07/07/2011 tarih ve 120/2011 sayılı kararı ile kabul edilen; Kültür Mahallesi, 23M-2a paftada kalan ve yürürlükteki 1/1000 ölçekli İmar Planında “Hastane Alanı” olarak belirlenmiş olan 1182 ada, 21 parselin imar hatları ve yapılaşma koşulları (Ayrık Nizam-6 Kat) değiştirilmeden Ticaret Seçenekli Konut Alanı (TM1) olarak belirlenmesine yönelik, 1/1000 ölçekli İmar Planı Değişiklik önerisi. Nasıl oldu da Konak İlçe Belediyesinin meclisinden onay gördü de İBB nin meclisine imar planı değişiklik önerisi ile gelebildi. Yürütmeyi durdurma alan 1/5000 ölçekli plan nasıl ve hangi gerekçeyle onanmaya sunulabilinir. Üst ölçekli bir plan olmadan alt ölçekte bir planlamaya gidilemez. Yok, biz yaparız diyorsanız planı İçişleri Bakanlığı nezdinde incelenir. Bu plana onay veren meclis üyeleri yine savunma hazırlar. Ayrıca planı yapan, şehir plancısı hanımefendi Amerikan hastanesinin metruk ve yıkılmaya yüz tuttuğunu dile getirse de bu bina taş gibi yerinde durmaktadır. Aziz Başkan demiyor mu kimsenin usulsüz planlarını geçirmeyeceğim diye, işte size usulsüz bir plan. Artık gereğini yaparsınız.
İkinci gündem maddesi 13. İzmir ili, Çiğli ilçesi, Büyük Çiğli Mahallesi, 26K ve 26L pafta, 5429 parselin; “Spor Kompleksi ve Ticaret Seçenekli Konut Alanı”na dönüştürülmesine yönelik, 1/5000 ölçekli Nazım İmar Planı Değişikliği önerisinin incelenmesi. İşte bu teklif üzerine bir değil iki kere düşünülmesi gerekmekte.
İnternet gazetelerinde yer alan haberde Ali İhsan Kaya’nın şu sözüne dikkat etmek lazım Proje gerçekleşirse hepimiz kazanacağız" evet imar planlarında spor alanı olarak işlenen yeri, bir anda konutlarla süsleyerek milyon dolarla hesap edilemeyecek rant elde edecek. Dedikleri gibi kendileri kazanacak.
Ardından gazeteye verdikleri beyanla da beni doğrulamaktadır. “Bu güzel duygular içinde stadı inşa edip sportif başarıları hep birlikte alkışlamalıyız. Stadın etrafı çok lüks konutlarla kaplı. Kompleksin içinde işyerleri olacak, insanlar maç dışında alışveriş yapıp burada güzel zaman geçirebilecek" demiş. Peki bu alandaki alışveriş merkezi ve lüks konutlardan kim kazanacak? Yapmayın burada bağış yok.
Bu gün bu yazıyı yazmadan önce birçok kişiye danıştım. Danıştığım kişiler bana zarar gelir endişesiyle yazmamamı söylediler. Düşündüm, sonra tekrar düşündüm kendimle çelişkiler yaşadım. İçimdeki ses yaz diye bağırıyordu. İçimdeki sese kolaysa, sen yaz diyordum. Gelgitler arasında beynim içinde davullar çalıyordu sanki. Bu konu ile ilgili sözüne bilgisine inandığım birçok kişiyi aradım. Hemen, hemen hepsinden aynı sözcüğü duydum sana ne! Şimdi bir dostumla geçen konuşmamı sizlere aktaracağım o zaman bu yazıyı neden yazmakta zorlandığımı anlayacaksınız.
Yazacağım firma büyük hatta çok büyük”.Bu firmanın sicilini bir tek sen mi biliyorsun”.. Hayır, ama içime sindiremiyorum.”Kimse araştırmadı mı mutlaka araştırmıştır. Onlar içine sindiriyor da, sen niye sindiremiyorsun.” Nasıl sindirebilirim bunca şehit bunca sönen ocak bunca gözyaşına nasıl arkamı dönebilirim.” Dünyayı kurtarmak sana mı kaldı önce sen kendini kurtar. Tehlike sularda yüzme boğulursun.” Eğer bu yüzden boğulacaksam boğulmaya razıyım.
Evet, burada harika bir stat olacak Karşıyaka için özlenen bir yatırım buraya kadar doğru ama şimdi yazacaklarım benim Fanatik Karşıyaka Kulübüne gönül veren taraftarının da  içine sindiremeyeceği bir durum var.
Şimdi basında çıkan konuları sizlere aktaracağım bunlar benim iddialarım değildir. Ali İhsan beyi ne tanırım nede kendisine karşı bir husumetim vardır. Kendisi birçok başarılı işe de imza atmış olabilir. KAYA İnşaat diye google yazınca karşıma dev bir firma çıkıyor. Diğer yandan da aşağıda size derlediğim haberler çıkıyor. En Önemlisi ise , 22 Dönem CHP Gurup Başkan Vekilleri, İzmir milletvekili  Kemal Anadol İstanbul milletvekili Ali Topuz ve Samsun milletvekili Haluk Koç ve diğer 47 milletvekillerinin hazırladığı,  2006 Nisan TBBM Hakkâri Merkez Yüksekova ve Şemdinli ilçelerinde meydana gelen olayların araştırılması amacıyla kurulan meclis araştırma raporunda da Ali İhsan Kayanın ismi yer, yer geçmekte. 246. 249. 250. sayfalarında. İşte beni bu haberler etkiledi gelgitler yaşattı. Yorum Sizlerin.
Yarın (10 Ekim P.tesi) İBB meclisinde bahsettiğim iki plan nasıl geçecek diye orada olacağım. Sonuçlarını  elbette  sizlerle paylaşacağım.
Sağlıkla Kalın
Çürük Elmacı Nivent Kurtuluş

16 Mart 2006 Perşembe 11:29
Olayın, Yaşar Büyükanıt'a karşı bir komplo gibi gösterilmesi, Güneydoğu'da yaşanan bazı haksızlıkların üzerini örtebilir." Bugün'den Nazlı Ilıcak'ın yazısı:

Olayın, Yaşar Büyükanıt'a karşı bir komplo gibi gösterilmesi, Güneydoğu'da yaşanan bazı haksızlıkların üzerini örtebilir. Türk medyasının meseleye bu yönden yaklaşması, dışarıya da yansıyor ve yabancı basının Şemdinli'de ortaya çıkan tertipten ziyade, siyaset - asker ihtilâfına yönelmesine yol açıyor.
Yaşar Büyükanıt'ı savunmaya zaten herkes hazır. Ama, TBMM Şemdinli Komisyonu'na verdiği bilgilerle gündeme oturan Söz gazetesinin sahibi Mehmet Ali Altındağ'ın anlattıkları da gözardı edilmemeli. Gerçi o asker değil, sade bir vatandaş. Ve diyor ki: "Ulusal medyanın bölgede haber yapmaktan çekindiği bir dönemde, ben Söz gazetesi ile PKK'ya karşı tavır aldım. Diyarbakır'da beni çekemeyen, benim hasmım olan bir işadamı var. Adı, Ali İhsan Kaya.,1992-93 tarihlerinde Diyarbakır İl Jandarma Alay Komutanı olan Eşref Hatipoğlu'nun aile dostuydu. Bu yüzden Hatipoğlu'yla yıldızımız hiç barışmadı. Hatipoğlu emekli olduktan sonra da, benim aleyhimde faaliyet gösterdi. Hatta, 7. Kolordu Komutanlığı'na gelen Yaşar Büyükanıt'a da, benim güvenilmeyecek bir insan olduğumu bildirdi. 22 Haziran 1996'da Genelkurmay inşaatlarını yaptığım ve PKK'ya karşı gazetemde tavır aldığım için, sahibi bulunduğum Altındağ Dinlenme Tesisleri'ne bir saldırı gerçekleşti; insanlar öldü. Bu saldırıyıazmettirenin Ali İhsan Kaya olduğu ortaya çıktı. Kaya, Türk Ceza Kanunu'nun 169. maddesinden dolayı 3 yıl 9 ay ceza aldı. Rahşan Ecevit affıyla kurtuldu.1998'de, 28 Şubat döneminde, benim için 'Hizbullahçı' dediler; gözaltına alındım. Ama bir gün sonra salıverildim. Dava bile açılmadı. Şemdin Sakık Diyarbakır Cezaevi'nde yatıyordu. DGM Başsavcısı Nihat Çakar, akşamları Sakık'la beraberdi. Onun iddialarını gerçek gibi kabul ederek, hakkımda 'Hizbullahçı' suçlamasında bulundu. Şemdin Sakık, benimle yüzleştirildi ve şunu söyledi: 'Ben dağdayken kulağıma Altındağ Dinlenme Tesisleri'nde Hizbullah kampı kurulduğu geliyordu; doğru olmayabilir' Hizbullah suçlaması bitti; 15-20 gün sonra, Emin ve Selâhattin isimli oğullarım hakkında 'PKK'ya yardım yataklık' suçlamasında bulunuldu. 7. Kolordu Komutanı Yaşar Büyükanıt'ın adına imza atan Kurmay Albay Erhan Tavşanlı, 'bir PKK'lının cesedinin üzerinden oğullarımın para yardımı yaptığına dair belge çıktığını' Devlet Güvenlik Mahkemesi'ne bildirdi. Mutkili Ali denilen ve daha sonra Şemdinli'de ortaya çıkan Ali Kaya, işte o dönem geldi benimle görüştü ve 'Kulp'ta ölen PKK'lı teröristte 350 bin marklık bir ödeme fişinin ele geçirildiğini, çocuklarımın teslim olmasını, aksi takdirde onları vurup, PKK'lıyı vurduk denileceğini' söyledi. Çocukları çağırdım, ifadelerini verdiler ve gözaltına alındılar. 7. Kolordu Komutanı Yaşar Büyükanıt'ın ziyaretine gittim ve ona 'Sizin makamınızdan bir belge gönderiliyor; sizin adınıza Erhan Tavşanlı imza atıyor; bu sahte belgeyle çocuklarım tutuklanıyor' dedim. Bana, 'Merak etme, serbest kalırlar' cevabını verdi. Diyarbakır Bölge MİT Başkanı Cemal Uzgören'e gittim. 'Sen kurşun gibi yazıyorsun; aklını başına al; 15-20 gün çocukların yatsın' dedi. Ama ben tutuklamaya itiraz ettim; 3 gün sonra çocuklar hapisten çıktı. Kriminal laboratuarda belgenin sahte olduğu anlaşıldı. Zaten, Kulp'ta böyle bir çatışma olmuş ama, bölgede görevli Kurmay Yarbay Fevzi Turan kimsede belge yakalanmadığını mahkemeye bildirdi. DGM'nin verdiği beraat kararına Nihat Çakar direndi; sonunda Yargıtay da beraati onadı.
Gelelim 2000 yılına. 27 Mart 2000'de, Ali İhsan Kayaisimli işadamı, oğluma telefon açıp, 'Babanı faili meçhulden götürecekler' diyor. Medyada hakkımda çıkan iddiaları ortadan kaldırmak için, Marmara Oteli'nde oğlumla bir muhabiri buluşturuyor. Muhabire 1.5 milyar lira ödeniyor. 1000 dolar da bir başkasına veriliyor. Diyarbakır DGM Başsavcısı Nihat Çakar'a da 7 milyar lira verilmesi kararlaştırılıyor. Ve bu para yazıhanesinde Çakar'a teslim ediliyor. Ben bu hadiseyi duyunca, parayı geri istedim Nihat Çakar'dan. 24 Nisan 2000'de, Nihat Çakar, gene 'Hizbullahçı' iddiasıyla beni tutuklattı. Oğlum Emin'e haber vermişler. O sırada Erzurum'da Fevzi Çakmak Hastanesi'ni yapıyoruz; o inşaatın başındaydı. Tutuklandığım haberini alınca, 'Babamı infaz edecekler' korkusuyla hurda bir arabaya atlayıp Bingöl'e kadar geliyor. Talimatı üzerine Diyarbakır'dan bir şoför zırhlı arabasını getiriyor. Bingöl Yayla karakolundan kaydını yaptırıp geçiyor, 15 kilometre mesafedeki Avari karakoluna gelmeden arabası 'kaza' yapıyor. Bizim aldığımız istihbarata göre, panzerlerle önünü kesip, uçurumdan aşağıya arabasını yuvarlıyorlar. Karakolların bulunduğu ve termal kameraların etrafı taradığı bir yerde bu kazadan nasıl 18 saat haber alınamıyor? Ertesi gün, Telekom'un işçileri dağda hat çekerken, Emin'i tanıyorlar, bizim de haberimiz oluyor. Derhal Söz TV'den kameraman ve muhabir gönderiyoruz. Ama dönüş yolunda bir Jandarma yüzbaşısı yolu kesiyor ve muhabirlerin elinden kasetleri zorla alıyor; onları hırpalıyor. 5-6 yıldır hakkımı aramaya çalışıyorum ama, kimse beni dinlemiyor."
Bu arada, DGM Başsavcısı Nihat Çakar, 7 milyar lirayı aldığını kabul ediyor, ama bunun tazminat davası karşılığı verildiğini söylüyor. Oysa, parayı aldığında, henüz ortada mahkemece verilen bir tazminat kararı yok.
Tabiî, Mehmet Ali Altındağ'ın cezaevinde kaldığı tek gece, oğlu tesadüfen kazada ölmüş olabilir. Ama Altındağ kuşku duymakta haklı değil mi?
Altındağ bir asker düşmanı da değil. Üzerinde taşıdığı ruhsatlı silâhın Genelkurmay'ın ve İçişleri Bakanlığı'nın talimatıyla verildiği belirtiyor. Zenginleşmesinde devletten aldığı, askerî ve sivil ihalelerin rolü büyük. Halâ da, askeriyeye ait çok sayıda inşaatı sürdürüyor.
Sizce, Altındağ, haksızlığa uğramış bir vatandaş ve oğlunu kaybetmekten dolayı bağrı yanan bir baba olamaz mı?
Bir başka soru daha:
Savcı Ferhat Sarıkaya, sadece TBMM Şemdinli Komisyonu'ndan Mehmet Ali Altındağ'ın ifadelerini istemekle yetinmedi. Kendisi saatlerce onu sorguladı; bütün belgeleri teslim aldı. Bu durumda, Sarıkaya, yasa dışı acayip ilişkilerin mağdur ettiği bir insanı korumaya çalışan ve tabuları yıkan değerli bir savcı olamaz mı?
nazlı ılıcak-Bugün
KAYA İŞBİRLİKÇİ Mİ?

Van Ağır Ceza Mahkemesi Savcısı Ferhat Sarıkaya'nın iddianamesinde Yaşar Büyükanıt'ın isminin yer alması üzerine, Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök "Büyükanıt, daha da büyüdü" demiş..

1 yorum:

  1. i Sayin Igein, Aiicco sigorta kredi kredi sirketi temsilcisi, is için kisisel bir kredi ihtiyacim var ki? Bu e-posta bize ilgileniyorsaniz eger biz,% 3 faiz oraniyla kredi vermek: Eger kredi transferi belge derhal ok ile devam etmek ( igein_h_yizevbekhai@admin.in.th )

    YanıtlaSil